Yonca Tokbaş - Kelebek

Ben güçlüyüm

9 Ekim 2017
Minicik bir “emoji” şu.


Bir kol, bir kas.
Şu akıllı telefonların hayatımıza soktuğu kısaltmalardan sadece bir tanesi.
Emoji’lerle bir cümle kurduğumda, ilk insanların mağara duvarlarına yaptığı resimler geliyor aklıma. O resimli iletişim dönemine döndüğümüzü düşünüyorum.
Evrensel bir dil.
İşaret dili gibi, emoji dili. Bütün dünya anlıyor bu dili.
Gerçi yanlış anlamak da olası.

Yazının Devamını Oku

Eğitim sistemi köleliği

6 Ekim 2017
Herkes Türkiye’de eğitim sisteminden şikayetçi.


Sanmayın ki bu hâl bir tek memlekete has...
Sorun küresel.
17 yıldır Dubai’de yaşıyoruz, çocuklarımız da mecburen İngiliz Okulu’nda.
Peki sizce İngilizler işi çözmüş mü?
Belki kendi sınırları içinde evet.
Ama Dubai’de, kızımla bizim kişisel tecrübemiz tam bir kabus.

Yazının Devamını Oku

Sabır ve saygı konusu

29 Eylül 2017
Çok uzun zamandır düşündüğüm iki konu.


Çok sabırsızız. Ama çok.
Hiçbir şeye sabrımız yok. Çocuk hemen olsun ve yarın büyüsün.
Kilo hemen yarına verilsin. İşte başarı yarın olsun. Yarın patron olunsun. Çok para mümkünse dünden olmuş olsun.
Bir konuda emek vermek, o konuda çalışmak, ona zaman vermek, dayanmak, vazgeçmemek sabrını gösterme konusunda eksiğiz.
Hani bu ülkenin sabır konusunda bir karne notu olsaydı, bence sınıfta kalırdık.
Sabrı bildin mi, konu ne olursa olsun onunla ilgili bir plan yaparsın.

Yazının Devamını Oku

Dağları aşan kadınlar

25 Eylül 2017
Hani bir kitap var, adı “Kurtlarla Koşan Kadınlar”, yazarı Clarissa Pinkola Estés, okudunuz mu?

Okumayanlar bence okusun.
Uzun zamandır kadınlığı, kadınları, kadın bedenini, kadın gücünü, kadın girişimciliğini, kadın dayanışmasını, kadın doğasını düşünüyorum.
Likya Yolu Ultra Maratonu (LYUM) yollarından yazıyorum size bu satırları.
Geçen sene ultra kategorisini (256 km kendi kendine yeterlilik) koşan dört kadındık.
7 gün boyunca dağları, patikaları, ormanları, denizleri, kumlu/çakıllı sahilleri, dikenli kayalıkları, sarp uçurumların kenarlarını tırmanıp koşarak aşarken; 7 gün/gece boyunca bunu yaparken bedenimin neye nasıl uyum sağladığına, sürünmekle şaha kalkmak arasında nasıl hızlı geçiş yaptığına, tahminlerimin ve kafamda canlananların tam tersine her şeye aslında ne kadar kolay dayanabildiğine şaşmıştım.
Evet, çok zordu VE meğer ne kadar dayanıklıymışım ben de!
Hayatta ne kolaydı ki hem?

Yazının Devamını Oku

Bu ülkenin kadınları

22 Eylül 2017
Bu yazıya nereden başlasam bilemiyorum. Şu anda gecenin hayli geç saati, Likya Yolu Ultra Maratonu’nda koşmak için hazırlığımı tamamladım ve son 48 saattir uyumaya hiç vaktim olmadı.


Alanlar, uçaklar, yetişmeye çalıştığım işler 1 Aralık tarihine kadar hakikaten boyumu aştı gibi görünse de; peşinde koştuğum her şey uğrunda koşmaya değer.
Anlatmaya çalıştığım, bu köşede yazdığım, sosyal medyada paylaştığım her şeyi kökünden göğüne kadar seviyorum.
Çocuklarıma sürekli “Dopdolu ve kendimi bir işe yarar hissettiğim bir ömür geçiriyorum, umarım siz de her gün benim gibi hissedersiniz” deyip duruyorum.
Şu an hiç yorgun hissetmiyorsam bunun başka bir açıklaması olamaz di mi?
Aklımda öyle çok cümle arı gibi vızır vızır uçuşuyor ki, dağınık yazacağım bugün buraya.
2 sene boyunca bir web sitem olsun diye uğraştım. Türlü aksilik peşimi bırakmadı.

Yazının Devamını Oku

Çocuğunuza “güven ne demek?” diye sorun

18 Eylül 2017
Rahat bir anda sorun: “Sence güven ne demek?” diye.

Sonra susun. Onun yerine cevap vermeyin. Gözlerine bakın, beden dilini gözlemleyin.
O size bir şey sorarsa, sorusuna cevap verin.
Sonra, benim gibi, duyduklarınızı not edin. Herkesin tanımı kendine has ve özel. Önemli olan, güvenden onun anladığı neymiş onu öğrenmek.
Çocuklarıma böyle bir soru sormak hiç aklıma gelmemişti. Verdikleri cevap, beni çok etkiledi. Sonrası müthiş bir sohbet olmuştu.
Sımsıkı sarılmıştık birbirimize.
Bu soru, aramızda giderek keyiflenen nefis sohbetlerin açılışı oldu. Parentology öğrenmekten aldığım zevk sonsuz. Türlü çeşit atölye, özel çalışma grubu, araştırma, deney; merak ettiğim her şeyi gider denerim.
Bir sorunu çözmek için gittiğim yerde, genelde bana hep en doğru çözümü öneren birileri oldu. Karşımdaki yetkili bilirkişinin önerdiği, kendince doğru olan çözümlerden bahsediyorum. “Sen bunu nasıl çözmek istersin?” veya “hangi çözüm yolu seni rahatlatır?” sorusuyla beni kendi çözümümü üretmeye iten pek fazla kişi ve ortam olmadı.

Yazının Devamını Oku

Sakin bilge ve mert: Mert Derman

15 Eylül 2017
Mert Derman, benim eski takım arkadaşım.

Konu ne olursa olsun, tüm teknik bilgileri en sakin şekilde anlaşılır kılıp derman olan, tabii ki alçakgönüllü bir uzun mesafe koşucusudur. Adı ve soyadıdır tam.
Yazdıkları, paylaşımları, mühendisliğini konuşturduğu bilgi paylaşımları ufkumu açar. Özeni, titizliği, ihtimamı bir başkadır. Bir de hayvan sevgisi!
O da çoğumuz gibi, hiç sevmezken koşmaya başlayıp devam eden ve kesinlikle hakkı teslim edilmesi gerekenlerden.
Telefonumda “Mert Sakinbilge” olarak kayıtlı.
Kendi kaleminden kendini okuyunca, ona neden böyle diyorum, hak vereceksiniz.
Mert 246.8km ve 36 saat limiti olan Tarihi Spartathlon yarışına, Türkiye’den katılma hakkını elde edip davet edilen ikinci Türk.
Start 12 gün sonra!

Yazının Devamını Oku

İçinde kedi, kirpi, nar olan yemyeşil bir yazı

11 Eylül 2017
Gece oldu. Saatler ilerledi de ilerledi.

Ekran bana bakıyor, ben ekrana.
İçimden tek kelime yazmak gelmiyor. Uzunca baktım boş boş ve başladım öylesine yazmaya. Bakalım ne çıkacak karşımıza.
Koca yaz geçti.
Tam bir yaz çocuğuyum ben. Aslan kadını.
Yazın göbeğinde, sıcak bir günde doğduğum için belki de, her yaz gerçekten yeni baştan doğuyorum.
Yalıkavak ile Gündoğan’ın kesiştiği sınırda, ilk gelen için gelmesi belki karışık ama geldiğinde “Nasıl bir cennete geldik!” diye diye bayıldığı bir yerde evimiz.
Ev kelimesi kesmiyor beni. Yuvamız demek istiyorum.

Yazının Devamını Oku