Yüzde 5 zamma rağmen otomobil fiyatları hálá uygun

Otomobildeki vergi yükü, geçen hafta yapılan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) artışıyla daha da yükseldi.

Vergi yükündeki artışla birlikte, otomobillerin anahtar teslim satış fiyatları ortalama yüzde 5 oranında zamlandı. Zam, fiyatlara otomobillerin silindir hacmine göre 1 milyar lirayla 30 milyar lira arasında yansıdı.

ÖTV artışına rağmen, otomobil fiyatlarının hálá uygun olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü, yılbaşı itibariyle otomotiv firmalarının yeni fiyat ayarlaması yapacak olması ve hükümetin tüketici kredilerindeki KKDF oranını artırma planları, satın alma maliyetlerini yükseletecek. Ayrıca, yılbaşı itibariyle Motorlu Taşıtlar Vergisi'nin yüzde 11.16 oranında artacak olması da, bu maliyeti yükseltecek başka bir unsur olacak.

KAMPANYALAR TAM GAZ DEVAM

Bunun yanı sıra, otomotiv firmalarının ellerindeki stokları eritebilmek amacıyla ÖTV zammını fiyatlarına yansıtmayarak kampanyalar düzenleyecek olması da tüketiciler için önemli bir avantaj sağlıyor. Bütün bunlar değerlendirildiğinde, şu anda otomobil fiyatlarının uygun ve otomobil almak için cazip bir dönem olduğu söylenebilir.

Sektör yetkilileri de bu konuda görüşbirliği içinde... Yüzde 5'lik ÖTV zammına rağmen, fiyatların ucuz olduğunu savunan sektör temsilcileri, yeni yılda yeni bir vergi artışı beklediklerini belirterek, 'Bu zammı dikkate alacak olursak yine de bu yılın son iki ayı otomobil almak için cazip olabilir' diyorlar.

Çatısı altında yüzlerce yetkili satıcıyı bulunduran Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) ise 'Tüketiciler ürkmesin, bayiye gelsinler bir orta yol bulunur' çağrısı yapıp, ÖTV zammının hepsinin tüketiciye yansıtılmayacağı mesajını veriyor.

Günah keçisi otomobil mi

Merkez Bankası verilerine göre 2004 yılı ocak-eylül ayları arasında cari işlemler açığı 10.5 milyar dolar... Hükümet, bir süreden beri otomobil ithalatını bu açığın başlıca nedeni olarak gösteriyor. DİE verilerine göre bu yılın ilk dokuz ayında kara taşıtları ile bunların aksam ve parçalarının ithalatı 7.5 milyar doları buluyor. Bir başka deyişle toplam ithalatın yüzde 13'ünü otomotiv ürünleri oluşturuyor.

Otomobil ithalatının payı, bu toplam içinde sadece 2.6 milyar dolar civarında... Yani, hükümetin söylediği gibi yüksek bir oran değil. Geri kalan rakamın, 500 bin adeti ihracat olmak üzere toplam 850 bin adet taşıt aracı üretimi ile parktaki 8.5 milyon adet motorlu aracın aksam ve parça ihtiyacına ve diğer taşıt araçları ithalatına ait olduğu bildiriliyor. Bu tablo, Türk ihracatının lokomotifi olan otomotiv sektörünün üretimde kullandığı parçaların ithalatının cari açıkta önemli bir rol oynadığını gösteriyor.

Son yıllarda 10 milyar dolarlık bir ihracat rakamına ulaşan otomotiv sektörü, üretim yapacak ki, ihracatı büyüsün. Ne yani, 'açık büyüyor diye' otomobil üretiminde kullanılan parçaların da ithalatını mı önleyelim. İthal otomobili günah keçisi yapıp, Türk otomotiv sektörüne darbe vuruluyor. Sektörün rekabet gücünü sarsan bu vergi artışları devam eder ve yanlıştan dönülmezse, rekabet gücünü artıracak yeni yatırımların önü kapanır. Türkiye, yakın bir zamanda, sadece ithalat yapan bir ülke olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir.

Otomotiv sanayiinin sonu 'Devrim'e benzemesin

Hükümet bir taraftan artan ihracatla övünerek, '10 yılda 500 milyar dolarlık ihracat' hedefini açıklıyor, bir taraftan da ÖTV artışı gibi kararlarla, ihracatın lokomotifi haline gelen otomotiv sektörünün önünü tıkıyor. Geçtiğimiz hafta otomotiv sanayinin en tepesindeki isim olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun ile sürekli ihracat başarısıyla övünen Kürşat Tüzmen'den zamma ilişkin düşüncelerini açıklamalarını bekledim. Ama farklı bir görüntüyle karşılaştım.

Bakan Çoşkun ÖTV zammının açıklandığı gün, Ankara Ticaret Odası'nda sergilenen ilk Türk otomobili Devrim'e binmiş. Sanayi Bakanı'nın, yerli otomobilleri teşvik etmesi bakımından, Devrim'e binmesini taktir ettim. Ancak, bu olayın aynı gün yaşanması şaka gibi geldi. Coşkun'dan Türk otomotiv sanayiini teşvik etmek için tarih olmuş Devrim'e binmesi yerine, sektörün önünü açacak projelere imza atmasını beklerdim. Coşkun'un Türk otomotiv sanayiinin, 'İhraç pazarlarındaki rekabet gücümüzü kaybediyoruz, bu kararlar Türk otomotiv sanayinin önünü tıkıyor' feryatlarına kulaklarını tıkamasını anlayabilmiş değilim. Kimse farkında değil, ama Türk otomotiv sanayiinin sonu Devrim projesine benzeyebilir. Coşkun ve Tüzmen'in bu konu hakkındaki düşüncelerini merak ediyoruz. Otoyaşam sayfaları her ikisinin de görüşlerine açık...

Dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in talimatıyla geliştirilen ilk Türk otomobili ünvanına sahip Devrim, 1961 yılında TCDD tarafından üretildi. 4 adet üretilen Devrim otomobilinde bugün sadece birisi ayakta.
Yazarın Tüm Yazıları