Yılın bu zamanı Berlin...

Avrupa kentlerinde bu vakitler kurulan Noel pazarları, hem hediyelik eşya hem de ayaküstü yemek konusunda zengin seçenekler sunar. Berlin’de soğuğa aldırmadan birkaç akşamımı bu pazarlarda geçirdim. Başta sosis olmak üzere çeşit çeşit lezzetli yemek yedim...

Haberin Devamı

Berlin’in Noel pazarları çok meşhurdur. Yılın son yurtdışı gezisi için bu şehre gittim ve bu pazarların tadını kara, yağmura, soğuğa aldırmadan çıkardım. Çeşit çeşit lezzetli yemek yedim. Bu seyahatteki yemek faslı sadece bu pazarlardaki ayaküstü atıştırmalıklarla sınırlı kalmadı tabii ki. Örneğin, Pascarella adlı İtalyan lokantasında değişik lezzetlerin tadına baktım. Pizzaları çok lezzetliydi. Ayrıca peynir tekerleği içinde hazırlanan spagetti de beni etkiledi.


Berlin’deki ilk Türk esnaf lokantası
Beef Grill Club’da ete doydum. Et vitrini daha başta ağzımı sulandırdı. ‘Porterhouse’, ‘tomahawk’, ‘t-bone steak’, dana pirzola ‘beni seç’ diye adeta gözümün içine bakıyordu. Etler Amerika’dan geliyormuş. İçi sulu, pembe pirzola lokum gibiydi. Duvarlarında şarapların sıralandığı restoranda lezzet yerli yerinde, fiyatlar makuldu.
Bir öğle yemeğini, Kreuzberg’deki, Demirel’in Yeri’nde yedim. Burası Berlin’deki ilk Türk esnaf lokantası. Ismarladığım yemeklerin tadını yerli yerinde buldum.

Haberin Devamı

Berlin’de her köşe başında bir dönerciye rastlamak mümkün. Onun için dönerciler arasında kıran kırana bir lezzet yarışı var. Ben tavsiye üzerine Kreuzberg’deki Hasır Lokantası’na gittim. Burası Berlin’in en eski lokantalarından biri. Kentin çeşitli yerlerinde şubeleri var. Döneri ve kebabı meşhur. Alevin karşısındaki dönerin 250 kilo olduğunu söylediler. Bir sumo güreşçisini andıran dönerin tadı övgüleri hak edecek zenginlikteydi. Ama kebaplar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Çünkü kuyrukyağı kullanılmadığından bana biraz yavan geldi.
Berlin’deki bir başka ünlü dönerci de, Mustafa’nın Sebzeli Döneri. Dükkânın önünde her gün uzun kuyruklar oluşuyormuş. Tavuk döneri satan bir dükkânın önünde neden kuyruk oluştuğunu merak edip soluğu orada aldım. Yağmura rağmen gerçekten birçok insan sıra bekliyordu. Dürümün içinde her şey vardı: Özel yoğurt sosu, kızarmış sebzeler, soğan, maydanoz, bol tavuk döneri ve özel baharat... Hazırlanan sandvici ısırmakta zorluk çektim. 3.50 euro’ya satılan döner söylendiği kadar lezzetliydi.
Hangi taksi şoförüne
söyleseniz götürüyor
Bu lokantanın hemen yanı başında ‘köri soslu sosis’i en iyi yapan yerlerden biri var: Curry 36. Hangi taksi şoförüne söyleseniz götürüyor. Sosisin pek bir özelliği yok. Özellik, köriyle hazırlanan sosta.
Berlin’deki önemli lezzet tapınaklarından biri de, KaDeWe mağazasının altıncı katında. Bu katta; deniz mahsullerinden şarküteriye, dünyanın dört bir yanında yetişen çaylardan yüzlerce çeşit çikolataya ve her çeşitten av etine kadar her şeyi bulmak mümkün. İster satın alın ister benim gibi küçük lokantalardan birinde oturup bu lezzetlerin tadına bakın.
Yılın bu zamanı Berlin...

Haberin Devamı

Beef Grill Club’da  ete doydum.

Keyifle yemek yediğim bir diğer restoran da Lutter und Wegner’di. 1811 yılından beri konuklarına Avusturya mutfağının en lezzetli örneklerini sunan restoran galeri gibi; duvardaki irili ufaklı orijinal resimler, yemekler servis edilinceye kadar müşterileri oyalıyor. Berlin’in en turistik yeri olan Gendarmenmarkt’ta yer almasına rağmen turistlerden pek etkilenmemiş. Sipariş verirken Viyana usulü şinitzel, kuzu madalyon ve ‘bearnaise’ soslu antrikot arasında tereddüt yaşadım.
Berlin’de hep yemek yemedim tabii ki! Bir gece de bar tezgâhında tünedim. Gittiğim Newton Bar’a, daha önceki gezilerimden aşinaydım. Bar, ismini ünlü fotoğrafçı Helmut Newton’dan almış. Duvarlar onun çektiği çıplak kadın posterleriyle süslenmiş.
Çok sevdiğim diğer bar da, kaldığım Titanic Otel’in barı. Berlin’in merkezindeki bu otelde çalışanların bir bölümü Türk. Çok nazik insanlar. Çoğu dördüncü kuşaktan...
Sözün özüne gelirsek: Berlin Avrupa’nın en güzel kentlerinden biri. Eğer gidecek olursanız, yukarıda yazdıklarım size biraz yol gösterebilir umarım.

Yazarın Tüm Yazıları