Ozan Ali Erdal

Çocuklarda bacak ağrıları hastalık belirtisi midir?

12 Ocak 2022
Çocukluk çağında görülen bacak ağrıları, hastalarımızın başvuru nedenleri arasında üst sıralardaki şikayetlerdendir. Tekrar eden bacak ağrıları yer değiştirir tarzda, masaj gibi dokunmalarla rahatlıyor ve genellikle akşam saatlerinde çocuk istirahate geçtiğinde oluşuyorsa, çocuk bu ağrıdan şikayetçi iken rahatlıkla yürüyor ise genellikle aktivite düzeyi artmış 6-8 yaş grubu çocuklarda normal karşılanabilecek bir durumdur.

Halk arasında büyüme ağrıları olarak da adlandırılan bu ağrıların nedeni tam olarak açıklanamasa da koşma, zıplama ve benzeri motor becerileri gelişmiş olan çocukların yoğun fizik sel aktivite göstermelerine bağlı olarak özellikle tendonların kemiklere yapışma yerinde ve kaslarda meydana gelen zorlanmaların neticesinde gelişen bir durumdur.

Bacak ağrıların tedavisi mümkün mü?

Çoğunlukla kısa süreli parasetamol şurup kullanımı ve çocuğun kendisine de öğretilebilecek germe ve masaj uygulamaları ile kolayca gerileyecektir. Bu aktif dönemin başlangıcının geçmesinin üzerine bu ağrılar da ortadan kalkacaktır.

Ağrılı sürelerin uzun sürdüğü, uzun zamandır var olan, çocuğun yürümesi ya da diğer aktivitelerinde topallama, yük vermeden kaçınma gibi problemler yaratan, gece uykuda gelişen ya da devam eden, ilgili bölgede şişlik, hassasiyet veya ısı artışının eşlik ettiği veya ebeveynler tarafından eklem hareketlerinin de ağrılı ve kısıtlı olduğu durumlar ise kesinlikle erkenden değerlendirme gerektirir.

Bu durumlarda ayrıntılı muayene, gereğinde göre kan tahlilleri ve röntgenlerin yanında kimi zaman ileri radyolojik testler de gerekebilmektedir. Bu klinik tablolarda altta yatan enfeksiyonların, enflamatuvar ya da romatolojik hadiselerin, osteokondroz denilen büyüme plaklarının etkilendiği rahatsızlıkların, eklemlerdeki ligaman ya da eklem içi diğer yapıların yaralanmalarının, ciddi olmayan kemik yaralanmalarının ve bazen romatolojik hastalıkların da dışındaki sistemik rahatsızlıkların olabileceği akla gelmelidir.

Bu klinik tabloların hekim tarafından ekarte edilmesinin ardından ancak bu tablonun önemsiz bir durum olduğu kanısına varılabilir, yine de bu klinik tablolarda takip önemlidir.

Özellikle unutulmamalıdır ki, herhangi bir ağrı bir çocukta yürümeden veya ağrılı yerini hareket ettirmeden sakınmasına yol açıyorsa kesinlikle altta yatabilecek bir neden açısından değerlendirilmelidir.

Tüm çocuklarımızın daha aktif, daha sağlıklı ve daha mutlu olması dileklerimle.

Yazının Devamını Oku

Serebral Palsi nedir?

28 Eylül 2021
Doğumdan itibaren görülen fiziksel engellilik nedenleri arasında en sık görülen hastalık serebral palsi (Cerebral palsy, CP) hastalığıdır. Ülkemizde görülme sıklığı bin doğumda 3-5 arasındadır. Yıllık doğum sayılarımızın bir buçuk milyon olduğunu düşünürsek dikkat çeken bir hasta sayısı her sene mevcut sayıya eklenmektedir.

Bu hastalığın temel tanımı; bebeğin gelişmekte olan beyninin anne karnında, doğum sırasında ya da sonrasında çeşitli nedenlere bağlı olarak hasar görmesidir. Bu nedenler arasında doğum travmaları, uzun süren ya da zorlu doğum, gebelik döneminde annenin geçirdiği bazı enfeksiyonlar ya da kullanılan bebeğe zararlı bazı maddeler ya da ilaçlar, doğum sonrası geçirilen çeşitli nöbetler, kafa travmaları ve bebeğin geçirdiği bazı enfeksiyonlar sayılabilir.

Serebral Palsi hastalığının semptomları nelerdir?

Hastalık tipik olarak çocuğun hareketlerini etkileyerek baş tutma, oturma, ayakta durma, yürüme, ellerini kullanma gibi pek çok hareket kabiliyetinin gelişememesi ya da geri kalmasına yol açar. Hastalığın çeşitli formları olsa da en sık tipi olan spastik CP tipinde tipik olarak kontrolsüz kasılmalar ve kasılı kalmalar, eklem hareketlerinde kısıtlılık ve motor gelişim geriliği gözlenir.

Tanı nasıl konulur?

Tanısı genellikle ilk iki yaşta çocuk hekimlerinin ya da çocuk ortopedistlerinin şüphelenmesi ile ileri tetkik için yönlendirilen çocuk nörolojisi uzmanları tarafından konur. Tanı koyulduktan sonra hedef öğrenilmiş hareketlerin korunması ya da geliştirilmesi, henüz öğrenilmemiş hareketlerin öğretilerek çocuğun kapasitesi dahilinde en yüksek hareket kabiliyetine ulaştırılmasıdır.

Serebral palsi hastalığında görülen ek problemler nelerdir?

CP tanılı çocuklarımızın çoğunda ek problemler de görülmektedir. Bunların başında epilepsi (nöbet geçirme), görme bozuklukları, çeşitli düzeylerde zeka geriliği, yutkunma ve konuşma güçlüğü sayılabilir. Dolayısıyla CP tedavisinde ya da rehabilitasyonunda sadece hareket sistemine odaklanılmamalıdır. Tedavi ya da rehabilitasyon, CP ile ilgilenen farklı branşların bir arada çalışması ile mümkündür.

Maalesef, beyinde gerçekleşen hasar için henüz yaygın şekilde kullanılan bir tedavi söz konusu değildir. Öte yandan, yeni teknoloji tedavi yöntemleri üzerinde çalışmalar tüm dünyada devam etmektedir.

Yazının Devamını Oku

Çarpık ayak hastalığı nedir ve nasıl tedavi edilir?

17 Haziran 2021
Çarpık ayak hastalığı ya da tıbbi deyimi ile pes ekinovarus (PEV) deformitesi, temel olarak yeni doğan bir bebekte ayak tabanının iç tarafa dönük olduğu, ayağın orta kısmından yine içe doğru bükük olduğu durumdur.

Bu durumun nedenleri arasında kısmen genetik faktörlerden de bahsedilse de genellikle bebeğin anne karnındaki sıkışması ya da ayağın benzer şeklide durması sonrasında çarpık ayak hastalığı gelişmektedir. Bu nedenle, tanısı genellikle doğum öncesi ayrıntılı ultrason incelemelerinde koyulmaktadır.

Bu çocuklarda ayrıca tortikolis denilen başın çoğu zaman bir yöne doğru yatık ya da dönük durması durumu ve gelişimsel kalça displazisi (GKD) denen kalça ekleminin gelişiminin yetersiz olduğu ya da kalçada çıkık veya yarı çıkık olması gibi ek hastalıkların da daha sık görüldüğü bilinmektedir. Bu nedenle, bu hastalıklar açısından da doktorlar daha dikkatli olup, gerekli testleri yaparak daha sıkı takip edeceklerdir.

Tedavisi nasıl yapılmaktadır?

Çarpık ayak ile doğan bir bebekle bir ortopediste ve tercihen bir çocuk ortopedistine yönlendirilir ve ayağın şeklinin değerlendirilmesinin ardından tedaviye erkenden başlanır. Bazı bebeklerde çarpık ayak deformitesi oldukça esnek bir yapıdadır ve ayağın şekli annenin ya da doktorun eli ile rahatlıkla normal pozisyonuna getirilebilmektedir. Bu olguların çoğunda kısa süreli masaj uygulamaları ve bazen de cihazlar ile destek yeterli olmaktadır. Ancak, bazı çarpı ayak olgularında bu deformite oldukça serttir ve ayağın şekli elle düzeltilemez. Bu şeklide sert olgularda ise ayağın şeklinin düzeltilmesine yönelik tedaviye başlanmalıdır.

Yazının Devamını Oku

Çarpık ayak tanısı ve multidisipliner yaklaşımın önemi

2 Şubat 2021
2021 yılı geldi ve hatta bir ayı geçti bile. Ben kendimi ve çevremdeki dostlarımı oldukça motive ve iyimser görüyorum. Yılın ilk günlerinden çok yoğun bir akademik faaliyet içine girmemizin yanında poliklinik ve ameliyat yoğunluğu ise eskisi kadar olmasa da iyi bir şekilde devam ediyor. Zamanın keyif alınan uğraşılarla dolu ve verimli geçmesi herhalde hayatımıza anlam katma çabamızda çok faydalı oluyordur.

ISCO 2021 Kongresi

Sizlere öncelikle güzel bir akademik etkinlikle ilgili haber vermek isterim. İlk yarısı geçen hafta biten İkinci İstanbul Çocuk Ortopedisi Sempozyumu (ISCO 2021) adında online bir toplantı düzenlendi. Türkiye’de çocuk ortopedisi konusunda çalışan çok değerli hocalarımın düzenlemesi ve Avrupa’nın en bilinen duayen hocalarının katılımı ile gerçekleşen bu kongre, Avrupa ve Amerika pediatrik ortopedi birlikleri (EPOS ve POSNA) tarafından da desteklendi. Katkıda bulunma şansımın olması benim için çok büyük bir gurur kaynağı. Bilimsel bir kongre olması belki ilginizi çekmeyebilir ama ülkemizin çocuk ortopedisi konularında artık dünya ile fikir paylaşır ve fikir verir bir hale gelmeye başladığının güzel bir örneği olması nedeniyle paylaşmak istedim.

Multidisipliner yaklaşımın önemi

Tıbbın pek çok alanında olduğu gibi çocuk ortopedisinde de hastaların değerlendirilip tedavi planının oluşturulmasında çok farklı disiplinlerden doktorların bir arada ya da fikir paylaşımında bulunarak karar verilmesi (multidisipliner yaklaşım) çok değerlidir. Tıpta çok fazla yabancı dilden terminoloji kullanmaya alışık olduğumuz için yabanı kelime türetmelerden maalesef kaçınamıyoruz.  

Ortopedik problemi olan bir çocuğu değerlendirirken sadece mevcut şikayetine odaklanmak yerine tam bir sistemik sorgulamada bulunmak çok faydalıdır. Tüm sistemler derken buna elbette ruh sağlığı da girmektedir. Bu sorgulamaları ailesi ve kendisi ile yaptığım konuşmalarda geçmiş tıbbi geçmişine ait bilgileri toplayarak yapabileceğim gibi, o anda benim farkına vardığım bir probleme odaklanıp onun irdelenmesi ile de yaparım. Elde ettiğim verilerin sonucunda mevcut kliniğin altında yatan nedenler, tedavi konusunda ailenin ve hastamızın beklentileri ya da talepleri, tedavi sonrasında uyumları ve tedavinin çocuğun özelinde ne kadar etkili olacağına dair bir fikir elde ederim. Her zaman çocuğun sağlığını takip eden çocuk hekimleri ve halihazırdaki tanı koyulmuş bir hastalığı varsa onu takip ve tedavi eden yan dal uzmanları ile temasa geçmeyi tercih ederim. Örneğin, serebral palsi tanısı olan bir çocuğun tedavi planlamasında aile, fizik tedavi hekimi, fizyoterapisti, çocuk nörolojisi uzmanı ve anestezi uzmanları bir arada karar vererek zarara yol açmadan en yüksek faydayı sağlayabilir. Ya da osteogenezis imperfekta (cam kemik hastalığı, OI) olan bir çocuğun tedavisinin planlanmasında çocuk endokrinolojisi uzmanları, anestezi uzmanları ve fizyoterapistler bir arada karar vererek çocukları haraketli bir hale getirebilir.

Özetle, bu yaklaşım ile her disiplinden uzman kendi en iyi bildiği şekilde ve kendi bakış açısı ile hasta için önerilerde bulunur ve sonuçta hep birlikte ortak bir karar alınır. Bu da daha verimli tedavi planlamalarını önünü açtığı için çocuk daha aktif ve daha sağlıklı bir hale gelebilir.

Çarpık ayak

Çarpık ayak hastalığı ya da pes ekinovarus (PEV) deformitesi yeni doğanlarda en sık görülen doğumsal kas iskelet sistemi anomalisidir. Çarpı ayak, tanımı itibari ile ayağın tabanının iç tarafa doğru dönük olduğu, ayak sırtının dış tarafa veya yere doğru dönük olduğu bir ayak şekline verilen addır.

Yazının Devamını Oku

Cam kemik hastalığıyla ilgili merak edilenler

30 Aralık 2020
Osteogenesis imperfekta (OI) yani cam kemik hastalığı iskelet sistemini ilgilendiren genetik hastalıkların (iskelet displazileri) arasında en sık görülen tiptir. Kemiklerin oluşumundan ve sertliğinden sorumlu tip 1 kolajen olarak isimlendirilen bir molekülün üretiminde veya etkili olması için gerekli farklılaşma aşamalarında oluşan genetik nedenli bir bozukluk sonucunda bu hastalık oluşmaktadır. Bu molekül sadece kemikler için değil damarlar, organ duvarları gibi tüm bağ dokuları için de önemli bir molekül olmasından dolayı hastaların klinik tablosunda kırıklar dışında pek çok problem de görülmektedir.

Son çalışmalarda sadece bu molekülün değil kemik yapısının korunması ya da geliştirilmesinden sorumlu diğer moleküllerde veya hücrelerde meydana gelen genetik bozuklukların da OI hastalığına yol açabileceği gösterilmiştir. Bu genetik bozukluklar ailesel geçişli olabilmekle beraber genellikle kendiliğinden gelişen ilk mutasyon şeklinde karşımıza çıkmaktadır. İnsan geninin haritalandırılması ve sonrasında gelişen genetik araştırmalar sayesinde pek çok genetik hastalık gibi bu hastalığın da tanısı gen testleri ile yapılabilmektedir. Klinik genetik araştırmacılar, bu hastalığın tanısının koyulmasının yanında genetik bozukluğun giderilmesine yönelik çalışmalarına çok yoğun bir şekilde devam etmektedir. Çoğu kalıtsal/genetik bozukluğun hastalık oluşturduğu birey üzerinde yapılan tedaviler ile giderilmesinin başarılabilmesini sabırsızlıkla beklemekteyiz.

Cam kemik hastalığının tanısı

OI hastalığının tanısı genellikle bebeklik ya da çocukluk çağında tekrar eden kırıkların ardından, aile hikayesi olan bir çocuğa yapılan genetik analizin ardından ya da tipik klinik görünüme sahip bir çocuğun incelenmesinin ardından yapılabilmektedir. Hastalığın türüne bağlı olarak bazı durumlarda anne karnında kırıklar oluşabilmekte, kırıksız doğan bir bebeğin bakımları sırasında kırıklar oluşabilmekte ya da çocuk yürüme çağına geldiğinde kırıklarla karşılaşılabilmektedir. Klinik olarak tanıdan şüphelenilen çocuklara yapılan kemik yoğunluk ölçümleri, genetik analizler, kan tahlillerinin yanında tam bir sistemik muayene ile tüm sistemlerde var olabilecek problemler için araştırmalar yapılır ve bunlara yönelik tedavilere hızla başlanır. Bu tanı ve tedaviler genellikle Çocuk Endokrinoloji veya Genetik Hastalıklar bölümlerinin organizasyonları ile başarılmaktadır.

Cam kemik hastalığında kırık sıklığı

Cam kemik hastalığı kırık sıklığı, tipik yüz görünümleri gibi verilere göre çeşitli tiplere ayrılabilir. Genetik değerlendirmeler ile çok daha fazla yeni alt tip de son dönemde öğrenilmiştir. Ancak, tipik olarak OI hastalığına sahip çocuklarımızın çoğu çok kısa boylu olmaktadır. Ayrıca, klinik olarak belirgin olan kırıkların ya da mikro kırık olarak adlandırdığımız ufak çatlakların tekrar tekrar oluşmasına ve bağlardaki yaygın esnekliğe bağlı olarak omurgada ve ekstremitelerde (kol ve bacaklar) eğrilikler gelişebilmektedir. Kemiklerdeki eğrilik belli bir dereceyi geçtiğinde ise kırık ihtimalleri artmakta ya da halihazırda oluşmuş kırıkların iyileşme ihtimali düşmektedir. Bunların yanında iskelet sisteminde kafa şekillerinin düzensiz olması, boyun omurlarında kırık ya da yarı çıkık görülmesi, çene ve diş yapılarında bozukluklar görülebilmektedir. İskelet sistemi dışında ise ana damarlarda esnekliğin ya da dayanıklılığın azalmasına bağlı problemler, kalp kapakçıklarında yetmezlikler, solunum sistemi problemleri, cilt altında ya da iç organlarda kanamaya eğilim gibi önemli klinik problemlerle karşılaşılabilmektedir.

Cam kemik hastalığının tedavisi

OI hastalığının tedavisinde genetik bozukluk sonucunda oluşan problemlerin çözülmesine çalışılır. Çocuk Endokrinoloji uzmanları tarafından takip edilen çocukların düzenli aralıklarla kemik yoğunluk ölçümleri yapılır ve kan tahlillerine de bakılarak mineral dengesinin ve kemik yoğunluğunun en iyi durumda olması sağlanır. Takipler sırasında çekilen röntgenlerde ise kafa kemiklerine, omurga kemiklerine ve ekstremitelerine bakılarak bunların yoğunluğunun yanında şekillerine, oluşmuş şekil bozukluklarına, eski kırık veya çatlaklara ve kemiklerdeki eğriliklere bakılır. Omurga ve ekstremitelerde eğrilikler ya da kırıklar tespit edilen çocuklarımız ise çocuk ortopedisi hekimlerine yönlendirilir.

Çocuk ortopedistleri kırıklara ve omurga veya ekstremite eğriliklerine uyguladıkları cerrahi tedavilerle kırıkların iyileşmesini, yeni kırık oluşumunun engellenmesini ve çocukların ayağa kalkıp yürüme konusunda daha az zorlanmasını sağlarlar. En temel bilgilerden biri bu hastaların oluşan kırıklarını uzun süre alçı ya da atel ile tedavi edilmemesi gerekliliğidir. Uzun süre hareketsiz kalan kemikte kırık kaynaması görülse bile kemiğin diğer bölgelerinde ileri derecede kemik erimesi gelişmekte ve yeni kırıklara davetiye çıkartılmaktadır. Bir diğer önemli husus ise kırıkların ya da deformitelerin tedavisinde kullanılan implantlardır. Çocuğun uzaması da öngörülerek özel tekniklerle uygulanan ve çocukla birlikte uzayabilen teleskopik çiviler artık tüm dünyada kabul gören tedavi yöntemidir. Burada kemik uzadıkça çivi de uzamakta ve uzama sonrası implantın bittiği noktadan yeni kırık gelişimi ihtimali elenmekte ve yeni kırıkların oluşmaması için kemik mekanik olarak güçlendirilmiş olmaktadır. Çivinin yanında ayrıca plak uygulamaları da yapılabilmektedir. Çocuk büyüdüğünde çivi kemiğe göre ince kaldığında ise ilk ameliyata göre daha basit bir ameliyat ile çivi daha kalını ile değiştirilebilmektedir. Dünyada çok sayıda hekimin bu çocukların daha az kırık yaşaması, daha aktif olması için çalıştığı göz önünde bulundurulursa sürekli yeni tedavi yöntemlerinin geliştiği ve var olanların da daha iyi hale getiriliğini söyleyebilirim. Bunlardan belki de en umut vadedeni ise genetik tedaviler ile çocuğun var olan bozukluğunun kısmen de olsa giderilebilmesidir.

Yazının Devamını Oku