Can Bartu

İyi bir kaleciye ihtiyaçları vardı

1 Temmuz 2008
G.Saray, Liverpool’un yedek kalecisi İtandje ile anlaştı. Sarı kırmızılıların yabancı tercihini böyle bir kaleciden yana kullanması doğru mu?

KALECİ yönünden Galatasaray’da bir problem yaşanıyordu. Bu yüzden bu tercihi doğru buluyorum. İtandje, iyi midir, kötü müdür, yaralı olur mu, olmaz mı bunu zaman gösterecek.

Galatasaray’ın kuvvetli bir kaleciye ihtiyacı vardı. Bundan önce de sarı kırmızılılar tarihi boyunca iyi kalecilerle oynadı. Turgay Şeren, Simoviç, Taffarel ve Mondragon, Galatasaray’ın başarılı olduğu dönemlerde kaleyi koruyorlardı. Bunlar iyi kalecilerdi.

Bu tarz bir kaleci eksikliği olduğunu gördüler ve İtandje’yi aldılar. Galatasaray’ın eski futbolcusu Song da Lens’ta birlikte oynadığı bu file bekçisini öve öve bitiremiyorsa demek ki onda bir şeyler gördü. Sarı kırmızılı ekibe de yararlı olacağına inandı. O övdüğüne göre İtandje’de bir şeyler var demek ki. Neticeyi her an değiştirecek ilk isimdir kaleci. Hem takımına moral verir, kurtarışlarıyla arkadaşlarını ateşler. Maç kazandırır. Bununla birlikte kazanma gücünü de yükseltir.

Yöneticilerin Orkun ve Aykut’a güvenmedikleri ortada. İdealleri ve düşünceleri daha da ilerilere gitmek. İkisi de oysa iyi kaleci. Ama, o güveni veremediler. Orkun biraz stresli ama Galatasaray kalesini koruyacak yetenekte. Yöneticiler ve Skibbe, komple bir kaleciye ihtiyaç duydu. Bu yüzden de İtandje transfer edildi. Bence de çok iyi yaptılar.

Yazının Devamını Oku

Hak eden bizdik

26 Haziran 2008
ALMANLARDAN daha iyi top oynadık, daha çok pozisyona girdik. Toplarımız direkten döndü. İlk öne geçen taraf da biz olduk. Ancak, üç tane olmaması gereken gol yedik. Galibiyeti hak eden taraf bizdik, Almanlar değil. Milli takımımız çok daha iyi olabilirdi. Bu kadar eksiğe rağmen yine de çok iyi mücadele ettiler. Oyunu bırakmadılar.

Yediğimiz gollere bakıyorum, akıl alır gibi değil. İlkinde sağbekimiz Sabri rakibini refakatçi gibi takip etti. Topa müdahale etmesi gereken Mehmet Topal geç kaldı. İkinci golde top neredeyse orta sahadan geldi. Rüştü topa çıkmadan, defansın alması lazım. Müdahale etmesi gereken adam da Gökhan Zan olmalıydı. Semih’le beraberliği yakalamamıza rağmen son dakikada adeta uyuduk ve kalemizde golü gördük. Bu golleri yemememiz lazımdı. Futbol bu, yeniyor işte.

Ortada bir gerçek var ki, Türk Milli Takımı bütün eksiklerine rağmen fevkalade iyi mücadele etti, Almanlardan daha çok pozisyona girdi, daha çok şut attı. Ancak, üç hatalı golle sahadan yenik ayrıldı.

Yerden oynamalıydık

Sahada mükemmel bir Hamit vardı. Enteresandır Fenerbahçe’de yedek olan üç futbolcu; Semih, Uğur ve Kazım dün ilk 11’de görev yaptılar. Kazım kısa süreli de olsa etkiliydi. Attığımız iki gol de F.Bahçe’nin yedeği olan Uğur ile Semih’ten geldi. Mormal bir zamanda bu oyuncuları kadroya koymazsın. Ancak eksiklerin çokluğu yüzünden sahadaydılar. Buna rağmen de çok iyi mücadele ettiler ve görevlerini yaptılar.

Benim anlamadığım, uzun boylu Alman defansının arasına sıkışıp kalan Semih’e atılan şişirme hava topları. Adam ne yapsın. Yerden gönder ki, topa hakim olabilsin. Böyle bir düşünce sonucu ikinci golümüzü bulduk. Yenildik ama üzülmüyoruz. Aksine gururluyuz. Çünkü şahsiyetli bir futbol oynadık. Fatih Terim, Gökdeniz’i ancak golü yedikten sonra oyuna aldı. Halbuki ona daha önce şans vermeliydi.
Yazının Devamını Oku

Sürprizi biz yaptık

24 Haziran 2008
Avrupa Şampiyonası’nda İtalya, Fransa, Portekiz, Hollanda gibi iddialı takımlar elendi. Yarı finale çıkan takımlar için neler söyleyeceksiniz. Turnuvanın sürprizini kim yaptı? BU turnuvanın sürprizini biz yaptık. Hem de bir kere değil, üç kere. Son dakika mucizeleriyle yarı finale çıktık. Favori gösterilen diğer takımlar, normal oyunlarını oynadılar. Kimileri kötüydü, kimileri penaltılarla elendi.

Hollanda’nın elenmesi sürpriz olarak görülebilir. Ancak Ruslar, oyun farkıyla rakiplerine şans vermedi. Topu iyi kullandılar, şut attılar, pozisyonlar buldular.

İtalya ile Fransa’nın elenmesini normal karşılıyorum. Fransa kendi oyuncularından beklediğini bulamadı. İtalya ileride bir santrfor bıraktı, o da kaybolup gitti.

Aragones’le ancak günü kurtarırsın!..

Fenerbahçe ile anlaştığı belirtilen 70 yaşındaki teknik direktör Aragones ile İspanyol golcü Güiza sarı lacivertli takıma uyum sağlayabilir mi?

GÜİZA, İtalya maçında son 15 dakika oynadı. Bu maçla ilgili fikir yürütmek doğru olmaz. Geçen sezon İspanya Ligi’nin en çok gol atan oyuncusu. Süratli, hava toplarına iyi yükseliyor. Tam F.Bahçe’nin aradığı özelliklere sahip bir oyuncu.

Antrenör için bir şey söyleyemem. Biraz yaşlı ama adamın bir hastalığı yoksa, yaş o kadar önemli değil. Takımı tek başına değil, ekibiyle çalıştıracak. F.Bahçe Yönetimi, büyük bir tecrübe olduğu için onu tercih etmiştir. Her antrenör oyuncularıyla problem yaşar.

Kendi kafasına göre gider. Asıl sorulması gereken soru şu: "F.Bahçe günü mü kurtarmak istiyor, yoksa 5-6 sene devam edeceği bir antrenör mü arıyor?" Günü kurtarma düşüncesindeyseler diyecek bir şey yok.

Bence takımın başına Brezilyalı bir hoca gelse daha iyi olurdu. Çünkü takımda çok sayıda Brezilyalı var. Avrupalı antrenör gelirse Alex’in durumu kritikleşmeye başlar. Diğer Brezilyalılar için de benzer sorunlar yaşanır.

Beşiktaş’ın hata yapma lüksü yok

 Ertuğrul Sağlam, Beşiktaş’ta geçen sezon beklenen performansı gösterdi mi? Gelecek sezon ne yapar? İstediği futbolcular Beşiktaş’ın karakterine uyacak isimler mi?

BEŞİKTAŞ enteresan bir takım, bir türlü çözemiyorum. Nerede ucuz futbolcu varsa alıyor.

Bu oyuncuları menajerler mi tavsiye ediyor yoksa Ertuğrul mu istiyor bilemiyorum. Beşiktaş, takımı hedefe götürecek oyuncu almalı. Üst üste bu kadar çok yanlış yapma lüksleri yok.

Beşiktaş Yönetimi ince eleyip sık dokumalı. Biraz da kesenin ağzını açmalı. Çek oyuncular nasıl çıkacak? Herkes bu sorunun cevabını bekliyor. Biri; Zapotocny, 23 kişilik kadroya bile giremedi. Diğeri; Sivok kadroda ama hiç forma şansı bulamadı. İnşallah iyi çıkarlar.

G.Saray’a 2 takviye yeter...

Galatasaray 3 yabancı futbolcu daha alıp transferi kapatmayı planlıyor. Sizce sarı kırmızılılar hangi bölgelere takviye yapmalı?

HAKAN Şükür ayrılsa bile Galatasaray’ın yabancı bir santrfora ihtiyacı yok. Çünkü kadroda Ümit Karan gibi, Nonda gibi etkili gol silahları var. Orta sahan da gayet iyi.

Genç, koşan, mücadele eden bir sürü oyuncun var. Üstelik çoğu da milli takımlarda oynuyor. Song’un gitmesiyle defansın ortasında görev yapacak sağlam bir oyuncuya ihtiyaç var. Bir de yabancı bir kaleci olabilir. Galatasaray’ın bunun dışında yabancı oyuncuya gereksinimi yok.
Yazının Devamını Oku

Azmin eseri

21 Haziran 2008
ENTERESAN bir takımız. Portekiz maçı hariç diğer oynadığımız her karşılaşmayı son dakikada çevirdik. Bu da futbolcuların sahadaki azmidir. Teknik, taktik ile olan bir iş değildir bu. Yarı finaldeyiz. Bu büyük bir başarı. Almanya karşısında eksiğimiz çok. Ayrıca dünkü mücadele sonrası bir hayli de yorgunuz. Ama biz yolumuzda emin adımlarla ilerliyoruz.

Fatih Terim, hatalı işler yapıp, hatalı kadrolar sahaya sürse de bazı futbolcuların üstün gayretleriyle buralara kadar geldik. Tuncay ve Nihat’ı bu takımda oynatacak tek adam Arda iken, onu kanatlara hapsederek hücum gücümüze sekte vurmanın ne alemi var. Normal sürede biz bu Hırvatistan’ın işini bitirirdik. Ama, Terim’in inatları yüzünden rahat kazanacağımız maçları ecel terleri döke döke çeviriyoruz.

Nihat ve Tuncay’ın önüne top atarsan etkili olur. Bu oyuncularla oyun kurmaya kalkarsak, işimiz bir hayli zorlaşır. Kazım’ın bu takımda ne işi var. Dün üç kere topa ya vurdu ya vurmadı.

Rüştü dün gece çok iyiydi. Ama yediğimiz golde akıl almaz bir hata yaptı. Boşa çıktı, kalesini boşalttı. Allah’tan Semih gibi bir golcüsü var da ay yıldızlı ekibin yine bir mucizeyi gerçekleştirdi.

Penaltılarda da topun başına futbolcularımız bunun verdiği moralle geldi. Oyunu geriden gelip çeviren takımlar hep moralli olur. Rüştü’de burada kurtardığı penaltıyla hatasını affettirdi.

Yarı final büyük bir başarıdır. Bunun mimarı da ay yıldızlı futbolculardır. Kanımızla, canımızla mücadele ediyoruz. Başta da dediğim gibi enteresan bir takımız. Sonuna kadar direniyoruz. Dün de ilk kez oyuna iyi başladık. Sonunu da iyi getirdik. Şans da yanımızdaydı. Almanya karşısında da hakeden futbolcular sahada olursa ve yerlerinde oynarlarsa, bu takım finale de uzanır.
Yazının Devamını Oku

Yardımlaşırsak başarılı oluruz

17 Haziran 2008
A Milli Takımımız, Hırvatistan karşısında nasıl oynamalı? Cezalı Aurelio’nun boşluğu hangi futbolcuyla doldurulmalı? NASIL oynayacaklarına Fatih Terim karar verecek. O böyle önerilerden müthiş rahatsız oluyor. İki maç sonra doğruyu buldu. Gerekeni yapacaktır. Kadro seçimi bir yana, oyuncuların sahadaki konumları yanlış. Hamit’in Bayern Münih’te olduğu gibi orta sahanın sağında oynaması lazım, sağ bekte değil. Hamit, araya derinleme paslar atıp arkadaşlarını gol pozisyonlarına sokan bir oyuncu. Nitekim gollerimiz de onun paslarıyla geldi.

Hırvatistan maçında oyuncularımızın birbirleri ile paslaşarak oynamaları ve topu iyi kullanmaları gerekir. Topu iyi kullandığımız sürece oyuncularmızın becerileri de ortaya çıkıyor. Çekler zayıf takımdı. Hırvatlar için aynı şeyi söyleyemem. Onlar daha mücadeleci.

Nihat’ı ileride tek başına bırakarak ondan verim alamazsın. Topu onun önüne atmak lazım. Nitekim Çek maçında yaptıklarını gördük. Tuncay’ın dolaşması olumlu. Aurelio’nun olmayışını bir kayıp olarak görmüyorum. O sadece ikili mücadeleye giriyor, topu ileri vereceği yerde sürekli yan pas yapıyor. Yıldıray’ı gönderdiğine göre başka alternatifin yok. Aurelio’nun yerine Ayhan oynar ve başarılı da olur.

Rüştü, Volkan’dan daha iyi kaleci

Gereksiz yere kırmızı kart görüp oyundan atılan Volkan Demirel için ne diyorsunuz? Rüştü’nün performansı Hırvatistan maçını kaldırır mı?

MİLLİ Takım 2-0 geriye düştüğü maçın son 15 dakikasında 3 gol bulup öne geçmiş. Durup dururken adamı niye itiyorsun? Böyle bir sorumsuzluk olamaz. Fatih sana güvenmiş, Milli Takım’ın kalesini emanet etmiş, F.Bahçe güvenmiş kalesine koymuş. Sen ne yapıyorsun? Kabadayı gibi hareket ediyorsun.

Son dakikaya girilmiş, sen topa hatalı çıkıyorsun. Üstelik bir de Servet’in üstüne düşüp arkadaşını sakatlanma tehlikesiyle baş başa bırakıyorsun. Bunlar yetmezmiş gibi gidip bir de rakibini itiyorsun. Böyle bir itme sonucu adam düşmez ama Koller profesyonelce düşüp senin atılmana neden oluyor. Volkan’ın bu hareketinin profesyonellikle uzaktan yakından ilgisi yok. Başka yerde olsa senin yerinde olan kaleciyi ülkesine gönderirler. Rüştü benim yüzde yüz itimadım olan bir kaleci ve Türkiye’nin en iyisi. Volkan’dan daha tecrübeli ve akıllı olduğu da kesin.

Öne çıkan tek oyuncumuz Arda

 Sizce Euro 2008’de hangi futbolcularımız öne çıktı? Turnuvanın ardından Avrupa’ya oyuncu gönderir miyiz?

NİHAT zaten dışarıda oynuyor. Önce çıkan tek futbolcumuz Arda. Aslında kadro seçimini sorgulamamız gerekir. Senin takımda santrfor yok. Nihat’ı o bölgede oynatıp harcıyorsun. Nihat, önüne top attığın vakit etkili olacak hızlı ve toplara iyi vuran bir oyuncu.

Liginde iş yapan santrforları kadroya çağırmıyorsun. Ümit Karan ve Mehmet Yıldız bu takımda oynamaz mıydı? Çağırdığın adamı yolluyorsun. Halil Altıntop Avrupa Şampiyonası’nda iş yapmaz mıydı? Sadece santrfor değil, stoperlerde de seçim yanlış. Türkiye’nin en iyi stoper bence Kayserispor’da. Aydın, kadroda yer alan oyunculardan çok daha iyi. Neden çağrılmıyor anlamıyorum. Bu kadro keyfe göre mi seçiliyor?

Luxemburgo en doğru seçim

F.Bahçe Yönetimi iki-üç gün içerisinde yeni teknik direktörü açıklamayı planlıyor. Sizce adaylardan hangisiyle anlaşmalılar?

KADRODA çok fazla Brezilyalı olduğu için Luxemburgo ile anlaşmaları daha doğru olur. Zico’nun abisi Fenerbahçe’den gönderildiği zaman Brezilyalı futbolcular tavır koymuşlardı. Luxemburgo, Alex’in, Carlos’un, Maldonado’nun hocası. Onların huyunu suyunu biliyor. Adaylardan Laudrup’un futbolculuğu mükemmeldi. Antrenörlüğünü bilmiyorum. O çok farklı bir ülkeden geliyor. Bence hocanın Brezilyalı olması daha mantıklı.
Yazının Devamını Oku

Muhteşem

16 Haziran 2008
OLAĞANÜSTÜ bir zafere imza attık dün gece. Tarihimizde hiç yenemediğimiz Çek Cumhuriyeti’ni 2-0 geriye düşüp, dize getirmek kolay iş değil. Bu büyük bir başarıdır. Cenevre’de gruptaki son maçımızdı ve sonunda da çeyrek finale uzandık. Fatih Terim, Portekiz ve İsviçre sınavlarının aksine dün en doğru kadroyu sahaya çıkardı. Bir değişiklik olabilirdi, Sabri defansın sağında oynayıp, Hamit orta sahada hücuma dönük bir role soyunabilirdi. Hamit gibi bir yeteneği, sağ beke hapsetmenin alemi yok.

Komik goller yiyoruz. Defansta inanılmaz hatalar yapıyoruz. Bir oyuncumuz sakatlanıyor. Üstelik bu stoper. Onun yerini bir kişi doldurmaz mı? Böyle acemice golleri amatör takımlar yemez.

Dün gece kötü oynamadık. Yediğimiz ikinci golden sonra ise adeta sahanın hakimiydik. Çabuk oynadık, etkili olduk. Oyunu rakip sahaya yıktık. Golleri de peş peşe bularak, çeyrek finale adımızı yazdırdık.

Dünya futbolunda ekol olmuş bir takım olan Çeklere karşı 2-0’lık yenilgiden maç çevirmek büyük marifet. Biz zaten bu turnuvada hep aynı karakterde oynadık. Kötü başladığımız maçlarda sonradan açıldık. Portekiz önünde olmadı ama İsviçre ve Çek Cumhuriyeti sınavlarında zaferi yakaladık.

Hırvatlar daha iyi

Doğru takım çıkarmak önemliydi. Terim, nihayet doğruyu buldu. Nihat’ın önüne top atılınca ne kadar etkili olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu oyuncuya paslaşma ve asist yapma görevini yüklediğinizde verimi azalıyor. At önüne topu, rakip savunmalara karşı etkili ol.

Volkan’ı ise anlamak zor. Turnuvada takımımızın en etkili isimlerinden biriydi. Dün gördüğü kırmızı kart affedilir cinsten değil. Hem topa yanlış çıkıyorsun, kendi arkadaşını bozuyorsun. Ardından da rakibini iterek düşürüyorsun. Kırmızıyı da görüyorsun. Olacak iş mi bu.

Dün gece şansta yanımızdaydı. Ama o şansı da biz yarattık. Şimdi rakibimiz Hırvatistan. Çek Cumhuriyeti’nden çok daha kaliteli ve iyiler. Daha iyi top kullanıyorlar ve futbolu daha fırlamaca oynuyorlar.

Bu zafer uzun yıllar unutulmaz. Moralliyiz ve kendimize iyice geldik. İki tane pas yapamıyorduk, dün geceki futbolumuzla göz kamaştırdık. Böyle oymadığımız ve akıllıca işler yaptığımız sürece önümüz açık.
Yazının Devamını Oku

İnatla olmaz

12 Haziran 2008
BİZİM için hayati önem taşıyan bir maçtı. Mutlaka puan almalıydık. Kazandık ve evsahibi İsviçre’yi evinde yıkarak bir anlamda onlardan 2006 Dünya Kupası baraj maçlarının da rövanşını almış olduk. Enteresan bir takımız.

Hocamız da futbolcumuz da öyle.

Hepsi bir anormallik içindeler.

İlk yarıda sahada yoktuk, ikinci yarıda kendimize gelerek oyunu rakip sahaya yıktık ve sonuca gittik.

Fatih Terim’i anlamakta zorluk çekiyorum.

Böylesine kötü bir kadro çıkarılmaz sahaya. "Bu işi en iyi ben biliyorum" mantığını bırakacak.

Geri dörtlüyü şampiyon olan Galatasaray’dan oluştursa, problem kalmayacak.

Sabri sağda, Servet’in yanında Emre Güngör, solda da Hakan Balta’yı oynat.

O zaman Hamit ortanın sağında yer alacak.

Senin hücumuna daha fazla destek verecek.

KULÜBEDE OTURMAZLAR 

Mehmet Topal gibi bir kesiciye sahipsin.

Adam bütün kaçan rakibi kovalıyor.

Sen onu kulübede oturtuyorsun.

Semih ligin gol kralı, sahada yok.

Terim, ikinci yarıda doğruyu gördü, ikisini de sahaya sürdü.

Oyuna hakim olduk.

Rakip kaleye gittik.

Golleri bulduk, maçı kazandık.

Arda’yı Portekiz maçında değerlendirmedi.

Oynatsana bu çocuğu.

Yağan yağmur da bizim futbolumuzu olumsuz etkiledi.

Bu onların işine geldi ama ikinci yarıda Mehmet Topal ve Semih’in oyuna girmesi tabloyu değiştirdi.

Bu galibiyet çok önemli.

Şimdi Çek Cumhuriyeti ile final maçına çıkacağız.

Kazanırsak, yola devam edeceğiz.

Doğru isimlerle, doğru taktikle, doğru takımla sahada olursak bunu başarırız.

Fatih Terim’in bazı inatlarını bırakması gerekiyor.

Milli Takım ile egolar tatmin edilemez.

Bir de futbolcularımız kendilerine dikkat etmeli.

Burada bir sürü maç seyrettik.

Bu kadar hakemle diyaloğa giren ve itiraz eden futbolcular görmedik.

Bizim oyuncularımızı bu hale bizim hakemlerimiz getirdi.

Sarı kart görmek için adeta çırpınıyoruz.

Herşeyi geçtim, çok antipatik oluyoruz.
Yazının Devamını Oku

Başarısız hocayı kim ister

10 Haziran 2008
A Milli Takım’ın Euro 2008’de alacağı sonuç, Terim’in teknik direktörlük kariyerini etkiler mi? MİLLİ Takım başarısız olursa, bu durum Fatih Terim’in durumunu da etkiler. Tabii, her şey federasyona bağlı. Federasyon başkanı ve yöneticiler, "Terim görevinde kalsın" diyebilir. Yollar ayrılırsa, yerine kimi koyacaksın? Asıl sorgulamamız gereken şey, A Milli Takım’ın oynadığı futbol ve kadrosundaki oyuncu yapısı. Fatih, kadro tercihinde büyük yanlışlar yaptı. Mehmet Topuz, Fatih Tekke, Ümit Karan, Mehmet Yıldız gibi oyuncuları çağırmadığı gibi, ilk 11’de oynaması gereken Yıldıray ve Halil gibi isimleri de gönderdi. Yetmiyor, bir de kadroda yer almaması gereken adamları ilk 11’de oynattı. Mevlüt ve Kazım’ın bu takımda ne işi var?

Fatih Terim, "Benim dediğim kanundur" diyor. Onu denetleyecek hesap soracak kimse yok. Futbol Federasyonu’na devamlı baklava götüren Levent Kızıl’ı Milli Takımlar Sorumlusu yapmışlar. Kızıl’ın hiçbir şeyden haberi yok. Görevinin farkında değil.

A Milli Takım, Portekiz’e kötü bir oyun sonucu yeniliyor, Fatih Terim ne hikmetse, "Benin takımım başarılı oldu" diyor. Hangi akla hizmet böyle konuşuyor anlamıyorum.

Ayrıca Avrupalı takımlar başarılı teknik direktörlerle anlaşmak ister. Terim başarısız olursa teklif götürmezler.

Nuri’nin başarısı Sağlam’a bağlı

Nuri Şahin’in Beşiktaş’a transferini nasıl değerlendiriyorsunuz? 20 yaşındaki Nuri, Beşiktaş’ta oyun kuruculuk yükünü kaldırabilir mi?

BIRAKIN 20 yaşını, 17 yaşındaki bir futbolcu bile dünya futbol piyasasına yıldız olarak çıkabiliyor. Nuri Şahin, milli takıma alındığı zaman "Müthiş, geleceğin oyuncusu" dediler. Daha sonra suratına bile bakan olmadı.

Nuri, futbol oynamasını bilen bir oyuncu. Genç yaşı da en büyük avantajı. Beşiktaş’ta başarılı olur mu olmaz mı, onu zaman gösterecek. Beşiktaş seyircisi onu bağrına basar, hata yaptığı vakit protesto etmezse başarılı olmaması için bir neden göremiyorum.

Takımın beyni olur mu olmaz mı, onu bilemem. Bu, biraz da teknik direktörün tutumuna bağlı. Ertuğrul Sağlam, ona bu ortamı sağlarsa Beşiktaş çok önemli bir oyuncu kazanmış olur.

Süresi dolan futbolcu bırakmalı

* G.Saray Yönetimi, Hakan Şükür’ün ardından efsane kadrodan Okan Buruk’la da yollarını ayırdı. Yönetimin bu kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?

BUNDA bir anormallik göremiyorum. Vakti dolan oyuncu mutlaka bir gün takımdan ayrılacaktır. Kulübüne büyük hizmetler yaptıysan, jübile ile onurlandırılırsın, gerekli yardımı alırsın, takdir edilirsin. Hakan Şükür de Okan Buruk da jübileyi kabul etmemiş. Ömür billah orada oynayacaksın diye bir kural mı var? Demek ki Galatasaray Yönetimi, onlardan faydalanmak istemiyormuş.

Duyduğuma göre Hasan Şaş da Rusya’dan bir takımla görüşüyormuş. O da giderse UEFA Kupası’nı kazanan kadrodan oyuncu kalmayacak.

Fener’in şanssızlığı Avrupa Şampiyonası

Fenerbahçe’de teknik direktör sorunu çözülemedi. Emre Belözoğlu dışında da netleşen bir transfer yok. Yönetim neden bu kadar ağırdan alıyor?

BÜTÜN bunları konuşmak için elinizde paranızın olması lazım. Belki de paraya kıyamıyorlar. Fener Yönetimi, herhalde müthiş futbol bilgisiyle oyuncu arıyordur. Bu arada menajerler de devreye girip kafa karıştrıyorlar.

Fenerbahçe Yönetimi Zico’nun saçmalıklarından müthiş rahatsız. Zico, iyi adam olabilir, zamanında büyük futbolcuydu, olabilir. Ancak kaçan şampiyonluğun baş sorumlusu kendisidir. B takımıyla, C takımıyla maça çıkması yetmezmiş gibi, saçma sapan oyunculara penaltı attırıp herkesi çileden çıkardı. Avrupa’da ikinci olsan bile başarılı sayılıyorsun. Ancak ülkemizde başarının tek bir kriteri var, o da şampiyonluk.

F.Bahçe’nin bir şanssızlığı da Avrupa Şampiyonası. Bütün takımlar şampiyonanın bitmesini ve piyasanın açılmasını bekliyor. İstediği adamlar milli takımlarda olabilir. Bu yüzden temmuz başına kadar beklemek durumunda.
Yazının Devamını Oku