Can Bartu

İki sorun

7 Ağustos 2008
SEMİH’in attığı ilk gol maçı bitirdi. Erken gelen bu golden sonra karşılaşma idman havasına döndü. Semih birbirinden güzel 4 gol attı. Birinde topu yerden tavana vurdu, ikincisinde nefis bir aşırtma ile fileleri havalandırdı. Üçüncüsünde yine köşeyi vuran bir vuruş yaptı. Son golü kafayla attı. Macar bek, Semih’in ilk golüne benzer bir pozisyonda topu kaleci Volkan’ın üzerine vurdu.

Fenerbahçe turu çok kolay geçti. Ancak sarı lacivertli takım açısından iki problem gördüm. Bunlardan birincisi Alex’in sahadaki yeri ve takım içindeki konumu. Eğer Alex’ten faydalanmak istiyorsan hücuma dönük oynatacaksın. Çift santrforlu düzende, Alex hemen arkalarında olacak. Dün gece olduğu gibi topu tutacak, geriye ya da solbeke verecekse fayda vermez. Eğer Alex’i hücum bölgesinin yakınına yerleştirirsen gol da atar, attırır da.

İspanya Milli Takımı’nın oyun düzeni Fenerbahçe’ye uymaz. Alex, orta sahada ne bir Xabi, ne de bir İnesta. Onlar kadar hareketli değil. Alex ayrı kalitede bir oyuncu.

Geriye oynuyor

Semih de çok geriye gelerek oynuyor. Dört gol attı. Ancak bu, rakibin zayıf olmasından kaynaklandı. MTK takımı, sadece iyi pas yapıyor.

Bir ikinci problem; sol kanatta görev alan Uğur Boral’ın devamlı geriye oynaması. Uğur’un önündeki beki geçip, takımı hücuma kaldırması lazım. O ne yapıyor? Topu sürekli geriye veriyor. Bir-iki kere yaparsın, tamam. Ama sürekli yaparsan olmaz. Bir kere depara kalk, rakibini geçip orta yap. Solaçıksın, ileri deparın nerede kaldı?

Bu maç, Şampiyonlar Ligi için ölçü değil. Şu an elindeki malzeme ile daha iyisini yapabilirsin. Alex, şu anki bölgede oynatmak demek, onu öldürmek demek.

Fenerbahçe’nin bundan sonraki rakibi Sırp Partizan. Onlar MTK’ya göre çok daha güçlü. Sahalarında oynayacakları ilk maçta skoru lehine çevirmek için her türlü imkanı kullanacaklar. Son sözüm Kazım’a... Gittikçe iyi oynuyorsun, karşındaki beke üstünlük sağlıyorsun. Ancak takıma gol attırman ya da senin atman lazım. Son vuruşları bir türlü yapamıyorsun.
Yazının Devamını Oku

Avrupa’daki gibi oynarsa işi zor!..

5 Ağustos 2008
Emre Belözoğlu, "F.Bahçe’de Can Bartu ve Cemil Turan gibi sembolleşip, efsane olmak istiyorum" dedi. Bu mümkün mü? MÜMKÜN tabi ki. Ama öncelikle Emre Belözoğlu’nun benim gibi biraz da basketbolcu olması lazım!.. Şaka bir tarafa, Emre Belözoğlu sarı lacivertli forma altında başarılı olmak, Fenerbahçeliler’in sevgilisi olmak, tekrar kendinden söz ettirmek ve tarihe geçmek istiyor. Bu onun en büyük ideali. Bunu da başarabilecek kalitede.

Ancak, Emre Belözoğlu’nun şunu iyi bilmesi gerekiyor. Avrupa’da sergilediği performansın ve sahadaki oyununun aksini Fenerbahçe’de sergilemeli. Çokça şut atmalı. Fazla miktarda pozisyon hazırlamalı. İleriye doğru oynamalı. Sol bekten topu alıp, sağ beke vermek oyun kuruculuk değildir. Emre Belözoğlu yetenekleriyle şut atacak, adam geçecek, verkaça girecek, asist yapacak ve forveti besleyecek. Defansına yardım edecek, hücuma katkı sağlayacak. Ondan beklenen bu. Avrupa’daki gibi korkak ve şahsiyetsiz oynarsa, F.Bahçe’de sıradan futbolcu olur.

Öncelikle her şeyin düzgün gitmesi için kendine iyi bakacak. Sık sık sakatlanmayacak ve kafasını değiştirecek. O zaman Fenerbahçe’de sevilen ve vazgeçilmeyen bir yıldız olabilir. O taraftar da onu bağrına basar, yüceltir.

Aykut ve Orkun’a inanmadılar

Galatasaray İtalyan kaleci De Sanctis’i kiraladı. Aykut ve Orkun varken bu takviye gerekli miydi?

BEN
her zaman söyledim. Galatasaray Yönetimi Aykut ve Orkun’u yeterli görmedi. Avrupa maçları düşünülerek De Sanctis’i kiraladılar. İnşaallah, iyi düşünüp bir karar vermişlerdir. Çünkü, ellerindeki kalecilerini de demorolize ettiler. Bana kalsa, Aykut ve Orkun ile yola devam ederdim. Kötü kaleci değiller ve geçen sezon onlarla şampiyonluğa ulaştılar. Bakalım, İtalyan file bekçisi ne performans sergileyecek, katkısı ne olacak.

Her şey bir yana Galatasaray’daki en büyük sorun ne kaleci, ne forvet. En büyük sancı Lincoln. Adam kafasına göre takılıyor. Kamptan erken dönüyor. Sakatlığını bahane ediyor, idmana çıkmıyor. Hazırlık çalışmalarına katılmıyor. Hep bir bahanesi var ve profesyonelce davranmıyor. Galatasaray’a gerçekten yazık. Lincoln bir kere saygısızlık yapıyor. Bütün hepsinin üzerine en büyük yanlışı da arkadaşlarına karşı yapıyor.

Salonda çalışıyor. Hep salonda zaten. Bu gidişle basketbolcu olacak. Geçen sezon hiçbir şey oynamadı. Bu sezon da bir şey verecek gibi gözükmüyor. Yönetimin bu sorunu derhal çözmesi, Galatasaray için en hayırlı iş olacak.

Futbolda kolay rakip yok

Devler Ligi ve UEFA Kupası’nda F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş ile üçte üç yapabilir miyiz?

ÜTE üç yapmamamız için bir neden yok. Fenerbahçe, MTK’yı geçer mi? Elini kolunu sallayarak geçer. Ondan sonra büyük ihtimalle Partizan çıkarsa, rakip biraz daha zorlaşacak. Sırplar, yıldızlarını Avrupa kulüplerine kaptırsa da eski Yugoslav ekolünün en iyi temsilcilerinden. Ama, Fenerbahçe onlardan daha iyi takım.

Steaua Bükreş zorlu bir rakip. Futbolda çantada keklik bir takım yoktur. Bunu, Türk spor yazarlarının çok iyi bilmesi lazım. Sahada kazanırsan, oynadığın oyunla kazanırsın. Öncelikle rakibine saygı duyacaksın. G.Saray için kolay bir rakip değil Steaua Bükreş. Beşiktaş’ın Siroki Brijeg engelini geçeceğini sanıyorum. Balkan takımlarıyla oynamamız da futbol bakış açıları bize benzediği için bir avantaj.

Süratli oynuyorlar...

Delgado ve Nobre, Beşiktaş’ın bu kez çok farklı olduğunu söylüyorlar. Siz yeni sezon öncesi böyle bir fark görüyor musunuz?

BEŞİKTAŞ
, oynadığı hazırlık maçlarında genelde iyiydi. Özellikle Schalke’yi yendikleri maçta onları çok beğendim. Ancak, geçen sezon ile arada büyük fark göremedim ben. Birbirlerine daha alışmış bir takım havasındalar ve biraz daha süratli oynuyorlar. Sezon başı hazırlıklarını iyi geçirdikleri ortada. Bu da takımda disiplin havasının olduğunun bir göstergesi.

Tello henüz istenen formda değil. Çizgisinin üzerine çıkan bir Cisse var. Fransız bu sezon daha fazla oyunda görünüyor, istekli. Delgado daha çabuk oynarsa, çok çok faydalı olur. Nobre, kalpten oynuyor. Yetenekleri kısıtlı ama varını, yoğunu ortaya koyuyor. Holosko, bunların içinde Delgado ile takıma sürat kazandıran, deparlı oynayan ve çok koşan faydalı bir isim. Ertuğrul Sağlam, onu iyi değerlendirip, doğru yerde oynatmalı. Zapotocny ve Sivok ileride çok faydalı olacak görüntüde. Seric, bana o intibayı vermedi. Beşiktaş’ın futbolcusu değil.

Yerlilerde, Serdar Özkan biraz daha ön plana çıkmaya başladı. Futbolcuların gerçek durumlarını ve takımlarına verdiklerini görmek için en az 6 haftaya ihtiyaç var. O süre zarfında oyuncuların kaliteleri belli olur. Bu takımlara ve ligin gidişatına da yansır.

Ceza hataydı

Beşiktaş’ta tek olumsuz taraf, iki İbrahim’in gönderilmesiydi. Bu büyük bir hata. Uzun maratonda onları aramaman yanısıra, ceza çok abartılı. Bu aile içinde olur. Bu kadar ön plana çıkarmamaları lazımdı. Bir oyuncu yemeğe frak ve smokin ile mi inecek? Böyle bir kavga Beşiktaş çatısı altında olmamalıydı. İki oyuncunun kaderiyle oynadılar. Bir de transferde önlerini kesiyorsun. Rakiplere gitmesinler diye. Olacak iş değil. Futbol Federasyonu’ndan bu konuyla ilgili ses çıkmıyor. Tık yok. Federasyon da bilmiyor ki ne söyleyeceğini.

Bu takıma sabır göstermeliler

Trabzonspor, Werder Bremen’i 3-1 yenerken göz kamaştırdı. Bordo mavilileri nasıl buldunuz?

T
RABZONSPOR’un golcüleri çalışmaya başladı. Umut ve Gökhan büyük uyum içinde. Savunmada Song ve Egemen de öyle. Burada önemli olan Ersun Yanal’ın kurduğu takımın adaptasyonu. İyi oyunculara sahipler ve başarıya ulaşmamaları için de önlerinde engel yok. Trabzonspor’un en büyük handikapı seyircisi.

Bu takım kötü netice alsa da seyirci arkasında durup alkışlamalı. En önemlisi, sabretmeli. Sabır göstermeli. Werder Bremen gibi bir takımı farklı yenmek kolay bir iş değil.

Trabzonspor Başkanı Sadri Şener’i çok iyi tanırım. Yakın dostumdur. İstanbul beyefendisidir. Asla, "Ben bilirim. Benim dediğim doğru" demez. O yüzden de diğer kulüp başkanlarından farklı görürüm onu. Türkiye’de başkansanız, her şeyi bilirsiniz. Ama Sadri Şener, danışır. Sorar, araştırır. İnce eleyip, sık dokumayı seçer. Transferleri de öyle yaptı. Trabzonspor yarışta olacak. Olmalı da. Buna en başta Türk futbolunun ihtiyacı var.
Yazının Devamını Oku

Fark olmalıydı

31 Temmuz 2008
MTK Budapeşte maçı Fenerbahçe açısından hafta arası oynanan iyi bir hazırlık karşılaşması gibiydi. Sarı lacivertliler zayıf bir takıma karşı mücadele etti. Oyunun hakimiydiler. Topu kullanan taraftılar ama hücumda etkinlik sağlayamadılar. Attıkları iki gol de uzaktan atılan şutlarla geldi. Ama, o pozisyonlarda toplar savunma adamlarına çarptı. Gol pozisyonuna girmeyi beceremediler. Güzia’nın bir kafası bir de Kazım’ın direkten dönen topu var. Onun dışında net gol pozisyonu yok Fenerbahçe’nin. Ama bakınca, oyunun tek hakimi. Topu sıkıştırmadılar, koştular ve çabuk oynadılar. Ancak, ileride bekleneni yapamadılar.

Orta sahada Selçuk tek başına. Ona Alex ve zaman zaman geriye gelen Semih destek oluyor. Bu kadar zayıf bir takım karşısında bu fazla göze batmadı. Ama, güçlü bir ekip önünde kora kor bir mücadelede Selçuk tek başına ne kadar ayakta kalabilir orası meçhul.

Gecenin adamı Kazım

Kazım’ı dün gece çok beğendim. Maçın adamıydı. Fenerbahçe’ye geldiğinden beri de en olumlu futbolunu oynadı. Avrupa Şampiyonası’nın ona verdiği moral de var ve Aragones tarafından da 11’de oynatılmaya başladığından beri çıkış içinde. Bir kere topu ayağına aldığında güzel hareketler yapıyor. Rakibini de geçiyor. Bir kanat oyuncusundan da beklenen budur. Sen rakibini geçersen, o zaman tehlike yaratırsın ve topu ileriye taşırsın. Kazım’ın yaptığını Uğur da sol tarafta yapmalı. Ama o Kazım kadar etkili değil. Kazım bir de topu rakibini geçtikten sonra daha iyi kullanabilse, faydası çok fazlalaşıcak. İngiltere’deki futbol mantalitesi onun beynine işlemiş. Adamı geçtiğinde hemen ceza alanında arkadaşlarını arıyor. Ama, Fenerbahçe dediğim gibi hücum bölgesinde çoğalamıyor.

Fenerbahçe’nin gücünü böylesine bir takım karşısında ölçmemek lazım. Burada sevinilecek tek nokta Roberto Carlos’un attığı golle rahatlaması. Uzun ve ağır bir sakatlık devresinden geçti. Klasına yakışır da bir gol attı.

Fenerbahçe bu takımı geçer. Macaristan’da nasıl oynar bilinmez ama bu kadar rahat oynarsa orada da kazanır. İlk maçı kazandığı için rahat bir görüntü sergilerse, yanılır.

Fenerbahçe’de şut oranı da arttı. Kaleyi yokluyorlar. Bu da çok olumlu. Şut atmadan, gol olmaz. Emre ikinci yarıda oyuna girdi. İlk kez sarı lacivertli formayı giydi. O da bir top kullanma ustası. Onun da bu takıma güç katacağı kesin. Futbol becerisi bakımından Alex, Güiza ve Semih ile de anlaşacaktır. Futbolun dili bir. Aynı lisanı konuşmaya gerek yok. Fenerbahçe dün gece çok rahat oynadı ve çok rahat kazandı. Ama bu futbolun karşılığında skor daha farklı olmalıydı.
Yazının Devamını Oku

Beşiktaş’ı çok beğendim

29 Temmuz 2008
Schalke’yi 2-1 yenen Beşiktaş, futboluyla da gözdoldurdu. Yeni transferler, siyah beyazlıların gücüne ne katar? SCHALKE maçında Beşiktaş, çok önemli bir sınav verdi. Bu karşılaşmada Ertuğrul Sağlam bir anlamda kafasındaki ideal 11’i sahaya sürdü. Savunmada forma giyen yeni transferlerden Zapotocny ve Sivok’u iyi buldum. Beşiktaş’a faydalı olacakları kesin. Daha sezon başı ve yeni bir takıma geldiler. Kolay değil. İleriki zamanlarda takıma daha fazla uyum sağladıklarında futbolları daha da iyiye gidecek. Boş değiller.

Öncelikle Beşiktaş’ı, Schalke karşısında çok beğendim. Organize bir takım görüntüsü verdiler bana. Süratli, mücadeleci ve çabuk futbollarıyla göz doldurdular. Bundesliga’nın da güçlü bir takımıyla oynadılar. Alman Milli Takımı’na önemli oyuncular veren bir takım Schalke. Kuranyi gibi de bir golcüye sahipler. Ne kadar hazırlık maçı etiketi olsa da Beşiktaş görüntü olarak parladı.

Tek yıldız Delgado

Bu tip maçlarda benim için sonuç önemli değildir. Ama kazanmak Beşiktaş adına tabiki güzel. Üstelik etkili futbol oynayarak da kazandılar. Ben, Beşiktaş’ın futboluna baktım. Böyle devam ederse bu sezon bambaşka bir takım izleyeceğimiz kesin.

Siyah beyazlılarda oyunu süsleyecek bir tek Delgado var. Becerisini oyuna yansıttığında Beşiktaş’ın futbolu da güzelleşiyor. Türk futbolseveri de zaten bu tip adamları sever. Tribüne geldiğinde onu coşturacak, ona keyif verecek futbolcuyu isterler. Eskiden beri bu böyle olmuştur. Dünyada da bu böyle. Milyon dolarları, Euro’ları niçin yıldızlara sayıyorlar. Delgado, Beşiktaş’ın yıldızı ve o sahada olduğunda siyah beyazlılar bir başka güzel oluyor.

Uğur İnceman çok iyi bir orta saha oyuncusu. Topu nereye atacağını bilen ve mücadeleci. Banko oynamalı. Tello’nun yerine oyuna giren Seric’in iyi bir sol ayağı var ama takıma katkı sağlayacak bir yapıda görmedim onu. İleride ne verir Beşiktaş’a bilinmez ama Seric, Beşiktaş’ın futbolcusu değil.

Ekrem ve Tuna da iyi oyuncular. Onların varlığıyla Beşiktaş kulübesi de güçlenecek. Bir takımın yedek kulübesi güçlü olursa, başarıya giden yolda daha emin adımlarla yürür.

Eskilerden Holosko gözüme çarptı. Çok koşuyor ve mücadele hırsı üst düzeyde. Diğerleri görevlerini yaptı. Cisse biraz daha düzgünleşmiş. Daha sağlam ve oyuna katkısı var. Tello ise bildiğimiz Tello değil. Futbolu gerilemiş. Hazırlık maçlarında yenilmezliğini koruyan Beşiktaş’ı, lig öncesi çok iyi gördüm.

Arda Avrupa için henüz pişmiş değil

Real Madrid taraftarlarının Ronaldo’nun yerine alınmasını istediği Arda, Avrupa’ya giderse başarılı olur mu?

ARDA çok yetenekli ve henüz daha çok genç. Galatasaray ve Milli Takım’da da yeni yeni kendini gösteriyor. Arda, Galatasaray’da iki sene daha beklerse, çok daha başarılı olacak. Henüz takımın üzerinde ağırlığını hissettiremedi. Galatasaray’a tek başına maçlar kazandırır, oyun döndürür. Takımın kaderini etkileyecek bir performans sergiler ve parlar. O zaman olur. Bunu yapacak kabiliyeti ve gücü var Arda’nın. Takımın tek başına patronu olması lazım. Klasıyla ve atığı gollerle, futboluyla. Bunun için de ona zaman lazım. Bugün Avrupa’ya gitmesi erken olur. Arda bana göre kanatlarda değil ileri ikilinin arkasında oynamalı. Hem gole gidecek hem de attıracak özellikleri var. Solda ve sağda da oynar ama o zaman da serbest bırakılmalı. Yeteneklerini böyle gösterebilir. Arda, Avrupa’ya açılmadan iyice pişmeli. Emre öyle gitti başarılı olamadı. Futbol şahsiyetini kullanamadı, erken gitmenin bedelini boşa geçen yıllarla ödedi. Arda, akıllı davranıp doğru zamanda Avrupa’da boy göstermeli.

Arıza olan tek yer orta saha

MTK Budapeşte maçı öncesi Fenerbahçe’nin durumunu nasıl buluyorsunuz?

FENERBAHÇE’nin durumu kötü değil. Ama daha iyi olabilirdi. Eğer orta sahaya takviye yapabilseydi, bunu söylemezdim. Aurelio’yu Real Betis’e kaptırdıktan sonra yeni transfer için rotayı yeni yabancıya çevirdiler. Oysa, Türkiye’de buraya transfer edilecek oyuncular vardı. Erken davranıp, Uğur İnceman’ı alabilirlerdi. Selçuk’u, Trabzonspor’a bırakmazlardı. Mehmet Topuz için ciddi girişimlerde bulunabilirlerdi. Bunlar çok iyi oyuncular. İllaki yabancı gerekmiyordu.

Golcüyü aldılar. Güiza, İspanya’nın kralı. Orada problem yok. Semih var gol kralı. Bir başka gol kralı daha var o da Alex. Sambacı, bu ikiliyi oynatacak oyuncu. Bu bölgede bir sorun bulunmuyor. Savunma da uyum içinde. Gökhan sağda, Carlos solda. Yerleri garanti. Lugano ile Edu ikilisi artık birbirlerine iyice alıştı. Uyum içindeler. Orada da pek arıza görünmüyor.

Acilen takviye şart

Ama, Fenerbahçe’nin orta sahası yok. Orta saha demek bir takımın hem kalbi hem beyni demek. Buradaki oyuncular hem hücuma güç verir, hem de defansı sağlam tutar. Orta sahanın manası budur. Fenerbahçe’nin tek eksiği burada. Buradaki açık nasıl kapanır, hangi oyuncuyla giderilir bilemem. Eğer, Avrupa’da başarı istiyorlarsa acilen takviye şart. Yoksa, Türkiye’de de ilerleyen haftalarda sıkıntı yaşanır.

Orta sahası olmayan bir takımda Emre gelince burayı ne kadar yükseltecek, bakacağız. Derinlemesine oynarsa, forvetle uyum içinde olursa, çabuk futbol sergilerse tamam. Ama yan top yaparsa o zaman etkisiz kalır.

Kezman’a yer yok

Semih ile Güiza ikilisi çok uyumlu. İkisi de egoist değil. Arkalarındaki oyuncularla da uyum içindeler. Kezman’ın bu takımda oynayacağını ümit etmiyorum. Kezman’ın geçmişinde yaptığı işler büyük ama Semih’in yaptığı kadar değil. Mantıklısı satılması. Appiah hala piyasada yok. İyi bir Appiah olsa bu orta sahada problem de kalmazdı ve en iyi transfer olurdu.

Başkan Aziz Yıldırım, kalecilerden memnun olduğunu söylüyor. O öyle diyor ama bence Serdar gitmemeliydi. Çok da faydalıydı. Başkan, futbolculara karşı biraz daha esnek, daha olgun ve babacan davranmalı. Otoriter oluyor ve onlar da çekip gidiyor. Oyuncuları hep böyle kaybettiler. Aurelio konusunda biraz hak veriyorum. Bu tip oyuncuların hep rüyalarında İspanya ve İngiltere var. O da kendisine teklif gelince hemen gitti. İyi de para aldı. Ama, Fenerbahçe yararlı olan ve banko bir futbolcusunu böyle kaybetmemeliydi. Başkan, sinirlendi ve katı davrandı. Aurelio her ne pahasına olursa olsun, tutulmalıydı.

MTK maçında F.Bahçe favori ama mücadele etmez, hızlı oynamaz ve topa sahip olamazsa tur zora girer.
Yazının Devamını Oku

Orta saha yok

24 Temmuz 2008
FENERBAHÇE, tek santfordan vazgeçti. Aragones’in ilk olumlu hamlesi bu oldu. İyi de oldu. Semih, Türkiye’nin gol kralı. Güiza, İspanya’nın gol kralı. İkisini de yan yana oynatıyor. Biri kulübede otursa yazık olacak. Aragones de doğruyu yapıyor. Güiza büyük umutlarla alındı. İyi bir transfer olduğu da ortada. Mükemmel de bir gol attı dün gece. Ne kadar iyi bir golcü alırsan al, orta sahan yoksa etkili olamazsın. Fenerbahçe orta sahasız oynuyor. Selçuk orada tek başına kalmış ve çırpınıyor. Dün geceki karşılaşma hazırlık maçıydı ve eksikleri görmek açısından da önemliydi. Fenerbahçe’nin de en büyük eksiği orta sahasının olmaması. Oraya acilen topu çok iyi kullanabilen, kesicilik özelliği olan, hücuma ve savunmaya destek veren bir oyuncu şart. Hatta bir değil iki isim alınması gerekir. Emre bu takıma girerse ne olur. Mutlaka iyi olur ama yine de transfer şart.

Fenerbahçe’nin geri dörtlüsü oturmuş durumda. Gökhan sağda çok iyi. Sakatlıktan çıkmasına rağmen büyük bir özveriyle oynuyor. Göbekte Lugano ile Edu ikilisi uyumlu. Solda, Roberto Carlos zaten rakipsiz. Kalitesi yeter. Forvette de sorun yok. Güiza ile Semih ikilisi zor bozulur. Ama orta saha için için aynı şeyleri söyleyemem.

Maldonado oynamalı

Kazım, enteresan bir oyuncu. O, daha çok güzel hareketler yapmak peşinde. ondan da keyif alıyor ama takım oyununda yok. Solda, Uğur vasatı aşamıyor. Alex’i, Aragones’in gelişiyle daha çok koşar gördüm. Bu da hem onun hem de Fenerbahçe adına büyük bir artı. Daha canlı bir Alex seyredeceğiz.

Aragones bu takımı koşturacak. O ortada. Kondisyonu da iyi Fenerbahçe’nin.

Ama, Avrupa’da bu orta sahadaki sorunla işi çok zor. Türkiye’de de kolay olmayacak.

Herkes Maldonado’yu eleştiriyor ama Şilili bu takımda banko oynar. Hem de elini kolunu sallayarak. Bir kere futbolu çok iyi biliyor. Kaliteli ve soğukkanlı. Boş alana iyi top atıyor, oyunu iyi okuyor. Bu tarz maçlarda ilk 11’de oynatılarak kazanılabilir. Ama, nedendir Maldonado’ya sırt çevrilmiş durumda. Belki de onun yerine çok daha değerli bir oyuncu alınacak. Bekleyelim, görelim. Aragones’in tavrı ortada. Futbolcular da bunu görmüş. Koşmayan, mücadele etmeyen ve takım oyununda olmayanlar bu hocadan formayı zor alır. MTK Budapeşte maçı çok önemli. F.Bahçe topu şişirmez ve iyi kullanırsa rakibini yener ve eler. Ama onlar da bir Macar ekolü taşıyorlar. Orta Avrupa futbolu oynuyorlar. Rakip zayıf ama sen topa hakim olamazsan, sahadan da boynu bükük ayrılırsın.
Yazının Devamını Oku

Orta saha güçlü olursa sorun yok

22 Temmuz 2008
Skibbe, Ümit’i tek forvet oynatırken, beşli bir orta sahayla takımını sahaya sürüyor. G.Saray bu oyun şablonuyla ne yapar? SKİBBE bu takımın teknik patronu. Yapacağı her şey de onun bileceği iş. Hazırlık maçları bu denemeler için yapılıyor. Ama bana kalırsa tek santrfor oynamanın bir manası yok. İleride çok iyi bir golcün olur, ama öyle bir orta sahan vardır ki onu her türlü beslersin. Göbekten, sağdan, soldan. Forvetin de aldığı topları çok çok iyi değerlendirip, golle sonuçlandıran bir yapıdadır. O zaman tek santrfor da çıkarsın, güçlü orta sahanla santrforsuz da oynarsın. İlerideki adama topu şişirerek kullanırsanız, yanılgıya düşersiniz. Bu şekilde futbol da oynayamazsınız, rakibin de üstünlüğünü kabul edersiniz. Rakibiniz de sizden ne kadar güçsüz bir takım olsa da bu durumda topu kullanma şansı bulur.

Kewell gibisi çok

Galatasaray’ın elinde alternatifleri var. Orta sahada ön liberoda Mehmet Topal, Türkiye’nin en iyisi. O zaten banko. Ayhan, Mehmet Güven ve Linderoth gibi isimler onun yanına monte edilecek. Ama Linderoth’tan savunmada da yararlanabilirler. O meziyetlere sahip bir oyuncu.

Lincoln geçen sene hiç faydalı olamadı. Bir takım problemler yaşadı. Öyle fazla disipline gelecek bir oyuncu değil. Onun huyuna, suyuna göre hareket edeceksin. Bu sene ondan daha fazla şeyler bekleniyor ve verecek gibi. Çünkü o kaliteye ve kapasiteye sahip. Arda solda oynuyor. O zaten hem solda hem sağda oynayacak yetenekte. Bu sezon daha da formda. Kewell büyük umutlarla alındı. Sol açıkta oynuyor. Ama, Galatasaray kadrosunda orada oynayacak çok oyuncu vardı. Avustralyalı futbolcunun neler vereceği hakkında önümüzdeki maçlara bakmak lazım.

Defansta Servet’in yokluğu göze çarpıyor. Tecrübesi ve fizik gücüyle takıma verdiği hırsla çok farklı bir oyuncu. Üstün bir kalitesi yok ama yüreğiyle oynuyor. Emre Güngör ve Emre Aşık da var ama bence en büyük eksik Song’un gönderilmesi. Çok kaliteliydi ve yararlı bir futbolcuydu. Aranacağı kesin. G.Saray kaleci konusunu da çok uzattı. Esasında iki iyi kalecisi var. Ama yönetim Şampiyonlar Ligi’ni düşünerek buraya takviye yapmak istiyor. Yoksa, Aykut da Orkun da Süper Lig için fevkalade iyi file bekçileri.

Skibbe’nin en iyi yaptığı şey ise gençlere önem vermesi. Genç futbolculara şans tanıyarak onların önünü açıyor. Bu da çok güzel.

Baltalamak için kolları sıvamazlar

Beşiktaş’taki muhalif kanadın ciddi bir şekilde başkan arayışına girmesini ve yeni bir oluşum içinde olmasını nasıl karşılıyorsunuz?

BU belli dönemlerde her kulüpte olur. Beşiktaş gibi bir kulübün son dönemlerde futboldan gelen sonuçlarla istenilen pozisyonda olmaması ve seyirciyi tatmin edecek şeylerin yapılmaması sıkıntı yaratıyordu. Muhalif grup da Beşiktaş’ı daha iyi bir yere getirmek ve yola sokmak için bu arayışlara girmiştir. Bunu yanlış anlamamak lazım. Kimse Beşiktaş’ı baltalamak için değil, yüceltmek için kolları sıvar.

Celal Kolot, Massimov ile yola çıktıklarını ve onun kendilerini sattığını söyleyerek, suçluyor. Ama, Beşiktaşlı bunları tanımıyor, bilmiyor. Ne olduğu meçhul olan bir hamlenin de sonu böyle oluyor.

Öncelikle Beşiktaş Yönetimi’nin yıllardan beri transferde büyük hatası var. Siyah beyazlı formayı o kadar gereksiz oyunculara giydirdiler ki takımı çok kötü durumlara soktular. Kötü de yabancılar alıyorlar.

Kimseyi geri çevirmedi

Hazırlık maçlarında seyrettiğim Seric, Beşiktaş’ın futbolcusu değil. Gençlere yazık. Onlar faydalı olacağına, böyle yabancılar Beşiktaş’ta forma giyiyor. Sinan Engin, Seric için "Muhteşem" diyor. "Kefilim" diyor. Oynamadığı zaman parasını sanki kendisi verecek. Getirdiği her adamın iyi olduğunu kendi transferlerinin tartışılamayacağı fikrine sahip. Bu yüzden de Beşiktaş son dönemlerde istenilen çizgisinin çok altında.

Demirören iyi bir Beşiktaşlı. Ailesi de öyle. O da tabi ki kulübün iyi olmasını futbol takımının şampiyonluğa ulaşmasını ister. Her türlü fedakarlığı yapıyor. Ertuğrul Sağlam ve Sinan Engin kimi istediyse aldı, ağzını açmadı. Ama o da tribüne oturup, rahat rahat maç seyretmek istiyor. Cebinden bu kadar para çıkıyor, karşılığını da almak için hala bekliyor.

Her türlü özveriyi göstereceksin. Fedakar olacaksın. Ama üzüleceksin. Herkes Yıldırım Demirören’i suçluyor. Peki eleştirenler onun kadar Beşiktaş’lımı. Bu kadar verici olabilirler mi? Ertuğrul Sağlam ve Sinan Engin’in burada rolü çok büyük. Başkan tek başına transfer yapmıyor. "Şu" diyorlar o da alıyor. Kimseyi geri çevirdiğini görmedim.

Ama Beşiktaş’a bakınca, Delgado, Holosko ve Nobre dışında iyi yabancısı yok. Takımı sırtlayacak ve götürecek isimlere ihtiyaç varken, yine sıradan yabancıları aldılar. Ben bu sezon Bobo’da rahatsızlık seziyorum. O da kendine oynamaya başlarsa, Beşiktaş için hiç iyi olmaz.

Fenerbahçe’nin en önemli eksiği Deivid

F.Bahçe’de Deivid’in ardından, Vederson ve Tümer de 3 ay yok. Sarı lacivertliler bu eksiklerin yerini nasıl doldurabilir?

DEİVİD’i ayırıyorum, Vederson ve Tümer’in takım içine yerlerini dolduracak oyuncular var. Vederson, bazen oynuyor, bazen oynamıyordu. Onun yerinde Uğur Boral var. Bir de rakipsiz ve bankoların bankosu Roberto Carlos.

Aragones’in denemeleri olacak takım içinde. Ondan yana sıkıntı yaşamaz. Fenerbahçe’de kalede Volkan yeri garanti. Defans Gökhan, Edu, Lugano ve Carlos’tan oluşuyor. Orası da tamam. Ama orta sahada problem var. Deivid ileriye de geriye de yardım ediyordu. Takım üzerinde etkili olan ve sonuca imza atan bir futbolcuydu.

Tümer’in, Alex’in alternatifi olduğunu söyleyenler var. İkisi de aynı tarz oynuyor gibi gözüküyor ama farklı meziyetlere sahipler. Tümer, daha fazla ileri gitmeyi seviyor. Alex ise daha umursamaz oynuyor ama çok etkili her şeye rağmen. Tümer, zaten milli takımda da sakattı. Uzun bir süredir de sarı lacivertli formayı giymiyordu. Eksikliği büyük bir rol oynamaz.

Fenerbahçe’nin yedek kulübesi de zayıf. Avrupa’da başarı istiyorlarsa bu kadroyla işleri zor. Orta sahaya topu iyi kullanan iki tane kaliteli oyuncu almaları şart. Bunu daha önce de belirttim ama sarı lacivertli yönetimden bir hamle yok. Eğer, Avrupa’da geçen sezonki çizgi düşünülmüyorsa Türkiye’de bu takım öyle veya böyle yarışın içinde sonuna kadar olur. Şansı varsa şampiyon olur, yoksa olamaz. Ama bir gerçek var ki komple bir takım görüntüsü de asla veremez.

Güiza yalnız kalıyor

Güiza, ilk hazırlık maçında golünü attı. İspanyol oyuncu F.Bahçe için aranılan kan mı?

ÖNCELİKLE kaliteli bir yapısı var. Deparlı. Kısa mesafede çabuk. Gole yakın olacağını da biliyor. Ceza sahası içinde akıllı ve etkili. Bunları bir kenara koyarsak, Güiza iyi transfer. La Liga’da gol kralı olmak her babayiğidin harcı değildir. Ama, iyi transferi kullanabilmek için iyi oyuncularının olduğu bir orta sahan da olacak. Yoksa Güiza’ya ne top gelir ne de pozisyona girer. Kendi meziyetlerini ve hünerlerini kullanarak goller bulur.
Yazının Devamını Oku

İbrahim’leri yok etmek için her şeyi yaptılar!..

15 Temmuz 2008
Ertuğrul Sağlam, satışa çıkarılan İ.Üzülmez ve İ.Toraman’ın affedilmeyeceğini söyledi. İkilinin yokluğu Beşiktaş’ı nasıl etkiler? BEŞİKTAŞ’ta banko oynayan iki oyuncu bir anda gözden çıkarıldı. Terlik kavgası bahanesinin arkasına bu olayı sığdırmamaları lazımdı. Yönetim ve teknik heyet iki futbolcuyu da bir anda sildi. Satışa çıkarılma kararı çok yanlış.

İlk yanlışın kamp seçimi yerinde olduğu ortada. Futbolcuların rahat dolaşacağı, şort ve terlik giyeceği bir yerde kamp yapacaksın. Oyuncunu rahat ettireceksin. İki futbolcunun daha önceki sürtüşmelerine de çözüm bulamamışlar. Sonunda yine patladılar. Bu da ikinci yanlış. Biri takım kaptanı öbürü de onun veliahtı. İkisi de takım üzerinde söz sahibi. Ama arkadaşlarının önünde örnek olacaklarına, birbirlerine giriyorlar. Bu bir anlamda güç gösterisi ve onun getirdiği sürtüşmenin eseri. "Terlik" bahanesi çok komik.

Yönetim konuşturuyor

Bu olay çok büyütüldü. Beşiktaş gibi bir kulüpte bu hadise, siyah beyazlı çatı altında kapatılmalıydı. Ama, burada yönetim ve teknik direktör Ertuğrul Sağlam bir karar aldı. İki futbolcunun da bileti kesildi. Hatta, Ertuğrul Sağlam açıklama yaparak ikilinin asla bir daha siyah beyazlı formayı giyemeyeceğini ve dönüşlerinin mümkün olmadığını üstüne basa basa söyledi.

Gerekçeleri yanlış olan bir karar aldılar. Ertuğrul Sağlam’ın bu kadar net konuşmasının ardında yönetimin rolü var. Yönetim bu talimatı vermese, Ertuğrul Sağlam konuşamaz. O hoca olarak öncelikle bunları kazanmak zorunda. İkisini de barıştıracağına, kestirip atıyor. İbrahim Üzülmez de İbrahim Toraman da uzun yıllardır Beşiktaş’ta oynuyorlar hem de banko. Yoklukları uzun maratonda hissedilecektir.

Tam bir komedi!..

Bir de ikisini satışa çıkarıp, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor’a gidemez diye madde koyuyorlar. Bundan daha komedi bir tablo olabilir mi? "Git" diyorsun ama özgürlüğünü kısıtlıyorsun. Hem istemiyorsun hem de engel koyuyorsun. Federasyon bu durumda, "Sen ne yapıyorsun?" diyerek Beşiktaş Yönetimi’ne hesap sormalı. Bu daha önce bu tarz yollara başvuran diğer kulüplere de örnek olur.

Maldonado gönderilmemeli

Aurelio’yu, R.Betis’e kaptıran F.Bahçe yeni arayışlara girdi. Kontenjanı dolu olan sarı lacivertliler hangi yabancısıyla yollarını ayırmalı?

FENERBAHÇE
’de karışık bir durum var. Aurelio, artık Real Betis’li. Ama bu oyuncunun sarı lacivertliler ile bir yıllık opsiyonu var. O sözleşmenin altında da Mehmet Aurelio’nun imzası. Bu durumda CAS’a gidecek olan Fenerbahçe sadece belki sambacıdan para kazanabilir. Ama, Aurelio’nun yokluğu şu an sarı lacivertlilere olumsuz yansır.

Aurelio, geçen sezon çok başarılı bir performans sergilemedi ama orta sahada ikili mücadeleye giren tek oyuncuydu. Appiah’ın durumu belli değil. Gidecek mi, kalacak mı? Kezman’ı isteyen takımlar var ama Sırp golcünün kafasındaki parayı vermiyorlarmış. Fenerbahçe’nin kontenjanı dolu. Boşaltmak istiyorlar ama bunu nasıl yapacakları da belirsiz.

Orta sahaya savaşçı ve topu iyi kullanan bir oyuncu lazım. Appiah olsaydı farketmezdi ama o da yok. Maldonado’nun yollanacağı söylentileri var. Eğer böyle bir şey yaparsa Fenerbahçe hata eder. Çünkü, orta sahada iyice zayıf kalırlar. Ne Selçuk ne de Deniz o bölgeyi kaldıracak oyuncular değiller. Bu tarz oyuncuların yanındaki arkadaşına yardımı olur. Ama, Fenerbahçe Selçuk ve Deniz ile oyunu karşı tarafa yıkamaz, ağırlığını koyamaz. Maldonado bu ikisinden daha iyi.

Deivid önce ayağını kırdı, ardından da annesini kaybetti. Şanssız ve moralsiz günler geçiriyor. Oysaki geçen sezonki performansı çok parlaktı. Fenerbahçe için büyük silahtı. Onun yokluğu ve Aurelio’nun gidişi sarı lacivertlileri etkiler.

Ne yapıp edip, iyi bir orta saha oyuncusu alınması şarttır. Hatta bir değil, iki tane iyi oyuncunun transferi Fenerbahçe için acilen gereklidir.

Song gibi savunmacı alınmalı

 Orta saha ve hücum oyuncusu bolluğu yaşayan G.Saray, savunmadaki sıkıntıyı nasıl gidermeli?

SONG
’a yaşlı diyorlardı. Ama, sahada öyle bir hali yoktu. Mühim olan bir futbolcunun verdiği mücadeledir. Galatasaray onunla yollarını ayırdı. Trabzonspor da kendisine çok faydalı olacak bir oyuncuyu transfer etti. Galatasaray, Song’u arayacak.

Çok para aldığı için Song’u gönderdiler. İyi oyuncuysa, çok para alır. Yerine adam alınmazsa, Galatasaray büyük sıkıntı çeker. Servet özveri ile sakat sakat oynuyor. Ama her an sakatlığı nükseder ve uzun bir süre sahalardan uzak kalabilir. Galatasaray için çok önemli bir oyuncu ama sağlam değil. Emre Güngör, Türk Milli Takımı’nda sakatlandı. O da sezon başında yok. Emre Aşık tekrar umut oldu. Eksiklik hissedilirse, Mehmet Topal’ı orada değerlendirebilirler.

O zaman da orta sahada sıkıntı doğacak. Mehmet Topal’ın yerine forma giyecek olan Tobias Linderoth ile Ayhan Akman var ama onlar Mehmet Topal gibi savaşçı ve topu iyi kullanabilen oyuncular değil.

G.Saray’ın çok parası yok. Bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Önceki sezon Mondragon’u gönderdiler, şimdi de Song’u. Mondragon’u mumla aradılar. Song’u da aramamak için onun ayarında ve kalitesinde birini takıma monte etmeliler. O bölgeyi toparlayacak bir transfere ihtiyaç var. Galatasaray’ın orta sahası ve forvet elemanları iyi. Burada sorun yok ama savunmadaki sıkıntı lig öncesi hiç de iç açıcı değil.

Bütün iş seyircide 

Transferin flaş ekibi Trabzonspor, şampiyonluk yarışının içinde olur mu?

OLUR
. Trabzonspor uzun yıllardır zirve mücadelesinin dışında kalıyor. Ama, onların her zaman şampiyonluk yarışının içinde olmaları gerekiyor. Bu kez çok güçlü bir kadro kurdular. Akılcı transferler yaptılar.

Trabzonspor’da bütün iş seyircide. İlk hafta maçlarında kötü sonuçlar alsalar da uzun maratonu düşünerek takıma destek vermeliler. Seyirci, takımının arkasında durmazsa Trabzonspor’dan bir şey beklememek lazım. Ama, destek gelirse sonuna kadar zirve yarışının içinde olurlar. Başa oynar ve çok da can yakar. Ben bu sezon bambaşka bir Trabzonspor seyredeceğimize inanıyorum.
Yazının Devamını Oku

En yakın isim Levent Bıçakcı

8 Temmuz 2008
Hasan Doğan’ın ölümü Futbol Federasyonu’nu ve Milli Takımları ne yönde etkiler? Yerine sizce göreve kim gelmeli? HASAN Doğan düzgün bir adamdı. Allah rahmet eylesin, ailesine de sabırlar diliyorum. Bence Türkiye Futbol Federasyonu görevlerini bilmiyor. Para problemleri yok. En büyük sorun, kulüplerin nasıl idare edileceği, Türk futbolunun yapılanması. Bir Rezerv Lig kurulmak isteniyor. Yapılanma tamamen yanlış.

Türk Milli Takımı’nın başarısı ya da başarısızlığı Futbol Federasyonu Başkanı’na yüklenemez. O, elindeki imkanların en iyisini kullanıyor. Hasan Doğan’ın ölümünden sonra Futbol Federasyonu’nun yeni başkanını kulüplerin tayin etmesi lazım. Bana göre Türkiye’de bu işi en iyi yapacak kişi Şenes Erzik’tir. Ancak o da bu görevi kabul etmiyor. Haluk Ulusoy’un tekrar seçilme şansı varsa o da aday olabilir.

Bence tekrar aday olması yakışık almaz. Benim görüşüm bu göreve en yakın isim Levent Bıçakcı’dır.

Kaptanlar affedilmeli

 Beşiktaş’ta kavga eden iki kaptan İ.Üzülmez ile İ.Toraman’ın kadro dışı bırakılma kararını nasıl buluyorsunuz?


KAMPTA iki takım kaptanı terlik yüzünden kavga ediyor. Kamp bu, yemeğe terlikle de gelinir, şortla da, eşofmanla... Toraman’ın bu şekilde giyinmesi gayet doğal. Adamın smokin giyip, kravat takacak hali yok ya... Kavgayı tasvip etmek yanlış. Kavganın sebebi eski bir husumete de dayanıyor olabilir. Yönetimin kavga eden iki kaptanı kamptan göndermesi doğru olabilir. Bu iki oyuncu belki bundan sonra daha düzgün düşünür.

Beşiktaş ilginç bir kulüp. Kendi kendine problem yaratma konusunda üstlerine yok. Kampta kavgalar da olur, tartışmalar da... İbrahim Üzülmez ve İbrahim Toraman takımın kaptanları ve ilk 11’de görev yapan iki oyuncu. Bence yönetim ileride ikisini de affetmeli. Burada tartışılması gereken, kaptanların kavga etme noktasına nasıl geldikleri. Asıl bu sorun ortadan kaldırılmalı.

Deivid’in yerine adam alınmalı

 F.Bahçe ayağı kırılan Deivid’in yerine yeni bir transfer yapmalı mı?


EĞER bir oyuncunuzdan sakatlığı ya da hastalığı nedeniyle uzun süre yararlanamayacaksanız, UEFA’nın kurallarına göre sözleşmesini dondurur ya da iptal edersiniz. Böyle bir şanssız sakatlık sonrası Fenerbahçe’ye herhalde bir hak tanınacaktır. Fenerbahçe de yeni teknik direktörü Aragones’in eksikliğini hissettiği bölgeye gerekli takviyeyi yapacaktır. Aragones, Deivid’in oynadığı bölgeyi biliyor.

O bölgeye mi, yoksa başka bir yere mi adam ister bilemem. Bir de Appiah olayı var. Fenerbahçe, Ganalı futbolcunun parasını günü gününe ödedi. Şimdi sözleşmesinin feshedilmesini bekliyor ki, yerine başka oyuncu transferi yapabilsin.

Kewell sağlıklıysa faydalı olacaktır

 Son 2 sezonda yalnızca 16 maç oynayan Harry Kewell’in transferini doğru buluyor musunuz?

SAKATLIĞI geçmişse eski performansını gösterebilir. Ancak, yönetimin bu oyuncuyu iyi bir sağlık kontrolünden geçirmesi lazım. Bizdeki yöneticiler tuhaf. Gösterişe çok meraklılar.

Seyircilere yaranmak için transferleri çok abartıyorlar. Yeni bir oyuncu ya da antrenör geliyor, taraftarlar havaalanına akın ediyor. Bu, dünyanın hiçbir yerinde yok. Bu organizasyonlar yöneticilerle, taraftarların bir araya gelmesiyle oluyor. Güzel bir görüntü değil. Kewell, belki çok faydalı olacak. Belki de hiç oynayamayacak. Bunu zaman gösterecek.
Yazının Devamını Oku