Ürolog olan Kural’ı bana rahmetli dostum Nevzat Atlığ tanıtmıştı. Doktor müzisyenlerden biri de Alâeddin Yavaşça idi.
Kural, tıp fakültesi ile İstanbul’da Belediye Konservatuvarı’nı da bitirmiş biri.
Ud ve keman da çalıyor.
Davetiye broşüründe şu yazıyordu:
Prof. Dr. Ali Rıza Kural
‘Senfonik Orkestra eşliğinde Türk Müziği Konseri’
Konserin öyküsünü yazarak başlamalıyım yazıma.
Eskişehir Belediye Başkanı Prof. Dr.
Bugün de Selçuk Orhan’ın ‘Sorularla Oğuz Atay’ kitabını tanıtacağım.
Kısa tanıtım notu ile yazıya başlayacağım:
“Oğuz Atay, 40 yılı aşkın bir süredir edebiyatımızın en çok tartışılan yazarlarından biri. Yapıtları biçimsel özellikleri, tarihsel referansları, çok sesliliği ve düşünsel derinliği açısından okurlara zengin bir dünya sunuyor.
Bununla birlikte okurları zorlayan bir yazar olduğu da sıklıkla söyleniyor. Hatta çoğu okur, Oğuz Atay’ın biçimsel deneylerle örülü hacimli yapıtları karşısında duraksıyor.
Elinizdeki kitap Oğuz Atay’ın yapıtları ve düşüncesiyle ilgili mütevazı bir rehber olarak hazırlandı. Oğuz Atay’ın yapıtlarıyla yeni tanışmış okurlar kadar Atay’la ilgili meraklarını ileriye taşımak isteyenlere yol arkadaşlığı etmesi umularak yazıldı. Sorularla ayrıştırılan bölümlerde Oğuz Atay’ın yapıtlarının yanı sıra yaşadığı dönem, dostları ve kişisel hayatına dair (dedikoduya kaçmadan!) ayrıntılar da bulacaksınız.”
Yazar 100 soru soruyor ve onları yanıtlıyor.
Oğuz Atay’a yaklaşımı konusunda kitabın başında bilgi veriyor hem kendi yorumunu hem
Düzenlendiği ilk yıldan bugüne bölgenin kültürel yaşamına önemli katkılar sağlayan Bursa Kitap Fuarı bu yıl 300’e yakın yayınevi, marka ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenecek ve panel, söyleşi, şiir dinletisi ile çocuk etkinliklerinden oluşan 93 kültür etkinliğine ev sahipliği yapacak.
Bu sene edebiyat ve yayıncılık dünyasını bir araya getirecek olan fuara katılacak 500’e yakın şair ve yazarlardan bazıları:
Afşin Kum
Ahmet Ümit
Atilla Dorsay
Ayşe Kulin
Aytül Akal
Kapağından başlayacağım yazıma: Bir Nebil Özgentürk Belgeseli
ORİGİNAL SOUNDTRACK
Can Atilla
Nâzım Aramızda
İç kapakta Nâzım Hikmet’in biyografisi yer alıyor. Yan sayfada fotoğraflar var, Nâzım’ın mezarının fotoğrafı da bunların arasında.
LP’deki parçalar:
A
‘Sevgi–Para Geriliminde Atay’ın Sofrası ve Türkiye’nin Ruhu’na İzonomik ve Tinbilimsel Bir Yaklaşım.’
Kitabın başında iki alıntı:
“Dertsizlere benim sözüm
Benzer kaya yankısına”
Yunus Emre
“Yığınları ve onlarla aynı duyguların niteliği olanları, bu sayfaları okumaya davet etmiyorum.”
Spinoza
“Bu dünyada bir nesneye
Yayıncısı Everest Yayınları ve arkadaşları onun için bir davet verdiler.
Adnan Özyalçıner, Türk edebiyatının öykü türünde zirvede olan adlarından biri.
Benim de dahil olduğum 1950 kuşağının bir ustası.
Bu kuşağın tek eleştirmeni ben olduğum için Ferit Edgü öykü yazarlarının kitaplarının 10. yıl baskıları için bir öneride bulunmuş, öykü türünün diğer ustaları da bu öneriyi onaylamışlardı.
On öykü kitabının da başına ortak bir giriş yazacaktım. Yazımın başlığı şu oldu:
‘Solistlerden Oluşan Bir Koro.’
Toplu eserlerin önemine değinirim sık sık. Çünkü bir edebiyatçı üzerine tam bir yargıya o zaman varabilirsiniz.
Bir müziği dinlerken ne düşünürüz, ne hissederiz? Hangi koşullarda o müzik bizi etkiler? Fırat Kutluk’un ‘Müzik Kendini Anlatır’ kitabı gerçekten de kendimize sorduğumuz, bilincimizde ya da bilinçaltımızda var olan soruları yanıtlıyor. Neden severiz, neden hüzünleniriz, neden coşarız? Farkında olmadığınız durumları aydınlatıyor Kutluk.
Beethoven’in 9. Senfonisi için verdiği örnek çok önemli bir tespit. Aynı duyguyu birçok dinleyici de Carmina Burana’da hisseder, onun metnini bilmediği halde coşkuya kapılır.
Fırat Kutluk, bu kitabında bir ölçüde dinleyici rehberi işlevini de üstlenmiş.
Bugün Fırat Kutluk’un ‘Müzik Kendini Anlatır’ının tanıtım metnini yazdım:
“Çoğu kez merak ederiz bir müziği işittiğimizde: ‘Ne anlatıyor bize?’ Hele de söz yoksa ya da sözleri bilmediğimiz bir dildeyse. Özellikle de Klasik Batı müziği dinliyorsak ipuçlarını izleyip, şifrelerini çözmek adeta bir göreve dönüşebilir. Besteci hangi duygular içindeydi, ne düşündü; bize anlatmak istediği ne?
Bazen de hiçbir şey düşünmeden elimizi ayağımızı ritme kaptırmış halde bulabiliyoruz kendimizi ya da ezgiye uyum gösterdiğimiz bir sallantı içinde. Beethoven’in 9. Senfonisi’nin son bölümünde koronun ne dediğini bilmesek de coşku seline kapılabiliyoruz. Dünyanın neresinde bestelenmiş olursa olsun bir türkü ya da bir baladın hüznüne eşlik ediverir buğulu gözler ve dudaklara asılı kalan yarım bir gülümseme.
Peki ne anladık? İyi bir müzik mi dinlemiş olduk; nitelikli, seçkin? Müziğin kötüsü hangisi peki? Rap mi, arabesk mi, operet mi? Rock müzik 80’lerde bitti de sonrakiler beceriksiz mi? Ozan geleneği yok oldu da türküler mi tükendi? İlkel halkların müziği ‘tam tam’dan ibaret de bu yüzden mi ‘ilkel’ oluyor, o müzik bir şey anlatmıyor mu?
Fırat Kutluk
İngilizce ve Türkçe olarak iki dilde yayımlanmış.
Sunuş: Mansur Yavaş
UNESCO Türkiye Mili Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz’un önsözünden satırlar:
“Türkiye’nin Dünya Miras Listesi’nde 19’u kültürel ve 2’si de karma olmak üzere toplamda 21 miras alanı bulunmaktadır. 18 Ağustos 2023 tarihi itibarıyla sözleşmeye taraf olan UNESCO üyesi 195 devlet arasında Türkiye listeye kayıtlı 21 miras alanıyla Dünya Miras Listesi’nde 15. sıradadır.
Ayrıca Türkiye’nin Dünya Geçici Miras Listesi’nde 75’i kültürel, 3’ü doğal ve 4’ü de karma toplamda 82 miras alanı bulunmaktadır.
Bunun ötesinde, Türkiye tarihi derinliği ve coğrafi özellikleriyle daha fazla mirasını Dünya Miras Listesi’ne kaydettirme potansiyeline sahiptir. Ne yazık ki sözleşmeye taraf olmada 11 yıl geç kalınması ve taraf olunan dönemde de kendisine tanınan kota ve kontenjanları uygun şekilde kullanmaması nedeniyle ilk sıralarda olması gereken listede 15. sırada yer alabilmiştir.
- Başlarken
- Ankara Büyükşehir Belediyesi UNESCO Komisyonu’nun Çalışmaları Üzerine