‘Hayır’ diyenin imanı ‘Evet’ diyenin solculuğu

HAYATIM boyunca kendimi ne ‘solcu’ ne de ‘sağcı’ olarak tanımladım.

Bu tip kategorik ayrımlara çok fazla itibar etmem.

Çünkü insanların dünya görüşünü, ideolojilerden çok, kişiliklerinin belirlediğine inanırım.
Bu yüzden ‘sol’ ya da ‘sağ’ fark etmez, ‘karakterdir’ benim için gerçek ölçü.
* * *
Karım ‘sol’ gelenekten geliyor, benim durumum karışık.
Dedem cephede birlikte savaştığından olsa gerek tam bir İsmet İnönü hayranıydı.
Ölene kadar hep CHP’ye oy verdi.
Babamsa Menderes çizgisinde sürekli sağ partileri destekledi.
Demirel, Özal ve son olarak Erdoğan.
Çocukluğum onların hararetli tartışmalarını dinleyerek geçti.
Aile içindeki bu bölünmeden olsa gerek kendimi hiçbir zaman tek bir dünya görüşü ya da partiye ait hissetmedim.
* * *
Şanslıydım...
İki tarafın da doğru ve yanlışları olabileceğini çok erken yaşta keşfettim.
Kesin inançlılar ve mükemmeliyetçilerden hep uzak durdum.
Bir tarafı akan, arızasıyla barışık insanları sevdim.
Kimi zaman ‘Araf’ta kaldım, kimi zaman aradan sıyrıldım.
* * *
Bir cemaate aitseniz işiniz kolay.
Yaslanırsınız ‘sağ-sol, laik-muhafazakâr, İslamcı-Kemalist’ ait olduğunuz ideolojiye yaparsınız tercihinizi...
Peki ya hayata böylesine kategorik bakmıyorsanız?
O zaman işiniz çok zor.
* * *
Muhafazakâr-sağ camiada bir süredir ‘din, iman, ayet, hadis, peygamber ve umre’ üzerinden ‘Evet’ propagandası yapılıyor.
Neredeyse referandumda ‘Hayır’ diyenin imanı sorgulanacak.
Dehşet içinde izliyorum, koca koca adamların en kutsal değerleri bu kadar ucuz bir amaç için kullanmalarını.
Dün benzer bir şaşkınlığı Devrim Sevimay’ın çok kapsamlı Kemal Kılıçdaroğlu söyleşisini okurken yaşadım.
* * *
Şunu baştan söyleyeyim:
Kemal Bey referandum sürecinde ilk liderlik denemesini gayet başarılı götürüyor.
CHP gibi hantal bir teşkilata sahip partiyi arı gibi çalıştırıyor.
Bazı CHP’liler Sezen Aksu ve Orhan Pamuk’a ‘evet’ dedikleri için hakaret ederken Kılıçdaroğlu onca miting arasında, bu insanları arayıp ikna etmeye çalışıyor.
Kendi bakış açısıyla anayasa değişikliğinin yaratacağı sakıncaları anlatıyor.
En son Nobel Ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’u aramış.
Aralarında çok medeni bir konuşma geçmiş.
Buraya kadar her şey güzel.
* * *
Fakat dün Milliyet’te yayımlanan söyleşisinde ‘evet’ diyen solculara dair söyledikleri beni epey şaşırttı.
Aynen aktarıyorum:
“Evet diyen solculara sormak istiyorum. Bir savcı sizi sabah beşte gözaltına aldırabilir, telefonlarınızı dinlettirebilir, özel hayatınızı sızdırabilir. Savcıyı şikâyet ettiğinizde adalet bakanı soruşturma izni vermez, dosya kapanır. Bu pakete göre son karar bakana ait. Bu mudur solculuk, bu mudur aydın olmak? Evet diyenlerin solculuğu bence tartışılır. Asıl onlar solcu değildir...”
* * *
Kemal Bey, sol da sağ da bu paketin içeriği de tartışılabilir ama kusura bakmayın, “Evet diyenlerin solculuğu tartışılır” cümlesini size yakıştıramadım.
Sizin gibi karakterli bir siyasetçiye yakışan; ister ‘Evet’ ister ‘Hayır’ desin, hiç kimsenin inanç ve solculuğunu tartışmaya açmamaktır.
Unutmayın:
Karakterimiz kaderimizdir...
Yazarın Tüm Yazıları