Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye eskiye göre çok daha fazla ihtiyacı var.
70’lerin, 80’lerin Türkiye’si artık yok...
Her meslekte, her alanda, her sektörde iddialı bir Türkiye var.
Nitelikli insanlarımız, rekabet edebilir sanayimiz ve en önemlisi teknolojiye yatkın insanlarımız da var.
Krizlerden dersler çıkarmış, krizleri iyi yönetmiş ve her seferinde daha güçlü çıkan bir demokrasimiz, altyapımız, toplumumuz da var.
Avrupa Birliği’nin demokrasi standartlarını her zaman takdir ediyorum. Türkiye’nin de eksiklerini en kısa sürede tamamlayacağına olan inancımı da koruyorum.
AK Parti Merkez Yürütme Kurulu'nda konuşulanlar genellikle basına sızmazdı.
Ama bu sefer belli ki Cumhurbaşkanı Erdoğan; bu toplantı notlarını hem kamuoyunun, hem de parti teşkilatının daha detaylı öğrenmesini istemiş.
Erdoğan deneyimli bir siyasetçi ve MYK’da dile getirdiği her cümlenin altında önemli mesajlar var.
Bir kere Erdoğan; milletin verdiği mesajın gayet net olduğunu ifade ediyor ve “Güneşi gören buz gibi erimemek, eleştirdikleri partilere benzememek ve daha ağır bedeller ödememek için AK Parti'nin hatalarını görüp kendini toparlamak, milletle gönül köprülerini yeniden güçlendirmek zorunda” diyor.
Ve daha önemlisi bu tablonun suçunun millete atılamayacağını, AK Parti’nin hatayı millette aramak gibi bir geleneğinin asla olmadığını ve olamayacağını söylüyor.
Cumhurbaşkanı, kendisi dahil AK Parti yönetiminde yer alan hiçbir kimsenin 31 Mart
Ama sonuçlarının bir genel seçim kadar da etkili olduğunu bilelim. Çünkü uzun yıllardan sonra AK Parti’nin oylarında bir geri çekilme görüldü ve 47 yıl aradan sonra CHP en yüksek oyu alarak birinci parti çıktı.
Liderlerin konuşmalarından her partinin bir özeleştiri sürecine gireceğini anlıyoruz.
AK Parti kendi içinde oy kaybının nedenlerini araştıracaktır.
Merkez sağ partisi olma iddiasıyla yola çıkan ve alternatif bir parti yaratmak için kurulan İYİ Parti’deki oy kaybının da partide önemli değişikler getireceği şimdiden ortada...
Yeniden Refah Partisi’nin bir önceki seçimde kurulan Millet İttifakı’nın CHP dışındaki partilerinden daha fazla oy alması da bu seçimin dikkat çeken ayrıntılarından biriydi.
Türkiye’de seçmen seçimden seçime imzasını atar.
31 Mart’ın da öyle oldu.
İl Genel Meclisi sonuçlarına göre AK Parti 2002’den bu yana ilk defa ikinci parti oldu.
CHP de 77’den bu yana ilk defa birinci parti olarak büyük bir başarı elde etti.
İYİ Parti, MHP ve diğer partiler de baraj altında kaldılar.
Seçimde dikkat çeken çıkışı Yeniden Refah Partisi yaptı. 14 Mayıs Genel Seçimleri’nde ittifak yaparak seçimlere giren Millet İttifakı’nın küçük partilerinin toplam oy oranı Yeniden Refah’ın aldığı oydan daha düşüktü.
Şunu unutmamak gerekir.
Bizde yerel seçimler de genel seçim havasında geçer; bu sefer de öyle oldu.
Örneğin İzmir’i, İstanbul’u, Ankara’yı konuşmak yerine siyasetin diğer dinamiklerini konuştuk.
Hizmetler, projeler, yatırımlar ortaya atıldı ama bunu hangi kaynaklarla, hangi zaman diliminde ve hangi kadrolarla yapacağımızı es geçtik.
Yatırım listelerini her kent için alt alta yazsanız bütün Türkiye’yi dolaşır olabilirsiniz.
Ama başkan adaylarının öncelik sıralamalarını da tam net öğrenemedik.
Neyse...
Bizde seçim kampanyaları böyle geçiyor.
2023 yılında Türkiye'de 35 bin 268 yabancıya konut satıldı. Bu satışların yüzde 29.94'ü Rusya vatandaşlarına yapıldı.
Konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 2.9 oldu. 2023 yılında yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı 12 bin 702 konut satışı ile Antalya aldı.
Birkaç aydır konut satışlarında bir düşüş yaşanıyor. Yabancıların payında da benzer bir seyir var.
Gayrimenkuldeki bu hareketlilik aslında bütün dünyada yaşanıyor.
Örneğin Türk vatandaşları da hem konut, hem eğitim amaçlı yurtdışında yatırım yapıyor.
Bugüne kadar yapılan bütün anketlerde aslında seçmenin kararını çok önceden verdiğini, kararsız seçmenin tercihini son dakikaya bıraktığını gösteriyor. Bu da İstanbul gibi rekabetin yoğun yaşandığı yerlerde son mesajlar önem kazanıyor.
Baştan söylemeyelim.
Daha önceki yerel seçimlerle kıyasladığımızda bu kampanya dönemi çok daha sakin geçti.
Liderler büyük mitingler yerine kenti gezmeyi tercih ettiler.
Daha farklı iletişim kanallarını kullandılar.
Salon toplantılarında kentin fikir önderleriyle buluştular.
Sivil toplum örgütleriyle sinerji yaratmayı denediler.
Artık uzun süreli kampanya dönemleri bitti gibi gözüküyor.
Kamuda önemli görevlere talip olan insanların malvarlıklarını açıklamalarını doğru buluyorum.
Çünkü siyaset bir hizmet işidir.
Ve çoğu zaman insanlar fedakarlık göstererek siyaset yapar...
Bazen milletvekili, başkanlık maaşları konuşulur, eleştirilir, yüksek bulunur.
Ben öyle düşünmüyorum.
Gazeteci olarak çok kez Ankara’ya, Meclis’e gittim.