Yemeğiniz 2 no’lu yazıcıda hazır!

.

Haberin Devamı

Tarihin en başarılı liderlerinden, dünyaca ünlü imparator Napolyon Bonapart’ın aslında çok bilinmeyen bir özelliği daha var: Gıda sektöründeki etkisi bugün hala süren bir buluşa aracılık etmiş olması. Napolyon 1795 yılında, yüzyıllardır çözülemeyen “gıdayı uzun süre saklayabilme” sorununa çözüm bulacak ve böylece ordusunun düşmanları karşısındaki gücünü artıracak kişiye 12.000 frank ödül vereceğini duyurdu.

Bu sorunun çözümünü yaklaşık 10 yıl sonra, Fransız şekerlemeci Nicolas Appert buldu. Appert’ın Gıda maddelerini hava almayan kavanozların içine koyarak ısıtmak, kaynatmak ve yine hava almayacak şekilde saklamak üzerine kurulu sistemi bugün, gıdaları taze tutmamızı sağlayan konserve teknolojisinin atası oldu. Halen Appert’in anısına, bu işleme “apertizasyon” dendiği de oluyor.

Appert’in bu basit yöntemi hızla yaygınlaştı ve ilk patenti İngiliz tüccar Peter Durand tarafından teneke kutuda uygulanmış haliyle alındı ancak halen seri üretimde kullanılamıyordu çünkü kutuların açılması çok zordu. Burada devreye başka bir girişimci, İngiliz Robert Yeates girdi ve konserve açacağını icat ederek bu sorunu çözdü.

Gıda sektörü tarih boyunca, tüketici ihtiyaçlarına yanıt vererek ve onların sorunlarına yenilikçi çözümler üreterek ilerledi. Örneğin en başta askerlerin gıda ihtiyaçlarını kolay ve hızlı bir şekilde karşılamak için üretilen hazır gıdalar, sonrasında herkes için üretilmeye başladı. Hızlı, ucuz ve zahmetsiz gıdanın önemini kavrayarak en başarılı girişime imza atanlardan biri, McDonald’s’ı kuran Richard ve Maurice kardeşler oldu.

Tüketici ihtiyaçlarından ilham alan gıda sektörünün yolu, teknolojinin desteğiyle yapılan büyük sıçramalar ekseninde şekillendi. Buzdolabı, alüminyum folyo, mikrodalga fırın derken yakın zamanda internetten yemek siparişi vermeye imkan kılan girişimlerin de katkısıyla bu sektörün yolu kaçınılmaz şekilde dijital dünyayla da kesişti.

Dünyanın en büyük ve en geniş coğrafi dağılıma sahip sektörlerinden biri olan gıda sektöründeki dönüşüm hiçbir zaman durmadı. Bugün ise dünya genelinde artan şehirleşmenin getirdiği metropol yaşam tarzı, yemek yapmaya ayrılan zamanın azalmasıyla birlikte, tüketilen gıdanın güvenilirliğine ve kalitesine dair kaygılar da hızla artıyor. Bir zamanlar gıda sektörünün süperstarı olan hazır gıdalar artık hızla gözden düşerken; üreticisi bilinen, taze ve organik ürünlere yönelik ilgi ise tırmanışta. Bu talebi görebilen şirketler ve girişimler ise çoktan çağımızın bu ihtiyaçlarını karşılamak için çözümler üretmeye başladı bile.

Diğer yandan, gıda sektörüne yön veren dinamikler arasında yapay zeka ve robotik gibi dijital çağın vazgeçilmez teknolojileri de bulunuyor. Örneğin İngiliz online süpermarket şirketi Ocado, her 2 saniyede 1 teslimat gerçekleştiriyor. Şirket, her geçen gün artan talebi karşılamak için web sitelerindeki 50.000 ürünün her birini tanıyıp, müşteriye gönderilmek üzere raftan indirebilecek yeni bir robot geliştiriyor. Yapay zeka sayesinde bu robot, vakumlu koluyla gereken ürünü en iyi şekilde kavrıyor ve sensörlerini kullanarak ürünün hiçbir şekilde ezilmemesini sağlıyor.

Birmingham’daki Magic Candy isimli şekerleme şirketi, üç boyutlu yazıcıları kullanarak kişiye özel şekerlemeler üretiyor. Los Angeles’taki Caliburger’da hamburgerleri kamera, termal tarayıcı ve lazer teknolojilerinden faydalanan Flippy isimli bir robot hazırlıyor. San Francisco’daki Memphis Meat isimli şirket, hayvan dokusu oluşturabilen kök hücrelerden faydalanarak laboratuvar koşullarında et üretiyor. Türkiye’deki Fazla Gıda isimli girişim, satılamayan gıdaların değerlendirilmesini sağlayarak gıda israfını önlemeyi amaçlıyor. Bu örnekleri sayfalarca sıralamak mümkün.

Kısacası bence gıda sektörü girişim ekosisteminin ve geleceğin en önemli sektörlerinden biri. İnsanlık var oldukça ortadan kalkmayacak olan beslenme ihtiyacı, çağlar geçtikçe değişen ihtiyaçlara göre şekil değiştirmeye de devam edecek. Artık, bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz, tüm bir öğünün bir tane hapa sığdırılacağı günler hiç kimseye eskisi kadar uzak görünmüyordur sanırım.

Yazarın Tüm Yazıları