İsmail Uğural

Tarımda su yönetiminin önemi giderek artıyor

17 Temmuz 2022
HÜRRİYET Ege Tarım ve Gıda Sektör Toplantıları, çok ses getirmeye başladı. Çünkü bu alanda sorunların, çözüm arayışlarıyla birlikte sektör temsilcileri tarafından dile getirilmesi doğrusu ilgi uyandırıyor.

 

Geçtiğimiz hafta İzmir bölgesinde su yönetimi ve sorunlarını tarımsal açıdan ele alıp değerlendirmek üzere yine Hürriyet Ege’de bir araya geldik. İlk sözü alan İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Balıkçılık ve Su Ürünleri Şube Müdürü Levent Özkan, öncelikle toplantının zamanlaması ve önemine dikkat çekiyor. Özkan, “Bu sektörel görüşmeyi son derece isabetli buluyorum. Konu hem fazlasıyla güncel hem de çok stratejik. Gerçekten de günümüzde artık su, kuraklık ve iklim değişikliği faktörlerini göz önüne almadan ekonomik analiz ve öngörü yapmak çok zorlaştı. Ben şahsen bu hususta çalışma grupları kurulmasını önemsiyorum. Alternatif çözüm yolları üzerinde düşünmemiz ve araştırma yapmamız şart. İzmir bölgesinde su yönetimi üzerinde çalışan tüm taraflar, çözüm ortaklığı ve işbirliği arayışında olmalı” diyor.

KARAGÖL: EĞİTİM ŞART
Çiftçi temsilcisi olarak toplantıya katılan Menemen Ziraat Başkanı Metin Karagöl’ün ilk sözü şu oluyor: “Eğitim şart.” Karagöl’e göre tarımsal sulama hayati önem taşıyor, ancak bilinçsizlik gerek üretim gerekse verimliliğe büyük zarar veriyor. Karagöl, su yönetimi, planlanması ve kullanımı konusunda eğitim ve doğru bilgilenmenin altını çiziyor, “Gediz göz göre göre kirlendi. Yeraltı suları beslenemez hale geldi. Nehir yatakları mutlaka yeniden düzenlenmeli. Kuraklık had safhada. Şu anda çiftçinin 15 günlük suyu kaldı. Gediz’den denize su ulaşmıyor. Sorun öylesine kaygı verici boyuta ulaştı. Gölmarmara’nın suyu Gördes Barajı tarafından kesilmiş durumda. Göletler yüzünden barajın beslenmesi durmuş. Bölgede su yönetimi ve kullanımı açısından özellikle pamuk çiftçisi halen ne yapacağını şaşırmış bir konumda” ifadelerini kullanıyor.

SUYU HOR KULLANIYORUZ
Küçük Menderes Havzası’nda süt hayvancılığı yapan Tireli önder çiftçi Mehmet Doğan, “Su, hayati bir madde ama çok hor kullanıyoruz” diyerek tartışmaya giriyor ve şöyle devam ediyor: “Kırsalda ve köylerde muazzam bir su israfı olduğunu bizzat gözlemliyorum. Bu plansız ve aşırı su kullanımının mutlaka önüne geçmeliyiz. Ayrıca şehir su şebekelerinde de büyük kayıplar olduğunu biliyoruz. Çözüm belli... Hızla basınçlı su sistemlerine geçiş yapmak. Tarımda damla sulama sistemine geçiş zorunlu hale getirilmeli. Bu elbette kolay değil ama başka çare de yok. Çiftçiye uzun vadeli destekler vererek, bu sistemin altyapısını kurmaktan başka seçenek yok. Bu süreçte üretici bir bedel ödese dahi zaman içinde çok avantajlı olacak. Ancak bu çerçevede Tarım ve Orman Bakanlığı, DSİ ve yerel yönetimlerin işbirliği çok önemli. Diğer yandan atık suları geri kazanmayı ve tekrar kullanılabilir yapmayı da çok ciddiye almamız gereken bir sorun olduğunu düşünüyorum.”

BASINÇLI SULAMA SİSTEMİ

Yazının Devamını Oku

Kırmızı et sektörü çözüm arayışında

23 Haziran 2022
HÜRRİYET Ege’nin ev sahipliğinde yapılan sektör toplantıları, devam ediyor. Kısa bir süre önce süt ve süt ürünleri sektör toplantısı yapmıştık, bu defa kırmızı et sektörü konusunu masaya yatırdık. Özellikle Kurban Bayramı öncesinde kırmızı et sektörünü bütün boyutlarıyla tartışmanın ayrı bir anlam ve önemi olacağını düşündük. Nitekim önde gelen sektör temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen toplantımız, belli başlı sorunlar ile birlikte çözüm yolları arayışları için dikkate değer ipuçları sunuyor.

 


KARAMSAR TABLO YOK
İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Hayvan Sağlığı ve Yetiştiricilik Şube Müdürü Özgür Baş, “İl genelinde çok karamsar bir tablo yok” diyerek, söze başlıyor ve şu bilgileri veriyor: “İzmir’de 780 bin büyükbaş ve 932 bin küçükbaş hayvan varlığımız mevcut. Bergama, Ödemiş ve Tire’de 3 kayıtlı hayvan pazarı faaliyet gösteriyor. İlde toplam 18 mezbaha bulunuyor. Aylık kesim rakamları büyükbaşta 10 bin, küçükbaşta ise 15 bin dolayında. Tabii bir zamanlar ortalama 200 kilo olan karkas ağırlığı artık 300 kiloya yükselmiş durumda. Bu çok önemli bir gelişme. Ayrıca son dönemde özellikle dişi hayvan kesimlerini disipline etmeye çalışıyoruz. Buzağı ölümlerini önlemek açısından da büyük bir duyarlılık içindeyiz. Bu hususta Aliağa Belediyesi ile örnek olabilecek bir proje yürütmeye çabalıyoruz.”

HEPİMİZ KAZANALIM
Kırmızı et sektörünün sorunlarının çözümünde izlenecek yol haritasının belli olduğunu anlatan Bornova Ziraat Odası Başkanı Cengiz Derici de maliyetlerdeki artışın hayvancılık üretiminde tasfiyelere yol açtığını belirtiyor. Derici, “Geçen yıl 2.5-3 lira bandında olan arpa 7-8 liraya kadar yükseldi. Et ve Balık Kurumu piyasada denge unsuru idi. Piyasaya müdahale konusunda fazla bir etkinlik kalmadı. Üreticinin hayvanı kesim noktasında bir standart yok. Bütün mezbahalardaki kesimler veteriner kontrolü altında yapılmalı. Bakanlık karkas denetimi yapmalı. Kasap da, üretici de, sanayici de kazansın, hepimiz yaşayalım” ifadelerini kullanırken, tarım yazarı Şakir Sarıçay ise “Kurban Bayramı öncesi belediyelerin kırmızı et dağıtımı yapmaları, bu zor günlerde, üreticiye önemli bir katkı olabilir” önerisini paylaştı.

TARIMIN BAŞKENTİ

Yazının Devamını Oku

Süt sektörü temsilcileri bir araya geldi

19 Haziran 2022
HÜRRİYET Ege’nin ev sahipliğinde, 1 Haziran Dünya Süt Günü’nde, süt ve süt ürünleri sektörünü masaya yatırdık. Toplantıya katılan kamu ve özel sektör temsilcileriyle birlikte İzmir’in süt üretim, sanayi ve ihracatında nasıl bir vizyona sahip olması gerektiği konusunda fikir alışverişinde bulunduk. Aslında bu uzun zamandır üzerinde düşündüğümüz bir projeydi.

 

 

Öyle ya madem İzmir, sütün başkenti olma özelliğini taşıyor, o takdirde bu bölgede dünyanın ve Türkiye’nin en değerli tarım ürünü sütün geleceğini tartışmak gerekmiyor mu?
GENİŞ SEKTÖREL KATILIM
Bizler de 1 Haziran Dünya Süt Günü’nü fırsat bildik ve düzenlediğimiz etkinlikle süt ve süt ürünleri sektöründe 14 önde gelen bölge temsilcisini bir araya getirdik. İzmir İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Özen, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi ve Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adına Prof. Dr. Harun Uysal, Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Göynügür, Bornova Ziraat Odası Başkanı Cengiz Derici, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Melih İşliel, İzmir Tarım Grubu üyeleri Tireli çiftçi ve süt üreticisi Mehmet Doğan ile veteriner Hekim Tahir Yavuz, İzmir Ticaret Odası meclis üyeleri Muzaffer Egi ve Halil Koyuncuoğlu, Veteriner Hekimler Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Gensoy, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Emin Kentli, İzmir Ticaret Borsası Ar-Ge Müdürlüğü’nden Dr. Kenan Keskinkılıç, Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği Üyesi Şakir Sarıçay ve İzmir İl Tarım ve Orman Müdür Yardımcısı Dr. Fatih Kılıç’ın katıldığı toplantının açılış konuşmasını yaparken, İzmir’in Türkiye’nin süt hayvancılığı yönünden en gelişmiş bölgesi olmasının bölge ekonomisi açısından büyük önem taşıdığını vurguladım. Bu çerçevede konukları süt ve süt ürünleri sektöründe yaşanılan sorunlardan çok geleceğe odaklanmamız gerektiğinin altını çizdim.
ÖNEMLİ SONUÇLAR DOĞURACAK
Şimdi, süt ve ürünleri sektöründe uzun yıllardan beri ilk defa düzenlenen bu toplantıda aldığım notları sizlerle paylaşmak istiyorum. İzmir İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Özen, 2020 yılından itibaren İzmir’de oluşturmak istedikleri bir yapı bulunduğunu belirtip, üreticiler, kooperatifler, yerel yönetimler, kamu kurumları ve odalar süt üretimi konusunda destek verseler de tüm sektör temsilcilerinin bir masanın etrafında toplanamadığını ifade ediyor. Özen, “İzmir, bitkisel ve hayvansal üretimi, su ürünleri yetiştiriciliği, toprağı, suyu ve denizi ile tarımsal anlamda korunması gereken bir bölge. Koruma kısmı bir kuruma yükleniyor. Tarım Bakanlığı dışında tarımın büyümesi için destek veren paydaşlar koruma için işbirliği yapamıyor. 2021 yılında böyle bir masa oluşturma gayretimiz oldu. Ana paydaş denilebilecek grupların başkanlarıyla birebir görüştüm. Ama pandemi bu gelişmeyi engelledi. Dolayısıyla bu toplantıyı çok önemsiyor ve önemli sonuçlar doğuracağına inanıyorum” diyor.

Yazının Devamını Oku

Tarım hukuku ve çiftçi

1 Haziran 2022
TARIMLA ilgili her şeyi konuşuyoruz ama özellikle son yıllarda giderek önemi artan bir kavram olarak, ‘tarım hukukunu’ hemen hiç konuşmuyoruz. Bu alandaki büyük eksikliği fark eden avukat Arsin Demir ve arkadaşları 2019 yılında İzmir’de Tarım Hukuku Derneği’ni kuruyorlar. Gerçekten dikkate değer bir girişim. Arsin Demir’e, “Amacınız nedir” diye sordum. Demir, “Tarım hukukunu bir hukuk disiplini olarak ortaya koymak ve kamuoyuna tanıtmak temel amacımız” diyor.


ÇALIŞMA KONULARI
Üreticiden nihai tüketiciye kadar tüm tarım sektör paydaşlarına tarım hukukunun önemini ve sektöre etkilerini aktarmak, tüketicilerin ve kamunun hak ve menfaatlerinin korunması için her türlü hukuki adımı atmayı hedeflediklerini söyleyen Demir, derneğin yaptığı çalışmalara şu örnekleri veriyor: “Basiretli çiftçi kavramı üzerine değerlendirme, tarım hukukunun tanımı, amacı, kapsamı bakımından incelenmesi ile diğer hukuk dalları ve alt disiplinlerle olan ilişkilerinin değerlendirilmesi, genel hatlarıyla tarım arazilerinde toplulaştırma ve ülkemizde yürürlükte bulunan mevzuat, tarım hukukunda miras Ve izale-i şuyu (ortaklığın giderilmesi) davaları, sözleşmeli tarımın mevzuat açısından değerlendirilmesi ve çiftçi mallarının haczedilmezliği...Görüldüğü gibi bu ve benzeri konular yeni yeni gündeme geliyor.”
TAPMER’DEN RAPOR
Derneğin üzerinde çalışma yaptığı konuların bunlardan ibaret olmadığını da söyleyen Arslan Demir, “Tarım hukuku çalışmalarımız ülkemizin her köşesinden gelen destek talepleriyle şekilleniyor. Hukuki konuları çalışırken bazı noktalarda ülkemizin tarım politikaları üretmesine katkı koyabileceğimiz fikri doğdu. Bu çerçevede, ‘tarımın anavatanı’ olan Anadolu, ‘bereket vatan’ olmaya devam etmelidir bakışıyla 19.05.2021 tarihinde düşünce kuruluşumuz olan TAPMER-Tarım Politikaları Merkezimizi kurduk ve aylık raporlar hazırlayıp kamuoyu ile paylaşıyoruz. Tarım politikalarının, partiler üstü bir konumda olduğunun farkında olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz” şeklinde konuşuyor.

***

Kadın kooperatifleri

Yazının Devamını Oku

Kuru meyvede yeni hedef Z kuşağı

26 Mayıs 2022
ULUSLARARASI Kuru ve Kabuklu Meyveler Kongresi (International Nut and Dried Fruit Council-INC), dünya genelinde kuru meyve ve kabuklu meyvelerin en üst istişare platformu olarak kabul ediliyor. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’ni temsilen; INC Mütevelli Heyeti Üyesi Osman Öz, INC Türkiye Büyükelçisi Ahmet Bilge Göksan, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyeleri Birol Celep ve Gürcan Şen ile birlikte Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Tarım Sektörleri Müdürü Ece Tırkaz’ın katıldığı kongre, bu yıl 39’uncu defa 11-13 Mayıs tarihlerinde Dubai’de düzenlendi. 60 ülkeden bin 500’ün üstünde sektörün önde gelen temsilcisinin bir araya geldiği Kongre’yi Ahmet Bilge Göksan ile konuştuk.


DÜZENLİ KATILIM SAĞLIYORUZ
EİB’in düzenli olarak Kongre’ye katılım sağladığını söyleyen Göksan, düzenlenen oturumlarda rekolte tahminlerinin yanı sıra arz, talep ve ticaretine ilişkin ayrıntılı görüşmeler yapıldığını paylaştı. Ürün oturumları, global tanıtım faaliyetleri, tüketim trendleri, sürdürülebilirlik ve dijital veri güvenliği gibi güncel konuların da özellikle gündeme geldiğini ve çerçevede sunumlar yapıldığını ifade eden Göksan, Z kuşağının çok önemli bir tüketim potansiyeli olarak öne çıkmasının altını çiziyor.
ALIŞKANLIKLAR DEĞİŞİYOR
Göksan, “Tüketim alışkanlıkları ve tüketici beklentilerinin değiştiğine dikkat çeken Göksan, “Z kuşağı mutlaka dikkate alınmalı; bu açıdan önümüzdeki dönemde söz konusu tüketici kitlesinin beklentilerine uygun pazarlama stratejilerinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Kuru ve kabuklu meyvelerin sağlık üzerinde olumlu etkilerinin ortaya konduğu bilimsel çalışmalar da paylaşıldı. INC önümüzdeki dönemde Çin’e yönelik bir tanıtım kampanyası düzenleyecek. Elektronik ticaretin payının giderek arttığı, sürdürülebilir üretim ve tüketim modellerine ihtiyaç duyulduğu gibi konuların da üzerinde duruldu” diyerek, INC hakkında bilgi aktardı.

***

 

Tarım olmazsa

Yazının Devamını Oku

Tohumculukta dışa bağımlı değiliz

6 Mayıs 2022
TOHUMCULUK, günümüzde en çok tartışılan tarımsal konulardan biri. Ancak bu konuda ciddi bir bilgi kirliliği ve farkındalık sorunu olduğunu da biliyoruz. Peki bu alanda doğru ve güncel bilgilenmeyi nasıl sağlayacağız? Çokça yapıldığı gibi sektör ile hiçbir ilgisi olmayan kişilerle değil, tohumculukta son gelişmeleri sektörün en yetkili isimlerinden Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Başkanı Yıldıray Gençer ile konuştum.

 


90 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYORUZ
TSÜAB Başkanı Gençer, söze şöyle başladı: “Öncelikle herkesin bilmesi gereken gerçek şu; tohumda kendi kendimize yetiyoruz. Dahası 90’dan fazla ülkeye de ihracat yapıyoruz. Tarımsal üretim için en önemli stratejik girdi tohum. Biz tohumu üretiyoruz, ıslah ediyoruz ve geliştiriyoruz. Yaklaşık 1,5 milyon tona yakın sertifikalı tohum üretim rakamlarımız var. Yanı sıra 90’dan fazla ülkeye de 200 milyon dolara yakın tohum ihracatımız söz konusu. Bu anlamda ülkemizdeki tohumculuk sektörü gayet iyi durumda. Kendi kendine yetebilen başarısını ispatlamış, son yıllarda ciddi bir başarı hikayesine imza atmış ve töhmet altında bırakılması gereken değil alkışlanması gereken bir sektör haline geldik.”

EN İYİLERDEN BİRİYİZ
Türk tohumculuk sektörünün dünya çapında üretim kalitesine sahip olduğunu ifade eden Gençer, kamuoyunda sektöre ilişkin oluşan yanlış algılara dikkat çekiyor; “Medyada tohumla ilgili 3-5 kişi konuşuyor ama maalesef konuşanlar bu alanda uzman kişiler değil. Konuyu hiç bilmeyen insanlar bilgi kirliliği yaratıyor. Şu önemli hususu da açıklığa kavuşturmak istiyorum. Evet, tohum ithalatı belli ürünlerde var ama biz tohumculukta dışa bağımlı değiliz. Biz kendi tohumumuzu kendimiz üretiyoruz. Gıdanın dolayısıyla tohumun ne kadar önemli olduğunu ve tohuma sahip olanın aslında gıdaya sahip olduğunu pandemi sürecinde gördük” diyor.

HİBRİTTE BİLGİ KİRLİLİĞİ

Yazının Devamını Oku

Tarım ekosisteminin finansmanı Ziraat Bankası’nın yeni stratejisi

28 Nisan 2022
ZİRAAT Bankası, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da benim de davetli olduğum özel bir toplantıda Türkiye’nin tarım üretimine katkı verecek 6 ayrı paketten oluşan kredi desteklerini açıkladı. Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, söz konusu yeni stratejiyi, “Üretmek isteyen bütün çiftçilerin yanındayız. Tarım kredilerinin kaynağı konusunda üst limitimiz yok” şeklinde ifade ediyor.


TARIMI KUCAKLAMAK
Doğrusu güzel ve yararlı bir toplantı oldu. Bankanın yeni tarım bankacılığı stratejisi çerçevesinde benim en çok dikkatimi çeken, “Tarım Ekosisteminin Finansmanı” sunumu idi. Kurumsal Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Ferhat Pişmaf da ‘Tarım Ekosistemi’ni şöyle tanımlıyor:
“Çiftçiler, tarımsal üretime yönelik girdi üreten ve tedarik edenler, üretici örgütleri, tarım ürünlerini depolayan, satan, işleyen, satışına aracılık eden tüccarlar, sanayiciler, esnaf, ürünleri nihai tüketicilere ulaştıran toptan ve perakende satıcılar, enerji üretenler, veri, yazılım, teknoloji geliştiren ve sunan şirketler ve strateji yapıcıları tarım ekosistemini oluşturuyor.”
ANA BANKA
Tanımı yapılan ekosistemdeki tüm oyuncuların karşılıklı olarak ve birbirinden ayrılmaz bir bütün halinde etkileşim içinde olduklarını ifade eden Ferhat Pişmaf, “Ziraat Bankası tüm tarafları kapsayan ve tarafların finansal ihtiyaçlarına cevap verecek bir stratejiyle tarım ekosisteminin ayrılmaz bir parçası ve bu ekosistemin finansmanının ana bankası olmayı sürdürecek” diyor. Pişmaf, yeni tarım bankacılığı stratejilerini sürdürülebilir finansman, ulaşılabilir finansman, çözüm odaklılık ve güçlü iletişim temeline dayandırdıklarını söylüyor. Pişmaf’ın yaptığı sunumda, gençlerin ve kadınların da tarımsal ekosisteme dahil edilerek, bu temele dayalı katma değerli üretimin ön plana çıkarılması vurgulanıyor.
YENİ BİR VİZYON

Yazının Devamını Oku

Yeni hedef 4.2 milyar dolar

20 Nisan 2022
SU ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatta 3,5 milyar doları geçti, geçmekle kalmadı ve 2023 hedefini 2 yıl önce yakaladı. Türkiye’de bu sektörün gerçek bir başarı hikayesi var. Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan’a sordum; “Nasıl oldu da sektör böyle bir performansı yakaladı” diye. Su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatını 10 yılda 2,5 kat artırdıklarını ifade eden Kızıltan, ayrıca 2023 ihracat hedefini de 700 milyon dolar yükselttiklerini söylüyor.


DÜNYA SOFRALARINDA
Kızıltan, “İnsanların protein deposu su ürünleriyle birlikte kanatlı eti, yumurta, süt ve süt ürünleri ve balı 142 ülkeye ihraç ediyoruz. Dünya sofralarını üç öğün sağlıklı ve güvenilir gıdalarla süslüyoruz. Türk su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü, son 1 yıllık dönemde 3 milyar 591 milyon dolar ihracat seviyesine ulaşarak 2023 yılı için belirlediğimiz 3,5 milyar dolar ihracat hedefini 2022 Şubat’ta aştı” diyor.

İHRACATTA BÜYÜK ARTIŞ
‘Peki 10 yıl önceki ihracat rakamı neydi’ soruma ise Kızıltan, şu cevabı verdi:
“Yalnızca 1.4 milyar dolardı. Gerçekten bu büyük bir sıçrama. 2023 yılı sonu için ise yeni hedef 4,2 milyar dolar olarak belirlenmiş. Sektör, su ürünleri, kanatlı, yumurta, süt ürünleri ve bal ürünleri şeklinde 5 ana ihraç grubundan oluşuyor.” Kızıltan’ın geleceğe yönelik mesajı da çok net: “2000 sonrasında sektörümüze milyonlarca dolarlık yatırım yaparak dünyanın en modern tesislerini kurduk. 2035 yılına kadar ihracatımızı sürekli geliştirerek Türkiye’ye 10 milyar döviz kazandıracak bir sektör olmak için üretmeye ve ihracat yapmaya devam edeceğiz.”

SON DÖNEM PERFORMANSI

Yazının Devamını Oku