Feriha Dildar Şenkaya
Feriha Dildar Şenkaya
Feriha Dildar ŞenkayaYazarın Tüm Yazıları

Ortancayım, neredeyim?

“Büyük kardeşim benden daha başarılı; küçük kardeşim benden daha çok seviliyor. Peki, ben neredeyim?” İşte bu soru, üç çocuklu ailelerde çoğu ortanca çocuğun yaşadığı zihinsel karışıklığı basitçe özetliyor.

Bu yüzden anne-babalar, ortanca çocuğun “arada kalmışlık” hissini anlamalı, ailede en az kardeşleri kadar önemli bir yeri olduğunu ona hissettirmelidir. Kardeşlerin kıyafetlerini kullandırtmaktansa, imkânlar dahilinde onlara kendi seçimlerini yapma fırsatı da tanınmalıdır.

Kaç kardeş oldukları, kaçıncı kardeş olarak doğdukları, çocukların gelişim ve davranışlarını etkileyen önemli faktörlerdendir. Kalabalık ailelerde ortanca çocuk, konumundan dolayı bazı zorlanmalar yaşayabilir. Elbette anne-baba tutumları, diğer kardeşlerin özellikleri ve çocuğun bireysel yatkınlıkları da durumunu belirlemekte etkendir. “Çocuğun doğum sırası tek başına bir psikolojik zorluk oluşturur” denemez.
Peki “ortanca çocuk sendromu” diye bir kavram var mıdır? Tutum ve davranışları aile koşullarına göre değişmekle birlikte, ortanca çocuklar çoğu kez aynı anda iki kişiyle mücadele ederler. Bu iki kişi, ortanca çocuğun kardeşleridir: Bir tanesi, kendisinden çok daha fazla ayrıcalığı ve özgürlüğü olduğunu düşündüğü büyük kardeşi; öbürü de sonradan gelip kendisinin yerini almaya çalıştığını düşündüğü küçük kardeşi...
Ortanca çocuklar, kardeşleri arasında sıkışmış gibidirler. Kendilerini büyük ve küçük kardeşlerinin hak ve ayrıcalıklarından yoksun hissedebilirler. Anne-babalarının “O senin abin/ablan, ona karşı saygılı ol” ve “Kardeşin daha küçük, onu idare etmelisin” cümleleri karşısında çelişkiler yaşayabilirler. Ortanca çocukların aynı anda bütün rollerin üstesinden gelmesi beklenebilir.

BÜYÜK MÜYÜM YOKSA KÜÇÜK MÜ

“Sen bu işin altından kalkamazsın, henüz yaşın küçük, bırak ağabeyin yapsın”, “Bu davranışlarından artık vazgeç, koca adam oldun, bak kendinden küçük kardeşin var”... Birbiriyle çelişen bu iki cümle ile karşı karşıya kalan ortanca çocuklar, ne yapacaklarını şaşırabilir, aile içindeki konumlarını bulmakta zorlanabilirler. Bunun sonucunda bazen dış görünüşleriyle dikkat çekmek isteyebilirler.
Ortanca çocuklar, rekabet edebilecek kadar güçlü ve yetenekli ise büyük kardeşiyle öne çıkma yarışına girebilir ya da bunu yaşıt ilişkilerine genelleyerek arkadaşlarıyla sürekli rekabet içinde olabilir. Yeterince önemsenmediklerini ve diğer kardeşleri kadar yetenekli olmadıklarını düşünüp tepkisel davranabilecekleri gibi mücadele etmektense yenilgiyi kabul ederek karamsar bir yapı da geliştirebilirler.

DEZAVANTAJ AVANTAJA DÖNER

Anne-babalar, ortanca çocukları büyük kardeşleriyle kıyaslamamalı, küçük kardeşlerinden çok daha büyük görmemelidir. Her bir kardeş, diğeriyle eşit değerde ve konumda görülerek büyütülmelidir. Anne-babalar ortanca çocukları yeri geldiğinde “büyük çocuk”, yeri geldiğinde “küçük çocuk” diye nitelemektense “çocuklarımızdan biri, kardeşlerden biri” olarak nitelemelidir.
Ortanca çocuk olmak, çocukların gelişim döneminde kafa karışıklığı yaratabilir. Ancak sağlıklı ailelerde bu durumu kazanca dönüştürmek de olasıdır. Öncelikle anne-babalar, ortanca çocuklar doğduğunda ilk çocuklarına göre daha tecrübelidir. Bu yüzden çocuk yetiştirme konusunda daha az kaygılıdırlar. Bu durum, ortanca çocuklar için büyük avantajdır. Ayrıca anne-babaların ortanca çocuklara ilk çocuklarına yaklaştıklarından daha ılımlı yaklaşmaları, ortanca çocukların otoriteyle problem yaşama ihtimalini düşürür. Aile içinde kendilerine yer edinebilmek için verdikleri mücadeleler sonucunda ise aile içinde en aktif ve en başarılı birey haline gelebilirler. Yani zorlanarak verdikleri bu mücadeleler, onların lehine sonuçlanabilir.
Yazarın Tüm Yazıları