Çiğdem Toker

Bu borcun içinden kimse çıkamıyor

12 Aralık 2006
EGO’nun BOTAŞ’a borcu konusunda, kafa karıştırıcı bir bilgi kirliliği yaşanıyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, bu borcun aslında 470 milyon YTL olduğunu ama mahkemelik tutar ile Murat Karayalçın döneminden kalan kısım mahsup edilirse "net" 150 milyon YTL olduğunu açıklamıştı...

Konuyu yakından takip eden CHP Ankara Milletvekili Prof. Mehmet Tomanbay’ın soru önergesine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in verdiği yanıtı geçen hafta duyurmuştuk.

Bakan Güler’in resmi yanıtına göre, EGO’nun BOTAŞ’a toplam borcu, 883 milyon 601 bin 570 lira, 84 kuruş’tu.

Bu tutarın 498 milyon 4 bin 758 lira 88 kuruşu anapara, 385 milyon 596 bin 811 lira 96 kuruşu ise gecikme zammı olarak duyurulmuştu.

Prof. Tomanbay’ın bu önergesine bir de İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu’dan yanıt geldi.

28 Kasım tarihli bu yanıtta ise EGO’nun BOTAŞ’a borcu 383 milyon 254 bin 825 lira olarak açıklanıyor.

Güler’in yazısında, toplam borç tutarı, anapara ve gecikme faizi kalemleriyle ayrı ayrı verilirken, Bakan Aksu’nun yanıtında bu ayrımlar yer almıyor.

Bu nedenle de verilen rakamın ne olduğunu anlamak içinden çıkılmaz bir hale geliyor: EGO’nun BOTAŞ’a 383 milyon 254 bin liralık borcu, anapara mı, gecikme faizi mi, toplam borç mu belli değil.

Ne var ki, hangisini esas alırsanız alın, hükümetin iki bakanının aynı konudaki iki yanıtını yanyana koyduğunuzda, rakamlar birbirini tutmuyor.

EGO’nun BOTAŞ’a borcu konusunda, yalın bilgilere ihtiyacımız var...

Meclis lojmanlarında rezervasyon kuşkusuna yanıt

Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) açık satış yöntemiyle satışa çıkardığı eski Meclis lojmanları alanındaki 88 dairenin satışının, duyurulduğu kadar "açık" yapılmadığına dair şikayetler gündeme geldi.

Bu dairelere talip olan bazı vatandaşlar, özellikle Güney cephesindeki "iyi" dairelerin, önceden rezerve edildiği kuşkusunu dile getiriyor, "satıldı" denilen konutların gerçekte satılmadığını, ya da satıldığı söylenen tarihten birkaç gün sonra satıldığını söylüyordu.

TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’a iddiaları sorduk. "Bizde öyle şey olmaz. Şeffafız biz" dedi.

Yakınmaları ayrıntısıyla hatırlattığımda ise şu karşılığı verdi:

"O bizden değil. İlgili Ziraat Bankası şubesinden kaynaklanmış. Bazı banka müşterileri (Şu daireyi benim için ayır) diye o şubeden günlük kredi kullanmış galiba. Anladığımız kadarıyla böyle bir-iki daireyi de Banka şubesi, müşterilerini kıramayıp ayırmış. Banka şubesini sert biçimde uyardık."

Böylece birkaç hatırlı müşterinin, adil işlemesi gereken "açık satış" sistemini sekteye uğrattığını, yani gerçeği geç de olsa öğrenmiş olduk.

Belediye ile ASKİ’nin banka borcu yok!

İÇİŞLERİ
Bakanı Abdülkadir Aksu’nun yanıtında yer alan üç önemli bilgiyi de kısa notlar halinde paylaşalım:

Æ Ankara Büyükşehir Belediyesi EGO ve ASKİ’nin 2006 yılı başı itibariyle Hazine’ye toplam 2 milyar 936 milyon 109 bin 326 lira borcu bulunmakta.

Æ Ankara Büyükşehir Belediyesi ve ASKİ Genel Müdürlüğü’nün yurt içi kamu bankalarına ve finans kurumlarına borcu bulunmuyor.

Æ Buna karşılık EGO Genel Müdürlüğü’nün 165 milyon dolar borcu var. Bunun 50 milyon 52 bin 837 dolarını ödenmiş.

Bir kişi geldi o da geri gitti

Adalet
Bakanı Cemil Çiçek, geçtiğimiz hafta Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nca (TEPAV) tarafından düzenlenen "Yolsuzlukla Mücadele Konferansı"nda konuşmacıydı.

Çiçek kürsüye çıkıp salondaki boş sıraları görünce, "Bu kadar şikayetçi olduğumuz bir konuya bu kadar az ilgi gösterilmesi karşısında karamsarlığa kapılmamak mümkün değil" dedi. "İlgi bu kadar az olunca insan ne söyleyeceğini de düşünüyor" diye sürdürdü. İzleyici sayısı azdı. Fakat bu durum Çiçek’in radikal eleştiriler getirmesine engel olmadı. Bunlar arasında en ilginci de rüşvet konusunda söyledikleri oldu.

Türkiye’de insan malzemesinin kötü olduğunu samimiyetle söyleyen Çiçek’in şu sözleri düşündürücüydü:

"Hep şikayet ediliyor ama bu konuda samimi bir işbirliği olmadığı için yüreği soğutacak sonuçlar alamıyoruz. Bar bar bağırdık. (gelin rüşvet verecekseniz, birlikte suçüstü yapalım) dedik. Ama hiç kimse gelmedi. Bir kişi gelir gibi yaptı sonra o da (bir düşüneyim) dedi ve gitti. Ne yaptı onu da bilmiyoruz..."
Yazının Devamını Oku