‘Bunun adı tepeden inme!’

GARİP, bir o kadar da acıklı günler yaşıyoruz. Çoğu şeye hayatımızda ilk kez tanık oluyoruz.

Haberin Devamı

Başımıza gelen şeylerin çoğuna bir mana veremiyoruz. 

 

Ankara’da patlatılan bombalı araçların sonu gelecek mi? Putin neden Suriye’den aniden çekildi? Donald Trump adındaki bir meczup gerçekten de Amerika’nın iki başkan adayından biri olacak mı?


Makedonya sınırına yığılan mülteciler zorla veya güzellikle, içeri girebilecekler mi? İspanya’ya futbol maçı için giden Hollandalı taraftarların Suriyeli mültecilere yaptıkları aşağılayıcı şeyler görmezlikten mi gelinecek?


Şu anda insanlık bu yeni sorularla imtihan oluyor.


* * *


Baba Torik, denizin ne kadar balığı varsa başına toplamış. Avcı insana karşı nasıl korunacaklarını öğretiyormuş.


Misinanın ucundaki yemli iğneyi, tuzaklı kafesi, trolünü salmış bir tekneden kaçma tekniklerini anlatıyormuş.

Haberin Devamı


Lüferinden istavritine, mezgitinden tekirine, cümle balıklar hayran hayran dinlerken tepelerine bir ağ düşmüş. Balıkları yukarı çekmeye başlamış. Küçük Hamsi can havliyle sormuş.


“Peki, bu nedir? Bundan nasıl kurtulunur?”


Baba Torik başını gamlı gamlı sallamış: “Valla bu tepeden inmedir, ben de ilk kez görüyorum.”

 


MAJOR GÖSTERİSİ


Hollanda’nın PSV Eindhoven takımının peşine düşen yüzlerce taraftar Madrid’in ünlü Major Meydanı’nın kafelerine doluşmuşlar, kendilerine el açan Suriyeli mülteci kadınlarla alay ediyorlar.


Bozuk paraları tavuk yemi gibi yerlere atıp başları örtülü, garip kılıklı, açlıktan bir deri bir kemik kadınların onları kapışmalarını seyrediyorlar. Tezahürat yapıp zevkleniyorlar.


Orada yaşananları görüntüleyen kamera kayıtları var. O kayıtları televizyon haberlerinde izleyenlerin yüzü kızarıyor. Hollandalı sarhoş kalabalığın önüne çıkıp “Utanın yaptığınızdan” diye bağıran ve onları durduran da aynı dinden İspanyol vatandaşları.


Olayın bize yansımasından sonra şekillenen “tepki” şöyle: “Batı’nın gerçek yüzü budur işte!”


Sıradan, akıl ve mantık açısından karşılığı olmayan bir görüş. Elin adamı da bizdeki bir rezilliği örnek alsa, misal bilmem ne vakfındaki küçük çocuklara tecavüz olayını ballandırıp anlattıktan sonra:

Haberin Devamı


“Bunların gerçek yüzü budur işte!” dese, bu çocukça “münazara mantığına” nasıl karşılık vereceğiz?

 

 

* * *

 

“Batılılar böyledir!” veya “Ortadoğu’nun Müslüman insanları böyledir!” deyip manasız tartışmalar için satır başı açtın mı ortaya saçılacak zırvanın sonu gelmez.


Amerika’da Cumhuriyetçilerin başkan adayı Donald Trump bunun âlâsını yapıp kendini insanlığa güldürüyor. Çıkmış milletin önüne, mültecilere neden merhamet gösterilmemesi gerektiğini salak bir hikâye ile anlatıyor.


Hikâyenin bizdeki versiyonu “Irmağı geçen kurbağa ile tepesine binen akrep” şeklindeydi. Donald Trump’ınki başka.

 


YILAN VE KADIN


Kadın derenin kenarında donmak üzere bir yılan buluyor. Onu ipek başörtüsüne sarıp eve getiriyor. Sütle besliyor falan filan. Sonunda yılan kadını sokuyor.

 

Haberin Devamı

Kadın canını teslim etmeden önce “Neden” diye soruyor. Mahluk da cevap veriyor:


“Aptal kadın, beni evine alırken bir yılan olduğumu bilmiyor muydun?”


Alkış, alkış, alkış! Meydan yıkılıyor. Süperman’ın gerçek olduğuna inanan, Klark Kent olarak tebdili kıyafet gezindiğinde bir gözlük takıp tanınmaz hale geldiğine inanan sıradan Amerikalının zekâsı hikâyeye bayıldı ve mültecilere acınmaz mesajını aldı.


Saçlarını kenardan, enseden toplayıp tepesine yapıştırarak kendine şekil yapan ve dazlaklığını örten adamın aklına, kapasitesine bakın.

 

Maazallah başkan seçilir de dünyanın akıbetini avucunun içine alırsa olacakları düşünün.


Amerika bu seçimden sonra bir “yarım akıllının” seçilip “başkan olma” ihtimalini ciddi ciddi düşünecek, sistemi sorgulayacaktır.


* * *

Haberin Devamı


“İşte Batı insanının gerçek yüzü böyledir!” sunumuna dört elle sarılıp hikâye üreten, o hikâyeler üzerinden Batı vicdanından hesap soran refiklerimizi hayretle okuyorum.


Birinden biri çıkıp da “Major Plaza’da mülteci kadınları bozuk para ile oynatıp aşağılayan Batı böyle de bizim petrol zengini Suudi Arabistan’ımız, Katar’ımız ne?” demiyor.


Medya üzerinden eleştirdiğimiz o İspanya hiç değilse kapılarını kimi mültecilere açmış. Ya Katar veya Suudiler?


Sınırlarından geçebilen bir tane Suriyeli din kardeşi gösterin bana. Sonra “vicdan tartışmasına” kaldığımız yerden devam edelim.

Yazarın Tüm Yazıları