Şenol Kalyoncu

Kongre arası

18 Kasım 2023
SEVGİLİ Hürriyet okurları... Antalya’da katılacağım Tüp Bebek Kongresi nedeniyle bu haftalık köşeye kısa bir ara. Herkese sağlıklı günler diliyorum. Haftaya görüşmek üzere...

 

 

Yazının Devamını Oku

Genital bölge lazer uygulamaları

11 Kasım 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Günümüzde her alanda olduğu gibi genital bölge için de estetik kaygılarla estetik ve kozmetik müdahalelere talep oldukça artmış vaziyettedir.

Estetik cerrahide organın dış görünümüyle birlikte fonksiyonun da korunması ve maksimize edilmesi esastır. Genital bölge kişinin özeli ve mahremidir ancak özellikle doğum yapmış hastalarda bu bölgede his ve fonksiyon kayıpları, gebelik nedeniyle kararmalar olabilmekte ve kişi kendine güveni kaybedebilmektedir. Bu nedenle genital estetik uygulamaları günden güne gelişmekte ve yeni metotlar çıkmaktadır.
***
Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile cerrahi uygulamalardan çok daha noninvazif (girişimsel olmayan) prosedürler tercih edilmektedir. Hastanede yapılan anestezi gereksinimi olan uygulamalardan çok ofis ortamında herhangi bir kesi ve doku çıkartılması yapılmadan, anestezi gerektirmeyen işlemler hem hasta hem cerrah tarafından çok daha yaygın olarak tercih edilmeye başlanmıştır. Bu şekilde yapılan işlemlerde hastanede yatış olmamakta ve hastanın iyileşme süreci çok daha kısa olmaktadır. Hasta normal ve cinsel hayatına çok daha kısa bir sürede dönebilmektedir.
***
Vajinal daraltma operasyonları da yerini yavaş yavaş artık bu tür konforlu işlemlere bırakmaya başlamıştır. Karbondioksit fraksiyonel lazer, erbium yag lazer ve radyo frekans ile vajinal daraltma, cerrahi işlem yapılmaksızın mümkün olabilmektedir. Herhangi bir yan etkisi olmayan bu tür işlemlerde hasta memnuniyeti cerrahi uygulamalarla başa baştır. Genital estetik uygulamalar içerisinde labiaplastilerde; karbondioksit fraksiyonel lazerin cerrahi başlığı ile daha kansız ve iyileşme süreci daha sağlıklı cerrahi işlem mümkün olabilmektedir. Ayrıca genital bölgedeki rahatsız edici cilt rengindeki kararmalara da karbondioksit fraksiyonel lazer ile çözüm sağlanabilmektedir. Tabii ki bu kadar geniş alanda kullanılabilen lazer uygulamaları tecrübeli jinekologlar tarafından yapılmalıdır.

Yazının Devamını Oku

Osteoporoz ve beslenmenin önemi

4 Kasım 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Bu hafta sağlık köşemizin konusu halk arasında ‘kemik erimesi’ olarak bilinen osteoporoz. Osteoporoz da en önemli dikkat edilmesi konulardan birisi ise beslenme. Diyetisyen Neslihan Öztürk Aktepe ile osteoporoz ve beslenmenin önemini konuştum. İşte verdiği önemli bilgiler...

Osteoporozun kadınlarda görülme sıklığı yüzde 95 civarındayken, erkeklerde ise yüzde 5 gibi bir orana sahiptir. Kadınlarda menopoz döneminde, östrojen azalmasıyla birlikte kemiklerden kalsiyum çekilmeye başlar. Kalsiyum çekilmesi de kemiklerde D vitamini ve fosfor dengesini olumsuz yönde etkiler. Osteoporoz tanısı konduğunda beslenmeye çok dikkat edilir, edilmelidir de. Ancak bu işin temeli aslında çocukluk çağı beslenmesine dayanır. Çocukluktan itibaren kalsiyum, D vitamini ve fosfor açısından yeterli ve dengeli beslenerek büyümek gerekir. Çocukluktan itibaren egzersiz yapmak, özellikle oksijenli ortamda bulunmak, güneş ışınlarını alarak büyümek daha güçlü kemiklerin oluşmasını sağlar. Güneşlenmek için yüz, kol ve bacakların açık olması gerekir. Aslında çok uzun kalmaya gerek yoktur. Güneşin dik geldiği öğle saatlerinde toplam 15-20 dakika kalmak yeterli olacaktır.

BESLENME ÖNERİLERİ

Osteoporozda altın değerindeki beslenme önerilerini ise şöyle sıralayabiliriz.

*D vitamininin en iyi kaynağı güneştir. Besinlerde ise en çok yağlı balıklardan somon, peynir ve yumurtada bulunmaktadır.

*Kalsiyumdan yeterli beslenebilmek için kemik erimesinde günlük 1200-1500 mg tüketmek gerekmektedir.

*Kalsiyum tüketiminiz için günlük olarak, peynir + yumurta + süt ve yoğurt + yeşil salata + çiğ kuruyemişlerin tüketimine özen göstermek gerekmektedir.

Yazının Devamını Oku

Endometriozis ve çikolata kisti

28 Ekim 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Sizlerden gelen sorular üzerine bu hafta halk arasında ‘çikolata kisti’ olarak bilinen endometriozis konusunu kaleme almak istedim.

Endometriozis, üreme çağındaki kadınların yaklaşık yüzde 10’unda görülür. Yani her 10 kadından birinde endometriozis hastalığı görülür. Endometriozis, rahim içerisindeki endometrium dokusunun (her mensturasyonda çoğu adetle atılan doku) rahim dışında başka yerlere göç etmesi demektir. Sık görülen yerleşim yerleri, yumurtalıklar, rahim üzeri ve arkası, tüpler, kalın bağırsak ve idrar torbası üzeridir. Hatta nadir olarak mide, akciğer, göz ve ciltte bulunmaktadır. Bu hastalar, adet dönemlerinde çok şiddetli ağrı çekerler ve endometriumun yerleştiği yere göre başka şikâyetler de görülebilir. Sebep ise adet öncesinde hormon uyarısıyla kalınlaşan bu doku, adet olunca rahimdeki dışa kanarken yerleştiği yerdeki dokuya bağlı olarak orada bölgesel kanama yapar. Örneğin en çok yerleştiği yumurtalık dokusunda ise her ay kanama yaratarak daha sonra çikolata kistine dönüşür. Yani halk arasında ‘çikolata kisti’ denen kistlerin temelinde bu endometriozis hastalığı yatar.

ENDOMETRİOZİSİN TEDAVİSİ

Endometriozis tedavisi, ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi olmak üzere iki farklı kategoriye ayrılır.

İlaç tedavisi: Gebelik istemeyen kadınlar için hormonal doğum kontrolü, genellikle tedavinin ilk adımı sayılabilir. Bu tedavi yönteminde doğum kontrolü hapları ve doğum kontrol iğneleri kanamayı durdurmayı, endometriosiz ağrısını azaltmayı amaçlar. Bu arada daha genç ve bekar popülasyonda doğum kontrol haplarından önce hem kanamayı azaltan hem de ağrı kesici ilaçlar da semptomatik tedavi olarak tercih edilir. Bazen bu tedavi cevap vermezse hastayı adetten kesen ilaçlar da tercih edilebilir. Gebelik isteyen kadınlar için ise hastalığın derecesine göre kişiye özel tedaviler mevcuttur ancak öncelik medikal yani ilaç tedavisidir. Sonuç alınamazsa tabii ki son çare cerrahi tedavilerdir.
Cerrahi tedavi: Genellikle yaşam kalitesini bozan, şiddetli semptomların görüldüğü, bu semptomların ilaç tedavileri ile baş edilebilir hale gelemediği hastalarda cerrahi tedavi seçenekleri tercih edilir. Endometriozis ameliyatları tercihen kapalı yani laparoskopik ama bu olamıyorsa açık cerrahi yapılır. Burada karar verici hekimdir ancak lezyonun yeri ve hastanın isteği de önemlidir. Cerrahi de tercihen hangi organ ve anatomik bölgede lezyon mevcutsa, tüm lezyonların çıkarılmasını ve anatominin olabildiğince düzeltilmesi sağlanmaya çalışır. Ameliyat sonrasında gebelik planlanmıyorsa, gözle görülemeyen mikro düzeydeki lezyonların baskılanması ve hastalık nükslerinin önlenmesi için baskılayıcı tedaviye devam edilebilir.

Yazının Devamını Oku

Meme kanseri risk faktörleri ve tedavide güncel gelişmeler

21 Ekim 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Meme kanseri dünyada genelinde kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Meme kanserinde erken teşhis ile hayatta kalma oranı büyük ölçüde artmaktadır. Her yıl ekim ayı meme kanseri farkındalık ayı olarak belirlenmiştir. Meme kanseri farkındalık ayı nedeni ile daha önce de köşemde sık sık konuk ettiğim Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun ile meme kanseri tanı ve tedavisindeki yeni gelişmeleri ile konuştum. Coşkun, önemli bilgiler verdi.

MEME KANSERİNDE GENETİĞİN ROLÜ BÜYÜK

Genetik yatkınlık meme kanserindeki en önemli risk faktörlerinden birisidir. Ailesel meme kanserleri tüm meme kanserlerinin en az yüzde 10’undan sorumludur. Her 8 kadından birisinin hayatı boyunca meme kanserine yakalandığını söyleyebiliriz. Ailesinde genç yaşta (45 yaş öncesi) meme kanseri olan bireyin bulunması, yine ailede iki taraflı meme kanseri ya da erkek meme kanseri öyküsünün olması ve meme kanseri ile birlikte yumurtalık ya da rahim kanserinin aynı kişide olması genetik risk açısından önem arz etmektedir. Bu tür risk olduğu düşünülen ailelerde BRCA-1 ve BRCA-2 testleri ile genetik yatkınlık olup olmadığı mutlaka saptanmalıdır. Meme kanserinin yüzde 6’sı, yumurtalık kanserinin ise yaklaşık yüzde 20’si bu genlerdeki mutasyonlardan kaynaklanmaktadır. Bu mutasyon saptanan bireylerde önleyici cerrahiler, hormonal tedaviler ya da yakın takip ile kanser gelişimi önlenmeye ya da erken teşhis edilmeye çalışılmaktadır. Bu mutasyonların dışında da ailesel geçiş gösteren vakalar olabilmektedir. Genetik yatkınlık dışında ileri yaş, doğum kontrol haplarının kullanılması, doğum yapılmamış olması veya ileri yaşta çocuk sahibi olunması, geç menopoza girme, aşırı alkol tüketimi, sigara kullanımı ve şişmanlık, meme kanseri gelişimi açısından önemli risk faktörleri olarak yer almaktadır.

BESLENME ALIŞKANLIKLARI RİSKİ ARTIRIYOR

Birçok kanserde olduğu gibi meme kanseri gelişiminde de beslenme alışkanlıkları son derece önemlidir. Temel olarak Akdeniz mutfağı tarzında beslenmenin meme kanseri riskini azaltan, işlenmiş gıdaların, yüksek oranda şeker içeren içeceklerin ve yüksek oranda şeker, tuz, doymuş yağ asitleri içeren gıdaların fazla tüketilmesi, meme kanseri riskini artıran beslenme alışkanlıkları olarak söylenebilir. Kuru baklagillerin haftada iki gün tüketilmesi, sebze ve meyve ağırlıklı beslenme alışkanlığının kazanılması, kırmızı et tüketiminin haftada bir ile sınırlandırılması, trans yağ asitlerinden ve sucuk, salam gibi işlenmiş gıdalardan uzak durulması, meme kanseri riskini azaltacak beslenme özellikleridir. Ayrıca bu tarz beslenmenin yanında düzenli egzersiz yapılması ideal kiloya erişimi sağlayacak olup, obezite gibi önemli bir risk faktörünün de önlenmesine imkân verecektir.

MEME KANSERİ TEDAVİSİNDE BÜYÜK GELİŞMELER

Günümüzde artık meme kanserinin hem cerrahi hem ışın tedavisi ve hem de sistemik tedavi alanlarında büyük gelişmeler yaşanmaktadır. Uygun olan birçok hastada memenin tamamının ameliyat ile çıkarılmasına gerek olmamakta, meme koruyucu cerrahi dediğimiz kısmı ameliyat yöntemi ile memenin korunması sağlanabilmektedir. Yine benzer şekilde koltuk altı lenf bezlerinin tamamının çıkarılması sonrası kolda gelişen lenf ödem durumu yeni gelişen teknikler sayesinde birçok hastada önlenebilmektedir. Sintigrafi tetkiki aracılığı ile tümörün yayıldığı ilk koltuk altı bezesi ameliyat esnasında incelenmekte, eğer burada tümör saptanmaz ise yaygın koltuk altı cerrahisinden kaçınılabilmektedir. Tümörü başka organa yayılmış hastalarda da tedavi anlamında büyük gelişmeler yaşanmaktadır. Genetik incelemesi uygun olan bazı hastalarda akıllı ilaçlar sayesinde tamama yakın iyileşmeler elde edilebilmektedir.

Yazının Devamını Oku

Laparoskopik cerrahi

14 Ekim 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Bu hafta sizlere ‘laparoskopik cerrahi’ uygulamasıyla ilgili bilgi vermek istedim.

Laparoskopik cerrahi, hastanın ilgili bölgesine büyük bir kesi yerine küçük kesiler açarak müdahale etmeye verilen genel addır. Bu uygulama sırasında küçük bir ışıklı kamera ve ameliyat aletleri açılan deliklere müdahale gerçekleştirmek için kullanılır. Birçok tıp alanında uygulanan bu yöntem, kadın doğum ve jinekoloji cerrahisinde de yaygın olarak tercih edilir.

JİNEKOLOJİK LAPAROSKOPİK CERRAHİ

Jinekoloji alanında birçok laparoskopik cerrahi uygulamaları bulunur. Bu uygulamalar şu şekilde sıralanabilir:
Rahim miyomlarının alınması.
Yumurtalıkların alınması.
Fallop tüplerinde meydana gelen tıkanıklığın açılması.

Yazının Devamını Oku

Kadınlarda miyom ve tedavisi

7 Ekim 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Sizlerden gelen sorular üzerine bu hafta ‘miyom’ konusunu ele aldım. ‘Belirtileri, tanısı ve tedavi yöntemleri’ hakkında merak edilenleri yanıtladım...

Miyom, kadınlarda rahim içinde kas dokusundan gelişen iyi huylu tümörlerdir. Miyomlar, rahim duvarının kas ve bağ dokusunda oluşan büyümelerdir ve kansere dönüşmezler. Genellikle 30-40 yaş aralığında çok sık görülen miyomların her zaman tedavi edilmeleri gerekmez.

MİYOM BELİRTİLERİ NELERDİR?

Genellikle belirti vermezken ve tesadüfen girilen ultrasonlarda yakalanırlar. Ancak rahmin kasılma yeteneğini olumsuz etkilemesine bağlı olarak doktora en sık başvuru nedeni ise düzensiz, uzun, şiddetli kanama ve bunun yol açtığı kansızlıktır. Çoğu zaman hastalar, kanamaların normal olduğunu düşünüp adaptasyon geliştirdiklerinden karşımıza derin anemi, erken yorulma gibi şikâyetler ile başvurmaktadırlar. Büyük miyomlar ise karında şişlik, ağrı, hazımsızlık, kabızlık, gaz şikâyetlerine sebep olmakla birlikte idrar torbasına baskı yaparak sık idrara çıkma, böbrek problemlerine neden olmaktadırlar.
Rahim içindeki saplı miyomlar ise bazen vajinadan rahim kavitesinin dışına çıkarak, ilişki sonrası kanama, enfeksiyona bağlı olarak kötü koku ve akıntıya sebep olabilirler.

MİYOMLARIN TANISI

Tanıda öncelikle hastanın ayrıntılı hikâyesi alınır ve belirtiler sorgulanır. Sonrasında pelvik muayene ve ultrason ile çok rahat tanı alabilmektedirler. Tanı ve tedavi aşamasında üç boyutlu USG, MR ve tomografiden de yararlanılabilir.

MİYOMLARIN TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Yazının Devamını Oku

Okul başarısı beslenmeye bağlı

30 Eylül 2023
Sevgili Hürriyet okurları... 11 Eylül’de ilk ders zili çaldı, çocuklarımız okullara başladı. Bu süreçte bir aya yaklaşmış olsak da öğrenciler hâlâ okula uygun olan yaşam biçimine geçmekte biraz zorlanabiliyorlar. Uyku düzeni ve kahvaltı en önemli hususlardan. Bu hafta çocukların okul başarılarını etkileyen hususları Diyetisyen Neslihan Öztürk Aktepe ile konuştum işte verdiği önemli bilgiler...

Çocukların en çok zorlandıkları konulardan ilki ‘uyku düzeni.’ Çocukların okulda başarılı olması ve bağışıklığın güçlü olması için mutlaka akşam en geç 21.00’de uykuya gitmiş olmaları gerekli. Büyüme hormonu akşam 21.00 sonrası salgılanıyor ve vücudumuz kendini resmen tamir etmeye başlıyor. Geç saatte uyuyan çocuklarda derslerde konsantrasyon sorunları yaşanabilir. O nedenle erken saatte uyku mutlaka olmalı diyoruz. Diğer önemli konu ise ‘sabah kahvaltısı.’ Kahvaltı yapmayan çocuklarda, derste motivasyon düşüklüğü, uyuklama hali, yorgunluk, açlığa bağlı karın ağrısı görülebilir. O nedenle çocukların derslerde başarıyı arttırmak için sabah mutlaka güzel proteinli bir kahvaltı yapması gerekir. Sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı, çocukların büyüme ve gelişmelerinde etkili olduğu kadar, okuldaki başarıları için de çok önemli bir yere sahiptir. Sağlıklı ve yeterli beslenmeyen öğrencilerde, dikkat dağınıklığı, öğrenmede güçlük, davranış bozuklukları, karın ağrısı, baş ağrısı, mide bulantısı, uyku hali gibi sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır. Bu saydığım sağlık sorunlarına bağlı olarak da okulda devamsızlık artar ve okul başarısı zincirleme olarak azalır.

OKULDA BAŞARIYI ARTTIRABİLMEK İÇİN NELER YAPMALIYIZ?

-Çocuğunuz haftada 3 gün balık yemiyorsa, her gün balık yağı almalı ki kişisel performansı, matematik zekâsı ve okuma-yazma becerisi artsın.
-Demir, çinko, A ve D vitamini alımları yeterli değilse takviye alımı için doktorunuza danışınız.
-Kalsiyumun en iyi emildiği saatler gece saatleridir. Kalsiyum, güçlü kemikler için şarttır. Gece yatmadan 2 saat önce 1 bardak süt içerek kalsiyum alımını arttırabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku