Satılık can olur mu?

Karaca, kızıl geyik, ceylan, yabandomuzu, yabankeçisi...

Haberin Devamı

Bu güzelim canlıları öldürmek, eğer bir ödeme yaparsanız serbest... Hatta belirlenen ücreti ödeyenin yanına adam verip öldüreceği masumu bulmasına ve katletmesine yönelik servisimiz de mevcut.

“Biz” diyorum, kim bu biz? Biz, yani Türkiye’miz!

Satılık can olur mu

2019-2020 sezonunda 6 bin 944 karacanın, geyiğin, ceylanın, domuzun, keçinin canlarını 11 milyon 312 bin TL karşılığında satmışız.

Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün verilerine dayanarak bir haber hazırlamış Birgün’den İsmail Arı...

“Av Turizmi” diyerek “göz yumulur” türden bir hava verilen kanlı faaliyeti hızlandırarak sürdürüyoruz; maşallah bize...

Haberin Devamı

2016-2017 sezonunda 1.317 canlının katli için onay verilirken, bu sayı 2018-2019’a geldiğimizde 4 bin 255’e, geçen sezon da 7 bine ulaşmış işte...

Eh yani, geliri de canını sattığımız güzelim hayvan sayısına bağlı olarak artıyor tabii... 4 kat fazla cana kıyılınca 4 kat fazla para geliyor...

İzinle, parasını ödeyerek devletin gösterdiği canlıları avlayanların önemli bölümü yabancı ve sayıları da verilen izinlere, “sunulan imkânlara” bağlı olarak artıyor.

2016-2017’de 540 yerli avcıya karşılık 856 yabancı avcı izin alırken, 2019-2020’de 649 yerli avcıya karşılık 2.392 yabancı avcıya izin çıkmış...

Avcılık felsefesi çok dinledim, avcı hikâyesi çok okudum; beni ikna edebilecek, yapılanı sineye çekmemi sağlayacak bir yanını bulamadım.

“Yaşlı hayvanları vuruyoruz” diyorlar mesela; ne diyeyim şimdi. Görkemli bir hayat yaşamış güzelleri güzeli bir canlıyı öldürdün diye “Aferin” mi diyeceğim...

Bu arada bunlar izinli, ruhsatlı olanlar; izinsizleri ayrı hesap edin...

Doğa Koruma ve Milli Parklar geçen sene avcılık kursu açtığını duyurdu; 203 TL 21 kuruş karşılığında...

İşin “Başka ülkelerde de var bu işler” kısmına da özetle “Bana ne başka devletin parayla masumların canını satmasından? Benim ülkem satmasın!” diyeyim, yeter.

Haberin Devamı

Av turizmi kisvesiyle akçeli işe dönen bu katliam hakikaten yeter!

Satılık can olur mu

KİM OLURSAN OL METALLİCA'YA GEL

METALLICA’nın simsiyah kapağından dolayı “Siyah Albüm” olarak anılan “Metallica” adlı albümü bu yıl 30’uncu yaşını kutluyor.

1991’de “90’lık” bir kasetin B Yüzü’ne kaydettiğim albüm herhalde 2 yıl boyunca walkman’imden çıkmamıştı. A Yüzü de yine o yıl, çok kısa arayla yayınlanan Nirvana’nın “Nevermind” albümüydü.

Ne kasetmiş ama... O kaset belli ki zaman içinde “hayırlı olsunlara” karıştı fakat iki albüm de hâlâ farklı formatlarda elimin altında durur, dinlenir...

Pek çok ülkede 1 numaraya çıkan, bir metal albümü için umulmayacak satış rakamlarına ulaşan, Grammy dahil ödülleri toplayan ve Metallica’yı sadece metalcilerin değil herkesin tanıdığı bir gruba dönüştüren “Siyah Albüm” hit parça doluydu.

Haberin Devamı

“Nothing Else Matters”, “Enter Sandman”, “Sad But True”, “Unforgiven” filan hepsi bu albümde.

Metallica 30’uncu yıl için elbette özel bir takım hadiselere girişti.

Albümün her formatı, akla gelebilecek ve gelmeyecek şekilde yeniden paketlendi, farklı şekillerde satışa sunuldu vesaire.

Bu kapsamdaki projelerden biri de Metallica’nın “Siyah Albüm”deki şarkılarını farklı sanatçılara yorumlatmak oldu. Her bir parça 6-7 farklı şekilde yorumlandı ve ortaya “Metallica Blacklist” albümü çıktı.

“Nothing Else Matters”ı yorumlayan ekipler arasında görene “Duyan gelmiş” dedirtecek bir kadro da var.

Miley Cyrus ve Elton John gibi farklı dönemlerden iki pop ikonuna klasik müzik dünyasının tanınmış figürü Yo-Yo Ma eklenmiş. Yanlarına Metallica’nın basçısı Rob Trujillo ve bir de WATT eklenmiş.

Sonuç nasıl peki?

Haberin Devamı

Bence bu son derece eklektik kadronun “Nothing Else Matters”ı pek olmamış, hatta dürüst davranayım hiç olmamış...

Ama siz bana bakmayın; Metallica’yı çok sevsem de damarımı kesseniz Slayer akar, o kadar...

 

Yazarın Tüm Yazıları