Yonca Tokbaş - Kelebek

Naim Süleymanoğlu

20 Kasım 2017
Bir üzüldüm ki... Ah bir üzüldüm ki...

Kendim de şaşırdım. Bu kadar çok üzüleceğimi hiç beklemiyormuşum belki de.
Belki de bunca yükü kaldıran bir yürek ölmez sanmışım kendimce.
Haberi aldığım gibi yazmaya başladım duramıyorum bir şekilde.
“Bir üzüldüm ama öyle bir üzüldüm ki!” deyip duruyorum.
“Tam da hayat bu çocuk!” deyip duruyorum.
Naim Süleymanoğlu dedirtiyor bunu bana!
Küçücük bedeninle, küçücük yaşında, kendinden 3 kat fazla ağırlıkları taşıyabilen bir kalpsen işte tam da, bu kadar erkenden gidiveriyorsun al sana!

Yazının Devamını Oku

01 Adana

13 Kasım 2017
Üniversitede oda arkadaşlarım Adanalıydı.

Israr ettiler, Adana’ya ilk onlarla gittim.
Adanalı kız arkadaşlarımın hepsi cesur, sözünün eri... Cengaver mi demeliyim ne demeliyim kelimeleri tam bulamıyorum, ama öylelerdi, evet cengaver!
İstiklal Caddesi’nde sinemaya giderken bana sataşan adama bizim Adanalı kızlar bir çullandıydı, adam nereye kaçacağını şaşırmıştı.
Başın sıkıştığında, git Adanalı arkadaşına, o bir şekilde halleder. Güven ve unut.
Hatta, o ilk Adana’ya gittiğimde, ehliyetim vardı ama arabam yoktu. Babam bir türlü bana arabayı vermiyordu, ben de kullanamıyordum.
Neyse, arkadaşım Elif’in babası daha evden içeri adımımızı attık, “Senin ehliyetin varmış” dedi, “Evet” dedim. “Al sana arabanın anahtarları, kızlarla nereye istiyorsanız gidin” dedi, ben dumur.
“Ama nasıl yani...” filan derken, “kendine güven” dedi.

Yazının Devamını Oku

Arıların hayatı

6 Kasım 2017
Bir canlıya dair öğrendiklerin, onun hayatına dair sana anlatılanlar ve hatta anlatılış şekli, seni o canlıya âşık olmaya da götürür korkuya da, savaşa da.

Eğer birbirimizi tanırsak severiz. Sevmesek de, birbirimize zarar vermeden de birlikte yaşayabiliriz.
Arılar gibi, bir ömür boyu bütünün hayrına çalışmak da, kolaylaştırır aslında.
Adana Kozan’da, TOG gençlerimize verdiğimiz Arı Sevgisi eğitiminden minik bilgileri sizinle de paylaşmak istiyorum.
Anavarza Bal’ın Genel Müdürü Can Sezen’in, gençlerimizin sorularına bütün dürüstlüğü ile verdiği cevaplar, şeffaflığı hepimizi çok etkiledi. Bir iş eğer etik şekilde, dürüstçe yapılıyorsa kimse kaçak cevap vermeye ihtiyaç duymuyor. Büyük bir özgürlük, güç ve erdem bu.
Gerçekleri öğrenebiliyorsunuz.
Sorunları tespit etmek de, çözüm üretebilmek de mümkün oluyor.
Arıların sorunlarına, çözüm projeleri geliştiriyoruz hep birlikte.

Yazının Devamını Oku

Arı sevgisi adına şimdi Adana

3 Kasım 2017
Türkiye’de ilk, dünyada da benzer modeli olmayan, “arı sevgisi”ni anlatmayı amaçlayan bir proje başlattım bundan 3 sene önce.


8 senedir de arıları anlatmak için uğraşıyorum, bir dolu engeli aşmakta zorlanıyor ama hiç yılmıyorum.
Uzman olduğum konu bu; engel aşmak.
Arıların koloniler halinde öldüklerini, dünyanın bu konuda alarmda olduğunu, aslında en sağlıklı arı kolonilerinin Anadolu’da yaşadığını, Anadolu’nun nasıl güçlü ve zengin bir “ana” olduğunu öğrendiğimden beri, arı sevgisini anlatmak için yırtınıyorum. “Anadolu Arıları” projesi böyle doğdu. Bu doğurduğum en değerli, en özel projem ve bu konuda acayip hassasım.
TOG Gençleri ile birlikte, arılar hakkında farkındalık yaratmak ve doğru bilinen yanlışları da düzeltmek için “Arı Sevgisi” eğitimleri veriyoruz.
Yuva çocuklarından belediyelere, şirketlerden sokaktaki bir teyzeye kadar herkese elimizden geldiğince anlatıyoruz “neden arılar varsa hayat var” diye.
Benim ADIM ADIM koşarak topladığım bağışlarla, bize destek olmak isteyen şirketlerin bağışlarıyla, Türkiye’nin 30 küsur ilinden, 60’a yakın gence eğitim verdik. O gençler binlerce başka gence, insana ulaştı.

Yazının Devamını Oku

Çok seviyorum ben ülkemi

30 Ekim 2017
Hayata siyah beyaz bakamadığım, kimseleri siyah beyaz diye ayırmadığım gibi, köken-din-dil vesaire kimliğine göre de ayırmıyorum.

Yapımda yok benim.
Benim için herkes ülkemin insanı. Zaten bence hepimiz de dünya vatandaşlarıyız.
Dünya tek. Her birimiz de tekiz. Hiçbir parmağımızın izi aynı değil, eşi yok. Benzersiz.
Her ülke de öyle, toprağının rengi, dokusu, kokusu... Her biri kendine özel ve yüce.
Bizler, bu güzel ülkenin vatandaşlarıyız. Ben bu toprakları seviyorum.
Çok seviyorum ülkemin insanlarını. Bazen kızıyorum evet, sarsıp kendine getirmek istediğim de çok oluyor evet. Ama ne kadar kızarsam kızayım, kıyamıyorum, sevmekten, inanmaktan, savunmaktan ve korumaktan vazgeçemiyorum.
Beni ne zaman çaresizlik girdabına ve tuzağına çekecek olsa bir olay, hemen tam da o anda nelere rağmen neler yapabilen birilerine gözlerimi çeviriyorum.

Yazının Devamını Oku

Bir patlıcan çiçeği ve tohum hikayesi

27 Ekim 2017
Öğrendiğim bir hayat bilgisi, mutluluktan gözümden yaş getirdi.


Gözümden yaş getiren o şahane hayat bilgisini, saksıda büyüttüğüm patlıcanın verdiği mor çiçeği Instagram’da paylaşınca öğrendim.
Patlıcan çiçeğini bilir misiniz? Ben görene kadar bilmiyordum.
Dibi uçuk mor, dışa doğru koyuca mor yaprakları olan; içindeki pıtırcığı da sarı olan bir küçük çiçekçik patlıcan çiçeği.
Pek nazlı, pek narin ve o pek hafif hali tombul, ağır,
kelli felli bir patlıcana dönüşmesi inanılmaz bir şey değil mi sizce de?
Bence öyle.

Yazının Devamını Oku

Zayıflayacağım diye ölmek

20 Ekim 2017
“Estetik” görüşlerimden dolayı eski kafalı, tutucu olarak eleştiriliyorum.


Kaç kere “Doğallığı, yaşlanmayı, filtresizliği seviyorum” dedim diye
bu söylemle prim yapmaya çalışıyormuşum gibi algılandım.
Sonra bu yüzden çıkıp samimiyetimi ve kendimi savunmaya çalışırken yakaladım kendimi.
5 yaşında çocukların çocuk göbeğini içeri çekerek yürümeye çalışmasından duyduğum endişeyi dile getirdiğim kaç yazı yazdım bilmem.
Sağım solum, sosyal medya, ulusal basın, televizyonlar ve dergiler erkek şiddetine, kadın bedeni üzerinden politikalara karşı çıkarmış gibi yaparken; sabahtan akşama 7/24, 365 gün kadın bedeni ve estetiği üzerinden psikolojik şiddet uyguluyor.
Buna dayanamıyorum.

Yazının Devamını Oku

İnsanı yaşatan şey

14 Ekim 2017
Hafta öyle yoğun ve hızlı geçti ki!


Sıkılmaya hiç zamanım olmadığı için o kadar şükrediyorum ki!
Eskiden uyumaya da zamanım yoktu. Kimi gereksiz, kimi mecburi ve sevmediğim bir dolu şey yüzünden, uykumdan çalmak zorundaydım. Aslında aklımı meşgul edip beni uykusuz bırakan çok gereksiz şeyler vardı.
Dürüst olmak gerek. İnsan onu uykusundan alıkoyan gereksiz şeylerle bile garip bir aşk yaşayabiliyor. Kötü alışkanlık gibi. Sana kötü geldiğini biliyorsun, kesip atamıyorsun.
Kötü haber ve umutsuzluk seviciliği gibi. Mis gibi evde, çocukların mutlu mesut koştururken, sürekli havada uçan tozu görüp dert etmek gibi.
Uykusuzluğun bana neler yaptığını çok iyi anladığım için, uykuma değer veriyorum.
İnsan, başına gelen bin türlü sorunu doğru düzgün bir uykuda atlatabiliyor.

Yazının Devamını Oku