Tedavi edilmesi istenen bölgeye 43 dereceye kadar radyofrekans uygulanabilir. Uygulanan bu radyofrekans cilde ulaşınca 55 dereceye kadar yükselir. Yağların parçalanması ile beraber mevcut yağ hücrelerinin hacimlerini de giderek küçülmesine yardımcı olur. Bu şekilde kalıcı incelme sağlanır.
Önemli 3 etkiye sahiptir
Radyofrekans yöntemi vücutta 3 önemli etkiyi oluşturur. Bu etkiler;
-İncelme istenen direkt olarak problemli bölgeye etki eder. Yağ dokusunu eriterek vücuttan atar. Sonucunda ise kişi görünümden memnun olur.
-Tamamlayıcı etkisi sayesinde vücuttaki kollajen dokularının yenilenmesini sağlar. Hazırda bulunan kollajenler işlem sırasında parçalanacağı için cilt yenilerini oluşturur. Bu sebeple işlem yapılan yer daha sağlıklı ve genç bir görünüm kazanır.
-Destekleyici etkisi ile bağ dokularını uyarır. Bu özelliği ile vücut sıkılaşarak daha gergin bir görünüm kazanır. Aynı zamanda kırışıklıklarda azalır.
Bölgesel zayıflama ile beraber cilt dokunuzda düzelecek
Radyofrekans yöntemi dolaşım sisteminin bozulması sebebiyle oluşan bölgesel yağ birikiminin etkilerinin azaltmasını hedefler. Bu sayede damar lenf dolaşımının hareketinin hızlandırır. Drenaj adı verilen sisteminde düzelmesine olumlu etki eder. Tüm bu adımların sonucunda yağlanan metabolizma hızlanarak kasların sıkılaşmasını sağlanır. Seansların sonrasında elde edilen görüntü sıkılaşmış vücut, azalmaya başlayan selülit görünümüdür. Bunlarla beraber vücuttan toksin atımı da gerçekleşir.
Melanin toplanması sonucunda ise lekelenme oluşur. Sıklıkla karşılaşılan nedenler ise; genetik yatkınlık, güneşe maruz kalma, tiroid hastalığı, gebelik süreci, kimyasal maddeler ve kullanılan ilaçlardır. Oluşan bu lekeler ise 4 başlık altında incelenir; doğumsal lekeler, güneş lekeleri, çiller ve tahriş sonrası oluşan lekelerdir.
Leke tedavisi sabır isteyen bir süreçtir
Leke oluşumunun en büyük tetikleyicisi güneş faktörüdür. Özellikle leke tedavisinde güneşten koruma büyük önem taşır. Bilinenin aksine güneş kremleri sadece yaz mevsiminde değil her mevsim kullanılarak alışkanlık haline getirilmelidir. Yaz mevsimine özel olarak kullanılan güneş kreminin faktörüne bağlı olarak 2 saatte bir krem sürme işlemi tekrarlanmalıdır. Alınacak bu önlem sayesinde var olan lekeler koyulaşmaz, yeni lekelenmelerin önüne geçilir.
Leke tedavisinde de önemli olan nokta lekenin neden kaynakladığının bulunmasıdır. Leke tedavilerinde uygulanabilecek çeşitleri yöntemler vardır. Bu yöntemler; medikal ilaç, kimyasal peeling, leke maskesi ve mezoterapi yöntemidir.
Kişilerin cilt ihtiyaçlarına ve leke durumunun ciddiyetine bağlı olarak kullanılacak yöntemler değişiklik gösterebilir. Ancak günümüzde en sık tercih edilen yöntem leke mezoterapisidir.
Leke mezoterapisinin tercih edilmesinin en büyük sebebi içeriğinde traneksamik asit ve çeşitli asitlerin bulunmasıdır. Kullanılan etkili asitler ile sonuç diğer yöntemlere kıyasla daha çabuk görülür. Leke mezoterapi yönteminde traneksamik asit ve diğer asitlerden oluşan karışım küçük iğneler yardımı ile derinin altına enjekte edilir. Haftada bir sıklığında 4 ila 6 seans uygulanabilir. Uygulanan 2. seanstan sonra ise lekelerde açılma başlar. Leke mezoterapisi tek başına da uygulanabileceği gibi diğer tedavi yöntemleri ile de birleştirilebilir. Genellikle kimyasal peeling ya da lazer tedavileri ile kombine edilebilir.
Traneksamik asit içeriği sayesinde leke oluşumunu engeller ve var olan lekelerin renginin açılmasına yardımcı olur. Mezoterapi yönteminde ise kullanılan diğer C vitamini, multivitamin karışımları ve glutatyon asiti traneksamik asitin özelliği ortaya çıkarak daha hızlı ve etkili sonuç sağlanmasında yardımcı olur.
Fazla güneşe maruz kalmak hastalıkların sebebi
Gereği kadar güneş ışığı alınması görme, D vitamini sentezi, sedef ve benzeri hastalıkların tedavisinde olumlu sonuçlar yaratıyor. Ancak güneşe aşırı maruz kalınması fayda yerine zarara yol açıyor.
Güneş görünen ve görünmeyen ışınlar saçar ve görünmeyen ışınları ultraviyole A, ultraviyole B, ultraviyole C’dir. Bu görünmeyen ışınlar başlıca sağlık sorunlarına sebep olurlar. Ultraviyole C doğrudan kansere sebep olmaktadır. Bu ışınları detaylıca inceleyecek olursak;
Ultraviyole A (UVA)
Ultraviyole B (UVB)
Ultraviyole C (UVC)
Bronz tenin popüler hale gelmesiyle beraber son yıllarda deri kanseri sıklığında artış olmuştur. Bunun temel sebebi ise kişinin aşırı derecede güneş ışığına maruz kalmasıdır.
Güneşten korunmak her yaşta gerekli
Sık kilo alıp verme, hamilelik…
Derimizde bulunan striaların rengi ve derinliği çevresel ve genetik faktörler ile azalabiliyor. Normal bir deri %80 kolajen ve %4 elastik fiberler bulunur. Kolajenlerin parçalanmasıyla deri elastin kaybı yaşar ve çatlak görüntüsü oluşur. Çatlak olarak gördüğümüz aslında yara izidir. Derinin orta tabakası ergenlik dönemi, hamilelik süreci, sık kilo alıp verme nedenleriyle gerilerek yırtılıyor. Yırtılma sonrası vücut kendini iyileştirmeye çalışırken gördüğümüz çatlaklar oluşuyor.
Deri çatlakları hamilelik döneminde, ergenlikte, vücut geliştirme aşamasında, hormon tedavisi sürecinde oluşabiliyor. Tüm vücutta çatlak görülebileceği gibi sıklıkla yağ miktarın fazla olduğu göğüs, karın, kalça, kol bölgelerinde görülüyor. Erkeklere kıyasla kadınlarda görülme oranı daha yüksek. Genellikle hamilelik dönemlerimde çatlaklar oluşmaya başlıyor.
Çatlaklar tedavi edilemez ancak iyileştirilebilir
Tedavi yöntemlerin gelişmesi ile beraber çatlak tedavi yöntemleri de yenilenmiştir. Yöntemlerin gelişmesi çatlakların tedavi edilmesini ne yazık ki sağlayamamıştır ancak daha etkili iyileştirme sonuçlarına faydalı olmuştur. Çatlaklar temelde yara izleri oldukları için tam olarak tedavi edilemiyor, bir miktar da olsa çatlak dokusu ciltte kalıyor.
Hamilelik ve kilo alıp verme sürecinde çatlak oluşumunu engellemek için önlemler alınması mümkün. Alınabilecek önemler ise göbek, kol, basen, göğüs bölgelerine çeşitli yağlar, retinoid, E vitamini uygulamaktır.
Çatlakların tedavisinde ise çeşitli tedavi yöntemleri mevcuttur. Bu tedavi yöntemleri;
Biodermogenesi:
Sivilceler nasıl oluşur?
Sivilceler, cildimizde bulunan yağ kanallarının tıkanması ile oluşmaktadır. Yağ bezelerinin ürettiği sebumlar cildin altında ilerleyerek cilt yüzeyine ulaşırlar. Cildimizin olağan sistemi böyledir. Ancak sivilce oluşumunda ise sebum cildin altına kalarak yüzeye ulaşamaz ve içeride birikir. Sonucunda ise sivilce oluşumu başlar. Sivilceler yağ bezelerin daha sık bulunduğu yüz, boyun, sırt, kol ve omuz bölgelerinde görülebilir.
Siyah nokta halini alan sivilcelere komedon, kırmızı ve iltihaplı sivilcelere ise papül, nodül ya da püstül denir. Her birinin tedavisinin farklı olduğunu unutmamak gerek.
Sivilce sorunları genellikle ergenlik çağında ortaya çıkar bazı hastalarda 40’lı yaşlarına kadar devam edebilir. Ergenlik döneminde ve kadınlarda görülen sivilceler daha çok hormonal kaynaklıdır. Kişiden kişiye sivilce probleminin kaynağı değişse bile en sık karşılaşılan nedenler;
Sivilce nasıl geçer?
Sivilceler mutlaka uzman bir hekim tarafından tedavi edilmelidir. Sıkılarak patlatılan sivilceler içindeki iltihabın yayılmasına sebebiyet verir. Yayılan bu iltihap ise başka sivilcelerin oluşmasını kolaylaştırmaktadır.
Sivilceler kendi kendine geçse bile tedavi sürecini hızlandırmak için ilaç tedavisi kullanılabilir. Uygulanan tedavi yöntemleri ise;
Cilt bakım ürünleri ile kontrol altına almak mümkün mü?
Sülfür, vücudumuzda bolca bulunan minerallerdendir. Kokusu rahatsız edici olsa bile özellikle sivilce tedavisinde cildi iyileştirerek güçlendirir. Sülfür ile yapılan ev yapımı maskeler ise peeling görevi görmektedir.
Sülfür, vücudumuzda bolca bulunan minerallerdendir. Kokusu rahatsız edici olsa bile özellikle sivilce tedavisinde cildi iyileştirerek güçlendirir. Sülfür ile yapılan ev yapımı maskeler ise peeling görevi görmektedir.
Sülfürün faydalarını nelerdir?
Saymakla bitmeyecek sülfürün cildimiz için olan faydalarından birkaçı şu şekildedir;
• Vücudumuzu zararlı bakterileri karşı güçlendirir.
• Cildin yaşlanma ve yıpranma sürecini yavaşlatır.
• Radyasyon ve hava kirliliğinden cildimizi korur.
Saç dökülmesi aslında normaldir. Saç dökülmesini problem haline getiren ise ne kadar sıklıkla ve ne kadar döküldüğüdür. Günde 100 saç telinin dökülmesi normaldir ancak bundan fazla dökülüyorsa ciddi bir durumun habercisi olabilir ve doktora başvurulmalıdır. Saç dökülmesinin birden fazla sebebi olabilir. Bunlar;
Saç dökülmesi için yapılabilecekler nelerdir?
Saç dökülmesinin neden kaynaklığını bulup tedavi edilmesi gerekir. Ancak tedavi haricinde yapılabilecekler ise;
Saç dökülmesi için tedavi yöntemleri nelerdir?
Tedavi ilk olarak saç dökülmesinin nedenini bulmak ile başlar. Doğru tanıdan sonra kişiye uygun tedavi süreci başlar.
Erkek tipi saç dökülme problemini yaşayan kişilerde dökülme bölgesi incelenir ve açıklık ölçülür. Tedavi ile kapanamayacak kadar geniş ve saç kök kaybı fazla ise saç ekimi yöntemi önerilebilir. Daha az saç kaybı olan erkek tipi saç dökülmelerinde ise PRP ya da mezoterapi tedavilerine başvurulur.
Başka sebepleri olan saç dökülmelerinde ise kişiden tahlil istenir. Bu sonuçlara göre eksik olan vitaminlerin tedavisi uygulanır. Kişinin saç tipine uygun dermokozmetik şampuanlar önerilebilir.
Dönüşü olmayan saç kayıplarında ise tercih edilen yöntem saç ekimidir.
Güneş ışınları açık ya da kapalı hava fark etmeden dünyaya ulaşan tek ışık türüdür. Geldiği açılar ve güneşe maruz kaldığımız saatler sağlık açısından oldukça önem taşımaktadır. Küçük yaştan itibaren mevsim ne olursa olsun güneş koruyucu ürünleri kullanmayı alışkanlık haline getirilmesi ise ileriki zamanlara karşılaşılabilecek problemlerini azaltmaktadır.
Güneşin yararlı ve zararlı etkileri nelerdir?
Güneş vücudumuz için sağlık kaynağıdır. Ancak doğru saatlerde ve dozunda güneşten yararlanmalıyız.
Güneşin yararlı etkileri ise;
-Vücutta kemik yapımı için gerekli olan D vitaminini sağlar.
-Vücudun bağışıklık sistemini güçlendirir.
-Psikolojiye olumlu etki eder.
-Cildin bronzlaşmasını sağlar.