Yeni açılım şart

Türkiye Jokey Kulübü’nün desteğiyle dünya çapında işler yapabileceklerini söyleyen Tarım Bakanı, “At yarışlarının düz koşular dışında çeşitlendirilmesi gerekiyor.”

Haberin Devamı

YILDA 2 katrilyonun üzerinde bir gelir, yaratılan 10 katrilyondan fazla katma değer ve çoğu kırsal kesimden onbinlerce insanımızın yararlandığı geniş bir istihdam alanı. Atçılıkla ilgili rakamsal veriler bu işin artık ihmal edilemeyecek kadar büyük, dev bir sektör haline geldiğini ortaya koyuyor. Otorite Tarım Bakanlığı. Dolayısıyla büyük patron da Tarım Bakanı. Sayın Mehmet Mehdi Eker’i makamında ziyaret ettik. Atçılığın ve at yarışçılığının çok önemli sorunlarını tartıştık. Biz sorduk, o içtenlikle cevapladı...* Sayın Bakan, bize önce “At”ı anlatır mısınız? At çok asil bir yaratıktır, çok özel bir hayvandır. Bazı yazarlarımız, şairlerimiz, örneğin Necip Fazıl Kısakürek atın hayvan olarak tanımlanmasına dahi karşı çıkmıştır. “O hayvan değildir, insanla hayvan arasında bir yerdedir” diyor. At bizim için biolojik bir varlıktır. Bu toprakların, bu kültürün bir parçası, bir vazgeçilmezidir. Olmazsa olmazıdır.* Peki onların yarıştırılmasına nasıl bakıyorsunuz? Türkiye’de atçılık sektörünün geliştirilmesinden sorumlu kişi olarak benim düşüncem şu. Biz at yetiştiriyoruz, at yetiştirmek durumundayız, mecburiyetindeyiz. Dedim ya, at bizim olmazsa olmazımızdır. Peki yetiştirdiğimiz atı iyi mi yoksa kötü mü yetiştirdik, bunu bilmemiz, ölçmemiz gerekmez mi?. Gerekir elbette. İşte bunu ölçmek için de bu atları yarıştırmamız lazım. Bunu ölçmenin başka bir yolu yok. Atlar yarıştırılmadan, “Kim kimden daha hızlı” bunu bilme imkanına sahip değiliz.İlk kez ben dile getirdim*  Günümüzde insanların bile başarıları yarıştırılarak tespit ediliyor. Bu doğrultuda çok haklısınız.Sonuçta yapılan sınavlar da birer yarış değil mi? Normal olarak bu bir performans ölçme kriteridir. Ben bunu ilk defa 2005 yılında telaffuz ettim. Bu değerlendirmeyi ilk kez ben dile getirdim. TJK yöneticileri de bu işin ilk defa böyle doğru gerekçelendirildiğini ve doğru bir zemine oturtulduğunu söylediler. Bu gerçekten önemli bir tesbittir. * Ya müşterek bahisler? Eğer atçılar, yarış müessesesi, etkili kişiler, toplum önderleri, kamuoyu oluşturanlar konuyu doğru olarak ortaya koyarlarsa toplumdaki “atçılığın kumar gibi algılanması” yanlışı kendiliğinden bertaraf edilmiş olur. Yoksa biz, atçılığı kumar oynamanın vasıtası haline getiren bir kurum ve kişiler olarak algılanırız. Bu yanlış bir algıdır. Ama maalesef toplumda bir kesim insanda bu algı hatası, algı kusuru var. Astigmat gibi düşünün. (Gülüyor.)* Yanlış veya eksik tanıtım, daha doğrusu bir PR sorunu diyebilir miyiz sayın Bakan?. Elbette. Dolayısıyla atçıların bunu, bu yanlış algıyı yıkmaları, düzeltmeleri gerekiyor. İş gene atçılara düşüyor desenize. * Şüphesiz. Niye, atçılara düşüyor? Çünkü, bu işten mağdur olan, mutazarrır olan doğrudan doğruya kendisidir, onun için. Dolayısıyla, sonunda zarar görecek kişi mademki biziz, o halde bu işi düzeltmesi gereken de biziz. İnsanlar bizim hakkımızda yanlış düşünüyor diyerek konuyu kapatmaya çalışma lüksüne sahip değiliz. Onlara yukardaki analiz ve tesbitimi uygun mekanizmalarla anlatmamız lazım. Uygun dil araçlarıyla, uygun iletişim teknikleriyle, iletişim vasıtalarıyla anlatmamız lazım. Bu, genel anlamda toplumdaki atçılıkla ilgili bakışı değiştirecektir. Ve o zaman, bakış değişince yani, ilgi de artar. Algı problemi var* Bu işe kumar diyenler de var sayın Bakan. İstatistikte bir kural, bir tarif vardır. Popülasyon olan yerde varyasyon da vardır. Yani bir yerde birden fazla birey varsa, o bireyler arasında farklı görüşler de olacaktır. Bu doğaldır. Burada bir algı problemi var. Aslında bunu düzeltmek gerekiyor. Bu bakış açısı sakattır demekle bizim sorumluluğumuz bitmez. Sonuçta, insanlar bu işin bir yüzünü görüyor, diğer yüzüne bakmıyor.. * Maddi gücümüz uluslararası rekabete yeter mi sizce?. Belki çok büyük değil ama maddi gücümüz var. Ancak gücümüzü şu ana kadar çok planlı ve programlı kullanamadık. Herkes bireysel olarak kendi gücü kadar iş yapmaya kalkıyor. Oysa birlikte hareket edilirse, Jokey Kulübün’de desteği ile dünya çapında işler yapabiliriz. Birlikten kuvvet doğar. Ben ayrıca at yarışlarının düz koşular dışında çeşitlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.* Biraz da şu meşhur yüksek vergi ve kesintilerden söz etmenizi istiyorum sayın Bakan. Her hafta yazmaktan bıkmadınız. (Gülüyor). Doğrusu ben de yüksek buluyorum. Bildiğiniz gibi, daha önce yüzde 65-68 seviyelerine kadar çıkmış bulunan kesinti ve vergileri 2006 da yaptığımız yasal düzenleme ile yüzde 50 seviyesine düşürdük. Atçılığı gelişmiş dünya ülkeleriyle mukayese ettiğimizde oran hala yüksek, biliyorum. İnsanlar para kazanma umuduyla müşterek bahis oynuyor. Kesintileri düşürerek pastayı ne kadar büyütebilirsek, müşterek bahis oynayan insan için o kadar cazip olur. Aslında 2006 da yaptığımız bir devrimdi ama, aynı gerekçelerle vergi ve kesinti oranını daha da düşürmek gerekiyor. Uzun vadede bunun maliye ve hazineye daha yüksek getiri sağlayacağı iddiamızı sürdürüyoruz.* Kararlı görünüyorsunuz. Ben gerekli çabayı gösteriyorum.. Bakalım artık, bu yıl olur, seneye olur. Gayret içerisinde olacağız.Miras bırakıyoruz * Diyarbakır Hipodromu kapılarını açmak için hazır. O bölgenin tarihsel anlamda atçılıkla bir bağı var. Özellikle arap atı konusunda tarihten gelen bir rolü var. O yöre tarih boyunca çok iyi atların yetiştirildiği bir merkez. 60’lı 70’li yıllarda Diyarbakır’da mahalli yarışlar yapılıyordu. 1927’de de yapılıyormuş. Biz şimdi orada hipodrom yapmakla oranın tekrar atçılıkla bağını kuruyoruz. Benim oralı olmamla bu yatırımın hiçbir ilgisi yok. Gelecek kuşaklara iyi bir miras bırakma iddiasındayız, o kadar. İyi olacak inşallah.* Daha önce Yüksek Komiserler Kurulu üyeliği de yaptınız. Atçıların sorunlarını çok iyi bildiğiniz ve yakından takip ettiğiniz malum. Onlara bir mesajınız var mı?31 yıldır bu bakanlıktayım. 15-16 tane bakanla çalıştım. Açık söyleyeyim, bakan olarak benim kadar atçılığa ilgi gösteren kişi yok denecek kadar azdır. Hangi bakan atçılığın, Jokey Kulübü’nün ve onların faaliyetlerinin bu kadar destekçisi oldu, onlara bu kadar katkı sağladı, bu kadar önlerine düştü. Atçıların gönlü rahat olsun, bakan olarak da, birey olarak da gücüm ve ömrüm yettiği sürece onların yanında olacağım.* Teşekkürler sayın Bakan. Ben de şahsım ve bakanlığım adına, atçılığa verdiğiniz önem ile destek için, size ve Hürriyet gazetesine teşekkür ediyorum.

Yazarın Tüm Yazıları