Şenol Kalyoncu

Gebelikte egzersiz

10 Haziran 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Gebelikte uterusun büyümesi ve vücut ağırlığının artmasına bağlı olarak vücudun duruşu değişir.

Vücut duruşundaki değişiklik, bel, sırt ağrılarına neden olur. Bu ağrılardan kurtulmak ve formda kalmak için makul düzeyde anne adayını yormayacak şekilde egzersiz yapılmalıdır. Hamilelikte egzersiz yapmayı planlarken akla birçok soru gelebilir. Fiziksel egzersiz, fiziksel gücü ve sağlığı korumak için yapılan vücut aktiviteleridir. Gebelikte bu tip egzersizler önemlidir ve gebeliğin birtakım sıkıntılarını giderebilir. Ayrıca anne adayının vücudunun doğuma hazırlanmasına da faydası olur.

GEBELİKTE EGZERSİZİN FAYDASI NELERDİR

* Gebelikte ortaya çıkan duruş bozukluklarını gidermek.
* Sırt ağrılarını azaltmak.
* Doğum sırasında gerekli soluma ve gevşemeyi öğretmek.
* Karın ve perine kaslarının elastikiyet ve kuvvetini arttırmak.

Yazının Devamını Oku

Sağlıklı yaşamın vazgeçilmezleri bitki çayları

3 Haziran 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Çay, ülkemizde olduğu kadar tüm dünyada en sevilen içeceklerin başında geliyor. Bitki çayları da son dönemlerde oldukça popüler. Peki bitki çaylarında püf noktalar neler? Hangi çay hangi rahatsızlıklar için öneriliyor? Bu soruları Dr. Sevil Özkan’a sordum.

Sağlıklı yaşam adına geleneksel tıbbın en sık kullandığı bitkiler, bizim onları en sık kullanma yöntemimiz bitki çayları. Öncelikle hazırlanma önerilerini sizinle paylaşmak istiyorum.
* Hazırlarken klorsuz su kullanılmalı
* Su kaynadıktan sonra birkaç dakika dinlendirilir.
* Tercihen porselen demliğe, önce bitki ardından su eklenir.
* Bir tatlı kaşığı kuru ya da taze bitkiye bir demlik su ilave edilir.
* Demlenme süresi ortalama 2 ila 5 dakikadır.

Yazının Devamını Oku

Ultrason türleri

27 Mayıs 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Son dönemde sizlerden yoğun olarak ultrason konusunda sorular alıyorum. Bu hafta ultrason türlerine değineceğim.

Ultrason görüntülemesi, organları, yumuşak dokuyu ve kan akımını incelemek için yaygın olarak kullanılan bir diagnostik görüntüleme yöntemidir. Bu tıbbi görüntüleme yöntemi ses dalgaları yardımıyla vücudun iç kısmında yer alan doku ve organların genel hatlarıyla görülebilmesine imkân tanır. 1970’li yılların başlarından itibaren modern tıbbın hizmetine giren ultrason cihazları günümüzde gebelik izlemlerinin vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Özellikle bilgisayar teknolojileri ve endüstriyel alandaki gelişmeler bu cihazlardaki görüntü kalitesini arttırmış, her geçen gün de arttırmaya devam ettirmektedir. Diğer görüntüleme yöntemlerinden farklı olarak ultrasonda radyasyon olarak da bilinen X ışınları kullanılmamakta. Bu da ultrasonun zararsız bir işlem olduğunu göstermektedir. Ultrason, klinik olarak yaygın kullanıldığı yıllar boyunca güvenli olduğunu kanıtlamıştır.

2 BOYUTLU ULTRASON (2D ULTRASOUND): En ve uzunluk boyutları olup derinlik boyutu olmayan, dokuların bir düzlem üzerinde görüntülenmesini sağlayan, muayenehanelerde en sıklıkla kullanılan standart ultrasonlardır.

3 BOYUTLU ULTRASON (3D ULTRASOUND): Normalde standart ultrason cihazlarında yapılan 2 boyutlu bir tarama sonrasında, bir bölgenin derinlik boyutu da katılarak 3 boyutlu şekilde görüntülenmesine imkân tanıyan cihazlardır. Ancak 2 boyutlu görüntünün 3 boyutluya dönüşmesi 10-15 dakika gibi biraz zaman alıcıdır.

4 BOYUTLU ULTRASON (4D ULTRASOUND): En, uzunluk ve derinlik boyutlarını içeren 3 boyutlu görünümün eş zamanlı olarak bir monitörde görüntülenmesine olanak sağlayan en son teknolojik ürünlerdir. Yüksek görüntü kalitesi ile dört boyutlu ultrasonda bebeğinizin tüm uzuvları ve hareketleri oldukça net ve hızlı bir şekilde izlenebilmektedir. Önceden üç boyutlu ultrason cihazlarıyla yapılan incelemeler ile anne rahmindeki bebeklerin hareketleri gecikmeli olarak görüntülenebilirken, 4 boyutlu ultrasonografi ile bebeğin kaşlarını çatması, gülmesi, esnemesi, parmak emmesi gibi hareketleri anlık ve hızlı bir şekilde izlenebilmektedir. 4 boyutlu ultrason, anne karnındaki fetüsün ayrıntılı sakatlık taramasında çok etkindir ve aşağıda belirtilen konularda tanı ve teşhis konusunda önemli bir yere sahiptir.

DOPPLER ULTRASON: Renkli Doppler ultrasonografi, yüksek frenkanslı ses dalgaları kullanılan bir yöntemdir. Doppler ile kan akım miktarı, akımı engelleyen bir yapının varlığı, akımın normal yönde olup olmadığı değerlendirilebilir. Normal ultrason da görüntü üretmek için ses dalgaları kullanılırken kan akımı gösterilemez. Doppler ultrason kan akımının yönü, hızı ve miktarını gösterir.

Yazının Devamını Oku

Hipertansiyon korkulacak bir hastalık değildir

20 Mayıs 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Bu hafta konumuz ‘sessiz katil’ olarak da adlandırılan hipertansiyon. Merak edilenleri TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Bozbaş’a sordum.

İnsan ömrünü belirleyen en önemli faktör damar sağlığıdır. Damar sağlığımız ne kadar iyiyse o ölçüde sağlıklı olur ve daha uzun ve daha kaliteli bir hayata sahip oluruz. Hipertansiyon, atardamarlarımızda dolaşan kanın damar iç yüzeyine uyguladığı basıncın yüksek olması demektir. Rakamla ifadesi çok kez yapılan ölçümlerle elde edilen ortalama kan basıncı değerinin 140/90 mm Hg’nin üzerinde olması demektir. Tedavi edilmeyen yüksek tansiyon damar sağlığımızın en önde gelen düşmanlarındandır. Yıllar içinde yüksek seyreden kan basıncı tedavi edilmezse atardamarlarımızın iç tabakasında yavaş yavaş hasara neden olur. Hipertansiyon nadiren baş ağrısı, burun kanaması, nefes darlığı, göğüs ağrısı ve çarpıntı gibi şikâyetlerle ortaya çıkabilir. Yüksek seyreden kan basıncı çoğunlukla hastalarda hiçbir şikâyete neden olmaz. Yani sinsice damar yatağımıza hasar vererek etkilerini yıllar içinde gösterir. Bu yönüyle hipertansiyona ‘sessiz katil’ adı da verilmektedir.


***
Hipertansiyon çok yaygın görülen bir sağlık sorunudur. Erişkin nüfusun yaklaşık yüzde 35’inde hipertansiyon vardır. İlerleyen yaşla birlikte hipertansiyon sıklığında da ciddi artış görülmektedir. 50 yaşını geçen insanların yüzde 50’sinde, 60 yaşını geçen insanların yüzde 60’ında hipertansiyon görülmektedir. Görüldüğü gibi rakamlar ürkütücüdür. Bu önemli sağlık sorununa dikkat çekerken tedavi altında olan hipertansiyonun korkulacak bir hastalık olmadığını belirtmeliyim.
***
Özetle 3 şeyi yaparsak hipertansiyonu etkili bir şekilde tedavi eder ve bu önemli hastalığın getireceği riskleri bertaraf etmiş oluruz.

Yazının Devamını Oku

Gaslighting’e dair

13 Mayıs 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Gaslighting, bireyi, kendi akıl sağlığını veya gerçekliğini sorgulayacak derecede psikolojik olarak manipüle etmek olarak tanımlanıyor.

Gaslighting’e maruz kalan kişi, kendini sürekli eksik hissediyor, yaptığı her şeyin yanlış olduğunu düşünüyor ve fazla alınganlıkla suçlanıyor. Gaslighting uygulayanlar ise sıklıkla ‘Senin problemin ne?’, ‘Fazla alıngansın’, ‘Böyle bir şey yaşanmadı’ gibi cümleler kuruyor ve psikolojik manipülasyon yaptıkları kişide kontrol sahibi olmayı ve dengesizlik yaratmayı amaçlıyordur. En zararlı psikolojik manipülasyon budur aslında... Gaslighting ile ilgili merak edilenleri Uzman Psikolog Rojin Tasmimi’ye sordum.

 * Gaslighting uygulayan kişiler nasıl bir tutum sergiler?

Bugüne kadar en çok rastladığım sorunların temelinde, insanları en çok üzen şeylerin başında diğer insanların onlara yaptıkları ya da yapmadıkları şeyler geliyor. Yani hak etmediğiniz bir şeye maruz kaldığınızda ya da umduğunuz güzel şeyleri göremediğinizde üzülüyorsunuz. Gaslighting uygulayan kişilerin çoğu, karşı tarafa zarar veren davranışlarının farkındadır. Bununla da yetinmeyip diğer insanların hayatları üzerinde kontrol sahibi olmayı ve dengesizlik yaratmayı amaçlamaktadırlar. Gaslighting’e maruz kalan kişilerde ciddi öz güvensizlik, kendini ifade edememe, her zaman suçluymuş gibi hissetme ve kendini çevreye kapatmak gibi sorunlar ortaya çıkabilir.

 

 * Gaslighting uygulayan kişiler genellikle hangi cümleleri kullanırlar? Nasıl davranırlar?

- Senin problemlerin var.

- Sen çıldırmışsın.

Yazının Devamını Oku

Dolgu uygulamalarında yeni bir yaklaşım: Estetiğin harmonisi

6 Mayıs 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Cildimizin temel yapısını ekstraselüler matriks denilen jel kıvamındaki bir madde oluşturur.

İçermiş olduğu hyaluronik asit, kollajen, proteoglikanlar bir harmoni şeklinde çalışarak cildimizin sağlıklı ve genç kalmasını sağlarlar. Yaşlanma süreci ile birlikte vücudumuzda ekstraselüler matriks elemanlarının bazı enzimler ile parçalanması sonucu cildimizde incelmeler, kurumalar, sarkmalar, kırışıklıklar meydana gelir. Bu süreçte sadece iç etkenler değil aynı zamanda dış etmenlerde önemlidir. Güneş, beslenme alışkanlıkları, sigara gibi... Bu hafta sizlere yine yeni bir uygulamadan bahsedeceğim. Yüzdeki dolgu uygulamalarından yeni bir yaklaşım olan Estetik Harmoni ile ilgili merak edilenleri konunun uzmanı olan Medikal Estetik Doktoru Dr. Serkan Öztürk’e sordum, merak edilenleri anlattı.



***
Gelişen teknoloji ile birlikte cildimizde sarkmalara kırışıklıklara sebep olan bu değişimleri kısmen de olsa tekrar geri döndürebilecek ürünler medikal estetik alanına girdi. Bu ürünlerdeki temel amaç harmonik yapıda meydana gelen bozulmayı tekrar düzelterek daha pürüzsüz ve daha sağlıklı lifting etkisini yeniden gözlemlediğimiz bir cilt elde etmek. Peki bu harmonik yapılı ürünler bu etkiyi nasıl sağlıyor? Harmonik yapılı ürünlerin içerdikleri hyaluronik asit cildin temel yapı taşı. Sadece deride değil tüm vücudumuzda kemik dokudan kıkırdak dokuya eklem sıvısından derimize hemen hemen her yerde temel bir destek maddesi. Harmonik yapılı ürünler ile bu destek maddesi cildimizde eksik olan alanlara kanül dediğimiz özel yapılar ile uygulanıyor.
***
Estetiğin harmonisini yeniden oluşturmada kullanılan ikinci ürün ise bilimsel adı kalsiyum hidroksiapatit olan kemik tozu. Kemik tozu sadece kozmetik alanda değil diş hekimliği ve ortapedi alanında kemik deformasyonları ve doku iyileştirmelerinde kullanılıyor. Medikal estetikte ise bu madde doku içerisine yerleşerek oluşturduğu mikro travmalar ile yeniden kollajen üretimini sağlayarak lifting etkisini sağlarken derinin kalitesini artırarak daha sıkı sağlıklı ve genç bir yapıya sahip cilt oluşumunu sağlar. Birden fazla destekleyici maddenin bir araya gelmesi ile oluşan harmonik ürünler bozulmuş ekstraselüler yapının yeniden yapılanmasını sağlarlar.

Yazının Devamını Oku

Rahim sarkması

29 Nisan 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Zaman zaman köşemden sizden gelen sorulara da yanıt veriyorum. Bu hafta rahim sarkması soruları üzerine bu konuyu ele aldım.

50-79 yaş arasındaki kadınların çoğunda bir dereceye kadar rahim sarkması görülebiliyor. Zamanla doğum, çoğul gebelik, ilerleyen yaş, sigara kullanımı, ağrı kaldırma, sürekli devam eden öksürük, kilo alıp vermeler neticesinde bu dokular zayıflayabilir ve rahim bulunduğu yerden aşağı kayabilir yani sarkabilir. Rahim sarkması ilk başlarda hastanın günlük hayatını olumsuz etkilemez ve sadece jinekolojik muayenede anlaşılabilir. Ancak durum ilerledikçe oldukça rahatsız edici bir soruna dönüşebilir ve kadının günlük yaşantısında ciddi sorunlara yol açabilir. Rahim sarkması teşhisi için detaylı jinekolojik muayene olunması gerektiğini hatırlatayım.


RAHİM SARKMASI NEDİR?

Rahim sarkması, leğen kemiğinin iç kısmında bulunan ve çeşitli bağ dokuları tarafından tutulan rahmin zamanla aşağı doğru kaymasıdır. Doğum, çoğul gebelik, kronik öksürüğe neden olan rahatsızlıklar, östrojen miktarındaki azalma ve aşırı kilo gibi nedenler bu bölgede bulunan bağ dokularının zayıflamasına ve rahmi tutamayacak hâle gelmesine sebep olabilir. Rahim sarkmasının belirtileri, hastalığın şiddetine göre ortaya çıkar. Hafif vakalarda pesser adı verilen halka ve fizik tedavi egzersizleri, ileri vakalarda ise histerektomi yani rahmin alınması ile tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır.


KARŞILAŞILAN BELİRTİLER

İdrar yapamama ya da idrar kaçırma. Bağırsak hareketlerinde ve tuvalet düzeninde değişmeler. Vajinal kanama. Belin altında ağırlık ve ağrı hissi. Vajinal akıntının artması. Cinsel ilişki sırasında ağrı. Vajinadan bir şey düşüyormuş gibi hissetmek.

Yazının Devamını Oku

PKOS diyetinde dikkat edilmesi gerekenler  

22 Nisan 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Polikistik 0ver sendromu (PKOS), günümüzde her yüz kadından 15’inin karşı karşıya kaldığı bir rahatsızlık.

Bu hastalıkta insulin direncinde artış ve obezite sık görülen bulgular olarak öne çıkmakta. Bu hafta bu konuyla ilgili özellikle beslenme konusunda dikkat edilmesi gerekenleri Diyetisyen Deniz Eylem Öğüt’e sordum.

Diyetisyen Deniz Eylem Öğüt

***

POLİKİSTİK OVER SENDROMU (PKOS) NEDİR

Polikistik over sendromu (PKOS), üreme çağındaki birçok kadını etkileyen hormonal bir hastalıktır. Temel semptomlarından biri, kilo alımına ve kilo vermede zorluğa yol açabilen insülin direncidir.


Yazının Devamını Oku