Mesude Erşan

Seyahatte kabız olmayın

12 Şubat 2018
Günlük rutinin bozulduğu seyahatlerde sık karşılaşılan sorunlardan biri de kabızlık. Alabileceğiniz birkaç basit önlemle sadece seyahatlerde değil, tüm yaşamınızda kabızlıkla daha kolay baş edebilirsiniz.

Seyahatlerde genellikle yatma, kalkma, yemek, tuvalet gibi alışkanlıklar değişiyor. Haliyle metabolizmanın çalışması da etkileniyor. Pek çok kişiyi kabızlıkla karşı karşıya bırakıyor. Özellikle de seyahat öncesi de süren kabızlık sorunu bulunanlar için daha da çekilmez bir hal alıyor.
Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor’un verdiği bilgiye göre, fonksiyonel denilen klasik kabızlık tipinde az sayıda ve sert dışkılama var. Hassas barsak hastalığının (İBS) kabızlık alt grubunda kabızlıktan daha çok karın ağrısı ön planda. Bu hastalarda kabızlık tedavisine ek olarak spazm gidericiler veriliyor. Dışkılama koordinasyonunda bozukluk bulunan tipte ise esas sorun gaitanın boşaltılamaması. Bu grup da nefes egzersizlerinden daha fazla yarar görüyor.
Hareketi bırakmayın

* Dışkılamayı ertelemeyin, tuvalet seçmeyin.
* Gün içinde bol bol su için.
* Posadan zengin besinleri tercih edin.
* Seyahatlerde genellikle ihtiyaçtan fazla miktarda gıda alınıyor. Yemeği abartmayın, makul düzeyde tutun.

Yazının Devamını Oku

Kar kazaları önlenebilir

5 Şubat 2018
Karın tadını kayak, snowboard, kar sörfü, kayaklı koşu, kızak gibi kış sporlarıyla çıkarmanın tam zamanı. Ancak kış aylarında her 1000 kış sporcusundan üçü acil yardım ve tedavi gerektiren yaralanma yaşıyor. Neyse ki bazı küçük önlemlerle bu yaralanmaları en aza indirmek mümkün.

Literatür bilgisine göre, kayak yapan erkeklerde yaralanma oranı her 1000 kayak günü için erkeklerde yüzde dört, kadınlarda ise yüzde 7.9. Çocuk, gençlerdeki yaralanmalar yetişkinlerin üç katı fazla görülüyor. Kayak yaralanmalarının üçte birini 16 yaşın altındaki kayakçılar yaşıyor. En sık kafa ve boyun yaralanmalarıysa 11-13 yaş arası gerçekleşiyor.

Amerikan Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Onur Tetik, “Kayakla ilgili yaralanmaları azaltmada tecrübe ve atletik yapı önemli rol oynar. Örneğin, yeni başlayan kayakçılarda yaralanma oranı, iyi derecede kayan kişilere göre 2-3 kat daha fazla. Yeni kayağa başlayanlar sadece kendilerinin değil, başka kayakçıların da yaralanmasına sebep olabilir” diyor.



En sık yaralanma son kayışta

Yazının Devamını Oku

İnsan emeği değil, doğanın hediyesi

4 Şubat 2018
Çevre Mühendisleri Odası’nın 2017 Hava Kirliliği Raporu’na göre Türkiye’nin havası en temiz ili Artvin. Topraklarının yarısından fazlası yaylalardan oluşan, yeşilin her tonunu barındıran şehre gittik, havasını soluduk. Hem güzelliğine hem de o güzelliği tehdit edenlere tanık olduk.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 110 ölçüm istasyonundan ikisi Artvin (merkez) ve Hopa’da. Bu verileri esas alan çalışmaya göre Artvin’de hava kirleticileri, Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği sınır değerin altında. Artvin’in havasının temiz olması tesadüf değil. Ama ortada beşeri bir başarı da yok. Türkiye’nin oksijen deposu, ‘yaşlı ormanlar’ sayesinde ayakta. 
Burası, bahara kadar çıplak kalacak ağaçları ve kara kışa rağmen yemyeşil bir il. Nereye baksam irili ufaklı akarsular görüyorum. Temeli kazılan her yapının altından da çıktığını anlatıyor Artvinliler.
Karadeniz’e paralel Doğu Karadeniz Dağları kentin içine doğru Kaçkar, Altıparmak, Kükürtlü, İskaristi isimleriyle uzanıyor. Karçal Dağı ile Çoruh ve Berta vadileri, diğer zenginlikler. İlçeleriyle birlikte 165 bini geçen nüfusun yaşadığı kentte Karadeniz, karasal ve Akdeniz iklimi görülüyor.
Konuştuğumuz neredeyse her Artvinli ‘yaşlı doğal ormanları’na vurgu yapıyor. Bu yaşlı ormanlar, dünyanın en önemli ekosistemleri arasında sayılıyor. Ayrıca ormanlarında 20’nin üzerinde ağaç türü yaşıyor. Orman gülü fundalıkları, yayla ve alpin otlakları, dağ eteklerindeki taş yığınları, uçurum ve göl toplulukları gibi ekosistemler kentin diğer hazinelerinden. Tüm Türkiye’deki 2 bin 700 endemik türün yaklaşık yüzde 4.4’ü yine burada. Zengin faunasını (yaban hayvanları) burada teker teker sıralamam ise mümkün değil.
Biz kirlilik hissettik
Kentte havanın temiz olmaması için ‘şimdilik’ hiçbir neden yok. Ancak doğanın verdiklerini korumak için insanın üzerine düşeni yapmadığı kesin. Henüz doğalgazın gelmediği kentte yakılan kömür nedeniyle sabah ve akşam saatlerinde kirlilik ve kokuyu hissetmemek mümkün değil.
Artvinlilerin ortak kaygısı ise madencilik faaliyetleri, HES’ler, baraj ve gölleriyle değişmeye başlayan doğa, iklim ve kirlilik. Şimdiden iklim değişmeye başlamış bile. Herkes baraj göllerinin etkisiyle giderek artan nemden, azalan kardan şikâyetçi.


Yazının Devamını Oku

Emniyet kemeri gebelikte de şart

2 Şubat 2018
Hamilelerin araba veya otobüsle seyahat etmeleri için herhangi bir engel yok. Hamilelik haftası da önemli değil. Ancak emniyet kemerini doğru bağlamak gerekiyor.

Birkaç hafta önce, gebelerin en güvenle seyahat edebileceği zamanın, kendilerini genellikle en iyi hissettiği, düşük ya da erken doğum risklerinin en aza indiği 2’nci dönem yani 18-24’ünü haftalar arası olduğunu hatırlatmıştık. Ancak gebeliğin diğer dönemlerinde de araba veya otobüsle seyahat için uçak yolculuklarındaki gibi bir gebelik haftası sınırı bulunmuyor.

EMNİYET KEMERİ SON AYDA DAHİ BAĞLANMALI
Ancak daha sorunsuz ve sağlıklı bir seyahat için bazı önlemler alınması mümkün. Liv Hospital kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Prof. Dr. Arda Lembet, gebeliğin son aylarında dahi emniyet kemerinin sağlam ve gerektiği kadar sıkı bir şekilde bağlanması gerektiğini hatırlatıyor. Kemer, göbeğinizin altından, pelvis kemiğinin üzerinden, anneyi çok da rahatsız etmeyecek şekilde bağlanmalı. Prof. Dr. Lembet ayrıca şu önerilerde bulunuyor:
Araba ve otobüs seyahatleri sırasında düzenli molalar verilmeli. Molalarda bacaklarınızı esnetin, egzersiz yapın.



Yazının Devamını Oku

Kış depresyonunu gün ışığıyla yenin

21 Ocak 2018
Mevsimsel duygu durum bozukluğu olarak bilinen kış depresyonu, motivasyonunu düşürüyor, isteksizlik ve yaşamdan zevk almamaya yol açıyor. Sözkonusu sorunla başetmek için en iyi yöntemlerden biri de gün ışığından olabildiğince yararlanmaya çalışmak.

Kış depresyonunun biyojik ritmimizle ilgisi var. Malum kışın güneşli gün az. Karanlık veya kapalı havalarda uyanmaksa pek çoğumuz için zor. Oysa ki gün ışığı mutluluk veren seratonin hormonunun salgılanmasına yardımcı oluyor. Tam da bu nedenle güneşli günlerde daha neşeli oluyoruz. Kış mevsimindeyse, güneşin etkileri azaldığı için hüzün ve çaresizlik duyguları ortaya çıkıyor.

Memorial Kayseri Hastanesi psikiyatri uzmanlarından Dr. Şaban Karayağız’ın verdiği bilgiye göre, depresyon yaşamdan zevk alamama, içe kapanma ve sosyal ortamlardan uzaklaşarak giderek yalnızlaşmayla seyrediyor. Kişi kendisine mutluluk veren aktivitelerden artık zevk almaz hale geliyor. Kadınlar, erkeklere oranla 2 kat daha fazla depresyona giriyor. Özellikle negatif ruh hali kışın kendini gösteriyor. Soğuk günlerde tercih edilen koyu renkli kıyafetler bile psikolojik açıdan olumsuz etkiye sahip. Kat kat giysiler ve üşüme hissi başlı başına bir olumsuzluk göstergesi. Güneşli gün sayısının az olduğu Baltık ülkelerinde yapılan araştırmalarda, toplumda depresyonun daha sık görüldüğü ve intiharların depresyona bağlı olarak geliştiği belirlenmiş.

Kışın depresyonu yenmek için:

* Gün ışığının olduğu, açık havada düzenli egzersiz yapın. Hava soğuk bile olsa düzenli egzersizleri aksatmayın.

Yazının Devamını Oku

Güçlü bağışıklığın yolu boğazdan geçiyor

14 Ocak 2018
Kışın artan enfeksiyonlar ve başka hastalıklarla savaşmanın anahtarı güçlü bağışıklık sistemi. Özellikle enfeksiyon dönemlerinde artan metabolik hıza karşılık, hücrelerin ihtiyacı olan enerjiyi dengeli beslenerek doğru kaynaklardan almak gerekiyor.

Amerikan Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü Başkanı uzman diyetisyen Tuğçe Aytulu, gün içinde protein, karbonhidrat ve yağın yeterli ve dengeli alınmasının ihtiyaç duyulan vitamin ve mineralleri vücuda kazandırabileceğini söylüyor. Belirli gıdalardan mucize beklemek yerine her renkten sebze ve meyveyi yemek gerektiğini vurgulayan Aytulu, vitaminlerin gıdaların dışında, bilinçsizce ve yüksek miktarlarda tablet olarak kullanılması zararlı olabileceğini hatırlatıyor. “Doktor kontrolünde olmadan, bilinçsiz vitamin kullanımından kaçınmak gerekir” diyor.

PEK ÇOK BESİN A VE C ZENGİNİ
A ve C vitaminleri, antioksidan vitaminler ve bağışıklık sistemimizi güçlendirerek, hastalıklara karşı daha dirençli olmamızı sağlıyor. Turunçgiller, havuç, brokoli, kabak, brüksel lahanası, yeşilbiber, karnabahar, mandalina, maydanoz, roka, tere gibi sebzeler kış mevsiminde bu vitaminler açısından zengin besinler. Aytulu, “Özellikle C vitamini ısı ve ışık gibi çevresel etmenlerden kolayca etkilenir. Dolayısıyla C vitamini kaybını önlemek için meyve sularının bekletilmeden taze olarak tüketilmesi öneriliyor. Yemeklerde veya öğün aralarında tüketilen bol miktardaki salata da ihtiyacımız olan vitaminleri sağlayabiliyor. C vitamini kaybını önlemek için salatalar da, meyve suları gibi hazırlandıktan kısa bir süre sonra yenmeli. Ayrıca çay ve kahve yerine bitki çayları tercih edilebilir” diyor.

ENFEKSİYON GEÇİRİRKEN PROTEİNİ İHMAL ETMEYİN

Yazının Devamını Oku

Aşıya şüphe yersiz

7 Ocak 2018
Tam 10 uzmanlık derneği, Prof. Dr. Canan Karatay’ın grip aşılarıyla ilgili, bilimsel olmayan iddiasına karşı güç birliği yaptı. İlgili dernekler, Prof. Dr. Karatay’ın söz konusu iddiaların yanıltıcı ve yalan olduğunu açıkladı. Grip hastalığı her yıl 3-5 milyon kişide ciddi seyirli hastalığa ve yaklaşık 500 bine yakın kişinin ölümüne yol açıyor.

Bu köşede sık aralıklarla aşılanmayla ilgili tavsiyelerini okudunuz. Bakmayın siz zaman zaman yükselen aşı karşıtı seslere. Aşıların etkinlik ve güvenliği çoktan kanıtladı. Hiç kuşku yok ki aşı bulaşıcı hastalıklara karşı geliştirilmiş en etkin, ekonomik ve pratik koruma yöntemi. Aşılar dünyada 25 milyon insanın ölümünü engelledi.

Dolasıyla siz her konuda, uzmanlığı olsa da olmasa da söyleyecek sözü olanlara kulak vermeyin. Konunun gerçek sahiplerini referans alın.
Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, Türk Geriatri Derneği, Türk Hematoloji Derneği, Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği, Türk Toraks Derneği, Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği, Viral Hepatitle Savaşım Derneği ve Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu, grip aşılarının güvenli olduğuna imzasını attı.

Aşılarla her yıl 2-3 milyon ölüm önleniyor
Yaptıkları açıklamada ölümcül hastalıkların aşılanması sayesinde ortadan kaldırıldığı birkez daha hatırlatıldı. Çiçek hastalığı tamamen ortadan kaldırıldı. Çocuk felcinde de bu hedef yakalanmak üzere. Ayrıca aşısı yapılan hastalıkların (tüberküloz, difteri, boğmaca, kızamık) görülme sıklığında ciddi düşüşler sağlandı. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, bağışıklama yani aşılanma sayesinde her yıl 2-3 milyon kişinin enfeksiyona bağlı ölümü engelleniyor. Aşılama ile önemli birçok hastalıktan korunmak ve ölümleri azaltıyor. Ciddi ekonomik kazanımlar sağlanıyor. Bazı aşılar (hepatit B, HPV) kanser gelişmesini dahi engelleyebiliyor.

Grip aşılarında alimünyum yok!

Prof. Dr. Karatay, “Aşıların içinde alüminyum var. Alüminyum Alzheimer nedenidir. Aşı vurulmaya gerek yok. Bunun yerine D vitamini kullanımı çok önemlidir”. demişti. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği de grip aşılarında alüminyum bulunmadığını vurguluyor. Dernek açıklamasında, “Her yıl dünya genelinde, başta gebeler, çocuklar ve yaşlılar olmak üzere 250 bin-500 bin kişinin ölümüne sebep olan grip hastalığından korunmanın aşıdan daha etkili bir yolu da yok. Halka bu şekilde yanlış mesajlar vererek aşıdan soğutmak çok sayıda kişinin ölümüne neden olmak anlamına gelir. Kendini hekim olarak tanımlayan tüm meslektaşlarımızı söylemlerini bilimsel verilere dayandırmaya, medya kuruluşlarını da topluma doğru mesajları ulaştırma konusunda duyarlı olmaya çağırıyoruz” dedi.

Yazının Devamını Oku

Gebeler için en uygun seyahat zamanı

18 Aralık 2017
Gebelik seyahat için bir engel değil. Ancak seyahat planlarken, bilhassa yurtd ışına giderken bazı detayları göz önünde bulundurmak ve planlama yapmakta yarar var. Gebelikte en güvenle seyahat edilebilecek zamansa 18 ve 24’üncü haftalar.

Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Birliği’ne (ACOG) göre gebelerin en güvenle seyahat edebileceği zaman, kendini genellikle en iyi hissettiği, düşük ya da erken doğum risklerinin en aza indiği 2’nci dönem yani 18-24’ünü haftalar arası. Daha ileri gebelik haftasındaki anne adaylarının yaşadığı bölgeden özellikle gelişebilecek hipertansiyon, flebit (ven enflamasyonu) ve erken doğum tehdidi durumlarında tıbbi hizmetlere ulaşamama olasılığına karşılık, çok uzağa yolculuk etmemeleri öneriliyor.
Liv Hospital kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Prof. Dr. Arda Lembet tüm gebelerin seyahat planlamadan önce doktorlarıyla görüşerek tavsiye almalarını öneriyor. “Özellikle de önceki gebeliğinde düşük, erken doğum, su kesesinin erken yırtılması hikayesi olanların ya da mevcut gebeliği çoğul gebelik, plasenta anomalileri, hipertansiyon, diyabet gibi altta yatan ciddi hastalığı bulunan anne adayları mümkünse hiç veya en azından gelişmekte olan ülkelere seyahat etmemeleri gerekli” diyor.

Risk almayın

Yolculuğa çıkmadan önce anne adaylarının alması gereken önlemler:

Yazının Devamını Oku