Kariyer yolculuğu bisiklet sürmeye benzer

İnsan kaynakları profesyoneli, yazar Kenan Cavnar, hayatın ritmini yeniden yakalayabilmek için bisiklet ile zorunlu bir yolculuğa başladı. Bu sporun zaman içerisinde amatör yol bisikleti yarışçısı olacak kadar tutkuya dönüşeceğini düşünmemişti. Yaptığı tercihin hayatını olumlu yönde değiştirdiğini fark ederek, bisiklet yolculuğunda öğrendiklerini kariyer hayatına da aktardı. Yazar Kenan Cavnar ile bisiklet ve kariyer yolculuklarının benzerliklerini bir araya getirdiği ‘İki Teker Bir Kariyer’ kitabını konuştuk.

Haberin Devamı

Kariyer yolculuğu bisiklet sürmeye benzer
Çalışma hayatı boyunca insanların kariyerleriyle ilgili yaşadıkları sıkıntıları gözlemlediğini aktaran Kenan Cavnar, “İş dışında yaşadığımız her anın çalışma hayatımıza yansıması er ya da geç oluyor. Bu yüzden hem keyif alacağımız hem de bizi iş hayatının zorluklarına hazırlayacak tutkulara sahip olmak önemli. Bu kitabın temeli de yolda olmaya, iyi dostlar biriktirmeye, mücadeleye ve kendi sınırlarını aşmaya dayanıyor. Yani kariyer hayatınızı daha anlamlı hale getirmekten başka iddiası yok’ diyor.

Kitabınızın içeriğine geçmeden önce sizi bisikletle buluşturan nedenlerle başlayalım dilerseniz. Bisikleti yaşamınıza dahil etmeye nasıl karar verdiniz?
2014 yılında yaşadığım sağlık problemi nedeniyle doktorum eğer kendime dikkat etmezsem hayat boyu tansiyon ilacı kullanmam gerektiğini söylemişti. İş hayatımda da yoğun ve uzun saatler çalışsam da kariyerimde arzu ettiğim noktada olduğumu düşünmüyordum. Sağlığımda ve kariyerimde ritmimi kaybettiğimi düşündüm. Hayatta bazen bir şeylerin yoluna girmesi için bazı şeylerin yoldan çıkması gerekiyor. Bisiklet, çocukluk dönemimde hayalim, kariyerimin ortalarında ise yoluma güçlenerek devam etmemi sağlayan bir tutku oldu. Sevdiğim bir söz var; “Karşına iki yol çıktığında zor olanı seç, zor olan seni geliştirecektir.” Ben de öyle yaptım. Bisikletle harekete geçerek yolumu değiştirdim ve bu yola tutunarak bugün kariyerimde ve sağlığımda istediğim yerlere gelebildiğimi düşünüyorum.

Haberin Devamı

BİSİKLET SADECE BİR ULAŞIM ARACI DEĞİL

Kariyer yolculuğu bisiklet sürmeye benzer
‘İki Teker Bir Kariyer’ kitabını okuyanların hayatla ilgili nasıl bir anlam bulmasını bekliyorsunuz?

İnsanların bisikleti sadece bir ulaşım aracı olarak görmeyip kendi gelişim yolculuklarında ortaya koyacakları mücadelenin bir parçası olarak değerlendirmelerini amaçlıyorum. Kariyer hayatımız yalnızca iş saatlerindeki davranışlarımızdan etkilenmiyor. İş dışında yaşadığımız her anın çalışma hayatımıza yansıması er ya da geç oluyor. Kimi bilinçaltımıza etki ediyor kimi davranışlarımızı alışkanlığa dönüştürüyor. Bu yüzden hem keyif alacağımız hem de bizi iş hayatının zorluklarına hazırlayacak tutkulara sahip olmak önemli. Hayatta her türlü güzel şey; uzun vadeli, yorucu ve yıpratıcı yolculuklar sonunda ortaya çıkıyor. Bunun için önce kendinizi keşfetmeniz gerekiyor. Benim keşif aracım bisiklet ve onunla birlikte çıktığım yolda tanıdığım onlarca güzel pedal dostu oldu.

Haberin Devamı

Bisiklet sporu ve kariyerin benzerliğiyle ilgili okuyuculardan nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Bisikletle yapılan her tur bir kişisel gelişim yolculuğu. Yola çıkarak kendi hikayelerimizi yazmanın, başkalarının senaryolarını yazdığı dizileri saatlerce izlemekten daha geliştirici olduğuna inanıyorum. Bu yönde olumlu geri dönüşler alıyorum. Kitabın özgün, öğretici ve akıcı yönünün dışında bisikletin kariyere olan etkilerinin hikâyeleştirilerek anlatılması okuyucuların ilgisini çekiyor. Kitabın kendi kariyerlerine dokunduğu kadar hayata bakış açılarına yeni bir pencere açtığından bahsediyorlar. Bisiklet sporuyla ilgisi olmayanlardan ise, bisiklet sporunun bu kadar terim ve benzetme içerdiğine şaşırdıklarını, kitabın bu yönüyle bisiklet ve kariyerin benzerliğini başarılı bir dille anlattığını ifade ediyorlar.

Haberin Devamı

KARİYER YOLCULUĞUMUZDAN BİZ SORUMLUYUZ

Kariyer yolculuğu bisiklet sürmeye benzer
Kariyer yolculuğunun bisikletin felsefesiyle özdeşleşen noktalarını nasıl özetlersiniz?

Bisiklet tarihinin en önemli gizemlerinden biri, pedallarla bisikleti kimin birleştirdiğinin tam olarak bilinmemesi ve bisikletin kimsenin tanımadığı biri tarafından bulunmuş olması. Bisikleti özel yapan şey de bu. Onun kimseye ait olmaması. Kariyerimizin en gizemli noktası ise başarı ve mutluluğun birleştirilmesi. Bunu başarabilmek cesareti, sabrı, mücadeleyi, tutkulu olmayı ve bağlılığı gerektiriyor.
Bisiklet yolculuğunda bisikletin gidonu yani kontrolü bizim elimizde. Nereye gideceğimize, hangi hızda süreceğimize, ne zaman duracağımıza ve sürüş tercihlerimize kendimiz karar veriyoruz. Kariyer yolculuğumuzda da eşdeğer bir süreç var. Başarılı bir kariyer için kontrol bizde olmalı. İş hayatına yeni başladığımız dönemden liderliğe kadar uzanan yolculuğumuz boyunca gelişim ve ilerlememizden başkalarının değil, kurumların değil kendimizin sorumlu olduğunu bilmemiz gerekiyor. Her ikisinde de yola çıkarken amacı belirlemek önemli böylece yolculuğu sevdiğimizde onun kadar süreceğinin ya da önümüze çıkan engellerin pek bir önemi kalmıyor.

Haberin Devamı

ZORLUKLARA KARŞI SAKA’NIN GÜCÜ

Kariyer yolculuğu bisiklet sürmeye benzer
Bisiklet sevgisini tutkuya dönüştüren temel faktörleri sabır, azim, korku ve arkadaşlık olarak sıralıyorsunuz. SAKA’nın Gücü dediğiniz bu model ile kariyer yolculuğunda nelere dikkat çekiyorsunuz?

Kariyer yolcuğunda çok çalışıp çabalamaya devam ettikçe zorluklarla daha rahat mücadele edebiliyoruz ve gelişiyoruz. Ancak kişinin gelişimi yalnızca bunlara bağlı değil, limitleri zorlamak, sağlam ve güvenilir yol arkadaşlarına sahip olmak da önemli. İşte bu noktada SAKA’nın Gücü devreye giriyor. SAKA; sabır, azim, korku ve arkadaşlık kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir model. Bisikletin öğretileriyle birlikte kariyer hayatının zorluklarına karşı sabrı öğrenmeyi, azmetmeyi azimli olmayı becermeyi, korkularımızı yenebilmeyi, korkularımızla mücadele etmeyi ve son olarak da güzel arkadaşlıklar kurmayı anlatıyor.

Haberin Devamı

ÜÇ ÖNEMLİ ADIM

Doğru bir kariyere sahip olmak, doğru işlerde ve rollerde görev almak için gençlere de önerileriniz var mı?
Üniversite eğitiminin başlangıcıyla birlikte gençlere şu üç önemli adımı öneriyorum. Birincisi; iş hayatına atılmadan önceki adımlar. Kendini, yeteneklerini ve çevreyi keşfederek geleceği planlamayı kapsıyor. İkinci adım kariyer başlangıcı ve yolu keşfetme yani işimizle ilgili teknik ve mesleki bilgileri öğrenmeyi, doğru insanlarla yolda olmayı ifade ediyor. Sonuncu adım yola tutunma ise; takım çalışması, iş birliği yetkinlerine ek olarak benzer rollere veya iş arkadaşlarımız arasında doğru konumlanabilmeyi anlatıyor. Bu üç aşamanın ilki olan hazırlık bölümünü ne kadar iyi geçirirsek sonraki adımları yerine getirme konusunda daha az zorluk yaşarız.

FARKLI VE BAŞARILI OLMANIN YOLU

Diğerlerinden farklı ve başarılı olmak için tavsiyeleriniz neler olur?
Bu noktada özellikle teknolojiyi iyi takip etmelerini ve kariyer planlarını sadece şirket isimleri üzerinden yapmamalarını tavsiye ediyorum. Özellikle pandemi dönemiyle birlikte sektörlerdeki değişimler, şirketlerin dönüşümlerinden daha hızlı hale geldi. Teknoloji- sektör-şirket üçlüsündeki değişimleri sürekli izleyerek yeteneklerine uygun alanları tercih etmelerini öneriyorum. İkinci adım olan yolu keşfetme sürecinde çok iyi gözlemci olmaları gerekiyor. Meraklı olmaları ve araştırmayı sevmeleri önemli. Diğerlerinden farklı ve başarılı olmanın yolu ise şirket içindeki projelere aktif olarak katılarak projedeki problemlerin çözümünde istekli olmaları, proaktif davranmaları kendilerini göstermek için bir fırsat sunuyor. Şirket için çok önemli birkaç projede başarıyla görev yapmak o şirkette 2-3 yıl çalışmaktan daha hızlı bir şekilde kariyer basamaklarında yükselerek yola diğerlerinden önce tutunmanın önünü açıyor.

YETENEKLİ OLMAK YETMEZ!

Kariyer yolculuğu bisiklet sürmeye benzer
Kariyer yarışında ödülü kimler kazanıyor? Yetenekli olanlar mı inatçı olanlar mı?

Terfi almak ve yeni roller üstlenmek için sadece yetenekli olmak yetmez. Yetenekli çalışanlar şirketlere hız kazandırmalarıyla öne çıkan kişilerdir ancak istikrar ve bağlılık sorunları nedeniyle işleri sonuçlandırma noktasında zaman zaman sorun yaşayabilirler. Şirkette yaşanabilecek sorunları çözüme ulaştıran ve bu konuda hevesli davranan çalışanların itibar kazanması bana daha anlamlı geliyor. Bununla birlikte şirket için önemli projelerde görevler alıp verimliğe katkıda bulunanlar, iş birliği içinde sorumluluk almaya niyetli olanlar, yetenekli çalışanlar kadar ön planda olmayabiliyorlar. Bu durum kariyer yolculuğunun paradokslarından biri. Bu yüzden mücadeleyi bırakmadan elimizden gelenin en iyisini yapmak her zaman ilk amaç olmalı. Gelişim için inatçı olmanın mutlaka olumlu sonuçlandığını bilmemiz gerekir.

MUTLULUK İŞ-ÖZEL YAŞAM DENGESİNE BAĞLI

Kariyer yolculuğu bisiklet sürmeye benzerKitapta en çok değindiğiniz konulardan biri de iş-özel yaşam arasındaki dengeyi korumak. Huzurlu ve mutlu olabilmenin yolu dengede kalabilmek mi?
Aralıksız çalışıp yalnızca işimize odaklandığımızda, kariyer basamaklarını hızlı çıkıp ön sıralarda olmayı hedeflediğimizde hayatımızla ilgili bazı dengelerin bozulduğuna tanık oluruz. Bunun doğrusu iş hayatında başarılı biri olmak kadar ailemizle vakit geçirebilmek ve tutkularımıza zaman ayırabilmek. Çünkü kariyer yolculuğumuzda inişli çıkışlı yol almamıza neden olacak yer burası. Çok başarılı çalışanlar veya yöneticiler olsak bile huzurlu ve mutlu olmanın yolu iş- özel yaşam dengemize bağlı. Değerlerimiz tam da burada devreye giriyor. Statü, güç, başarı, huzur, aile, arkadaşlar, hobiler, hayaller gibi kariyerimizi şekillendiren çok fazla kavram var. Diyelim ki statü, güç ve başarı kavramlarına kendimizi daha yakın buluyoruz. Gerekli adımları atarak iş hayatında başarılı olup genç yaşlarda büyük şirketlerde önemli pozisyonlar elde etmeyi de başardık diyelim. Benzer hedeflere diğerlerinden hızlı ulaşıp masalarının üzerinde tansiyon, şeker gibi ilaç kutularının eksik olmadığı birçok lider tanıyorum. Tam da bu noktada şunu belirtmek isterim; “Hayat bir değiş tokuş. Eğer size başarı çubuğunu veriyorsa sizden bir şey almadan ayrılmıyor.”

GEREKSİZ YÜKLERİ TAŞIMAYIN

İş-özel yaşam dengesinden bahsetmişken sırt çantasındaki gereksiz yükler metaforundan söz edebilir miyiz?
Mezun olduğumuz günden emekli olana kadar uzun bir kariyer yolculuğuna çıkıyoruz. İşimizdeki sorumluluklarımız, hedeflerimiz, yöneticilerimizin talepleri, kendi hırslarımız, iş- özel yaşam dengesi... Her gün bu döngüyle devam eden yoğun ve stresli iş hayatımız var. Nihayet günü tamamlayıp eve gittiğimizde ise eşimizle konuşacak, çocuklarımızla oynayacak, arkadaşlarımızla buluşup sohbet edecek vakti bulmakta zorlanıyoruz. Kariyer hayatımızı istediğimiz şekilde devam ettirebilmek için işimiz dışında önümüze çıkan her konu zamanla sırtımıza yük olmaya başlıyor. İyi bisikletçiler turları boyunca sırt çantası taşımaz. Hatta bisikletlerinin ağırlığını da miminum düzeyde tutmaya çalışarak daha hızlı gitmeyi hedefler. Başarılı ve huzurlu bir kariyere sahip olmanın yolu da gereksiz ve verimsiz işlerin yorucu olduğunu bilmekten, başarıya giden yolda kendimiz ve ailemiz için önemli olan değerleri sahiplenmekten geçiyor.

Kitabınızda ayran satıp ilk bisikletini satın alan çocuğun şimdi yokuşları tırmanırken kurduğu diğer hayallere nasıl pedal çevirdiğinin hikayesini okuyoruz bir nevi. Hem kitabınızın hem de sizin anda kalmanızı sağlayan mottonuzu öğrenelim son olarak?
Düşün, Karar Ver, Harekete Geç, Yola Tutun... Kendini keşfederek hayatın ritmini yakalamak istiyorsan yola çık, yol açık...

Yazarın Tüm Yazıları