Sevginin kaynağı kimdir

KÜÇÜK yaşlardan itibaren Allah ile korkutulmuş bir toplumda; Allah’ın sevginin, rahmetin ve tüm güzelliklerin kaynağı olduğu gerçeğinin göz ardı edilmesine şaşırmamak gerekir.

Haberin Devamı

Allah’ın sevgisini kaybetmek ile değil, bize ceza verip azap etmesiyle korkutulmuşuz. Bu korku sebebiyle çoğu zaman farkında olmadan, Allah ile olan en doğal sevgi ve güven bağımızı bozmuşuz. Yaptığımız hatalar çocuktur denilerek hoş karşılanmamış ve bazı büyüklerimizden “Allah seni sevsin” cümlesi yerine “Allah cezanı versin” cümlesini duymuşuz. Oysa sürekli olarak “Allah çarpar!” “Kuran çarpar!” ya da “Anne babanı üzersen, dediklerini yapmazsan, Allah seni cezalandırır. Cehennemde yakar!” şeklinde çocuk üzerinde otorite kurmak ve istediğini yaptırmak için Allah’ı sürekli cezalandıran bir güç olarak tanıtmak çok yanlıştır. Bazı anne ve babaların isteklerini yapmadıkları bir anda başlarına bir şey gelen çocuklara, “Bak işte dediğimi yapmadığın için Allah seni cezalandırdı!” şeklinde cümleler kurmaları sebebiyle Allah, o masum zihne sahip çocuğun hayal dünyasında korkutucu ve cezalandırıcı bir varlığa dönüşmektedir.

Haberin Devamı

İNSAN KORKTUĞUNDAN UZAKLAŞIR

 Peki, yetişkinlere anlatılan bundan farklı bir Allah mı? İnsanlara Allah’ı ve dini anlatırken genellikle ceza, bela ve azap gibi korkular üzerinden anlatım yapıyor ve Allah’ın affedici, merhametli ve kullarına karşı sevgi dolu olduğunu ve pişmanlıkla tövbe edenlerin tövbesini kabul edeceğini çoğu zaman göz ardı ediyoruz. Biz hem kendimizi hem de başkalarını Allah’a yaklaştırmaya mı yoksa Allah’tan uzaklaştırmaya mı çalışıyoruz? İnsan sevdiğine yaklaşır, korktuğundan ise uzaklaşır. Şüphesiz Allah, gerektiğinde hak edenlere ceza da verir. Ancak rahmetinden önce azabından ve sevgisinden önce öfkesinden söz etmenin nedeni nedir? Rahmeti bu kadar geniş olan bir Rabbimiz varken, insanları korkutup sindirmeye çalışmak neden?

İNSAN SEVDİĞİNE FEDAKÂRLIK YAPAR

Kendi hata ve günahlarımıza bakmadan, kendi nefsimizi kınamadan, sürekli birilerini kınıyor, Allah’tan bir yetki almışız gibi insanları dinden çıkarıyor ya da cehennemlik ilan ediyoruz. Bunları yapabildiğimize göre demek ki gerçek anlamda Allah’tan hiç korkmuyoruz. İnsan ancak, Allah’a olan sevgisi ve muhabbeti sebebiyle içten gelen bir istekle kötülükten uzak durabilir. Sorsak Allah’tan korkan bir sürü insan var. O halde neden bu kadar kötülük var? İnsan korktuğu kişi için değil sevdiği kişi için fedakârlık yapar. Sevdiği kişi için sorumluluk üstlenir. Kulun önce Rabbini gönülden sevmesi gerekir. Gerçek sevgi zaten beraberinde o sevgiden mahrum kalma korkusunu getirecektir. Korku dili değil sevgi dilidir insanı özü ile buluşturacak olan. Çünkü Allah, “Vedud”dur; sevginin, muhabbetin ve tüm güzelliklerin kaynağı, seven ve sevilmeyi en çok hak edendir.

Haberin Devamı

ALLAH’IN SEVGİSİNİ HAK ETMELİYİZ

Allah’ın bizi sevmesi ve gerçek anlamda O’nu sevebilmemiz için O’nun sevgisini hak edecek erdemlere sahip olmamız gerekir. Allah, kararlı bir iman ile bu imana uygun erdemli bir hayat yaşayan kullarına sevgisini bahşedecek, yarattıklarını onlara sevdirecek, insanlar tarafından da sevilen kullar olmalarını nasip edecek ve onlar için tarifsiz bir sevgi var edecektir: “Rahman (sınırsız rahmet kaynağı olan Allah), iman edip dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyanlar için, tarifsiz bir sevgi var edecektir.” (Meryem Suresi 96)

BUNLARI BİLİYOR MUYUZ?

KURAN NEDEN TEK SEFERDE İNDİRİLMEDİ?

KURAN, dini konularda gerekli olan her soruyu açıkladığı gibi bu sorunun cevabını da vermektedir. Kuran ayetleri Kuran’ın bir seferde toptan inmediğini, aşama aşama gönderildiğini ifade etmektedir. Şüphesiz bu şekilde olmasının birçok hikmeti bulunmaktadır. Ayetlerden anlaşılan Allah’ın buyruklarının, hükümlerinin, emir ve yasaklarının kalplere yerleşmesi ve dinin sağlam bir temele oturtulmasıdır. Bunun nedeni ayette şu şekilde açıklanmaktadır:

Haberin Devamı

“İnkâr edenler: ‘Kuran, ona bir defada indirilmeli değil miydi?’ dediler. Biz onunla senin kalbini sağlamlaştırmak için onu böyle (parça parça indirdik) ve onu ağır ağır okuduk.” (Furkan Suresi 32)

KURAN VE BİLİM

AYETLE MUTABIK YERYÜZÜNÜN TABAKALARI

“ALLAH yedi göğü ve yerden de onlar kadarını yaratandır. Emir bunların arasında sürekli iner ki Allah’ın her şeye gücünün yettiğini ve Allah’ın bilgisiyle her şeyi kuşattığını bilesiniz.” (Talak Suresi 12)

Arapçada yedi sayısı aynı zamanda çokluğu ifade etmektedir. “Yedi tabakalı gök” tabiriyle “yedi adet gök” anlaşılabileceği gibi “birçok gök” de anlaşılabilir. Bilindiği gibi yeryüzünün en dışında Dünya’nın yüzde 70’inden fazlasını oluşturan litosferin su tabakası (1. tabaka) bulunmaktadır. Bu tabakanın altında litosferin kara tabakası (2. tabaka) gelmektedir ve bu tabakalar diğer tabakalara göre çok incedir. 

Haberin Devamı

Bu tabakaların altında üst manto bölümü (3. tabaka) vardır. Onun altında ise plastik özellikleri gösteren astenosfer (4. tabaka) vardır. Bu tabakanın altında alt manto (5. tabaka) vardır. Bu tabakanın alüminyum da içerdiği söylenmektedir. Bu tabakanın altında dış çekirdek (6. tabaka) bulunur ve yerkürenin hacminin yüzde 30’una yakınını oluşturur. 

Buradaki sıvı Dünya’nın dönüşüyle beraber oluşturduğu dinamo ile yerküremizin çevresindeki koruyucu manyetik alanı meydana getirmektedir. Dünyamızın merkezinde ise hacim olarak en ince tabakalardan biri olan iç çekirdek (7. tabaka) bulunmaktadır. Görüldüğü gibi Dünya, hem hammaddeleri, hem görevleri farklı farklı olan tabakalardan oluşmaktadır. Bu tabakaların sayısı 7’ye eşitlenip de ayetle mutabık olduğu gibi, iki tabaka tek tabaka şeklinde incelenmek suretiyle 7 rakamı değişirse bile o zaman da 7 rakamının Arapçada çoğul ifade eden yapısıyla uygunluk göstermektedir.

Haberin Devamı

KURAN VE DUA

Rabbimiz! Bizi doğruya ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme ve katından bize rahmet bağışla. Gerçekten bağışı en çok olan sensin, sen. Rabbimiz! Varlığında şüphe bulunmayan bir günde insanları mutlaka sen toplayacaksın. Gerçekten de Allah vaadinden dönmez. (Ali İmran Suresi 8-9)

Yazarın Tüm Yazıları