Vizyonda neler var?

Bu girizgahı, ‘Sen de mi sinema eleştirmeni oldun kardeş?’ şeklindeki tepkileri minimize etmek için yaptım. Yine de fazla atıp tutmayayım, ben sinemanın sadece izleyicisiyim. Bir kaç senaryom var tabi, o kadar da değil! Programlarda da hep söyledim, ‘iyi bir sinema izleyicisi olduğumu düşünüyorum, sinema seyircisini kayırarak yorum yaparım’ dedim. Atıp tutmuyorum, kendi dürüst fikrimi söylüyorum her zaman. Çok filme daldığım, filmle ilgisi olan dostlardan da ‘Sen niye bize dalıyorsun abi?’ diye serzenişlerle karşılaşmışlığım çoktur. 

Vizyonda bir çok film var da, ben sadece bazılarının altını çizeyim dedim.

MÜSLÜM

Çok şey söylendi, bir çok yeri beğenildi ve bazı sahneleri acımasızca eleştirildi. Canımız Müslüm Baba’mızı bence harika bir dille anlatan Müslüm, yedi haftadır ve hala üç yüz yetmişe yakın salonda vizyonda. Bu sinema salonu rakamı çok ciddi bir rakam yedi hafta sonra arkadaşlar, bayağı sağlam filmler bile vizyona bu sayıyla başlayamıyor.

Sinema dünyası çetindir, ilgi görmeyen film vizyonda kalmaya dayanamaz. Sinemacı filmin gözünün yaşına bakmaz, anında kaldırıp basar yerine yüz milyon dolarlık Amerikan aksiyon filmini, geçer. Herkes ekmeğinin peşinde sonuçta!

Müslüm, şu ana kadar altı milyona yakın gişe yaptı, daha da yapacak gibi gözüküyor. Acımasız internette bile, okuduğum yorumların büyük bir bölümü olumlu, işte bu çok şaşırtıcı. Hakkında olumsuz yazı yazılmayan tek konunun Ali İhsan Varol olduğunu düşünüyordum, Müslüm beni şaşırttı! 

RAFADAN TAYFA

‘Rafadan Tayfa mı? O da ne?’ demeyin. TRT Çocuk’un sağlam animasyonlarından biri. O da uzun metraj haliyle, yedi haftadır vizyonda ve iki yüze yakın salonda devam ediyor hala. Şimdiye kadar bir buçuk milyon izleyiciye ulaşmış ki, Türk yapımı animasyonlarda bu gişe rakamı acayip yüksek!

Çocukların büyük ilgi göstereceklerini tahmin etmiştim ama çıkışta ‘süper filmmiş!’ diyeceklerini tahmin etmemiştim. Çünkü bebişler, sadece televizyondaki bir sürü kanalda değil, Youtube’da da bin bir ve envaiçeşit çizgi film izliyorlar. Yani bu konuda ufukları çok geniş. Dünyada tabi ki çok büyük prodüksiyonlar, dev filmler, muhteşem animasyonlar var. Ama bu iş tamamen duygusal – yazar burada ‘duygusal’ derken, bir taraftan da iki parmağını birbirine sürtme şeklinde bir hareket yapıyor ve para, para, para diyor - ve bu animasyon işinde ne kadar büyük para harcarsan, o kadar iyi bir iş çıkıyor. Tabi en doğru insanlarla çalışmak kaydıyla.

Türkiye’nin şartları malum; elalemin Amerikalarda kısa film animasyona harcadığı paralarla, el emeği göz nuru, sağlam bir iş çıkarmışlar ortaya. Zaten çocuklar bir filmi beğendilerse; üreticisine saygı duymak lazım, ellerine sağlık!

HEDEFİM SENSİN

Ata Demirer’in senaryosunu yazdığı film, sevgili ve büyük oyuncu Demet Akbağ’ın da varlığıyla klasik bir Ata Demirer filmi durumunu yansıtıyor. Klasik derken olumsuz bir şey söylediğim sanılmasın, Ata Demirer’in sinema anlayışı çok beğendiğim bir anlayıştır. Naif atışmalar hariç küfürsüz komedisi, ana akım diyebileceğim bir sinema yaklaşımı var. Birine benzetsem, ileride Şener Şen’e benzer diyordum herkese; geçen katıldığı bir programda ‘İleride Şener Şen olmayı isterim’ demesin mi?

İki milyonla, üç – üç buçuk milyon arası bir gişesi var Ata Demirer’in geçmişte. En yüksek gişeler de Eyvah Eyvah serisinden ama bu serinin dışındaki filmlerinde de hakkı daha fazla bence hep.

Hedefim Sensin fena gitmiyor, güldürme misyonu varsa, evet güldürüyor! İki milyon seyirci görebilir, biraz geçebilir de bence. Hakkı daha fazla, demin söyledim mi bilmem...

KAFALAR KARIŞIK

Hakikaten benim de kafam karışık. Filmin senaryosundan değil! Üç internet fenomeninin başrol olduğu bir filme, nasıl olurda Metin Akpınar, Cihan Ünal, Perihan Savaş, Güven Kıraç, Erkan Can gibi dev isimleri oynamaları için ikna edebildiler?

Bu devler ligini kurmadığını düşün, bana teklif gelse ‘Oynar mıyım?’ diye düşünürdüm inanın. Özellikle bu filmden dolayı değil. Çünkü internetin gurularının uzun metraj filmlerde başrol oynamasının büyük bir karşılığı olduğuna inanmıyorum. Zaten internetin her yerindeler ve her an ulaşılabilir konumdalar. Film öncesinde de, film sonrasında da, her hafta düzenli video üretmeye de devam ediyorlar.

Neden sizi izleyelim o zaman doksan, yüz dakika bir salona doluşup? Çok iyi bir senaryo olursa anca ve sağı, solu devler ligi gibi doldurusan değil bence. Hollywood bazen gişe toplamak için, dev isimleri bir araya getirip bir karmaşa film üretimi yapar, mutlaka denk gelmişsinizdir. Çok kalitelidir, iyidir, hoştur da; gişe dedin mi, o filmler de mantarlar.

Sonu onlar gibi olması elbet, film yapmak büyük meşakkat.

Herkesin gişesi bol olsun ki, yeni ve daha iyi filmler yapılsın. Bu sinemacının kanına sinema girince, buradan kazandığını gidip arsaya yatırmıyor çünkü. Yine sinema kazanıyor, sinemacı kazanıyor, sinema emekçileri kazanıyor.

O zaman size veda ederken, her zaman Sinefil programımda söylediğim sloganla bitireyim.

Unutmayın, film sinemada izlenir.

Bir de tebessüm haberim var. Bu Cumartesi, yani 15 Aralık saat 21:00’de, Sahne Beşiktaş’ta tek kişilik Stand Up gösterim var. Pek komikli, eğlenceli geçiyor, Allaha şükür tıklım tıklım doluyor.

Oyun günü kapıda, ‘Ben Hürriyet okuruyum!’ diyen herkese %30 indirim var.

Önemle belirtiyorum, bilet kaldığı müddetçe tabi!

Not: Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam