Geçen ay bitirilen Ankara Kültür Envanteri yanında Kurumlardaki yapılanmaların da bu anlamda değiştiğini, kendilerini bu yeniliklere uyumlu hale getirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Bununla ilgili gelişmeleri gelecek yazılarımda sizlerle paylaşacağım.
Gelecekte uluslararası firmaların da Ankara’da daha çok temsilcilik açacaklarını ve turizmi doğrudan etkileyen bu oluşumun içinde olacağı beklentisi içindeyim. Ankara iş dünyasının da bu gelişmelere paralel olarak yeni markalar oluşturduğunu görüyorum. Ya da uluslararası markaların başta turizm olmak üzere yeni işletmelerle hizmete girdiğini görüyorum.
Ankara’da hızla gelişen, yeni yılı zengin programlarla karşılayan ve yenilik içeren mekanlar da yılbaşı dışında da hizmet vermeye devam ediyorlar. Ankara’da zamanların değerlendirilebileceği sosyal mekanlar pek çok kentte yaygın olarak kullanılan Mini Reklam Kutuları’nı doldurabilecek, özel etkinlikler takvimlerine konu olabilecek sayıya ve tavsiye edilebilecek niteliğe ulaştılar.
SACDA PİŞİRİLEN YEMEK KÜLTÜRÜ
Bunlardan biri de Çukurambar semtinde açılan yeni ve değişik bir atmosferde hizmet sunan Tepenyaki Alaturka. Burada Japon mutfağı gösteri ağırlıklı olarak sunuluyor. Japon mutfağının “sacda pişirilen yemek” yöntemi, Japon şeflerinin ustalığı sayesinde hem görsel şölene, hem de lezzet şenliğine dönüşüyor.
Sağlıklı, leziz ve görsel hazzın tam bir doyuma ulaştığı Teppanyaki yemeklerine, Türk mutfağının zenginliğini de katan Teppanyaki Alaturka, kendine has yepyeni bir lezzet yelpazesi sunuyor. Özel odalarıyla da gerek iş yemekleri, gerekse de dost sohbetleri için enfes yemeklerin, uygun içecekler eşliğinde sunulduğu bir özel mekan.
CONTEMPORARY İSTANBUL
Türkiye’nin örnek kurumlarından Mustafa Ayaz Müzesi ve Kültür Merkezi ve çeşitli semtlerdeki sanat galerilerini, tiyatrolarımızı, konser salonlarımızı sanat ve kültür alanında da ilginin artışının bir göstergesi, konuklarımıza sunabileceğimiz etkinlikler olarak değerlendiriyorum. Kültür ve turizm işletmelerini bir araya toplamayı amaçlayan Derneğimiz ATİD bünyesinde kültür ekonomisi ve turizmin başarılı örneklerini desteklemeye devam ediyoruz.
Kültür Mirası niteliğindeki 2 bin 421 tescilli kültür varlığını içeren bu döküm, önemli özellikler taşıyor. Bundan böyle Ankara ilindeki ve Başkentimizdeki bazı yapılara geçmişin izini taşıyan yönleri ile bakacağız ve onları geleceğe taşımaktan gurur duyacağız. Söz gelimi TBMM, Hacı Bayram Camii, Kaleiçi, Haymana, Kızılcahamam, Çamlıdere ve diğer ilçeler ve köyler bu geniş yelpazenin arasında olacak. Ayrıca günlük yaşantımızdaki bazı görenekleri de aynı bakış açısı ile değerlendirme imkanımız olacak.
Öncelikle şimdilik sadece iki ilimizde yapılan envanter, bu tür çalışmaların Anadolu’ya aktarılması açısından önemli bir başlangıç oluşturuyor. Kültürel değerlere, onları yaşatacak ruh kazandırılmasını sağlayacak çalışmalara da ışık tutuyor.
Ankara Kalkınma Ajansı aracılığı ile yapılan toplantıların birer sonucu olan Bu gelişmelerin arkasındaki destek verici gücün Ankara Valimiz Alaaddin Yüksel olduğunu bir kez daha belirtmek istiyorum. Ankara Valiliği, Kalkınma Ajansı ve İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün katkıları ile yapılan bu çalışma Ankara’da da bir Alan Yönetimi oluşturabilmesi için gerekli ortamı da hazırlamış oluyor.
Anadolu Kültür ve Turizm İşletmecileri Derneği ATİD olarak da, envanter kapsamındaki yapıların, kültür ekonomisine katkıda bulunacak işletmeler şeklinde desteklenmeleri konusunda da yardımcı olmaya hazır bir yapıya sahibiz.
TURİZME ÖNEMLİ KATKILAR
Çeşitli kuruluşların daha önce yapmış oldukları çalışmalar 4 başlık altında bir araya toplanmış oldu. Söz gelimi, Ankara’da bulunan 100 den fazla Anıt ve Rölyefin, Cumhuriyet döneminde Türk ve yabancı mimarlar tarafından inşa edilen yapıların, geleneklerin ve Ankara’ya özgü üretimlerin Kültür varlıklarına ilişkin projeler halinde geliştirilmesi daha hızlı şekilde yapılabilecektir. Ankara’nın tarihi geçmişinin izlerinin dünya kamuoyuna aktarılması turizme önemli katkılar sağlayacaktır. Bu nedenle envantere giren yapıların ve diğer kültürel değerlerin takılacak plaketlerde belirlenmesi ve bir harita üzerinde işaretlenmesi çalışmalarının da yakında başlatılmasını öneriyorum.
Ankara’nın bu çalışmalardan sonra döküm (envanter) sınırlarını aşarak gündeme taşınacak edebiyat ve bilim anlamında sahip olduğu birikimleri yanında, dünyada Ankaralı olmasına rağmen, bu isimle tanınmayan ürünleri de bulunmaktadır.
ANKARA’YA ÖZGÜ KALİTELİ BİR HEDİYE
Yazarken de durum farklı değil. 2012’nin okuduğunuz bu son yazısı kadar yeni yılın, yani 2013’ün ilk yazısını da kaleme almak zor olacak; biliyorum.
Bu yüzden duygu ve düşüncelerimi bir doz geri plana atıp, gördüklerimi paylaşmak istedim.
Ankara’da hazırlıklar hızla devam ediyor.
Kızılay Meydanı, Bahçelievler 7. Cadde ve Tunalı Hilmi’nin en çok rağbet görecek yerler arasında yer alması bekleniyor.
Yılbaşı gecesi için meteorolojinin tahmini, açık ve yağışsız bir hava…
Bu durumda benim tahminim, ilçe belediyeleri ve alışveriş merkezlerinin de etkinlikleri ile Ankara’yı uzun sürecek bir yılbaşı gecesi bekliyor.
Ve bir öneri…
Ankara “İnanç Turizmi” konusunda da yeni açılımlarla yer almaya devam ediyor. Geçen hafta Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih Gökçek’in destekleri ile TÜRKKAD tarafından gerçekleştirilen “Hacı Bayram-ı Veli Sempozyumu” bu konuda bir başlangıcın örneği oldu. Sempozyuma çeşitli ülkelerden katılan bilim adamlarının tespitleri Ankara’nın, Hacı Bayram Veli nedeniyle dünyanın sayılı kutsal şehirleri arasında yer alacak bir geleceğe sahip olduğu yönünde.
TARİH VE İNANÇ MERKEZİ
Açılış konuşmasında Sayın Gökçek’ten iki güzel gelişmenin haberlerini tekrar aldık. Hıdırlıktepe Tarih ve İnanç Merkezi, bilim ve tarihin bir arada değerlendirileceği öncü tesislerden biri olacak. Hacı Bayram Veli Türbesi çevresinde yapılacak Kongre ve Kültür Merkezi ise Ankara’yı bu anlamda çok ileri aşamalara taşıyacak nitelikte.
KADİM YOLLARIN VE ULAŞIMIN KAVŞAĞI
Bundan böyle Ankara’da Kültür ve İnanç konusunda yapılacak tüm etkinliklerin 30 değerli tebliğin sunulduğu bu seminer örnek alınarak; ticari kaygılardan uzak olarak düzenlenmesi gerektiği görüşündeyim; destek taleplerinin bu açıdan değerlendirmeye tabi tutulmasını önermek istiyorum. İnanç turizmi kadar Kadim yolların ve gelecekte de ulaşım ve iletişim sistemlerinin kavşağı olmaya devam edecek Ankara’da yapılacak etkinliklerinde, bu alanda uzmanlaşmış tur operatörlerini dışarıda bırakmayacak şekilde özenle düzenlenmesi gerekir.
YÜRÜYEN OTELLER
Burada uzun yıllardır Türkiye’ye tur düzenleyen STUDIOSUS REISEN MÜNCHEN ve ROTELTOURS isimli tur operatörlerinin Türkiye kataloglarının zenginliğinden söz etmek isterim. STUDIOSUS’un 2013 katalogunda çeşitli ilgi alanlarına hitap edebilecek, 15 güne kadar süren 60 değişik tur yer alıyor. ROTELTOURS, “DAS ROLLENDE HOTEL” (yürüyen otel) markası ile kendi alanında dünyanın en büyük tur operatörü. 36 kişilik yarısı yolcu kısmı, yarısı otel olarak kullanılan otobüsler ya da 40 kişilik arkasında otel kabini çekilen otobüslerle 24 günü bulan seyahatlere çıkılıyor. Ülkemiz açısından önemi ise 1959 yılından beri Türkiye’nin tarihi, kültürel güzergahları, İstanbul ve Mavi yolculuk seçenekleri ile hedef ülkeler arasında geniş bir şekilde yer alması.
Bunlardan birisi de 52’nci Meslek Komitesi tarafından düzenlenen “Ankara Markalar Buluşması” idi, alışıla gelmiş toplantıların dışında bir düzenleme ile başlayan bu toplantının Sayın Salih Bezcinin konuşmalarından da anladığım kadarıyla 6 ay önceden marka değerini de artırmak amacıyla 12.12.12 tarihine denk gelecek şekilde programlanmış olmasıydı. Markalar Buluşması’nın başlama saati ile Sayın Başbakanın Türkiye genelinde yapacağı açılışların aynı saate denk gelmesi,açılış ve protokol konuşmalarının saat 14’e alınmasına, toplantının ise planlanan saat olan 10’da panellerle başlatılmasına neden oldu. Katıldığım sabah ve öğleden sonraki oturumların dikkatimi çeken bir yanı da yaklaşık 300 katılımcının konuşmaları ilgi ile izlemeleri ve öğrencilerin sorularıyla sağladıkları katkılar oldu.
Ankara’daki firmaların deneyimleri ve ürünleri ile katıldıkları toplantı Ankara’nın üretimdeki değerlerinin ve geçmişinin ortaya konduğu, birikimlerin paylaşıldığı bir ortamda sürdü. Konuşmacıların anlatımı ile 200 Dolarlık hammaddeden 25.000 dolarlık ürünler elde eden firmaların varlığı, gelecek için ümit veriyor. Meslek Komitemizin değerli üyelerine ve ATO Meclisine ve Yönetimine bu vesile ile teşekkürlerimi iletiyorum.
TOP MİLLETVEKİLLERİNDE
Sözlerine “Marka Zenginliktir” diyerek başlayan Sayın TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da hedefimizin, kentlerimizi ve ülkemizi marka yapmak olduğuna dikkat çekerken, Ankara Milletvekillerini de bu oluşumlara daha çok destek vermeye çağırdı.
Oturumlarda deneyimlerini aktaran Ankaralı işadamlarının da, katkılarıyla bu hedefe doğru yolda olduklarını bir kez daha tespit etmiş oldum. Ankara’nın en eski markalarından Eyüp Sabri Tuncer Kolonyalarının (1923) sahibi Sabahattin Tuncer’in kısa, fakat özlü anlatımı, geçmişin geleceğe olan güvencesiydi.
Ankara için yapılanlara destek veren Sayın Valimiz Alaaddin Yüksel ve Büyükşehir Belediye Başkanımız Melih Gökçek’in katılımları ise Ankara’da Marka oluşturmak isteyenlerin gücünün yenilenmesi için yeni yılın öncesinde bir güç desteği oldu.
Bu toplantının Kentlerin tanıtımına ve turizme doğrudan ya da dolaylı olarak payı bulunan iş dünyası ile ilişkilerimizin daha da arttığı ortamın pekişmesine katkıda bulunduğunu ve ATİD olarak daha fazla işbirliği için hazır olduğumuzu da ifade etmek isterim.
YOĞURTTAN SONRA SIRA PEYNİRDE
Almanya’da Faşing’in her yıl 11.11 saat 11.11’de başlatılması gibi alışkanlıklar süregelmekte ve ilgi ile beklenmektedir. Ülkemizde de bu anlamda 2006 yılında 06.06.06 anlatımı ile Ankara’nın ilk turizmcilerinin izlenimlerini anlattığı bir toplantı bu uygulamalar arasında sayılabilir.2010 yılında Bodrum’da yapılan FIJET Kongresi sırasında da 10.10.10 gününü kendi aramızda kutlamıştık.
Bunun ülkemizde sürekli bir alışkanlık haline gelmesi, sadece nikah salonlarında kalan bir anı olmaması için ATİD olarak yaptığımız teşebbüslerden sonuç alınamadı.
Geçen yıl Bilecik (11.11.11) gününü kutlayabilirdi. Bu yıl da Bingöl ilimizde Bin yıl da bir gelen etkinlik teklifimiz (12.12.12) günü için Kalkınma Bakanımız Sayın Cevdet Yılmaz’a iletilebilseydi; geleneği olan bir sonuç elde edilebilecekti. Arif Nihat Asya’nın Anadolu’yu anlatan şiirinde işlediği gibi “Dağım Binboğa, Kasabam Bingöl ve Bindallısıyla yavuklu Binnaz” bestesini değerli sanatçı İlham Gencer’den yerinde dinleyebilirdik. Dünyada tek olan Bingöl’deki yüzen adalarda yapılacak etkinlikler için iyi bir tanıtım fırsatı da olabilirdi.
12.12.12 MARKALAR BULUŞMASI
Günümüzün giderek ağırlaşan rekabet koşulları ve değişen tüketim kalıpları, uluslararası arenada yer almak isteyen şirketleri daha fazla katma değer ve daha fazla Pazar payı anlamına gelen markalar yaratmaya teşvik ediyor. Ankara Ticaret odası bu yıl ilk kez gerçekleştirilecek olan “2012 Markalar Buluşması” ile Ankara’yı ve Ankara Markalarını yakından değerlendiriyor. Ankara Ticaret Odası’nda 12.12.12 günü bir Marka Semineri yapılacak; belki o gün Ankara için kalıcı bir marka değeri, her yıl 12.12 günü saat 12.12. de gelecek yılın etkinliklerinin duyurulduğu, söz gelimi bir sonraki yılın Ankara Alış-Veriş Festivalinin programının açıklandığı, bir tarih olabilir.
Geçtiğimiz aylarda ilki gerçekleşen Ankara Alış-Veriş Festivali (Shopping Fest) ile marka farkındalığı yönünde önemli bir ivme yakaladık. 2012 Ankara Markalar Buluşması ile bu farkındalığın daha da güçlendirilmesi düşünülüyor. Bu seminer sırasında, Ankara’nın “tiftik” gibi yöreye özgü malzemeden üretilecek ürünlerle dünyanın devlet destekli markalaşma programı olan “TURQUALITY” kavramına da yeni boyutlar kazandırması hedefleniyor.
Türkiye ekonomisinde güçlü olarak yer alma yolunda hızla ilerleyen Ankara, ülke ekonomisine ve bilimine kazandırdığı değerlerin yanı sıra Üniversiteleri, gelişmiş bilişim sektörü, savunma ve havacılık sanayi başta olmak üzere sanayi sektörü ve sağlık alanlarında yaptığı atılımlarla da uluslararası standartlarda bir marka şehir olma yolunda da aynı kararlılığı sürdürüyor.
Daha önce ileri sürdüğümüz, “turizm sektörü bu sektörden yararlananların desteği ile ileri gidecektir” görüşümüzü destekleyen nitelikte sözleri duymaktan mutlu oldum.
Toplantıda Eski Bakanlardan Ali Coşkun, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ATO Meclisinin kararlarına ve Yönetim Kurulu’nun çalışmalarına destek olabilecek açıklamalar yaptı.
Coşkun, “Ticaret Odası yönetimlerinin, iş dünyasının başarılı çalışmalarını daha yapıcı bir üslupla, seslerini yükselterek kamuoyuyla paylaşmalarının ticaret hacmini olumlu bir şekilde etkileyeceğini” dile getirdi.
ANKARA VAATLERLE UÇACAK
Gökçek ise bu tür meclislerde hiç konuşulmayan, turizm açısından destekler içeren bir konuşma yaptı. Ankara’nın tanıtım çalışmalarıyla turizm açısından ön plana çıkartılması için ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti. Belediye olarak 2013 yılında bitirilmek üzere 500 milyon lira bütçeyle içerisinde hayvanat bahçesinin de bulunacağı bir sosyal projeyi, Disneyland’dan da daha iddialı bir tematik parkı, yurt dışında ve yurt içinde gezmek görmek açısından ilgi uyandıracak bir eseri Başkent’e kazandıracaklarını söyledi.
Gökçek Ankara Alışveriş Festivali’nin 2013 yılında daha başarılı olması ve hedefe ulaşılması için çalışmalara şimdiden başlanması gerektiğini söyledi. Festival ve Ankara’nın tanıtımının öncelikle komşu ülkelerden başlatılmasını, Avrupa, Rusya, Türk Cumhuriyetleri ve uzak doğuda yapılacak tüm kampanyalar için belediye olarak desteğe hazır olduklarını söyledi. 2013’te festival organizasyonunda radikal bir değişiklik yaparak eğlence, müzik gibi etkinlikler yerine örneğin günde 50, yirmi günde 1000 araba hediye edilmesini, bu araçları şehrin etkin noktalarında teşhir edebileceklerini vurguladı.
ATO MUTLU
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da Gökçek’in ATO’nun projelerine destek vermesinin tüm iş dünyasını memnun ettiğini ve kendisinin de çok mutlu olduğunu dile getirdi.
Bu hafta yapılan 5’inci Uluslararası Sağlık Turizmi Kongresi, Türkiye’de kaçıncısı olduğunu izleme imkanı kalmayan sağlıkla ilgili toplantılardan biri oldu. Sağlık konusunda elde edilen başarıların, turizm başlığı ile dünyaya sunulmasına çalışılırken ortaya çıkan ortam tamamen bir algı karmaşası yaratıyor. Nerede ise her ilde sağlık derneği, platformu gibi isimlerle bir araya gelinen ortamlar var. Sağlık Turizmi Dernekleri bir etkinlik yaparken Medical Turizm Dernekleri bir başka faaliyetin içinde oluyor. Aynı günlerde ve haftalarda seminerler, fuarlar, kongreler yapılıyor; sonuçları kamuoyu ile paylaşılmayan, katılanların bu konudaki yeterlilikleri ve deneyimleri bilinmeyen bir ortamdayız.
Ankara’da yapılan toplantının sonuçlarının yayınlanması beklentisini ifade ederken; toplantının fazlaca alt komisyonlara bölünmüş olması ve temaların çeşitliğinin ilgi ve yoğunlaşmayı olumsuz etkilediği izlenimini de buradan paylaşmak isterim. İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Doğan Acar’ın Ankara’nın Kaplıcaları ile sağlık konusunda sağlayacağı katkıları dile getirdiği sunumda, Ankara için yapılan sunumların öncelikle yayınlanmasını bekliyoruz.
SAĞLIKTA ALGI VE KALİTE YÖNETİMİ
Katılımın kentte yaşayanlara ve özellikle Ankara’daki turizmle ilgili STK’lara daha açık olması gerekirdi. Bundan sonra özellikle hakkında bildiriler sunulan, “Sağlık Hukuku” ve “Sağlıkta Algı ve Kalite Yönetimi” alanındaki gelişmelerin önem kazanacağı bir aşamaya gelindiğini görüyorum. Olayın sadece ticari olarak yönlendirilmesi, gelecekte önemli sorunlarla karşılaşacağımızın işaretlerini bu toplantı sırasında izledim. Hukuk, Hasta Hakları ve Toplam Kalite boşluklarının önemini artıracağını gördüm.
Oturum Başkanlığı yapan Tanıtma Genel Müdürü Sayın Cumhur Güven Taşbaşı’nın, yerinde eleştirilerine ve değerli katkılarına, organizasyonun daha hatasız olabilmesi yönündeki dileklerine katılıyorum. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Sağlık konusunda fuarlarda ve tanıtım faaliyetlerinde verdiği desteklerin ve gelişmelerin, bakanlıkların (Sağlık, Kültür ve Turizm, Ekonomi) iş birliği ile devam ettirilmesi gerekiyor. Türkiye’nin lehine, medikal turizmin ve ticari amaçların ötesinde hedeflere varabileceği konusundaki görüşlerin, katılımın daha çok paylaşılması halinde, daha çok kişiye ulaşabileceğini de buradan ifade etmek istiyorum.
Sağlık Turizmi Dairesi Başkanlığı’nın dile getirilen önerilerle ilgili önlemler almasını ve bu dönemin Türkiye için bir algı ve kalite kaybı olmadan aşılmasını bekliyorum.
ATİD OLARAK İŞ BİRLİĞİNE HAZIRIZ
Bundan sonraki toplantı ve seminerlerin Ankara’daki kuruluşların, STK’ların ağırlıkla yer alacağı bir tarzda düşünülmesi gerektiğini toplantı sırasında, Sağlık Turizmi Derneği Başkanı ve Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Sayın Mustafa Paç’tan aldığım olumlu izlenimlerin ışığı altında, bir kez daha önemle vurgulamak istiyorum. Değerli hocamızın Sağlık Turizmi’nin Ankara’daki gelişimi için önemli katkıları olacağına ve kuruluşlarımız arasındaki iş birliğinin sağlık ve turizm alanlarında örnek projelere başlangıç oluşturacağına inanıyorum.
