Emre Kızılkaya

Bir sonraki teknolojik çığır...

14 Kasım 2018
İnternet ve genel olarak toplum için bir sonraki teknolojik çığır hangi alanda açılacak?

Yapay zeka, blok zinciri, otonom robotlar, 3B baskı, sesli asistanlar, “deep fake” videolar ve artırılmış gerçeklik gibi epey uzun süredir var olan ve ağır ağır gelişen teknolojilerden bahsetmiyorum.

Çığır açmanın arifesinde gibi görünen, hayata geçmesiyle birlikte kısa sürede büyük bir değişim yaratacak yeni buluşları kast ediyorum.

Son dönemdeki gelişmelere bakınca benim aklıma şu beş başlık geliyor:

* Kuantum bilgisayarların üretilmesiyle bir gün tüm şifrelerin kırılabilecek olması: 2 trilyon dolarlık e-perakende sektöründen devlet sırlarına ve ticari sırlara kadar internetteki hemen her özel bilgi, modern şifreleme yöntemleriyle korunuyor. İlk örnekleri çok pahalıya mal olacak kuantum bilgisayarlar bilinen tüm şifreleme yöntemlerini çözecek ve buna karşı nasıl bir savunma geliştirileceği henüz belli değil.

* Dünya yörüngesinde dönen binlerce mini uydudan oluşan bir ağ ile olağanüstü hızlı bir bağlantı altyapısının oluşturulması: SpaceX’in StarLink projesi bu alanda atılmış ilk adım. Bunu yapan şirketin “adeta para basacağı” söyleniyor çünkü “süper hızlı” işlemlerden büyük karlar elde eden bankalar ve diğer mali kuruluşlar bu ağa girebilmek için milyonlar ödeyecek. Döviz kurunun ne yöne gideceğini birkaç saniye önceden haber aldığınızı düşünün… Elbette oluşacak “iki vitesli internetin” en hızlı şeridinden en fazla parayı verenler ilerleyebilecek.

* ‘Beyin-bilgisayar arayüzleri’nin de ilk ticari kullanımları başlamak üzere… Beynin bilgisayara bağlanmasıyla elektronik ve biyolojik dünyalar birleşecek, insan-makine ayrımı belirsizleşecek. Gözlerinizi kapatıp düşünerek internete erişebildiğiniz bir dünyada eğitim sisteminin ve mesleklerin ne kadar değişeceğini düşünün. Elbette bu teknolojiye de önce en zenginler erişebilecek.

* Yüksek kapasiteli kablosuz enerji transferinin devreye girmesiyle şarj kablosu/istasyonu yakında tarihe karışacak. Hala nispeten pahalı olsa da elektrikli otomobillerin giderek yaygınlaşmasıyla beraber bu konuda çalışmalar hızlandı.

Yazının Devamını Oku

Türk oyunları da Türk dizileri gibi dünyayı fetheder mi?

7 Kasım 2018
Red Dead Redemption 2 oyunu, geçen hafta sonu piyasaya çıktı ve ilk üç gün 725 milyon dolar hasılat elde etti.

Fortune 500 verilerine göre Tüpraş geçen yıl boyunca 54 milyar lira ciro yapmış, bu da üç günde yaklaşık 444 milyon liraya (82 milyon dolar) denk geliyor.

Kısacası ABD merkezli bir dijital oyun geliştiricisi üç günde, Türkiye’nin en büyük şirketinin yaklaşık 10 katı para kazandı.

Bu oyunun yapımında Rockstar San Diego oyun stüdyosu liderliği üstlendi, şirketin Kanada ve İngiltere’deki stüdyolarından da destek aldı.

Resmi açıklamaya göre oyunun yapımı için toplamda yaklaşık 800 kişi çalıştı.

Tüpraş’ta yaklaşık 6 bin kişi çalışıyor, onun üçte biri kadar ciro yapan Türk Telekom’da ise 34 bin…

* * *

Bu işin parasal boyutu ve ülkelerin sert gücünü (hard power) oluşturan, büyük ölçüde şirketlerinin kazandığı para oluyor çünkü örneğin savunma sanayini bu paralar döndürüyor.

Bu yüzden ABD için bugün mesela Google,

Yazının Devamını Oku

5G’de Türkiye’nin gurur payı

31 Ekim 2018
Birçok ülkede ilk 5G şebekeler devreye girmeye başladı bile…

2019’da Samsung ve Apple başta olmak üzere önde gelen cep telefonu üreticilerinin yeni cihazlarını piyasaya sürmesiyle 5G hemen herkesin hayatında olacak.

Bu yeni nesil kablosuz teknoloji özetle çok daha fazla bilginin, çok daha hızlı bir şekilde, çok daha ucuza iletilmesini sağlıyor.

Bu teknolojiyi mümkün kılan çalışmaların belki de en önemlisini, Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erdal Arıkan yaptı.

Yurt içinde ve dışında çok sayıda prestijli ödül kazanan Arıkan’ın geliştirdiği ‘kutupsal kodlama’nın ne olduğunu şurada okuyabilirsiniz: http://panorama.khas.edu.tr/odul-getiren-calisma-kutupsal-kodlama-489

Türkiye Cumhuriyeti’nin dünya çapında başarılı bir vatandaşı olan Arıkan’ın biyografisine de özellikle gençler bir göz atmalı: 

1976’da Üniversite Seçme Sınavı'nda Türkiye birinciliğiyle kazandığı ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümünde yüksek öğrenime başlayan Arıkan, ABD’deki Caltech’e transfer oldu.

Yüksek lisans ve doktorasını elektronik mühendisliği ve bilgisayar bilimleri alanında M.I.T’de yaptı.

ABD’de M.I.T. bursu alıp öğretim üyeliği yaptıktan sonra Türkiye’ye döndü ve 1987’den bu yana Bilkent Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdürüyor.

Yazının Devamını Oku

Facebook Trump’ın hesabını siler mi?

17 Ekim 2018
Bir gün olabilir.

Bunu söyleyen, Facebook’un Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’da Kamu Politikasından Sorumlu Başkan Yardımcısı Richard Allan.

 

Çiğdem Bozdağ hoca başta olmak üzere Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya bölümü öğretim üyelerinin çabalarıyla; medya, akademi ve hukuk gibi farklı alanlardan gelen isimlerin oluşturduğu küçük bir grup olarak zaman zaman buluşuyoruz.

 

Türkiye’ye gelen Facebook yöneticisi Allan ve WhatsApp’ın küresel politikalarından sorumlu üst düzey yöneticisi Christine Turner ile de geçen hafta bu kapsamda uzun uzun konuşma imkanı bulduk.

 

Allan’a Trump ile ilgili soruyu sorduğumda, aklımda, ifade özgürlüğü konusunda teknoloji devlerinin uyguladığı keyfi standartlar vardı.

 

Yazının Devamını Oku

McKinsey’den çok önemli iki mesaj

10 Ekim 2018
Birincisi, hayatımıza her geçen gün daha fazla dahil olan yapay zeka teknolojileri önümüzdeki beş yıl içinde tüm dünyayı değiştirecek.

İkincisi, derin öğrenme teknolojisinden en çok etkilenecekler arasında Türkiye’nin lokomotif sektörleri de var.

Geçen hafta İstanbul’da yapılan bir konferansta iki ayrı konuşmacı sunumları sırasında ekrana McKinsey raporlarından alıntılar yansıttı.

Gelişen teknolojilerin bölgesel ve küresel ekonomiye etkilerinin değerlendirildiği smartcon 2018 İstanbul’un açış konuşmasını yapan Allianz Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran-Symes, “Türkiye olarak bu dönemden çok daha güçlü çıkabileceğimize inanıyorum” dedikten sonra, “önümüzdeki 15-20 yılda mevcut işlerin yüzde 14’ünün otomasyon riski altında olduğunu” vurgulayan son OECD raporunu hatırlattı.

Daha sonra sahneye çıkan Mechanica AI kurucu ortağı Jane Zavalishna’nın ekrana getirdiği ilk McKinsey mesajı şöyle diyordu:

“Tüm karar alma mekanizmalarına insanı dahil etmenin, hızlanan değişim ve veri toplama imkanları nedeniyle artık pratik olmaktan çıktığı doğrudur. Üç-beş yıl sonrasına bakıldığında çok daha yüksek yapay zeka seviyeleri görmeyi bekliyoruz.”

Oredata CEO’su Ömer Faruk Kurt ise ekrana yapay zekanın ve derin öğrenme teknolojisinin en çok etkileyeceği endüstrileri ortaya koyan McKinsey imzalı iki tablo gösterdi.

Perakende, otomotiv, turizm diye giden ve tüm sektörler toplandığında trilyonlarca doları bulan bir değişim bekleniyor.

Türkiye için kritik sektörler bunlar.

Yazının Devamını Oku

Büyük Veri yaratıcılığı öldürüyor mu?

26 Eylül 2018
Dünyanın en büyük reklam ajanslarından biri için çalışan arkadaşım geçenlerde buluştuğumuzda Ahmet Hakan’ın bir gözlemini hatırlattı.

O köşe yazısı sanırım geçen yıl yayımlanmıştı; biraz aradım, bulamadım fakat aklımda kaldığı kadarıyla o bölümde mealen şöyle diyordu Ahmet Hakan: Toplumlar zor zamanlarda yaratıcılık patlaması yapar, peki bizde neden sanat başta olmak üzere hemen hiçbir alanda son dönemde şaheserler ortaya konulamıyor?

 

Öncelikle, yaratıcılık nedir, diye sormak gerekiyor. Örneğin reklamcılığın okumayı en çok sevdiğim teorisyenlerinden olan Al Ries’ın kendi sektörü için yaptığı bir tanım var.

 

Ries sektöründe hakim görüşü şöyle özetliyor: “Ajansların yaratıcılık tanımı, farklı olmaya dayanır. Günümüzün sanat eserleri için de böyledir. Yeni ve farklı bir fikirle gelmeyenler yaratıcı sanatçı olamaz. Bu fikrin daha iyi bir fikir olmasına gerek yoktur, yeni ve farklı olsun yeter.”

 

Ries’e göre bu yanlış bir perspektif. Ona göre reklamcılıkta yaratıcılığın “alışılmadık” bir fikre dayandığı doğru olsa da, bu fikir aynı zamanda sizi “insanların zihnine sokmalıdır.”

 

Yazının Devamını Oku

Tekzip

12 Eylül 2018
Tartışmayı ABD Başkanı Trump ateşledi

İki hafta önce attığı tweetlerde “Google ve diğerlerinin bilgi ve haber sakladığını” iddia ediyor, “görebileceğimiz ve göremeyeceğimiz şeyleri kontrol ediyorlar” diyordu.

“Trump” diye arama yaptırmış ve Google arama sonuçlarının en üstünde, hiç haz etmediği New York Times, CNN gibi yayınların haberlerini görmüştü.

Malum, Google ve Facebook gibi, bilgi ve haber dağıtımında bugün dünyanın en büyük eşik bekçileri olan iki şirket, kime-neyi göstereceğini algoritmalarla belirliyor.

“Algoritma şeffaflığı” kavramından ve buna getirilmesi gereken demokratik kıstaslardan daha önce bu köşede defalarca bahsettim.

Trump’ın son tweetleri ise özellikle ABD’deki gazeteciler açısında konuya yeni bir boyut kattı.

Columbia Journalism Review’da (CJR) geçen hafta yayınlanan bir makale, basın ve ifade özgürlüğüne zarar vermeden algoritmaların nasıl denetlenebileceğine dair hukuki bir bakış açısı sunuyor.

Makalede ABD Yüksek Mahkemesi’nin 1974’te verdiği bir karar hatırlatılıyor.

Dava özetle şöyle:

Yazının Devamını Oku

E-posta neden miadını doldurmuyor?

29 Ağustos 2018
E-posta, iletişimde devrim yapan etkisi kadar, değişime dirençli doğası nedeniyle de incelenmeye değer…

1960’larda icat edilen ve 1970’lerin ortasında aşağı yukarı bugün bildiğimiz halini alan bir teknolojiden bahsediyoruz.

 

50 yılı aşkın süredir neredeyse aynı kaldığı halde hayatımızda hala bu kadar büyük yer tutan başka bir teknoloji yok.

 

E-postaya dair bir başka ilginç nokta, dev şirketlerin onu dönüştürme çabalarına karşı da ısrarla direniyor oluşu.

 

Yüzde 25 civarındaki pazar payıyla dünyanın en popüler e-posta hizmeti olan Gmail’i kullananlar, geçen ay bu uygulamada yapılan kaydadeğer değişiklikleri fark etmiştir.

 

Yazının Devamını Oku