Anlayış değişmeli

Gençlerbirliği, Süper Lige geçen hafta yükselirken, gözler Adana Demirspor ile oynanacak son maça çevrilmişti. Herkes, şampiyonluk bekliyordu ancak olmadı. Hayaller, yerini sönük bir coşkuya bıraktı. Elbette, başarıya alkış tutacağız ancak eleştirimizi yapıp, uyarılarımızı da sıralayacağız...

Haberin Devamı

Maç öncesinden başlayalım... Kulüp, son dönemin belki de en anlamlı maçlarından birine çıktı. Ne yazık ki kentte, o heyecanı yaşayan ve yaşatan izleri göremedik. Bir kaç yere asılan pankartla, bir iki afişle sözüm ona kutlama mesajı verildi. Evet, kenttekiler bu konuda biraz duyarsız fakat bunun sorumlusu, bu iş için kafa yormayan, fikir üretmeyen, çaba harcamayan ve insanlara ulaşmayan, ulaşamayan yönetimindir. Maçtan bir gün önce yazılı açıklama ile taraftarı maça davet etmekle bu iş olmaz. Zaman ayırmak ister, emek ister, özveri ve paylaşım ister.
Gerekirse kulüpte yatılır, medya devreye sokulur. Ona göre hazırlıklar yapılır, en azından son bir hafta boyunca, sürekli bu maç üzerinde durulur ama nerede...

ÖZEL İSİMLERE DAVET

Statta, güzel hazırlanmış bir koreografi vardı, süslemeler yapılmıştı. Taraftar diğer maçlara göre daha fazlaydı ancak coşku, tutku ve heyecan eksikti. Bu özel günde, camiayı kucaklama adına atılmış adım yoktu. Denizlispor’un, geçen hafta evinde oynadığı maça, bir dönem formasını giyen yabancı oyuncularını davet etmesi, tribünleri coşturmuştu. Zaman zaman büyük takımlar da bunu yapıyor. Nedense, bizimkilerin aklına böyle bir şey gelmiyor. Filip Deams, Skoko, Ahmet Hassan ya da daha eskilerden 2-3 oyuncu çağrılamaz mıydı ? Gençlerbirliği, 20-25 yılda bir kez böyle maçlar oynuyor. Bu kulübe, geçmişte hizmet eden; yönetici, teknik adam ve oyuncular maça davet edilse, kendilerine özel bir tribün açılsa, birer küçük rozet ve kravat gibi hediyeler verilse şık durmaz mıydı? Nobre’ye plaket sunmak güzel de camianın bütünleşmesi, Gençlerbirliği sevgisinin yayılması ve ‘vefa’ adına, kırmızı-siyahlı formaya değer katanlara, unutamayacakları bir hatıra bırakılsa, müthiş olmaz mıydı ?
Yönetimin, maça davet etmeyi aklına getiremediklerini, kupa sözü için, İlhan Cavcav’ın mezarına çağırması, vicdanen içlerini rahatlatma çabası mıdır bilemiyorum ? Merak etmesinler, o isimleri hatırlamasalar da onlar Cavcav’ı unutmaz ve dualarını eksik etmezler.

TARAFTAR ÇILDIRDI

Kırmızı-siyahlı taraftarlar, bir yıl önce, İlhan Cavcav’ın adını taşıyan sezonda küme düşülürken, takımın başında Ümit Özat olduğundan, kendisine hayli tepkiliydi. Doğal olarak, bu mücadelede, teknik ekip ve oyunculardan, onun çalıştırdığı takımın yoluna taş koymalarını bekledi. 21 haftayı lider geçen takımı şampiyon görmek istedi. Teknik Direktör İbrahim Üzülmez, öyle bir kadro ile maça çıktı ki herkes baştan tedirgin oldu. Sesegnon, Stancu, Jailton, Yasin, Emrullah, Alper, Arnason ve Lucas gibi isimler 18’de bile yoktu. Hocam, elbette, forma o çocukların da hakkıydı ama o maç bu maç değildi. Ligi zirvede bitirenin kayıtlara şampiyon yazıldığını keşke unutmasaydın. Taraftarlar, maç sonunda bir yandan sevinirken, diğer yandan da Özat’ın yaptıklarını görünce sinirden çılgına döndü. Maça gelemeyenlerin de ekran başında bu görüntüleri izlerken saçını başını yoldukları inancındayım.
Ya Taha’ya ne demeli. Ayağına gelen fırsatı teperken, hem kendini, hem takımı hem de arkadaşı Rahmetullah’ı yaktı. Üzülmez, sahada, çıkması gereken onca isim varken, genç oyuncuyu kenara alıp, onun hayallerini yıktı.

ANLAYIŞ DEĞİŞİR Mİ ?

Kupa seremonisinde yaşananlar ise herhalde uzun süre unutulmayacak. Kürsüye; teknik ekip, oyuncular, masör, malzemeci ve hatta şoför davet edildi... Bana göre çok güzel bir davranıştı. Bir de başkan Murat Cavcav ve başkan vekili Arif Ölmez, anons edildi. Diğer yöneticilerin adı anılmazken, topluca yönetim kurulu denilerek bile, çağrı yapılmadı. Eğer, o isimler unutuldu ise bu ‘gaf’ olarak geçiştirilecek küçük bir olay değildir. Yok eğer özellikle çağrılmadılar ise ortada kocaman bir ayıp vardır. Tören biterken, bazı yöneticilerin tribünden inip, kürsüdeki sevince ortak olmaya çalıştıkları anlar ise tam anlamıyla dramatikti.
Başarmak ve sonunda sevinmek, çok güzel ancak bu herkesin içine tam olarak sinerse, anlam kazanıyor. Adana Demir maçı bence anlatmaya çalıştıklarım ile herkeste buruk bir gurur yaşattı. Gençlerbirliği’nin kuruluş yıl dönümünde olanları hatırlayıp, geçen sürede bir değişikliğin olmadığını görünce biraz daha üzüldüm. Anlayışın değişmesi, galiba uzun bir zaman alacak.

Yazarın Tüm Yazıları