Şeriatın kestiği parmak acımaz

GEÇEN hafta gazetelerde yayınlanan "Tahkim Kurulu, Çaykur Rizespor’un başındayken sözleşmesi tek taraflı feshedilen Güvenç Kurtar’a tazminat ödenmesine karar vererek bir ilke imza attı" haberi, ilgimi çekti.

Haberin tarafları Ekrem Cengiz ve Güvenç Kurtar dostlarımdır. Hatta Ekrem Cengiz’e yakınlığım daha fazladır. Kendileriyle görüştüm. Her ikisi de, haklı olduklarını, dile getirdiler.

Ortada Tahkim Kurulu’nun bağlayıcı bir kararı olduğuna göre, kim haklı, kim haksız tartışmasını gereksiz buluyorum. Atalarımızın dediği gibi "Şeriatın kestiği parmak acımaz."

Bu piyangonun, sırtı kaldıramayacak biri yerine, maddi olanakları geniş Ekrem Cengiz’e isabet etmesi, güzel bir tesadüftür. İstemeyerek de olsa, Ekrem Cengiz’in futbolumuz adına yeni bir anlayış ve uygulamaya vesile olduğu için mutlu olacağını düşünüyorum. Geçen haftaki yazımda belirttiğim gibi her olumsuzlukta hocayı gönderme zihniyeti de ortadan kalkmış olacak.

Rekabet ve husumet

KULÜPLERİMİZİN başkan ve yöneticilerinin, zaman zaman yaptıkları Fair-Play gösterilerine aldanmayın... Onlar da fanatik taraftarlar ile aynı düşünce ve davranış içindeler... Uzun vadede bir biçimde foyaları meydana çıkıyor.

7-8 yıl önce Fenerbahçeliler, o zaman zirvede olan Galatasaray’ı "Nasıl aşağı çekeriz?" hesapları yapıyorlardı. Şimdi de Galatasaray’ın Fair-Play ödüllü başkanı ve taraftarları, Fenerbahçe’nin elenmesinden mutlu oldular. Fenerbahçe’nin elenmesi ile bir zil takıp oynamadıkları kalanların, Aziz Yıldırım’ın, Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı kazanmasını tesadüfe bağlamasına, kızma hakları olamaz...

İçinizden kıskanabilirsiniz, sevinebilirsiniz... Ama özellikle zirvedekilerin verdikleri mesajın nerelere gideceğini hesap etmeleri gerekir. Konumu itibariyle sorumluluk taşıyanlar, hiç olmazsa protokol icabı, camiaları birbirine düşürecek söz ve davranışlardan kaçınmalıdırlar. Rekabetle, husumeti birbirine karıştıranlar, futbol teröründen şikayet edemezler.

VURAL UYGUNDUR

ŞİMDİ taraflı tarafsız herkes, Yılmaz Vural’ın başarısını konuşuyor; iyi de yapıyor. Yılmaz hocayı Fenerbahçe maçından sonra televizyondan izledim. Şansal Büyüka ve Erman Toroğlu’na "Hem sizler, hem büyük kulüp yöneticileri bana imkan tanımadınız" diye serzenişte bulundu.

Üstüme alınmadım. Çünkü yirmi yıl önce onu Türkiye’ye getiren benim. Bu yirmi yılda pek çok rekorlara imza attı. Kısıtlı olanaklarına rağmen, üç büyüklere çok çektirdi. Son yöneticiliğim sırasında Hagi ile sorunlu olduğumuz bir dönemde, başkanın ve yönetimin onayını alarak kendisine teknik direktörlük teklif ettim. Hagi, başkandan ve yönetimden özür dileyerek görevine devam edeceğini söyleyince, Yılmaz hocayı getiremedik.

Gelecekte Galatasaray’ın yeni bir teknik direktöre ihtiyacı olduğunda, eğer şimdiki yöneticilerin söz verdikleri bir arkadaşları yoksa, hem uyum kolaylığı, hem maddi koşulları Galatasaray için en uygun olanlardan biri de Yılmaz Vural’dır. Sayın Vural’ın da bu camianın kabul edemeyeceği davranışlarını sezon sonuna kadar VIP hale sokması gerekiyor. Çünkü saha sonuçlarını bazen önemsemeyebilirler. (Yılmaz Vural’ın vazgeçmesi gereken, Galatasaray geleneklerine uymayan bir takım alışkanlıklarını, Galatasaray’a teknik direktör olduğunda dile getireceğim.)
Yazarın Tüm Yazıları