Doç.Dr. Efsun Dindar

Karbon kaçağına dikkat

29 Mayıs 2023
Dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri şüphesiz iklim değişikliği. İklim değişikliği ile küresel ısınmaya sebep olan en önemli faktörlerden biri de karbon emisyonları. Karbon emisyonlarının dünyamızı ısıttığını artık hepimiz biliyoruz.

Ülkelerin sürdürülebilir kalkınma hedefleri arasında iklim değişikliği ile mücadele kapsamında çeşitli çalışmalar yapıp düşük karbonlu ekonomiye küresel düzeyde geçmek yer alıyor.
Sera gazı emisyonlarının salınımının azaltılmasına yönelik olarak; Paris İklim Anlaşması, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı bu çalışmalar arasında. Yeşil Mutabakat yol haritasında; temiz enerji, sürdürülebilir sanayi, inşaat ve yenileme, daha sürdürülebilir gıda sistemleri, kirliliğin ortadan kaldırılması gibi pek çok uygulama alanı ve bu alanlar için araçlar bulunmaktadır (European Commission, 2022). Bu araçlardan bir tanesi olan “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” (SKDM), karbon emisyonlarını sınırlandırmak ve sıfıra indirmek için oluşturulmuştur.
*
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nı AB Komisyonu ilk kez 14 Temmuz 2021 tarihinde önermişti. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın önemli bir parçasını teşkil eden Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na (SKDM) ilişkin (AB) 2023/956 sayılı Tüzük AB Resmi Gazetesi’nde 16 Mayıs 2023 tarihinde yayımlandı.
SKDM Tüzüğü, AB’nin emisyon azaltma politikalarını olumsuz etkileyecek şekilde AB üretiminin iklim değişikliği politikaları daha az sıkı olan ülkelere kayması sonucunda oluşabilecek karbon kaçağı riskini önlemeyi amaçlamaktadır.
*
AB, SKDM ile üretim esnasında salınan karbon emisyonları için AB Emisyon Ticareti Sistemi’ni (ETS) yansıtacak şekilde ithal ürünler için ilave ücret getirmekte, böylelikle diğer ülkelerde daha temiz üretim yapılmasını sağlamayı ve AB üreticilerinin rekabetçiliğini korumayı hedeflemektedir. 

Yazının Devamını Oku

Arılar yok olursa ne olur

22 Mayıs 2023
“Arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır. Arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan, insan olmaz.” - Albert Einstein


Gün geçtikçe tüm dünyada ve ülkemizde önemi daha da anlaşılmaya başlanan, milyonlarca yıldır süregelen varlığı ile birlikte insanoğluna pek çok faydaları olan arıların gününden bahsetmek istiyorum sizlere.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 20 Aralık 2017 tarihinde aldığı kararla 20 Mayıs “Dünya Arı Günü” olarak ilan edilmiştir.
Dünya Arı Günü, arı ve yaşam arasındaki bağın önemine dikkat çekmek amacıyla çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.
Bu tarihin Dünya Arı Günü ilan edilmesinde, modern arıcılığın babası olarak bilinen Slovenyalı Apiarist Anton Janša’nın doğum günü olması temel nedeni oluşturuyor. Yapılan araştırmalara göre arılar yeryüzünde en az 300 bin yıllık köklü bir geçmişe sahip. Arıları korumak adına atacağımız doğru adımlarla, sadece onların değil; tüm dünyanın geleceği için daha iyi koşullar yaratmak mümkün!

GIDA HASADI GERİLER

Dünya üzerindeki ekosistemin devam edebilmesi için arılar kritik önem taşıyor.

Yazının Devamını Oku

Hayat mimarları anneler

14 Mayıs 2023
Annelerimiz en büyük destekçilerimiz, bizi doğuran, büyüten, her yaşımızda ayrı tasalanan hayatlarımızın ilk mimarları...

Annenin donanımlı ve iyi eğitimli olması, yetiştirdiği bireylerin de donanımlı ve nitelikli olması anlamına gelmektedir ki; bu da nesillerin ve toplumların gelişimi ile doğrudan ilgilidir. Anneler toplumların mimarıdır.
Bugün 14 Mayıs Anneler Günü.
Anneleri anmak ve onurlandırmak amacıyla bütün dünyada farklı zamanlarda kutlanan özel bir gün.
Annelerimize sevgimizi, hürmetimizi göstermek için sadece tek bir gün yetmez elbette ki... Türkiye’de Anneler Günü ilk kez 9 Mayıs 1955’te kutlanmış. Her Anneler Günü’nde hepimiz annelerimiz için gönlümüzden kopan hediyelerle mutlu etmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla bu da ciddi bir sektör oluşturuyor.
*
Hediyeleşmek, hatırlamak çok önemli ama sevdiklerimizle birlikte olmak ve anı paylaşarak güzel hatıralar biriktirmek de çok kıymetli.
Tüketim çılgınlığına kapılmadan da sevdiklerimizi mutlu edebiliriz.

Yazının Devamını Oku

Sıcak bir yaz bizi bekliyor

7 Mayıs 2023
Nisan ve mayıs yağmurlarının içimizi bir nebze de olsa rahatlatması ve barajlarımızın doluluk oranının artması yaz öncesi hepimize moral oldu.Ancak bu durumun rehavetine kapılıp alınması gereken önlemleri ertelememek ve su tasarrufuna dikkat etmek gerekiyor.

Zira Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), geçtiğimiz günlerde 2023 yazının oldukça sıcak geçeceğine yönelik uyarıda bulundu.
Dünya Meteoroloji Örgütü “Son üç yıldır soğutan bir La Nina’ya sahip olmamıza ve bunun küresel sıcaklık artışında geçici bir fren görevi görmesine rağmen, rekor düzeydeki en sıcak sekiz yılı daha yeni yaşadık. Bir El Nino’nun gelişimi, büyük olasılıkla küresel ısınmada yeni bir artışa yol açacak ve sıcaklık rekorları kırma olasılığını artıracak” açıklamasını yaptı. Dünyanın El Nino’ya hazırlanması gerektiğini aynı zamanda aşırı hava ve iklim olaylarının da tetiklenebileceğini vurguladı.
*
Küresel ısınmanın tüm dünyayı tehdit ettiğini biliyoruz.
Kurak bir kış geçirdik ve tam olarak havalar ısınmadı. Pek çok kişi bu durumu mevsim kayması olarak gündelik dilde ifade etse de yaşanan aslında küresel ısınmanın iklim üzerindeki ciddi etkileri. Şu anda bile İspanya 40 derece ile sıcaklık rekorları yaşıyor.
Tarihin kayıtlı en sıcak yılı 2016 yılıydı ve bu yıl bu rekorun kırılacağının tahminleri yapılıyor.
İklim değişikliği sadece sıcaklıklarda artış değil, kuraklık, seller, şiddetli kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının sıklığı ve etkisinde artışı da beraberinde getiriyor.

EL NİNO NEDİR?OLURSA NE OLUR?

Yazının Devamını Oku

Soframız zehir olmasın

30 Nisan 2023
Endüstriyel tarımda çok sayıda pestisit (tarım zehiri) kullanılıyor. Pestisitler bitkiye zarar veren böcek, mantar vb. canlıları öldürüyor. Ama sadece onları değil, faydalı böcekleri, kuşları, tüm canlıları etkiliyor. Başta çocuklar olmak üzere, hepimizin sağlığını tehdit ediyor.

Pestisitler birbirine karıştığı zaman, daha zararlı hâle geldiklerini gösteren kanıtlar her geçen gün artmakta; buna ‘kokteyl etkisi’ adı verilmektedir. Pestisitler, habitat kaybı ve iklim değişikliği ile birlikte, biyolojik çeşitliliği etkileyen başlıca unsurlardandır. Doğrudan maruz kalan canlılarda kısa vadeli toksik etkilere veya habitat ve besin zincirinde değişime neden olarak, uzun vadeli etkilere yol açabilirler. Besin zincirinde biriken pestisitler, özellikle de endokrin sistemi bozucular, memelilere, kuşlara, iki yaşamlılara ve balıklara uzun vadeli risk teşkil etmektedir.
*
Çevre, İklim ve Sağlık İçin İşbirliği Projesi’nin hazırladığı ‘Pestisitler ve Sağlığa Etkileri’ raporuna göre, Türkiye Ulusal Zehir Danışma Merkezi’nin (UZEM) 2021 yılı verilerine göre, UZEM’e başvuran 217 bin 323 vakadan 8 bin 945’i tarım kimyasallarına maruz kalmıştır.
Araştırmalar hem çocuklarda hem de yetişkinlerde pestisitler ile kanser gelişimi arasında yakın ilişki olduğunu göstermektedir. Bunun yanı sıra pestisitlerin depresyon, dikkat eksikliği, zeka geriliği, parkinson, alzheimer, genetik, endokrin, sinir sistemi ve üreme hastalıklarının oluşumunda rol oynadığı da belirtilmektedir.
*
Pestisit kullanımının kısa vadeli ekonomik faydaları vardır. Ancak bu, insan sağlığı ve çevre pahasına olmuştur. Pestisitle artan gıda üretimi, dünya çapında açlığı bitirmekte başarılı olamamıştır.
Bilinçsiz pestisit kullanımı aynı zamanda toprakları, tarım yapılamaz hale getirmektedir. Ayrıca, günümüzde kullanılan pestisitlerin çoğu sistemiktir, yani bitkilerin kökleri tarafından alınıp, tüm bitkiye yayılmakta, dolayısıyla, yıkamanın bir etkisi olmamaktadır.

PESTİSİT KALINTISI MİKTARINI AZALTMAK İÇİN BAZI ÖNERİLER

Yazının Devamını Oku

Doğanın uyanışı

24 Nisan 2023
Bugün hem 23 Nisan hem de Ramazan Bayramı’nın son günü... Çifte bayram yaptığımız bir gün.

Herkesin çifte bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.
Doğanın her bir köşesi farklı renkte, farklı güzellikte ve kokuda şu günlerde.
Uçuşan kelebekler, arılar, böcekler, doğanın uyanışı, renk şöleni ve harika kokular dört bir yanımızda.
Kendisini hiç fark etmeden yanından geçip gidecekken bir anda çiçeklerinin kokusunu alarak keyif ve huzur buluyoruz. Aynı zamanda bu doğanın insan ile konuşma şekli...
*
Karların erimesi, toprağın ısınması ve bitkilerin yeniden yeşermesi ile doğa, güzelliğini kat kat arttırmaktadır.
Güneşli günlerde keyifli yürüyüşler yapmak, doğayı keşfetmek ve taze meyve sebzelerle hazırlanmış öğünler yemek insana en büyük mutlulukları yaşatır.

Yazının Devamını Oku

Geri dönüşüm hakkında bilinmeyenler

16 Nisan 2023
SÜRDÜRÜLEBİLİR yaşama dair pek çok konunun konuşulduğu günümüzde geri dönüşümün önemini bilmeyen yoktur. Bilindiği halde yine de atıkların/çöplerin sistematik olarak ayrı toplanarak geri dönüşüme gönderilemediğini de verilerden biliyoruz.

Geri dönüşümü teşvik etmek ve atıkların ekonomiye kazandırılması adına 2018 yılından beri uygulanan sıfır atık hareketi/projesi de kurum ve kuruluşları bu sistemi kurmaya itse de maalesef olması gerektiği düzeyde değil. Geri dönüşüm, eski ve kullanılmış malzemelerden yeni ürünler üretmek için bir süreçtir. Bu süreç, enerjiyi ve potansiyel olarak yararlı malzemelerin israf edilmesini azaltmaya yardımcı olur. Geri dönüşüm birçok çevresel ve ekonomik katkılar sağlar.
Geri dönüşümle birlikte doğaya bırakılan atık madde miktarı azalırken, doğal kaynakların korunması ve enerji tasarrufu sağlanır. Ayrıca artık doğal kaynak kullanımından bağımsız yeni ticaret anlayışında döngüsel ekonomi ile de geri dönüşümün ekonomik önemi vurgulanmaktadır.
*
Neden geri dönüşümü bir yaşam standardı haline getirmemiz gerektiğini hala düşünenlerdenseniz yazıya bir göz atmanızda fayda var:
- Geri dönüşümlü kağıt, işlenmemiş malzemelerden yapılsaydı hava kirliliği yüzde 70 azalırdı.
- Her yıl musluktan damlayan sularla 2 bin 46 litre su tasarrufunda bulunulabilir.
- 1 ton gazete yapmak için 24 tane ağaç kesilmektedir.

Yazının Devamını Oku

Gastroekoloji

9 Nisan 2023
Gastronomiyi yediğimiz ve içtiğimiz her şeyin dâhil olduğu ve yemeğin içine giren her şeyi kapsayan çok geniş bir disiplindir.

 Gastronomi turizmi bir ülkenin mutfağının, yemek alışkanlıkları ile birlikte o yöreye özel kültürünü ve tarihini anlatan nesillerden nesile aktarılan kıymetli bir kültür turizm unsurudur. Ancak yemek kültürü, toplumun içinde bulunduğu dönemin ekonomik ve kültürel yapısındaki değişimlerden etkilendiği gibi artık son dönemlerde iklim değişikliğinden de etkilenmektedir.
Çevre kirliliği baskısı, kullanılan pestisit ve antibiyotikler, yapay üretim teknolojileri güvenli ve sürdürülebilir gıdaya erişim konusunda ciddi tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle tarladan çatala stratejisi ile sürdürülebilir gıda yönetimi ve gastronomi ilişkisi çok büyük önem kazanmıştır.
*
Sürdürülebilir gastronominin tanımına bakıldığında, yemeğin hazırlanma aşamasında hiçbir doğal kaynağın boşa harcanmamasını, bilinçli ürün seçimini ve üretimin gelecekte de çevreye ve sağlığa zararlı olmayacak şekilde devam ettirilmesi anlamı taşımaktadır. Doğaya saygılı yollarla üretilen, sağlıklı ve yerel kültüre uygun gıdayı tercih etmek geleceğimizi büyük ölçüde etkileyecektir.
Doğal kaynakları bolca tüketen ve karbon emisyonu oluşumuna sebep olan sektörlerden biri de gıda endüstrisidir. Bu endüstrinin sera gazı salınımındaki rolü yüzde 25 civarlarındadır. Gıda üretimi, karbondioksit emisyonlarının da üçte birinden sorumludur. Tarımsal açıdan bakıldığında da, küresel sera gazı salınımında tarımın ortalama yüzde 24’lük bir payı vardır ve son verilere göre bu sektörden kaynaklanan salınım 2050 yılına kadar yüzde 50-90 artacaktır.
*
Avrupa Birliği, Tarladan Çatala Stratejisi çerçevesinde 2030 yılına kadar kimyasal pestisit kullanımını ve riski ile daha zararlı olan pestisitlerin kullanımını yüzde 50 azaltmak, besin kayıplarını yarı yarıya azaltarak gübre kullanımını yüzde 20 oranında düşürmek, çiftlik hayvanları ve su ürünleri için antimikrobiyallerin satışlarını yüzde 50 azaltmak ve organik tarım yapılan alanları toplam tarım alanlarının yüzde 25’ine yükseltmek istiyor.

Yazının Devamını Oku