Yine mi çilek!

Geçenlerde yiyecek içecek satan büyük bir markete girdim. Bakınıyorum etrafıma.

Haberin Devamı


İlk önce sebze meyve reyonu geliyor gözümün önüne.
Hım diyorum, hafta sonu kankamda kalacağım, salatayı da ben yapacağım.
O amaçla bakınıyorum etrafa. Salata için yeşillik alacağım ya.
Ha bir de bu aralar teslimim her şeye ve herkese, önce Allah’a ve sonrasında da gelen gidene...
Tam yeşilliklere doğru giderken, tam yeşilliklere varmama az kalmışken, kırmızı bir şeyler vuruyor beni.
Ay onlar ne ki? Çilek!
Eğiliyorum çileklere doğru. O da ne?
Kalp şeklinde bir çilek bana bakıyor (arıyorum bu aralar kalbi, benimki gibi bir kalbi, yarım kalmış hissediyorum nicedir kendimi)...
Elime alıyorum onu, benden daha mutlu biri yok o an.
Şoka giriyorum.
Zaten bu aralar bir şok arayışındayım...
Sonra soluma dönüp yeni gelen meyveleri yerleştiren o gence diyorum ki:
“Bak... Benim çilek kalp şeklinde çıktı!”
“Nasıl, anlamadım!” dercesine bakıyor bana, gösteriyorum ona.
O da bana denk düştü onlarca çalışan arasında!
Benimle ilgileniyor, hevesimi kursağımda bırakmıyor. Genç ya, ablasının halinden anlıyor.
Bana “çok şanslısınız abla” diyor, yüreğime su fışkırtıyor, “hayırlara gelecek size” (hayırlara vesile olsun inşallah yerine) diyor.
O çileği bulduktan sonra benim yürüyüş şeklim bir anda değişiyor.
Başım ve belim ağrıyarak girdiğim o markette bir anda ağrılarım geçiveriyor, eğik yürüyormuşum meğer, diklenince bir anda boyum sanki uzuyor.
Yahu tüm bunlara bir çilek mi sebep oluyor?

Haberin Devamı

Yine mi çilek

Valla da evet!
Kafam karışıyor, salata malzemesi yeşillikler dışında her şeyi alıyorum.
Bir şişe şarap, çikolata, cips, kuru yemiş...
Kasada öderken gördüm, oradan biliyorum aldıklarımı.
Marketten dans eder gibi çıkıyorum.
Yahu bir çilek mi bunlara sebep? Valla da evet...
Arabaya binerken birden dank ediyor, ben çileğe takıldım galiba.
Yıllar önce Hıyar ve Çilek diye bir yazı yazmıştım ya, “Artık hıyarlığı bırakıp çilek olmaya karar verdim” demiştim...
Şimdi tam zamanı diyorum, evet işte bu!
Tam zamanı!
Yine çilek olmaya karar veriyorum.
Ama artık çilek her köşe başında satılıyor, hormonlusu var, hormonsuzu var.
Ben dağ çileği olmak istiyorum!
Kokulu olanından, az bulunanından.
Bana ulaşmak için dağları delmek gereksin diye düşünüyorum.
Arabaya binip gidiyorum, sonra bir marketin önünde durup iniyorum, salata malzemesi alıyorum bu sefer.
Gözüm bir anda çileklere gidiyor yine.
Aman diyorum içimden: “Bakma, şimdi abuk sabuk bir şekil çıkar içlerinden, sonra bir düşün, binbir düşün! Sen kalp halindeki çileğinle musmutlu yaşa, devam et yaşamaya!”
İçim sevdi... Tabii ki çileği...
Elime aldım çileği, baktım ona uzunca...

Yazarın Tüm Yazıları