Ömür Kurt

Yaşasın Cumhuriyet

29 Ekim 2023
Dünyaca ünlü karikatüristimiz Hicabi Demirci’nin ‘Yaşasın Cumhuriyet’ adını taşıyan son eseri, Mustafa Kemal Atatürk'ün düşünce dünyasını ve devrimlerini karikatür sanatının incelikleriyle buluşturuyor. Desen Yayınları’ndan çıkan bu kitap aynı zamanda koleksiyon değeri taşıyan çok özel bir karikatür albümü… Hicabi Demirci ile ‘Yaşasın Cumhuriyet’i konuştuk.

‘Yaşasın Cumhuriyet’ kitabı nasıl ortaya çıktı?

Uzun yıllardır ulusal bayramlarımızla ilgili karikatürler çiziyorum. Bu karikatürler zaman içinde kendi arşivini oluşturdu. Cumhuriyetimizin 100. yılı için ise hepsini tarihi bir kronolojiye göre yeniden düzenledim ve “Yaşasın Cumhuriyet” kitabıyla, 100. yıla armağan ettim. Ancak şunu belirtmeliyim ki, eksik çizimler vardı, onları tespit edip tamamladım. Bu yolculuk yaklaşık iki yıl sürdü. Kitap, Mustafa Kemal Atatürk’ün tarih sahnesine çıktığı ve Türk halkının kaderini değiştirdiği Çanakkale savaşlarıyla başlayıp, devrimlerine kadar uzanan Millî Mücadeleyi yazıdan arındırılmış karikatürlerle ele alıyor. 

Karikatürlerinizde vermek istediğiniz temel mesaj nedir peki?

Bu kitap, Mustafa Kemal Atatürk’ün işgal güçlerine halkıyla birlikte verdiği bağımsızlık mücadelesini, karikatür üzerinden anlatan ilk kitap olma özelliğini taşıyor. Cumhuriyetimizin bizlere verdiği egemenlik hakkının, barışın, bilim ve sanatın, özgürlüğün ne kadar değerli olduğunu, mizahın gücünü kullanarak bir daha anlatmak istedim. Burada şunu da hatırlatmakta yarar var. Sedat Simavi yönetiminde 1921-1923 yıllarında haftalık olarak yayımlanan Güleryüz adlı mizah dergisi de mizahın gücünü kullanarak Kurtuluş Savaşı’na destek vermiştir. Unutmamak gerekir ki karikatürler hiçbir zaman şiddetin, savaşın yanında yer almaz. İnsan haklarının, demokrasinin basın özgürlüğünün ve eleştirel düşünmenin gelişmesine katkı sunar. Görsel okumada kullanılan karikatürler, kendini ifade etme becerisi, özgüvenin gelişmesine yardımcı olur. Bu sebeple de bir toplumun belleği için karikatür sanatı çok önemlidir.

Cumhuriyetin erdemleri konusuna sıkça vurgu yapıyorsunuz. Çocuk ve gençlere önerileriniz neler?

Gençlerimize ve çocuklarımıza Cumhuriyetin kurulma sürecinde yaşanan zorlukları ve nedenlerini iyi öğrenmelerini tavsiye ederim. Çünkü Cumhuriyeti ancak bilgiyle koruyabiliriz. Okul sıralarında ellerinde tuttukları kalemlerin bir nedeni cepheye gitmek zorunda oldukları için mezun olamayan öğrencilerimiz olduklarını asla unutmasınlar. Mustafa Kemal Atatürk’ün özgür akıl, eşitlik ve pozitif bilim üzerine kurduğu Cumhuriyeti doğru anlamaları, Atatürk adını ağzından düşürmeyen ama Cumhuriyet devrimlerini yok edenlere karşı uyanık olmalarını öneririm.

Yazının Devamını Oku

Savaşla ilgili sorularına kısa ve net yanıtlar verin

24 Ekim 2023
Son zamanlarda ekranda, okulda, sokakta hep savaş konuşuluyor. Çocuk hassasiyeti gözetilmeden yapılan yorumlar ise çocukların endişelenmesine, korkmasına ve gelecek kaygısı yaşamasına sebep oluyor.

Klinik Psikolog Arzu Turçalı “Çocukların savaşla ilgili sorularına anlaşılır, kısa ve net yanıtlar vermek gerek” diyor ve ekliyor: “Çocukların savaş görüntülerine maruz kalması, güvenlik algılarını zedeleyebileceğinden tedirginlik, huzursuzluk, irkilme, öfke patlamaları gibi davranışlara sebep olabilir. Hatta ilerleyen zamanlarda kaygı bozukluğu ve depresyona kadar gidebilecek duygu durum bozukluklarına bile sebep olabilir. Bu sebeple çocukları bu haberlerden görsel ve işitsel olarak uzak tutmak çok önemli!

Eğer bir şekilde çocuk bu haberlere maruz kaldıysa ‘Biliyorum bu seni korkuttu ve endişelendirdi, ben de böyle hissediyorum ve üzgünüm ama sakın endişelenme, ben senin yanındayım ve güvendesin’ gibi bir cümleyle çocuğun kaygısı giderilmelidir.

Bu açıklamalara rağmen çocuk daha fazla soru sorarsa, ayrıntıya girmeden, yaşına uygun, kısa ve net yanıtlar vermek iyi olacaktır. Ancak bütün bunların ötesine geçen bir durum olursa bir uzmandan destek alınmalıdır.”

Kodlama eğitimi çok önemli

Geleceğin dili olarak adlandırılan kodlamanın çocuklara ulaştırılması için Hatay’ın Serinyol ilçesinde bir kodlama sınıfı açıldı.

Projeye önayak olan Amazon Türkiye Ülke Müdürü Richard Marriott’a ve Hayalime Ortak Ol Topluluğu’ndan Atakan Atalar’a kodlamanın neden önemli olduğunu sordum.

Kodlama neden önemli?

Yazının Devamını Oku

Ona ‘aşkım, sevgilim’ demeyin

17 Ekim 2023
Anne babalar, çocuklarına olan yüksek sevgilerini ifade ederken bazen oldukça coşkun davranabiliyor ve onlara “Aşkım, sevgilim, hayatım” gibi sözcüklerle hitap edebiliyor. Uzmanlar ise bu tür ifadelerin doğru olmadığını söylüyor.

Çocuklara ‘aşkım, sevgilim’ gibi sözcüklerle hitap etmek doğru mu?

Saygın Şimşek (Uzman Psikolog): Hayır değil! Çocuklarımıza duyduğumuz hisler o kadar güçlü ki onlara seslenirken sadece isimlerini kullanmak biz ebeveynlere biraz yetersiz geliyor.

“Canım, bir tanem, yavrum, kuzum, hayatım, prensesim, paşam, aşkım” derken içimizdeki duygu öylesine yükseliyor ki onlara kendi anne ve babamıza hitap eder gibi “Anneciğim”, “Babacığım” bile diyebiliyoruz.Çocuğunuza hissettirdiğiniz duygular kelimelerden daha önemli, ama bu kelimelerin önemsiz olduğu anlamına gelmiyor.Ayrıca hitap şekliniz çocuğun psikolojini etkiliyor.Çocukların ilk fark ettikleri şeylerden biri ‘kelimelerin doğruluğu’ oluyor.Çocuklar hitap kelimelerini dört yaşından itibaren fark etmeye başlıyorlar.“Ben senin annen değilim ki!” sözünü mutlaka duyacaksınız ve çocuğunuza bu kelime tuhaf gelemeye başlayacak.Çünkü gerçekte o sizin değil siz onun annesi ya da babasısınız.“Aşkım, sevgilim” gibi hitap şekilleri de doğruluğu olmayan ifadelerdir.Çocuk bir süre sonra bu kelimelerin gerçek anlamını fark edecektir. Annesinin ya da babasının ‘aşkı’ olamayacağını, aşk ve sevgililik kavramlarının karşı cinsle ilgili olduğunu öğrenir.Bir diğer önemli nokta ise bu kelimelerin ‘aşırı’ yüceltici etkisinin olmasıdır.Yani bir ‘abartma’ söz konusudur.Bu abartının ise çocuğun psikolojisine yansıması haline halk diliyle “şımarma”; teknik ifadeyle ise ‘duygusal taşma’ diyoruz.“Canım, yavrum, evladım,” gibi kelimeler ise anlamı itibarıyla hem doğruluk taşır hem de sevginizi ifade eder. Dolayısıyla, doğru hitap sözcükleri bunlardır.

Ancak konunun öznesi olan çocuklar ise en çok kendilerine isimleri ile hitap edilmesini sever.

Peki, ya çocukla arkadaş olmak?

Dr. Serap Duygulu (Psikolog): Çocukla arkadaş olmak söz konusu olamaz. Çocukların gelişim süreçleri içinde pek çok arkadaşı olacaktır ama başka anne babası olmayacak...

Anne baba; koruyucu, kapsayıcı, yol gösterici, sınır ve kural koyucu olması bakımından, çocuğun hayatının en önemli yapı taşıdır.Bu görevleri arkadaşları yapmaz, yapamaz.Bu önemli katkı sadece anne baba tarafından yerine getirilebilen oldukça önemli bir sorumluluktur.Çocukların anne babasının arkadaşlığına ihtiyaçları yok.Anne babalığına ihtiyaçları var. Ebeveyn ile çocuk ilişkisi asla arkadaş ilişkisine dönüşmemelidir.

Dr. Başak Demiriz (Klinik psikolog):

Yazının Devamını Oku

Çocuğunuzun ‘uyumsuz’ olduğunu düşünüyorsanız...

10 Ekim 2023
Çocuğunuz belirli seslere, ışıklara veya dokunuşlara aşırı tepki veriyorsa dikkat! Duyu bütünleme bozukluğu sorunu yaşıyor olabilir. Uzmanlar “Ebeveynler çoğu zaman sorunu fark edemiyor ve çocuğu zorlayıcı davranışlarda bulunabiliyorlar ve bu da çocukta büyük baskı yaratıyor” diyor.

 Duyu bütünleme bozukluğu nedir ve neden kaynaklanır?

Gamze Polen Altun (Uzman fizyoterapist): Duyu bütünleme bozukluğu (DBB), bir kişinin çevresel uyaranlara doğru ve etkili bir şekilde tepki verme becerisinde zorluk yaşadığı bir durumdur. Bu zorluk, çocuğun vücut hissiyatını (dokunma, denge, hareket gibi duyular) veya çevresel uyaranları (ışık, ses, koku gibi) doğru bir şekilde işleme kapasitesini etkileyebilir.

DBB olan çocuklar, genellikle duyusal uyarıcılara karşı aşırı hassas olabilirler; bu, belirli dokunuşlar, sesler veya ışıklar gibi uyaranlara aşırı tepki verme şeklinde ortaya çıkabilir. Diğer bir durumda ise uygun olmayan tepkiler verebilirler, yani belirli uyaranlara düşük tepki gösterebilir veya uygun olmayan bir şekilde tepki verebilirler.

 Peki, çözümü nedir?

Gamze Polen Altun: Çocuğun duyusal uyaranlara tepkisini düzenlemesine, uygun tepkiler vermesini ve günlük aktivitelerde daha rahat hissetmeye yardımcı olmasını hedefleyen ‘duyu bütünleme terapisi’ bu sorunu çözmeye büyük ölçüde yardımcı olur. Böylece çocuğun günlük yaşamı kolaylaşır, sosyal, duygusal ve fiziksel gelişimini desteklendiği için de çocuğun hayat kalitesini artar. Ancak çocuk bu terapiyi almazsa bu kez akademik öğrenme süreci, sosyal etkileşimleri ve duygusal refahı da bu durumdan olumsuz etkilenir.

Ayşegül Arabacıoğlu (Uzm. Psk. Dan.): Duyu bütünleme terapisi için bazı kıstaslara ihtiyaç vardır. Belirli ses, dokunuş ve ışıklara aşırı tepki verme gibi duyusal hassasiyet, koordinasyon eksikliği, aşırı dikkat dağınıklığı ve sosyal zorluklar yaşama gibi temel sebepleri gözlemlememiz gerekir. Ancak burada uzman psikoloğun bir fizyoterapist ile iş birliği yapması sorunu çözmede büyük kolaylık sağlar. Çünkü bir birey yaşadığı zorlu deneyimlerin yükünü ve izini bedeninde taşır. Fizyoterapist çocuğun motor becerilerini geliştirirken, psikolog ise duygusal ve sosyal zorlukları ele alabilir. Böylece çocuğun bütüncül sağlığının ve iyilik halinin en üst düzeyde olması sağlanır.

YARATICI ÖZGÜVEN FESTİVALİ

Yazının Devamını Oku

Çocuğunuzu yarıştırmayın

3 Ekim 2023
Özellikle ilkokula giden çocukların okula uyum yaşamakta hâlâ zorlandıkları gözlemleniyor. Bazı ebeveynler ise kendi çocuklarının diğer çocukların gerisinde kalmaması için onlara baskı yapabiliyor. Peki, ama ilkokul çocuğu notla mı değerlendirilmeli? Çocuğu yarıştırmak neden yanlış? Eğitim Bilimci Dr. Özgür Bolat’a sordum.

 İlkokul çocuklarına not verilmesi doğru mu?

Hayır, doğru değil. Çünkü not yapay bir sistem ve gerçek hayatta da bir karşılığı yok. Meselâ Leonardo Da Vinci’ye not vermişler midir? Atölyede çalışırken hocası ona not vermiş midir? Veya Messi not almış mıdır hocasından? Almamıştır.

Aldığı iki şey vardır: İlişki ve geri bildirim. Onların hayat öykülerini okuduğumuzda kimin öğrencisi olduğunu, nasıl çalıştığını, yıllarını nasıl geçirdiğini okuruz. Her seferinde hocasından geri bildirim aldığını görürüz.

Bu nedenle okullarda da geri bildirim verilmesi gerekiyor. Sistemden dolayı not vermek zorundaysak da notları öğrenme sürecinde değil, en sonunda vermeliyiz.

Ancak bu notlar da ‘bilgiyi ölçen notlar’ olmamalı, ‘beceriyi ölçen notlar’ olmalı. Ancak ilkokulda çocuklara not verilmemeli.

Dünyanın bazı ülkelerinde, örneğin Amerika’da bazı okullarda not kaldırıldı. Hatta karne bile kaldırıldı.

Şu an sadece çocuğun ne yapabileceğine ve ne yapamayacağına dair bir değerlendirme yazısı yazılıyor.

Yazının Devamını Oku

Eğer başkalarının eşyasını izinsiz alıyorsa...

26 Eylül 2023
Çocuklar kendilerine ait olmayan bir eşyayı izinsiz aldığında anne babalar bazen bu durumu görmezden gelirken bazen de aşırı tepki göstererek çocuğu korkutabiliyor. Neler yapılması gerektiğini Psikiyatr Prof. Dr. Cebrail Kısa’ya sorduk.

◊ Çocuklar ne zaman ‘sahip olma’ bilincine erişir?

Okul öncesi dönemdeki çocuklarda ‘sahip olma’ ya da ‘mülkiyet’ kavramı henüz oluşmaz. Bundan dolayı da çocuklarda izinsiz alma davranışı 5 yaşına gelinceye kadar sorun oluşturmaz. Bu yaşlardaki çocuklar gelişimsel dönemleri gereği daha dürtüseldir ve temel ahlaki değerlerin ve toplumsal kuralların bilincinde değillerdir. Çocuğun bu davranışının altında yatan neden, beğendiği nesneyi yanında bulundurmaya çalışmaktan öte bir şey değildir.

 Örneğin 2 yaş civarındaki çocuklar için dünyadaki her şey ona aittir, her şeye sahibim görüşü hakimdir. Kendisi ile nesneler arasındaki ayrımı fark edemez.

Bu yüzden diğer çocuğun oyuncağını zorla almak onun için gayet doğal bir davranıştır ya da markete gidildiğinde reyondaki istediği şekerlerin hepsini kucaklayabilir.

3-4 yaş arasında ise çocuk yavaş yavaş kendisiyle nesneler arasındaki etkileşimi fark eder ve kendisine ait olmayan şeylerin izin almadan alınmaması gerektiğini öğrenmiştir, ancak sahip olma isteğine karşı koyamaz. ‘Sahip olma’ ya da mülkiyet kavramı genellikle 5-6 yaşlardan sonra çocukların bilişsel kapasitelerinin gelişmesine paralel olarak gelişir.

◊ Peki, okulda veya başka yerlerde kimi zaman yapılan ‘küçük hırsızlıklar’ın temel sebebi nedir?

Çocuklarda çalma davranışının en sık görüldüğü dönem 5-8 yaş aralığıdır. Anasınıfı ve ilkokulun başladığı bu dönemde hoşuna giden her şey çocuk için ilgi çekici olabilir. Buna almak ya da sahip olma dürtüsü eşlik eder.

Çocuklar bu dönemde artık paylaşma ve izinsiz almanın ne demek olduğunu bilirler ama halen bu dürtülerine karşı koyacak bilişsel gelişimlerini tamamlayamamışlardır. Bu yaşlarda arkadaşlarının bazı eşyalarını izinsiz eve getirebilirler. Bu davranışları hırsızlık değil, ama izinsiz almak kadar da masumane değildir. Bu artık bir çalma davranışıdır.

Yazının Devamını Oku

Bir hedefi olursa başarıya ulaşır

19 Eylül 2023
Okullar açıldığından beri anne babaların birincil gündemi çocukların okul başarısı oldu. Peki, ama ‘okul başarısı’ndan ne anlamalıyız? Notlarının yüksek olması çocuğun başarılı olması anlamına gelir mi? Çocuk ve ergen psikiyatrı Prof. Dr. Eyüp Sabri Ercan “Başarı göreceli bir kavramdır, ama hedef koyup o hedefe doğru ilerleyen insan başarılıdır. Çocuklarınıza hedef koymayı öğretin” diyor.

Bir çocuk nasıl ‘başarılı’ olarak tanımlanır?

Başarılı çocuk, kendisine ve dünyaya farkındalığı olan çocuktur. Güvenlidir. Başarı ve başarısızlıklar karşısında hemen yılmaz ve bıkmaz. Sabırlı ve istikrarlıdır. Sürekli bir şeyleri tüketen bir yapıdan çok, ilgi alanları ve merakları konusunda ilgili, çabuk vazgeçmeyen ve sebat eden bir yapıdadır. Sınırlarını bilen ve bunlarla uyumlu hedefleri olandır.

Kendisinin ve başkalarının haklarını ve sınırlarını bilir. Bu nedenle saygı görmek ister ve karşısındakine saygı gösterir. Yeteneklerini ve geliştirmesi gereken yanlarını bilir ona göre gerçekçi hedefler koyar.

Çocuğun başarısı nasıl artar peki?

Çocuklar dünyaya belli bir genetik mirasla gelir. Genetik miras, kişinin doğal yetenekleridir ve insandaki tüm yetenekleri koordine eden merkez beyin olduğu için burada en kritik işlev beynin işlevleridir.

Beyin gelişiminin yaşamın ilk 2 yılında en hızlı olmak üzere 6 yaşına kadar devam ettiği, sonrasında ise çok az gelişim gösterdiği düşünülecek olursa yaşamın ilk evrelerindeki anne baba tutumları, beslenme, çocuğa verilen uyaranların önemi çok büyüktür. Sürekli ekran karşısında vakit geçiren bir çocuğun beyin gelişimiyle TV, tablet ile tanışmamış ya da çok az tanışmış sürekli uyaran verilen bir çocuğun beyin gelişimi dolayısıyla kapasitesi aynı olmayacaktır.

Kısacası, genetik olarak bir mirasımız var, ancak bunu üstüne daha fazlasını katmada başta anne baba tutumları olmak üzere çevresel faktörlerin önemli bir işlevi vardır. Bu nedenle, çocuk doğru yönlendirilmeli ki, genetik başarısını doğru kullanabilsin.

Yazının Devamını Oku

Yumoş ayıcıklarıyla sokaklarımız renklendi

17 Eylül 2023
İnsan kaç yaşına gelirse gelsin içinde hep bir çocuk taşır. Öyle bir an gelir ki, çocukluk hatırası geçmişten bugüne taşınıverir. İşte o hatıralardan biri olan Yumoş ayıcığı bugünlerde Nişantaşı Bostan Sokak’ı renklendiriyor. Üstelik sadece renklendirmekle de kalmıyor, her yaştan insanı gülümsetiyor, çocukluğuna götürüyor.

İlki 2021 yılında Nişantaşı’nda, ikincisi de 2022 yılında Galataport’ta yapılan sokak düzenlemesiyle her yere Yumoş ayıcıkları yerleştirilmişti. Farklı renk ve boyutlardaki ayıcıklar, sokaklara öylesine renk katmıştı ki genci yaşlısı fotoğraflarını çekmeden oradan geçemiyordu. Hatta bu güzel uygulama öylesine sevildi ki, insanlar sadece Yumoş ayıcıklarını görmek ve fotoğraflarını çekebilmek için önce Nişantaşı’na sonra da Galataport’a akın ettiler... Bugünlerde de sosyal medyada “Acaba bu yıl Yumoş ayıcıklarını göremeyecek miyiz?” diye soranlar oluyordu ki güzel haber geldi. Yumoş ayıcıkları bu yıl 24 Eylül’e kadar Nişantaşı Bostan Sokak’ta olacak. Fotoğraflarını çekip, hayatına renk katmak isteyenler Yumoş Sokağı’na koşsunlar...

RENK DEĞİŞTİREN LAMBALAR

Yumoş ayıcıkları zaten çok renkli ama eğer siz de sokak lambalarının renkleriyle oynamak isterseniz bunu yapabilirsiniz. Çünkü sokak aydınlatma direkleri de Yumoş renkleriyle kaplanmış durumda ve üzerlerinde de birbirinden şirin Yumoş ayıları görülüyor. Seçili direklerin üzerine yerleştirilen QR kod ile de ziyaretçilere ışıkların rengini değiştirme imkânı sunuluyor. Böylece, Yumoş Sokak ziyaretçilerinin, sokakta daha keyifli vakit geçirmeleri ve kendi renklerini yansıtmaları hedefleniyor. Yumoş renkleriyle değiştirilen 12 sokak lambası ve direklere yerleştirilen Yumoş ayıları ile “Renk korumada Yumoş Deterjan’dan daha iyisi yok” anlamını çıkarmak mümkün. Ayrıca Nişantaşı City’s AVM ve Akmerkez’in girişinde bulunan 3D reklam alanındaki QR kodlarını da cep telefonunuza okutarak Yumoş ayıcıkları ve Yumoş Sokağı’yla ilgili bilgi alabilirsiniz.

YUMOŞ SOKAĞI RENKLİ VE FARKLI

 Unilever Çamaşır Bakım Pazarlama Direktörü Alper Çapar: “Giysilerimizin renkleri farklılık gösterse de, ortak noktamız sevdiğimiz parçaları uzun süre korumak istememiz. Yumoş, giysilerin rengini ve dokusunu koruyan giysi bakım ürünleriyle bu açıdan hayatlarımızda önemli bir yere sahip. Renk korumada daha iyisi olmadığını kanıtlayan Yumoş Deterjan’ın bu özelliğini ikonik ve herkesin sevdiği Yumoş ayılarıyla anlatmak istedik. 2021’den beri Yumoş Deterjan hikâyesini Yumoş ayıları ile sokaklara taşıyoruz. Herkesin çok sevdiği, sokakta görmeyi heyecanla beklediği ayılarımız şimdi de Nişantaşı Bostan Sokak’ta karşımıza çıkacak. Yumoş Deterjan’la giysilerin renklerini koruyarak renklendirdiğimiz hayatı bu kez özel ışıklandırma uygulamalarımızla anlatacağız. Sokaktan geçenler buradaki renklere yön verebilecekleri bir etkileşim şansı yakalayacak.”

Yazının Devamını Oku