Uykusuz geceler

HER gün enkazların altından yeni hikayeler dinliyoruz. Medyadan izlediklerimizin, her şeyi bire bir yaşayan bölgeden gelenler ve yakınlarından dinlediklerimizin yanında çok az olduğunu anlıyoruz. Depremde kaybettiği iki çocuğunun mezarlarının başından ayrılamayan, onlara her gün oyuncak götürüp, “Hadi gelin oynayalım” diye çağıran annenin acısını anlatmaya hiçbir söz, hiçbir yazı, hiçbir fotoğraf yetmez.

Haberin Devamı


Deprem sadece Güneydoğu’yu değil, Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Akdeniz’den Ege’ye bütün Türkiye’nin hayatını salladı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Deprem bölgesinden göç eden 1 milyondan fazla depremzedenin yanı sıra İstanbul’dan taşınmaya başlayanlara bakmak bile değişimi gösteriyor.
Kahramanmaraş’taki acıları yaşamak istemeyenler çok radikal kararlar alıyor. İşini bırakıp, evini satıp, yaklaşan İstanbul depreminden kaçanları izlemek için nakliye şirketlerine gelen taleplere bakmak yeter. Birçok şirkette günde ortalama 2-3 olan taşınmak için nakliye talebi 25-30’a çıkmış.
İzmirli emlakçılar yeni göçler nedeniyle satılık, kiralık konut bulunamadığını söyleyip fiyatlardaki fahiş artışa dikkat çekiyor. Daha önce aylık kirası 8 bin lira olan yerler 20-25 bin olmuş. O da kiralık konut bulunabilirse...
Zaten son yıllarda büyük bir göç dalgası altına giren İzmir şimdi de deprem göçleriyle yeni hayatlara ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Ama kendisi de deprem bölgesinde olduğu için hem kendi nüfusuna, hem de yeni gelenlere sağlam konut temininde hayli zorlanacağı çok açık.

Haberin Devamı

TOZ DUMAN KALKTIKÇA
Depremin tozu dumanı kalktıkça enkaz altında kalan ekonomik ilişkiler de ortaya saçılmaya başladı. Yıkılan fabrikalar, hurdaya çıkan makineler, bu şirketlerle iş yapanların alacakları-verecekleri hepsi birer sıkıntı olarak yeni yeni boy gösteriyor. İzmirli bir bankacı Antakya’daki üç şubelerinde arkadaşlarını kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken bir yandan da ekonomik aktivitenin durmasının getireceği bankaya getireceği yükü hesap etmeye çalışıyordu.
Bölgeyle yoğun ilişkisi olan İzmirli bir iş insanı, depremden bu yana müşterilerinin çoğuna ulaşamadıklarını söylüyor. Bir tarafta kaybolan hayatlar, diğer tarafta bölgeye sattıkları mal ve hizmetlerin bedelini alamaz duruma düşenlerin yaşadıkları ekonomik sıkıntılar. O kadar çok acı ve belirsizlik var ki hazmedilmesi çok zaman alacak.

ZAMANA KARŞI YARIŞ
11 ildeki depremin paniği bitmeden, beklenen İstanbul ve İzmir depremlerinin endişesi milyonlarca kişiye uykusuz geceler geçirtmeye başladı. Bir yandan test yaptırıp yıkılma kararı alınırsa evsiz kalacağım korkusu var. Diğer yanda her an olabilecek bir depremde enkaz altında kalma endişesi. Bir yanda radikal kararlar alıp bulunduğu yerden başka kentlere taşınma düşüncesi, diğer yanda yeni hayata ayak uyduramama korkusu.
Toplum olarak bu kadar belirsizlik ve çaresizlik içinde olduğumuz dönemler çok azdır. Pandeminin yarattığı bunalımdan çıkmak üzereyken yeni kara bulutlar üzerimize gelmeye başladı. Eğe şansımız varsa başka felaketler geç gelir, İzmir’i, İstanbul’u ve diğer riskli bölgeleri yeni yıkımlara karşı hazırlayabiliriz. Şimdi iktidarıyla, muhalefetiyle, merkeziyle, yerel yönetimiyle zamana karşı yarışmaktan başka çaremiz yok.

Yazarın Tüm Yazıları