Kağıt üzerinde oyun kalite ve performans olarak F.Bahçe ağır bassa da Beşiktaş’ın yeni yönetimi ile çıkacağı ilk maç olması ve taraftar desteği maçın ambiyansını biraz daha değiştiren unsurlardı. Eksiklikler 2 takımda da vardı fakat Beşiktaş’ın özellikle defans yönünde kanat eksikleri daha handikap oluşturuyordu. Rıza Çalımbay’ın Aboubakar’ı İsmail Kartal’ın da İsmail’i kesmesi sürpriz oldu. Özellikle ilk yarı Beşiktaş'ın beklerinin zaafiyeti açıkça gözüktü.
F.Bahçe’nin bulduğu erken golde Fred, Tadic ve Dzeko işbirliği vardı. Burada ilginç olan top oyuna girdiği anda 11 Beşiktaşlı’nın topun gerisinde olmasına rağmen bu golü yemesiydi. Amartey’in amatörlüğü ve adamı kaçırması da işin tuzu biberiydi Beşiktaş. İlk yarı sakatlanıp çıkana kadar Beşiktaş adına tek olumlu işler yapmaya çalışan futbolcu Gedson’du. Özellikle ilk yarı Ferdi ve Tadic’in Onur’un bulunduğu kanadı kullanarak tehlikeli ataklar oluşturması gözden kaçmadı. Sanki gişesiz otoban gibiydi o kanat.
BOL FAULLÜ BİR MAÇ OLDU
İlk yarı ikili mücadelelerinin bol olduğu bununda getirisi olarak 17 faülün çalındığı 45 dakikaydı. Necip oynadığı mevkii itibari ile sürekli Crespo ve Fred’e karşı mücadele etmek zorunda kaldı. Zaten şanssızlıklar ve sakatlıklara ilk yarı itibari ile Umut ve Gedson’un sakatlıkları da eklendi. İlk yarı topa hakim olan F.Bahçe ve fırsat kovalayan bir Beşiktaş oyunu vardı. Beşiktaş’ın defans kanatlarının zaafiyetine paralel F.Bahçe’de stoperlerin uyumsuzluğu da göze çarptı. İlk yarı Beşiktaş’ta Onur ve Rebic, F.Bahçe’de Samet ve Djiku zayıf halkalardı.
2. YARI TEK KALE OYNANDI
İkinci yarı başladığı andan maçın sonuna kadar tek kale oynanan bir maç vardı. Fenerbahçe zaten ikinci yarıdaki baskısı ve üstünlüğünü ilk yarıdan kendini belli etmişti. Beşiktaş’ı bu şekilde yakalayan Fenerbahçe tarihi farkı gidebilecek pozisyonları değerlendiremedi.
STOPERLER SAHADA YOKTU
4 stoperin forma giydiği iki takımın kadrosunda stoper yoktu diyebiliriz. Özellikle Beşiktaş adına Bailly saatli bomba. Yaptırdığı penaltılarla Samet ile yarıştı. İkinci golden sonra Rebic’in yerine Aboubakar’ı alan Rıza hocanın Aboubakar ile maç başlamaması sorgulanır. Aslında baktığımızda ikinci yarı itibariyle Fenerbahçe’nin çok çok üstün oynaması çok fazla da bir şey yazmayı gerektirmez. Maç öncesinde kamuoyu F.Bahçe ve Beşiktaş’ı karşılaştırdığında senaryonun Fenerbahçe adına üstün olacağı dile getirilse de bu kadar Beşiktaş’ı sürklase edeceği tahayyül edememiştir.
Atilla Karaoğlan bundan önceki derbisine Macaristan’daki U17 şampiyonasından gelip çıkmıştı. İlk defa görev alacağı Beşiktaş-Fenerbahçe derbisine de yine Endonezya’daki U17 Dünya Kupası’ndan gelip çıkacak.
Yaklaşık 1 aydır orada olması bu süre içinde Fenerbahçe’nin veya Beşiktaş’ın maçlarında görev yapmadan bu maça atanması onun için avantajdı. Hatta Atilla Karaoğlan’ın bu maçta görevlendirilmesi için yapay zekaya dahi gerek yoktu.
BU MAÇ DERBi HAKEMi OLMASI iÇiN BÜYÜK ŞANS
MALUM derbi denince Halil Umut Meler’den başka isim yokken Atilla Karaoğlan’ın çıkacağı bu maç derbi hakemi olarak devam etmesi için büyük bir şans. O gün itibari ile gerek hava şartları gerek yeni yönetimi ile Beşiktaş’ın ilk maçının derbi olması, F.Bahçe’nin de var olan oyunu ve puan cetvelindeki konumunu koruma arzusu içinde olması bu maçın seviyesine biraz daha yükselten, zor kılan kriterler olarak öne çıkıyor.
Atilla Karaoğlan’ın full bir şekilde odaklanıp konstrasyonunu sağlaması gereken bir maç olacak. Gerek futbolcuların gerekse hakemin katkılarıyla son zamanlarda şahit olmadığımız gibi derbi gibi derbi seyrederiz inşallah. Allah Atilla Karaoğlan’a hakem şansı versin
Hafta içi Nordsjaelland deplasmanında alınan ağır mağlubiyet İsmail Kartal’ı eleştiri oklarının hedefi yaptı. “Becao ve Djiku’nun yokluğunun olumsuz etkileri mevcut iken Kartal hocalık hünerlerini göstermeliydi” eleştirisi yapıldı. Sivasspor karşısında Samet Akaydın ve Oosterwolde doğal olarak geride ikili olarak görev yaptı. Kartal, İsmail Yüksek’in yerine de ilk 11’de Miguel Crespo’yu tercih etti. Beşiktaş derbisi öncesinde bu maç İsmail Kartal ve Fenerbahçe adına önemliydi. Son haftalarda görülmeyen ön alan baskısıyla maça başlayan Fenerbahçe’nin ilk 5 dakika içerisinde iki topu gol çizgisi önünden savuşturuldu.
ÖN ALAN BASKISI GERi DÖNDÜ
Bu ön alan baskısının başarısında dün de görüldüğü üzere Fred’in katkısı ve varlığı çok büyük rol oynuyor. Szymanski, attığı golde orta sahada topu Fred’e kazandırdıktan sonra yakaladığı boş koridoru dribling ile kat ederken adeta “Gol atmaya gidiyorum” diye bağırıyordu.
İRFAN GÖSTERE GÖSTERE ATTI
Bu golün ardından Sivasspor’un atakları ve pozisyon üretme çabaları oldu. İlk yarının sonlarına doğru bu kez İrfan Can Kahveci’nin göstere göstere, “Ben buraya, bu şekilde vuracağım” dediği şut sonucu gelen güzel golle Fenerbahçe devreye 2-0 önde girdi. Kalite olarak üst düzey olmasa da mücadele ve seyir zevki olan bir ilk yarı seyrettik. İkinci yarıya 2-0 geride başlayan Sivasspor daha baskılı bir oyun tercih etti ve Samet-Oosterwolde ikilisinin ortaklaşa hataları sonucu Manaj’la golü buldu. Golün ardından Fenerbahçe hırsından bir şey kaybetmeden oyuna devam etti ve akabinde ilginç bir golle skoru 3-1’e getirdi.
DZEKO’NUN GOLÜ USTA iŞiYDi
Bu golde de de Fred’in yadsınamaz katkısı vardı. Dzeko’nun usta işi ayak içi vuruşuyla gelen 4. golle de fark 3’e çıktı. Bir futbolcunun bir takımın oyun sistemine, dinamizmine, hırsına ne kadar etkili olabileceğini bu maçta gördük. Fred Fenerbahçe’ye mental ve fiziksel olarak inanılmaz katkı yapan bir oyuncu. Nitekim dün oyundan çıktıktan sonra Fenerbahçe oyunu rölantiye almak zorunda kaldı.
Düşme potasında olan ve kötü gidişatı bertaraf etmek isteyen takımların büyük takımlar ile oynadığı bu tür maçlar genelde olduğu gibi Samsun için de çıkış mücadelesiydi. Gelecek yönetimin devam kararı da kendisine moral olan Rıza Çalımbay da Beşiktaş ile ikinci sınavındaydı. Ancak ilk yarı itibari ile etkisiz bir Beşiktaş gördük. Samsunspor daha üstün bir oyun sergiledi. Özellikle Beşiktaş’ın golünden sonra sağanak yağmur ile birlikte Beşiktaş’ın üstüne gelen Samsunspor jeneriklik bir gol atan Mouandilmadji ile skoru eşitledi.. Gök yarılıp yağmurun şiddetinin arttığı anlarda hareketli ve biraz mücadele dolu bir ilk yarı izledik. İlk 45 dakika bittiğinde en göze batan istatistik ise bu kaygan zeminde ve mücadele içerisinde olan oyunda Beşiktaş’ın ilk yarı boyunca sadece iki faul yapmış olmasıydı. Beşiktaş’ın defans, orta saha, kanat forvet etkinliği yok denecek kadar azdı. Bekten ve santrfordan evrilme kanat oyuncular Beşiktaş adına olumlu sonuçlar vermiyor.
2. YARIDA HAREKETLENDi
İkinci 45 dakika hastalığı ve sakatlığı geçen Aboubakar‘ın girişi ile Beşiktaş ilk yarıya oranla biraz daha farklı bir görüntü çizse de ikinci yarının başında ve devamında zaman zaman Samsun’un ataklarına ve verdiği mücadeleye de tanık olduk sahada. Aboubakar’ın ismi dahi rakip takımlar için tehlike arz etse de bu oyuncunun 2. yarı çizdiği tablo kafasında sanki farklı düşünceler var dedirtecek gibi. Toplam 32 şutun atıldığı maçta 2. yarı itibari ile sanki atanın kazanacağı bir oyun görüntüsü vardı. Sonuçta kadro kalitesinde ve oyun kalitesinde zaafları olan Beşiktaş 2. bölümde biraz Gedson’un kıpırdaması ve Colley ile karambolde bulduğu gol sonucu belirledi.
3 iSiM ACiL DÖNMELi
Rıza hoca imkanlar dahilinde ve eldeki olanlar ile ikinci yarı yaptığı oyuncu ve taktik değişikliği ile ancak bu kadar müdahil olabildi bu müsabakaya. Sorunlar içinde yüzen Beşiktaş’ın, bu kadar eksik ve sıkıntı ile böyle bir kaotik ortamda Samsun deplasmanından altın değerinde üç puan ile dönmesi başarı. Bu maç gösterdi ki; Beşiktaş adına kanat oyuncularının verimliliği ve takıma katkısı bakımından acil olarak, iyi bir Rebic, Ghezzal ve Rashica’ya ihtiyaç var.
BiTiGEN’DEN BAŞARILI YÖNETiM
· Ligimizin deneyimli hakemlerinden Abdulkadir Bitigen başarılı bir maç yönetti. Bazı faul kararlarında ufak tefek hataları olsa da, bu sezon 6. maçına çıkan Bitigen, verdiği önemli ve doğru kararlarda başarılıydı. Bu maç için tek eleştireceğim konu Gedson’un müsabakayı kartsız tamamlamasına göz yumması olacak. Önemli pozisyonlara gelince...
· Beşiktaş adına verdiği penaltı kararı doğruydu. Soner’in Rosier’e ceza sahası içerisinde yaptığı müdahale ve Bitigen’in pozisyona yakınlığı ve açısı doğru değerlendirmesinde etkendi.
Kim ne derse desin sezon sonuna kadar sürecek Rıza Çalımbay‘ın hikayesi Başakşehir müsabakası ile başladı. Çalımbay‘ın seçime kadar 3-4 maçlık geldiğini sanmayın sakın. Bu duruma adayların hepsi sevinmiştir. Zira gelecek yeni yönetimin ‘boşta hangi hoca var, kimi getirelim?’ kaygısı olmayacak. Hangisi gelirse gelsin sezon sonuna kadar ‘Beşiktaş’ın çocuğu’yla devam etme kararı alacak. Hele hele taraftarın gönül bağı olan bir hoca ile.
Maça gelince... Var olan eksiklere, sakatlanan Bahtiyar ve cezalı Rebic eklenmiş oldu. İlk yarı itibarıyla baktığımızda bu takıma acilen Rıza hocanın Beşiktaş’ta oynadığı yıllardaki azmini, hırsını, inatçılığını açıkçası mücadele ruhunu aşılaması gerekiyor. Beşiktaş ilk yarı hem oyun hem de oyuncular arasında kopukluk yaşayan bir takım kimliğindeydi.
ONUR VE ALEX HAREKET GETiRDi
İkinci yarı Ghezzal ve Salih’in yerine giren Onur ile Alex Chamberlain takıma hareket getirdi. Bu dakikadan itibaren Beşiktaş daha hareketli ve baskılı oyun sergiledi. 45 ve 75. dakikalar arasındaki 30 dakikada bu sezonki en iyi performansını gösteren Rebic’in akıl dolu pasında Beşiktaş, Muleka ile golü buldu.
Genel olarak baktığımızda taraftarının o istediği, özlediği Beşiktaş mıydı? Hayır. Ama bir antrenman ile ve takım yönetiminden ziyade kriz yönetiminin olduğu günün sonunda bu kadar sıkıntılı süreci yaşarken, bu kadar sakatı mevcutken Beşiktaş; futbolcuların, taraftarın ve Rıza Çalımbay’ın ihtiyacı olan hoş geldin üç puanı ile haftayı tamamladı.
KARDEŞLER’iN LAY LAY LOM TAVRI ÇOK GÖZE BATIYOR
Maça baktığımızda çok sıkıntı yaratacak, başını ağrıtacak veya skoru etkileyecek majör hatası yok ancak haftalardır Arda Kardeşler için düzeltilmesi gerektiğine inandığım ve söylediğim bir konu var ki çok önemli. Kendisi için bazı pozisyonlarda proaktif davranması gerekirken genel tavrı olan o rahatlık ve aheste hareketleri bu maçta gerçekten başına çorap örebilirdi.
Çünkü bazı tartışma pozisyonları ve iki takım futbolcularının birbirlerine karşı oyun durduğunda zaman yaptıkları eylemlerde gerçekten bu rahatlık ve lay lay lom tavrı çok göze batıyor. Örneğin Bahtiyar-Opoku ve son dakikalarda Tayfur-Lima olayında sergilediği tavır gibi.
Yüksek tempoda başlayan maçta ne kadar istese de Fenerbahçe ilk 10 hafta ön alanda kurduğu baskıyı başaramadı. Tabii ki bunun sebebi Trabzonspor’un beklenenin dışında bir oyun kurgusu için de maça başlamış olmasıydı. Birinci bölgede hiç kısa paslaşmalar yapmadan uzun oynayarak Fenerbahçe’nin ön alan baskısı işlevinin kırılmasına sebep oldu. Buna artı olarak Fenerbahçe kendi sahasında çıkış pasları yaparken ön alan baskısını uygulayan takım Trabzonspor oldu.
MAKiNE SEKTEYE UĞRADI
Görüldüğü üzere Paul Onuachu’nun olduğu yerde Becao ve Djiku’nun olmayışı, orta sahada Fred’in eksikliği Fenerbahçe için gerçekten işleyen makinenin sekteye uğramasına sebep oldu.
FRED’iN YOKLUĞUNDA iSMAiL DE YOK OLDU
Öyle ki, Fred’in yokluğunda İsmail Yüksek de yok oldu. Mehmet Can’ın kanadını zayıf halka görerek Dusan Tadic ve Ferdi ile bu kanadı kullanmak isteyen Fenerbahçe, bunda ilk yarı başarılı olamadı.
Trabzonspor’da özellikle Onuachu ve Mendy başrol oyuncularıydı. Hem yerden hem uzun toplarda Oosterwolde ve Samet, Onuachu karşısında acizleri oynadı. Bu handikapı ilk 30 dakikada gören İsmail Kartal, Onuachu’ya gelen toplara ilk anda basmamalarını ve uzaktan takip etmelerini söyleyip stoperlerini uyardı.
3-0’DAN SONRA MAÇIN BÜTÜN ÇEHRESi DEĞiŞTi
1860 kişi kapasiteli statta 90 kişilik F.Bahçe deplasman taraftarı...
Acaba İspanya, Almanya, İngiltere, Fransa gibi aralarında kendimizi de sıralamaya soktuğumuz büyük liglerin taraftar kapasitesi bu kadar düşük olan tribünler önünde ve böyle bir statta oynanan maçları var mıdır?
Düşünsenize 2 İstanbul takımı ve milyon dolarların döndüğü organizasyonda zemin, ambiyans, taraftar, yayıncı kuruluşun kamera açıları, çekim alanları...
İşte marka değerimiz. Balkonlara koyulan kamera kale arkası için...
Pilot kameradan 2. yardımcı hakemin önünde ne olduğunu ağır çekimlerde fark edilmesi vs. Cumhuriyetimizin 100. yılında böyle bir ortamda oynanan Süper Lig maçı...
PENDiK iLK YARI TESLiM OLDU
İlk gole kadar Fenerbahçe’nin kurmak istediği öndeki baskıyı Pendik’in uzun toplarla kırmaya çalıştığını gördük. Taa ki ilk defa pas yaparak çıkmaya çalıştığı bir ana kadar. Geçen hafta Hatay maçında olduğu gibi İsmail Yüksek’in araya girerek kaptığı top ile golü buldu Fenerbahçe. 2. gol İrfan Can’ın ceza sahası dışından vuruşu ile geldi Fenerbahçe ilk yarı performans olarak önceki maçlardan uzak bir görüntü çizse de son 15 dakikasında saman alevi gibi parladığı anlarda iki gol bulup devreyi önde kapadı. İlk yarı Pendik’te teslim olan bir oyun vardı. %71’e %29 top ile oynama, 21’e 0 ceza sahasında topla buluşma. 11’e 0 top uzaklaştırma bunun göstergesiydi.
Kâğıt üzerinde ağır basan Galatasaray karşısında Burak Yılmaz, solda Bahtiyar ve orta sahada Tayfur ile maça başladı. Belli ki yerli kuralına takılan bir kadro. Okan Buruk ise Manchester United maçındaki orta saha ikilisi Kaan Ayhan ve Torreira’ya yer verdi. Beşiktaş için ligde şampiyonluk adına devam ya da tamam anlamına gelen derbi aynı zamanda Burak Yılmaz için de fırsat maçıydı.
Maçın 7. dakikasında her iki kalede yaşanan pozisyonlarla birlikte artan bir tempo ve gol pozisyonları izledik. Galatasaray’ın peş peşe kaçırdığı gollere ve Beşiktaş’ın direkten dönen bir topuna şahit olduk. Aynı pozisyon içerisinde Colley inanılmaz iki hatayı üst üste yapınca İcardi affetmedi ve Galatasaray 1-0 öne geçti. Hemen akabinde Amir’in hatalı pasında Amartey’in hatasıyla pekişen pozisyonda İcardi’nin Mert’le karşı karşıya kaldığı an ve Mert’in kırmızı kart görmesi, Beşiktaş için hem maçın hem de şampiyonluk şansının bittiği an oldu.
28’DEN SONRA İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ
Beşiktaş defansında Amartey ve Colley gibi çok hata yapan oyuncular varken, Galatasaray’ın hücum hattında herhangi bir oyuncu oynatmasına gerek dahi yoktu! Hele hele siz bu hataları İcardi gibi bir oyuncu varken yapıyorsanız affedilmez sonuçlar doğrur. 28. dakikadan sonra maç Beşiktaş için işkenceye dönüştü ve tek kaleye döndü.
Tete, Bahtiyar’ın kanadından Zaha da Rosier’in kulvarından istedikleri gibi geldiler. Ve ilk yarının bitmesi için Beşiktaş taraftarları ve futbolcular adeta dua ettiler. İlk yarı itibari ile Galatasaray adına 8’i isabetli 14 şut izlerken, Beşiktaş’ın sadece 1 şutu vardı. Rakip ceza sahasında topla buluşma sayıları ise 20’ye 0’dı. Ki bu rakamlar ilk yarının fotoğrafının en önemli göstergesiydi.
RASHİCA VE GEDSON VERİMSİZDİ
İkinci yarıda oyuna giren Oxlade-Chamberlain Beşiktaş’a biraz hareket getirdi. Bu maç özelinde Rashica ve Gedson çok verimsiz kaldılar. Galatasaray’ın nasıl olsa rahat yeneriz düşüncesi içerisinde olduğu, konsantrasyon kaybının yaşadığı anlarda Rosier’in sağdan getirdiği ve Oxlade-Chamberlain‘e attığı nefis golle Beşiktaş beraberliği yakaladı. Bu dakikadan sonra Galatasaray’ın baskısı arttı.
Maç boyunca her türlü defansif hatayı yapan Beşiktaş’ta, hatalar zincirine Amir de katıldı ve en sonunda topa elle müdahale ederek penaltıya sebep oldu ve bunun devamında da ikinci gol geldi. 10 kişi kalmış bir takım olarak Beşiktaş’ın bu kadar baskı yapan Galatasaray’a karşı ceza sahası içinde geride oyun kurması anlaşılır gibi değildi.
