Çocuğunuz doğmadan öğrenebileceksiniz!

Bugünün genetik bilimi her ne kadar çocuğunuzun geleceğini kristal küredeki gibi net göstermese de, çocuğun yaşamı boyunca karşılaşacağı hastalıklar hakkında çok ciddi ipuçları vermektedir!

Haberin Devamı

1997’de Hong Konglu bilim insanı Dennis Lo, anne adayının kanında cenine ait, serbest halde dolaşan DNA parçacıklarının varlığını keşfetti. Bu da günümüzde anneden alınan bir kaç mililitre kandan bebeğin DNA dizileminin yapılabilmesinin yolunu açmış oldu.

 

Peki bu ne anlama geliyor?
Edwards, Down, Turner ve Patau sendromları, kistik fibrozis, Akdeniz anemisi gibi genetik nedeni bilinen tam 3000 hastalık, artık çocuğunuz doğmadan çok önce tespit edilebilecek.

 

Doğum öncesi DNA dizilemi yaptırmanın en önemli nedenlerinden birisi de, her 160 doğumda 1 görülen anormal kromozom yapısı ve bunun neden olduğu ömür boyu rahatsızlıklardır! Bu test aynı zamanda, ülkemizde çok yüksek olan akraba evlilikleri veya 35 yaşından sonra çocuk yapmalarda karşılaşılan genetik problemleri de en doğru şekilde tespit edebilir!

 

Haberin Devamı

Şimdi sıkı durun, genetik bilimini geldiği son nokta…
Yeni geliştirilen tekniklerle artık döllenmenin 3. gününden itibaren DNA dizilemesi yaptırılabilir! Bu yöntem özellikle de, tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olacak aileler için, yumurta rahime alınmadan önce çocuklarının geleceğini öğrenerek daha sağlıklı karar vermelerinde yardımcı olacaktır!

 

Bize şunu bir hastalık üzerinden anlatsan…
Örneğin, Edwards sendromunda maalesef bebekler çoğunlukla bir yaşına gelmeden kalp rahatsızlıklarından dolayı vefat etmektedir. Patau sendromunda ise ortalama bir hafta yaşamaktadırlar. Bu tür sendromlar gibi genetik hastalıkları öğrendiğinizde, mevcut tedavi yöntemlerini de göz önüne alarak doğum kararınızı verebileceksiniz!

 

Ne kadar kaygılanmalıyız?
Bu konudaki eleştirilerden biri, diyelim ki çocuğunuz 50 yaşına geldiğinde şeker hastası olacak ve anne bu yüzden hamileliğini bugün sonlandırıyor. Ancak 50 yıl içinde ilaç teknolojisinin nereye varacağını şimdiden kestirmek imkânsız olduğu için, bu konudaki bazı kaygıların da yersiz olduğunu belirten bir çok doktor var. Dolayısıyla da ailelerle, DNA dizilemini yaptırdıktan sonra bütün hastalıkların paylaşılmaması; sadece küçük bir grup hastalık bilgisinin paylaşılmasının daha doğru olduğu görüşü ön plana çıkmaktadır!

 

Haberin Devamı

Doktor, peki bu DNA çocuğumun dış görünüşü hakkında ne diyor?
Ebeveynler olarak çocuğunuzun hastalıklarını öğrenmeniz dışında onun saç rengini hatta erkekse kelleşip kelleşmeyeceğini, göz rengine kadar da bir çok şeyi öğrenebilirsiniz. Yani Facebook’taki “çocuğum kime benzeyecek” testlerini yapmanıza gerek kalmadan, Fahriye Evcen’e mi yoksa Kıvanç Tatlıtuğ’a mı benzeyeceğini, kendiniz bütün fiziksel özelliklerini öğrenerek keşfedebilirsiniz.

 

Tabi bu da beraberinde etik bir kaygıyı alevlendiriyor: Ya anne-baba çocuklarında istemedikleri özellikleri erkenden keşfettikleri için doğumu sonlandırırlarsa? Araştırmalar, maalesef maddi durumu yüksek olan ailelerin, bu konuda daha hassas olduklarını ortaya koyuyor.

 

Haberin Devamı

Anne-baba olmak isteyenler bir çok konuda kaygılanmakta haklılar! Sonuçta her şey; çocuklarımızın sağlığı, kahkahalarının ve oyunlarının eksik olmadığı yeşil bir dünya için!

 


GİRİŞİMCİLİK - ORTAK SEÇERKEN D
İKKAT ETMENİZ GEREKEN 5 ALTIN KURAL

 

1.EKSİK YANINIZI TAMAMLAMALI
Kendinize bir ortak seçerken aklınızda bulundurmanız gereken en önemli kural “Biri yapar, biri satar” sözüdür! Dolayısıyla birbirini tamamlayan uzmanlıklara sahip olmanız en ideal durumdur. Atalarımız boşuna dememiş “Bir elin nesi var, iki elin sesi var!”

 

Her yıl binlerce girişimciyle görüşen 500 Startups İstanbul’un yöneticilerinden Enis Hulli de, farklı yetiler ile birbirlerini bütünleyen kişilerin seçilmesi gerektiği üzerinde durmaktadır. Bu konuda, ortakların çok iyi dost olmalarından öte karşılıklı saygının önemine değinerek “hatta birbirlerini eleştirerek geliştirebilen kişiler olması çok önemli. Bir çok başarılı ortaklık dostluktan çok eksik yanlarını tamamlayan ekiplerden oluşmaktadır.”

 

Haberin Devamı

2.ORTAK HAYALİNİZ OLMALI!
Ortağınızla paylaştığınız en azından ortak bir hayaliniz ya da vizyonunuz olmalı; bu bir gün çok zengin olmak olabileceği gibi, kanser hastalarına yardım etmek ya da Everest’e tırmanmakta olabilir! Projenin sizi heyecanlandırması önemli tabi ki, ancak karşınıza çıkacak bir çok sorunda sizi bir arada tutacak bağ, derinlerde paylaştığınız güçlü bir değer olacaktır!

 

3.ÇOK DUYGUSAL OLMAMALI
Girişimcilik, her gün beklemediğiniz yerlerden şut yediğiniz bir dünyadır. Enerjinizi durmadan sömürür. Eğer seçeceğiniz ortağın güçlü bir kişiliği yoksa, sorunlar karşısında kanatları düşüp kilitleniyor ve lanet okuyorsa, bu kişi sizin için ideal ortak olmayabilir. Krizler karşısında sağduyulu ve soğukkanlılığını koruyabilmelidir!

 

Haberin Devamı

4.YARATICI OLMALI
Startup hayatınız boyunca, belki de hiç bir zaman aynı problemle karşılaşmayacaksınızdır. Bu dünyanın dinamik yapısından dolayı, sorunlar da durmadan evrim geçirir ve özellikle de gardınızın düşük olduğu dönemlerde daha büyük problemlerle yüzleşirsiniz. Ortak olarak seçeceğiniz kişi, çoğu zaman alışılmışın dışında çözümler üretmek zorunda kalacak aksi takdirde sorunları daha da derinleştirecektir.

 

5.DÜRÜST VE GÜVENİLİR OLMALI
Her ortak, projenin bir bölümünden tamamen sorumlu olduğu için onun dürüstlüğünden, iş ahlakından asla şüphe etmemelisiniz. Size her türlü gelişmeyi ya da olumsuzluğu tüm çıplaklığıyla anlatabilmeli, arkanızdan iş çevirmemelidir. Evliliklerdeki gibi, hatalarınızda da sizi terk etmemeli! Her şeyi beraberce konuşup çözebileceğiniz biri olmalı!


Ortağınız, bu özelliklerin tam tersi de olabilir. Bu durumda da her şey, liderlik vasıflarınızla krizleri yönetmenize kalıyor. Girişimcilik hayatı, sonuçta her zaman Hababam Sınıfı değildir, bazen de Kuzuların Sessizliği’dir! Önemli olansa, filmin sonunda hala yaşıyor olmanızdır!

 

cikmazozcan@gmail.com

https://www.facebook.com/ozcan.cikmaz.7

https://twitter.com/ozcan_cikmaz

Yazarın Tüm Yazıları