Kimse engel olamayacak dedi ve dediğini da yaptı

19 yaşındaki Dila Kunt’un ani ölümüyle kapanan ‘Kuşhan Konaklama Tesisleri’ 14 Nisan’da kapılarını açıyor.

Haberin Devamı

Muzaffer Kuşhan, Polonezköy’deki zayıflama kliniğinde hayatını kaybeden Dila Kunt’un (19) ardından kapatılan kliniğini dört yıl sonra yeniden açıyor.
Daha önce yazmıştım, ortadan kaybolduğu dönemde Dubrovnik’te görüşmeler yapmış ve orada bir otelin içinde klinik açmaya çalışmıştı, olmadı.
Kunt Ailesi’nin kendisine açtığı maddi ve manevi tazminat davaları sürerken, ilk karar İstanbul Tabipler Odası’ndan gelmiş, Kuşhan 15 gün meslekten uzaklaştırma ve 1564 lira para cezasına çarptırılmıştı.
Aynı dönem bir gazeteye verdiği röportajda, “Tekrar klinik açacak mısınız?” sorusunu, “Tabii ki döneceğim ve işimi yapacağım. Kimse de engel olamayacak” diye yanıtlamış ve bu ölümün kimseyi etkilemediğini, tüm müşterilerinin kliniğin yeniden açılmasını dört gözle beklediğini söylemişti.
Bunun üzerine gazeteci sormuştu: “Vicdanınız rahat mı?”
Yanıt hayli soğukkanlıydı: “Benim vicdanım o kadar rahat ki, aklınız hayaliniz durur.”
Evet, aklımız hayalimiz duracak çünkü ‘Kuşhan Konaklama Tesisleri’ adını verdiği zayıflama kampını 14 Nisan’da yeniden açıyor. Bunu da ‘Beni dört gözle bekliyorlar’ dediği kilolu müşterilerine SMS mesajıyla duyurdu.

Haberin Devamı

Pabucun damdaysa işin bitti

Safranbolu’ya gitmiş, Yemeniciler Arasta’sını rehber eşliğinde ve büyülenerek gezmiştim...
Türkiye’deki koruma altına aldığı 50 bin tarihi eserden biri bu arasta. Rehber pek çok tarihi bilginin yanında günlük hayatta sık kullandığımız ama pek çoğunun kökenini bilmediğimiz deyimlerin tarihini de açıkladı o gün. Mesela ‘pabucu dama atılmak’ ticari bir terimmiş. Bir dükkan sahibinin pabucu dama atılıyorsa eğer bu “İşini iyi yapmadın ve bu sebepten bir süreliğine ya da tamamen bu meslekten men edildin” demekmiş.
Yani damda pabuç görünce, anlaşılıyormuş ki dükkan sahibi hile yaptı... Elime ‘Tarihin ve Medeniyetin Beşiği Çarşılar’ adlı kitap geçince işte belki de aklımın Safranbolu’nun çarşılarında kalmasından olsa gerek, elimden bırakamadım.
Hüseyin Öztürk’ün yedi ayda hazırladığı ve Osmanlı’dan günümüze kadar gelen çarşıları araştırıp anlattığı kitapta Edirne’den Mardin’e Urfa’dan Safranbolu’ya kadar bedestenler, kapalı çarşılar, uzun çarşılar ve arastalar ve yer alıyor.

Haberin Devamı

AVM’LERİN ATASI

Kitapta çok farklı bilgiler de var. Neler öğrendim neler...
* Mesela, geçen yüzyıllarda ticaret ahlakının, görgüsünün bilgisinin bugünden daha iyi olduğunu...
* Esnaf olabilmek için aranan ilk ve öncelikli şartın düzgün ahlak olduğunu...
* Eğer müşterinin parası yoksa ve o mala ihtiyacı varsa, onu değerinden ucuza vermenin yazılı olmayan bir kural olduğunu; esnafın kendi cebinden çıkan bu ‘indirim’i malının zekatına sayıp bereketine inandığını...
* Kalfa, çırak ve esnafa işe başlamadan önce eğitim verildiğini, yeteneklerine göre yönlendirildiklerini hatta bu eğitimin masrafının da her çarşıda bulunan ‘orta sandık’tan karşılandığını... Yani bunun bir ‘burs’ olduğunu...
* Kalfa, çırak ve ustanın toplum içinde nasıl davranmaları, nelere dikkat etmeleri ve beden dili kullanımı konusunda da eğitildiklerini...
* Ahi’liğin yalnızca bir teşkilat değil derin bir felsefe olduğunu...
Eğer siz de benim gibi çarşıların bir ruhu olduğuna inanıyorsanız, meraklıysanız, birbirinden büyük, gösterişli ama ruhsuz günümüz AVM’lerinin atalarıyla bir tanışın derim.
(Tarihin ve Medeniyetin Beşiği/ İTO Ekonomik ve Sosyal Tarih Yayınları)

Yazarın Tüm Yazıları