Selim Türsen

Dünya yıldızı olma fırsatı

10 Ocak 2023
EGE’nin yeşil enerjide dünya yıldızı olabileceği mesajı en yetkili isimden geldi. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, iki hafta önce, “Yıllardır konuşulan Türkiye’nin enerjide alternatif olma rolünün zamanı geldi. Özellikle yeşil enerjinin imalat sektörü tarafında bu potansiyel var. Otomotivde bunu başarmıştık. Ege Bölgesi öne çıkabilir” dedi.


Birol, ABD Başkanı Biden’dan Avrupa Komisyonu Başkanı’na ya da Japonya Başbakanı’na kadar dünya liderlerinin enerji konusunda akıl aldıkları bir isim. Time dergisi tarafından seçilen dünyanın en etkili 100 ismi arasına giren tek Türk.
Konusunda böylesine önemli bir uzmanın Ege Bölgesi için sözünü ettiği fırsatı kaçırmamak gerek. Fatih Birol, Ege’yle ilgili beklentilerini birkaç hafta önce Türkiye’ye geldiğinde Hürriyet’e söyledi.
Birol’un Ege Bölgesi’ne dikkat çekmesinin birçok nedeni var. Her şeyden önce Ege, güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından ilk yararlanmaya başlayan bölgelerden biri. Bu alana yatırım arttıkça rüzgar üreten pervanelerden güneş enerjisi paneline kadar pek çok yeşil enerji aracının üretimine Ege’de başlandı. Bu alanda deneyimli sanayicilerin sayısı giderek artıyor.

ÇİN’E ALTERNATİF MERKEZ
Birol tüm dünyanın şu an, yıllardır Rusya’ya olan bağımlılığının faturasını ödendiğini söylüyor. Yenilenebilir enerjide büyürken Çin’le de benzer sorunlar yaşamak istemeyen ülkelerin şimdi alternatif aradıklarına belirtiyor. Malum, özellikle güneş panellerinin büyük bölümünü dünya Çin’den alıyor. Ama özellikle son bir yıldır güneş enerjisi üretiminde kullanılan araçlar adeta karaborsaya düştü. O nedenle Çin’e alternatif üretim merkezleri aranıyor. Fatih Birol bütün bu gelişmelere dikkat çekerek, Türkiye’nin enerjide alternatif olma zamanının geldiğini söylüyor.
Ege, Mercedes’ten BMW’ye, Jaguar’dan Fiat’a dünyanın en ünlü otomobil markalarına parça ve aksam üreten bir bölge. Otomotivdeki altyapı, deneyim ve yetişmiş iş gücünün kolaylıkla yeşil enerji araçlarının üretiminde kullanabileceği düşünülüyor.

OTOMOTİVİN YERİNİ ALABİLİR

Yazının Devamını Oku

Heyecan dolu bir yıl

2 Ocak 2023
“NASIL başlarsa öyle gider” denir. Yeni bir yılın ilk gününe iyi duygularla, yeni umutlarla, taze heyecanlarla başlayalım ki huzur ve güzelliklerle dolu 365 gün geçirelim. Önümüzdeki takvime bakınca hem İzmir, hem de ülke genelinde dolu dolu bir yıl geçireceğimiz anlaşılıyor. Öncelikle Cumhuriyet’in 100’üncü yılını kutlayacağız bu yıl. Yüz yılın hikayesi yıl boyu anlatılacak, kutlamalar 29 Ekim 2023 günü doruğa ulaşacak.


İkinci olarak, normal zamanında yapılırsa haziran, Ankara kulislerine bakılırsa nisan ya da mayısta yapılacak çok kritik bir seçim var önümüzde. Herhalde yılın ilk yarısı her gün seçimle yatıp, seçimle kalkacağız. Seçim öncesi ekonomide bolluk dönemidir. Çalışanın, çiftçinin, emeklinin cebi para gördükçe esnafın, tüccarın, sanayicinin yüzü gülecek. Ekonomi tıkırında altı ay geçecek. Ama para bolluğu var diye zamların ayarı kaçarsa kaşların çatılacağını, gülen yüzlerin asılacağını unutmamak gerek.

15 MİLYON GENÇ SEÇMEN
Seçimlerde en fazla merak edilen konulardan birine yılın son günlerinde Ege Genç İş insanları Derneği raporu damga vurdu. Sayıları 18-30 yaş arası 15 milyon genç seçmen bulunduğuna, bu sayının toplam 60 milyon seçmenin yüzde 25’i olduğuna dikkat çekiliyor. Ancak raporda Z kuşağı olarak tanımlanan yaşları 30’un altındaki bu gençlerin siyasetten umudunu kestiği belirtiliyor. Antisiyaset olarak tanımlanan bu gençlerin oy vermek için sandığa gitmeye ikna edilmeleri seçim sonuçları için büyük önem taşıyor.

İZMİR İKTİSAT KONGRESİ
İzmir için 2023’ün çok daha özel bir anlamı var. Her şeyden önce önümüzdeki şubatta İzmir İktisat Kongresi’nin 100’üncü yılı kutlanacak. Geçtiğimiz yıl boyunca işçi, çiftçi, sanayici, tüccar ve esnaf kesimini temsil eden meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları birçok toplantı yaptı. Buralardan çıkan sonuçlar şubattaki kongrede Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında yeni bir Türkiye için bir dizi öneri olarak sunulacak.

NARLIDERE METROSU AĞUSTOSTA

Yazının Devamını Oku

Geçmişe bak geleceği gör

26 Aralık 2022
YILIN son haftasına girdik. Pazar gece yarısı İzmir ve Türkiye için çok anlamlı bir yıla, 2023’e gireceğiz. 8000 yıllık tarihinde onlarca medeniyet görmüş İzmir için 100 yıl küçük bir zaman dilimi gibi görülebilir. Ama bugünün kuşaklarına Cumhuriyet’in 100’ncü yıldönümü çok şey ifade ediyor.


İzmir’de yaşayan hemen herkesin Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet’in kuruluş ve yükseliş yıllarıyla bir şekilde bağlantısı vardır. Kimlerinin büyük dedeleri Çanakkale’de şehit düşmüştür kimilerinin yakınları Cumhuriyet döneminin ilk öğretmenlerinden, mühendislerinden biri olmuştur. Şimdi bu hazineyi daha gelişmiş olarak gelecek kuşaklara aktarmak bizlerin görevi.
Yılın son günleri hem özel hayatımız hem de iş ve günlük yaşamımızda geçen bir yılın muhasebesini yapmak için iyi bir fırsattır. Aile, arkadaş, yakın çevreyle yaşanan iyi ya da kötü anılar, iş yaşamındaki başarı ya da başarısızlıklar, spordan, tatile yaşanan tüm olaylar film şeridi gibi gözümüzün önünden akar gider.

İNSAN BEYNİ SAKLAYABİLİYOR
İnsanı diğer canlılardan ayıran en büyük özellik anılarını uzun süre saklayabilecek bir beyin yapısına sahip olmasıdır. İnsan belleği kaydedilen bilgileri çok uzun süre saklayabilecek şekilde gelişmiş. Gelişmiş beyni sayesinde uzak geçmişi hatırlayabilen insanoğlu geçmişteki anılarını kullanarak geleceği zihninde canlandırıp, tasarlayabiliyor. Hayvanların davranışlarını ise büyük ölçüde içgüdüleri belirliyor.
Geçmişten çıkardıkları derslerle geleceği tasarlayabilmeleri insanların zeki olmalarının temel nedeni olarak gösteriliyor. İzmir’in gelecek 100 yılını tasarlayabilmek için de geçmişteki bilgi ve deneyimler çok önemli. Örneğin İzmir’in dağlarında çiçekler yerine gecekonduların açtığı çarpık kentleşmenin ekonomik ve sosyal sonuçları bugünden yarına ders olmalı.
Ne yazık ki üzerinden 20 yıl geçen Marmara Depremi ve yakın zamandaki Bayraklı yıkımına rağmen, İzmir hala iskambil kağıdı gibi birbirine dayalı gecekondudan bozma apartmanlarla dolu. Büyük bir depremde on binlerce kişi ölme riskiyle karşı karşıya. Cumhuriyet’in yeni yüzyılına girerken geçmişten ders alınmalı. Rant kaygısıyla çıkarılan engeller aşılıp Gültepe gibi kentsel dönüşüm projeleri hızla hayata geçirilmeli.

HERKES SİFONU ÇEKERSE

Yazının Devamını Oku

Yağmurun sesine bak

19 Aralık 2022
GEÇTİĞİMİZ hafta başı yağmur çatıyı delercesine yağarken aklım bir o konuya bir bu konuya takılıyordu. Önce, “Nerede o eski yağmurlar?” dedim. İzmir’de, Antalya’da geçtiğimiz hafta olduğu gibi, kavga edercesine gökten boşanan, tarlaları sele, seraları suya boğan, otomobilleri önüne katıp giden yağmurlar yoktu eskiden.

 


Usul usul toprağa düşerdi damlacıklar. Bereket yanında güzel duygular uyandırırdı insanlarda. “Yağmurun sesine bak, aşka davet ediyor” gibi yıllarca dillerden düşmeyen şarkılar hep o eski yağmurlarda yazılmıştı.
Şimdiki şiddetli yağmurlar, fırtınalar, kuraklıklar ve bunların nedeni küresel ısınmayı düşürürken yakın zamanda birinci doğum günü pastasını kestiğimiz torunum geldi aklıma. Bora’nın doğduğu gün hızı 130 kilometreye ulaşan tarihinin en şiddetli fırtınası İstanbul’un altını üstüne getiriyordu. Uçaklar inemiyor, gemiler çalışamıyor, rüzgârdan uçmasınlar diye moto-kuryelerin bile çalışmalarına izin verilmemişti.

130 YIL YAŞAMAK
Bilim insanlarına göre 2030’da insan ömrü ilk kez ortalama 90 yılı geçecek. Araştırmalar son 100 yılda insan ömrünün 30 sene uzadığını gösteriyor. İngiltere’de 1901’de doğan bir bebek ortalama 45 yıl yaşıyordu. Geçtiğimiz yüz yılda doğan bir bebek ise ortalama 75 yaşına kadar yaşıyor. Bir başka hesapla her 10 yılda ömürler 3 sene daha uzamış. Ya da her yıl 3.5 ay daha uzamış. Haydi bir de güne vuralım, geçtiğimiz yüzyıl boyunca ortalama insan ömrü her gün 7 saat uzamış. Bu varsayımla, içinde bulunduğumuz yüzyılın sonuna kadar insan ömrünün ortalama 120–130 yıl olması sürpriz olmayacak.
Ömürler uzuyor iyi de bu gidişle dünya yaşanmaya değecek bir yer olacak mu orası şüpheli. Küresel ısınma durdurulamazsa kritik eşikler aşılacak. Eriyen buzullarla denizlerin yükselmesi ve öldürücü kuraklıklarla 2100 yılında belki ekilecek toprak bile bulunamayacağını dile getiriyor bilim insanları.

UYGARLIĞIN SONU YAKIN

Yazının Devamını Oku

Geleceği okumak

12 Aralık 2022
İZMİR ekonominin ve dünyanın geleceğiyle ilgili dolu dolu bir hafta geçirdi. Bir toplantı bitti, diğeri başladı. Bir tarafta Türkiye’nin dört bir yanından gelen turizmciler bu yıl patlama yapan sektörün geleceğini masaya yatırırken, diğer tarafta ihracatçı, sanayici, yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşları eğitimden yeşil dönüşüme her alanda kendilerini nelerin beklediğini işin uzmanlarından dinledi. Ege Ekonomi Forumu, Nasıl Bir Ekonomi gazetesinin web sitesi ekonomim.com’dan canlı yayınlandığı için davetli olmayanlar da toplantıları izleyebildi.


NAVLUNDAN AL HABERİ
Konuşmalarda daha önce bilmediğim bazı konular dikkatimi çekti. Örneğin, Ege İhracatçı Birlikleri Başkanı Jak Eskinazi navlun fiyatlarına bakarak dünyada enflasyonun geleceğini okumanın mümkün olduğunu anlattı. Eskinazi’nin IMF raporuna dayanarak verdiği bilgiye göre son 30 yılda navlun maliyetleri iki katına çıktığında dünyada enflasyon yaklaşık yüzde 0.7 artmış. Navlun fiyatlarının zirve yapmasından yaklaşık bir yıl sonra enflasyon en yüksek seviyeye ulaşıyor ve bu durum yaklaşık 1.5 yıl sürüyor.
Jak Eskinazi konteyner navlun fiyatlarının şu an 2020 yılı seviyelerine düştüğünü, bunun dünya enflasyonu için iyi bir haber olduğunu söylüyor. Ama Türkiye’de enflasyonun dünya ortalamasının 10 kat üzerinde olduğunu da hatırlatıyor. Halen yüzde 85 olan Türkiye’deki enflasyonu IMF’nin 2023 için yüzde 51.2 olarak tahmin ettiğine dikkat çekip, “Gelişmiş ülkelerde enflasyon yıllık yüzde 5’i aştığında onu tekrar yüzde 2’ye getirmek için 10 yıl gerekiyor” bilgisini veriyor.

GENÇLER HESAP SORUYOR
“Dünya nüfusunun yüzde 15’i, yani 1.2 milyar insan 15-29 yaş arasında. Önümüzdeki dönemde hem iş hayatında, hem sosyal, hem de kültürel yapımızda yaşanacak değişimlere gençlerimizin taleplerinin yön vereceğini gösteriyor” diyen İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener’in gençlik üzerine değerlendirmeleri önemliydi. Gençlerin dünyanın geleceğiyle ilgili endişeleri olduğunu söyleyen Özgener, “Gençler, iklim değişikliği ve küresel ısınma ile ilgili verilen sözlerin uygulanmasını talep ediyor. Bu konuda sadece devletleri değil, bankaları ve şirketleri de sorumlu tutuyor ve yeşil dönüşüm için hesap verilebilirlik ilkesinin uygulanmasını bekliyor. Ekonominin işleyişi ve tüketim konusunda sorumlu davranmayan üreticilerin kanunlarla cezalandırılması gençlerimizin beklediği somut adımlardan bazıları” diyor.

KRİTİK EŞİĞE 10 YIL KALDI

Yazının Devamını Oku

İzmir kararları

5 Aralık 2022
ÖNÜMÜZDEKİ şubat ayında İzmir İktisat Kongresi 100 yıl sonra yeniden toplanacak. Kongrenin hedefi 2123’e kadar gelecek yüzyıla yol haritası olabilecek kararlar almak. Çiftçi, işçi, tüccar, sanayici ve esnaf örgütlerinin temsilcileri aylardır toplanıp izlenmesi gereken politikaları tartışıyor. Önerileri taslak haline geldi. Son halini şubattaki kongrede alacak. Belki de gelecekte 100’üncü Yıl İzmir Kararları olarak anılacak taslak kararlardan tarım kesimini ilgilendirenlerine göz attım. Uygulanması mümkün pek çok somut öneri olması ciddi çalışmalar yapıldığını gösteriyor. Kendi kendine yeten, dışa bağımlılığı olmayan bir tarım hedefleyen taslak kararlardan bazıları şöyle:


* Türkiye tarımının kilit taşı küçük üreticiler. Küçük üreticilerin kooperatif ve birliklerini desteklemek geleceğin tarım politikasının asli unsuru olacak. Kooperatifleri geliştirmek için tüm il ve ilçelerde ‘Türkiye İmece Enstitüsü’ kurulacak. Enstitü, kooperatiflere üretim, satış, pazarlama, denetim gibi konularda rehberlik edecek.
* Kooperatiflerin birleşerek banka kurmaları, ilçelerde üretici pazarları açmaları gibi girişimler teşvik edilecek.
ÜRETİCİYE PAZAR GARANTİSİ
* Ürünün doğru fiyattan satış garantisini sağlayan mekanizmalar kurulacak. Üretici, pazar garantisi olduğunu bilerek üretime başlayacak. Bu mekanizmaların başlangıç noktası havzalar ölçeğinde tarımsal üretim planlaması olacak.
* Kamu kurumları ve üretici örgütlerinin ortaklığıyla 25 yıllık ürün planlaması yapılacak. İlk 10 yıllık geçiş sürecinden sonra bu planlara uygun üretim yapılması sağlanacak. Sulama yatırımları 25 yıllık ürün planlarına göre yapılacak.
* Planlama teşkilatının hazırladığı stratejik plana göre üretim yapan üreticiler, üretim desteği, satış garantisi veya alım garantisi seçeneklerinden en az birine sahip olacak. Kimsenin ürünü elinde kalmayacak.

Yazının Devamını Oku

İzmir’in deprem senaryoları

28 Kasım 2022
DEPREM riski yüksek İzmir’de 2.5 milyon konut ve işyeri var.

70 bin işyeri ve 180 bin konutla en fazla yoğunluk Konak’ta. İkinci sırada 200 bin konut, 45 bin işyeri ile Bornova, sonra sırasıyla 215 bin konut, 24 bin işyeriyle Buca, 200 bin konut 22 bin işyeriyle Karabağlar, 165 bin konut 16 bin işyeriyle Karşıyaka geliyor. 2020 Ekim depreminden en fazla etkilenen Bayraklı’da ise 130 bin konut ile 14 bin işyeri var.
Geçtiğimiz hafta Düzce’de yaşananlar, “Deprem değil, yapılar öldürür” gerçeğini bir kez daha hatırlattı. 1999 depreminde yerle bir olan Düzce sağlam binalarla yenilendiğinden 6 büyüklüğündeki depremi çok ucuz atlattı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na göre İzmir’de 1 milyon yapının yüzde 70’i riskli. Bayraklı yıkımından sonra birinci önceliğinin deprem olduğu açıklanmıştı. Ama tehlike bu kadar büyük olduğu halde çalışmalar istenen hızda gidiyor mu onu tam bilemiyoruz.
İzmir’de 7’nin üzerinde deprem üretebilecek faylar var. Büyükşehir Belediyesi’nin hazırlattığı İzmir Deprem Master Planı senaryosu için seçilen fayın 6.5 büyüklüğünde deprem üreteceği varsayılıyor.

MAZİSİ NE YAZIK Kİ KÖTÜ
Ne yazık ki İzmir’in deprem tarihi pek parlak değil. Bundan 2 bin yıl önce, M.S. 17 yılında Ön Asya’da çok büyük bir deprem olmuş. Aralarında İzmir, Efes, Sart, Aydın, Manisa, Alaşehir’in bulunduğu 12 İyon şehri yıkılmış.
Yine 688 yılındaki depremde 20 bin ölüden bahsediliyor. Bu depremlerden en yıkıcılarından biri olan 10 Temmuz 1688 depremi ise öğleye doğru olmuş. Merkez üssü İzmir Körfezi girişindeki Sancak Kalesi olan o depremde, kale toprağa öyle batmış ki burçlarındaki toplar görünmez olmuş. Limanda kıyı şeridi 60 cm çökmüş, kanal oluşmuş. Kervansaraylar ve binaların çoğu yıkılmış, 5 bin kişi ölmüş.

OTOYOLLAR KAPANABİLİR

Yazının Devamını Oku

Urla’nın gizli hazineleri

26 Kasım 2022
 Uçsuz bucaksız bağlar arasındaki şarap tadım evleri, Michelin yıldızı alabilecek nitelikte butik restoranları, bağ yolları, zeytin rotaları, enginar bahçeleri, balık lokantaları, saklı koyları, irili ufaklı adaları, dağları yeşile boyayan çam ormanları, binlerce yıllık antik kentleri ve daha nice gizli hazineleriyle Urla’ya hoş geldiniz.


Deniz, kum, güneşten çok daha fazlasını arayanların vazgeçilmez adresi Urla’nın yıldızı yükselmeye devam ediyor. Urla, yarımadanın merkezindeki konumuyla Alaçatı’ya, Çeşme’ye, Seferihisar’a, İzmir merkeze ve Havalimanı gibi pek çok yere sadece yarım saat uzaklıkta. Hem büyük şehir imkanlarına, kültür ve eğlence merkezlerine çok yakın hem de yarım saat ötede doğayla baş başa yaşanabilecek bir yer olması Urla’yı cazip yatırım merkezlerinden biri yapıyor.
Urla’nın sırrı işte bu eşsiz coğrafi konumunda yatıyor. İlçenin merkezine ilk geldiklerinde herhangi bir Anadolu kasabasından ne farkı var diye düşünenler hem bu özellikleri görüp hem de çevredeki gizli hazineleri keşfetmeye başladıkça Urla’dan ayrılamaz hale gelir.

BAĞ YOLU’NDA TADIM
Örneğin Urla’nın popüler rotalarından Bağ Yolu’na gidenler 10’a yakın tadım merkezini ziyaret edebilir. Asmalar ve fıçılar arasında dolaşırken üzümün şaraba dönüşünün hikayesini bu işi yapanların kendi ağızlarından dinlerken başka bir dünyaya geldiklerini fark ederler.
Kuşçular’daki Bağ Yolu’nu ziyaret edenler birbirinden güzel bağ evleri arasında ilerlerken yine bu bölgede her biri ayrı iddiadaki şeflerin hünerlerini gösterdikleri butik restoranlarda unutamayacakları tatlar deneyebilirler.
Bölgeye gelmişken yakın çevreyi de gezmek isteyenler Ege otlarından yapılan gözleme gibi yöre lezzetlerinin tatlarını bakabilecekleri kır restoranlarına gidebilir, at çiftliklerini ziyaret edebilir, paintball dahil açık havada çeşitli spor akviteleri yapabilecekleri tesisler bulabilir. Mevsim yaz ise plaja gitmek isteyenler Altınköy, Demirciköy gibi kumsallarıyla ünlü köylerin koylarını ziyaret edip hem denize girip hem de sardalya gibi balık menülerinin tadını çıkarabilir.

Yazının Devamını Oku