Sevginin Diyarı Diyarbakır Nehri Dicle 

Asi bilinen fakat daha derinlerde berrak, dingin nesillerin yükünü tarihten günümüze akıtan Dicle nehrine asi demek haksızlık olur. Zira şairlerin bile çevresinde çadır kurup ölmek istediği şehrin asil nehridir.

Haberin Devamı

Hasretinden Prangalar Eskittim, Karanfil Kokuyor Cigaram, Yaş 35 Yolun Yarısı Eder, Gül de Açar, Bülbül de Öter. Ve son sözü hep alın yazısı söyler. Baharı yaz uğruna tükettik, aşkı naz uğruna ve papatyaları seviyor sevmiyor uğruna derken ömrü tükettik bereket ve ışık saçan Dicle’nin kıyısında.

 

Kadim kent Diyarbakır şairler kentidir. Şairler Dicle nehrinden aldıkları ilhamla bu mısraları bize anlatır.  

 

Benim gözlerim yeşildir, onun gözleri kara. Ben günah kadar beyazım, o tövbe kadar kara. Terketmedi sevdan beni, aç kaldım susuz kaldım. Namus işçisiyim yürek işçisiyim. Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş, ne salkım bir bakış resmin çekeyim, ne kınsız bir rüzgâr mısra dökeyim. Oy sevmişem ben seni.

 

Haberin Devamı

Memleket isterim gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun. Memleket isterim ne başta dert ne gönülde hasret olsun. Memleket isterim ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun. Memleket isterim yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun, olursa bir şikâyet ölümden olsun.

 

Sevginin Diyarı Diyarbakır Nehri Dicle

 

Tanıdık gelen bu sözler Diyarbakır'ın bağrında doğmuş, kimisi Diyarbakır hasretiyle şair olmuş önemli isimlere ait.

  

Ben de Dicle nehrinin yamacında bir sedirde oturarak onların bu güzel duygulu sözcüklerini, Dicle'ye ve Diyarbakır'a olan aşklarını sizlerle paylaşmak istedim. Şair Ahmed Arif'in son isteğiydi "Dicle Kıyısında Bir Çadırda Ölmek”. Hadi o zaman şairlerin bile ölmek istediği Dicle nehrini ve Diyarbakır'ı sizlere anlatayım. 

 

Bana bazalt taşlarının karasıyla, Dicle’nin akışıyla, rüzgârın esintisiyle gel. Gel ilk bahar olsun, son bahar olsun. Yaprak sararsın, ya da tomurcuk açsın. Sen gel... Bir sabah dar sokaklar sulandığı zaman ilk süpürüldüğü andaki toprak kokusuyla gel.

 

Haberin Devamı

Belki biraz duygulu oldu ama bazı kentler düz cümlelerle anlatılamıyor. En duygusuz adamı bile duygulandırıyor. Taşından mıdır? Suyundan mıdır? Dicle nehrinden midir, bilemiyorum. İnsana duygu katıyor. Kente gelen tüm siyasi liderler bile burada yaşayan şairlerin sözleriyle halka ilk selamı veriyor. Ya da metnini hazırlarken bile duygulu sözler arıyor. Neyse siyaset zaten hiç anlamadığımız bir durum. Biz sevdasını, güzelliklerini anlatalım.

 

Sevginin Diyarı Diyarbakır Nehri Dicle

 

 

Gazeteci meslek büyüğüm Nizamettin Kaplan ile arnavut kaldırımlarla bezenmiş dar sokaklara daldık. Sokak aralarında bulunan evlerin önü temizlenmeye başlanmış bile. Saat 7:30, sulanan sokaklarda bazalt ve toprak kokusunu almaya başlıyoruz... Labirent şeklindeki sokaklarda Nizamettin fotoğraf çekmeye başlıyor. Köşeyi döndükten sonra varıyoruz Cahit Sıtkı Tarancı’nın evine. Karşımıza çıkan küçük kapıdan içeri giriyoruz. Girer girmez kocaman bir saray görüyoruz. Diyarbakırlıların tabiriyle havlu. Havlunun ortasında kocaman bir havuz. Havuzun ortasında üç karpuz. Nasıl da belli karpuzun ana vatanında olduğumuz. Duruşunda bile bir asalet var. Biz uzaktan karpuzları incelerken gelen para atıyor, giden para atıyor havuza. Biz de Covid-19 illetinden kurtulmak için inanmadan, âdet yerini bulsun diye cebimizdeki bozuk paraları atıyoruz. Dilekler gizli olur ama şu anda tüm dünyanın tek bir ortak dileği var, o da illetten kurtulmak. Biz de toplumsal bir dileğe destek sunuyoruz. Toplanan paralar Diyarbakır küçelerinde (sokak) yaşayan kedilere mama olarak gidiyor. Belki de bu hayra vesile olduğumuz için bu illetten kurtuluruz kim bilir...Kedilerin duası tutar...

 

 

Haberin Devamı

Sevginin Diyarı Diyarbakır Nehri Dicle

 

İsmail Diyarbakır şivesiyle bizi “Abeee, hoşgeldinizzz” diyerek karşılayıp Karacadağ gül hatmi şerbetini ikram ediyor. Kendi el yapımıymış, lezzetli ... Yudumluyorum. Gerçekten mükemmel bir tadı var. Tavsiye ederim. Havuzun içinde ışıl ışıl parıldayan paralar. İsmail, “Abeee dileğiniz her ne ise tutar umarım. Ziyaretçiler para atıyor, ben de kedilere mama alıyorum. Ayda 20-30 TL civarında para atılıyor. Ben de onları toplayıp, üzerine bir o kadar daha ekleyip mama alıyorum" diyor, ve esprili bir dille ekliyor: "Kedilerin dileği tutuyor, sizinkini bilemem". Kendisi bir de kedi mamalarının fiyatlarından şikayetçi. "Kilosu 60 TL. Azıcık insaflı olsunlar. Her ay başka bir fiyattan kedilere mama alıyorum. Kedilerin dileği doymak, benimki ise mama fiyatlarının düşmesi."

 

Haberin Devamı

Sevginin Diyarı Diyarbakır Nehri Dicle

 

Sonra bir türkü duyuyoruz. Diyarbakırlı Yerel Sanatçı Ocan Solmaz söylüyor:

 

Gazi Köşkü Serindir 

Dicle Nehri Derindir

Sen Ağlama Garip Anam 

Kadir Mevla’m Kerimdir

 

Türküye kulak veriyoruz. Müzenin yan tarafındaki tarihi konakta bulunan Diyarbakır Kültür, Turizm ve Musiki Derneği’nde Başkan Kenan Aksu kente gelen yerli ve yabancı turistleri ağırlıyor. 

 

Oturduğumuz yerden ritme kulak vererek müzeden dışarı çıkıyoruz. Hemen yan tarafında Şair Ahmed Arif'in evi. Kapıdan içeri giriyoruz. Karşımızda Anadolu şiiri asılı. 8-9 yaşlarında iki çocuk duvarda asılı olan şiiri okumaya çalışıyor. E Diyarbakır'da neredeyse 7 yaşında şiir okunmaya başlanıyor da sonra, bazı şairlerin de dediği gibi karın doyurmadığı için vazgeçiliyor.

 

 

Haberin Devamı

Sevginin Diyarı Diyarbakır Nehri Dicle

 

Dar sokakları aşıp aşklara, sevdalara, dostluklara konu olan Dicle nehrine doğru mistik sokaklarda yürümeye başlıyoruz. Solumuzda surlar. Diplerinde çocuklar oynuyor, kuşlar ötüşüyor. Yol boyu fotoğraf ve görüntü çekecek o kadar güzel kareler var ki anlatılmaz, yaşanır...

 

Ve adeta cenneti andıran Hevsel bahçeleri görünüyor. Fincan görünümünde. Biraz daha yürüyoruz. Tarihi Kervan Sarayı’nı geçtikten sonra Mardin'e açılan yola çıkıyoruz. 5,5 kilometre uzunluğundaki surlar Dağ Kapı, Urfa Kapı, Yeni Kapı ve Mardin Kapı isimli 4 ana kapıdan oluşuyor. Mardin'e açılan kısımdan geçince hemen bir türkü geliyor aklımıza. Sol tarafımızda türküde anlatıldığı gibi değirmenler var. 

 

Mardin kapı şen olur, dibi değirmen olur. Buralarda yar seven mutlaka verem olur. Neyse sevelim ama verem olmayalım... Varıyoruz Dicle'ye. O akıyor, sen izliyorsun. Seni öyle derinliklere götürüyor ki, saatlerce bakmaktan sıkılmıyorsun. Aklında bir sevda türküsü sanki Dicle. Akışına kulak veriyorsun. 180 tür kuş sesi ile koro halinde şarkılar söyleyen kurbağalar insanı Amazon ormanlarına götürüyor. Salkım söğüt ağaçları, bir kadının saçlarının beline dökülüşünü andırıyor.

Yazarın Tüm Yazıları