GDO’suz demokrasi

ANKARA ’da Tunalı Hilmi Caddesi’nin adının henüz Özdemir Caddesi olduğu günlerde 24 numaralı Neşe Apartmanı’nda oturan iki küçük yaramaz kız, yoldan geçen arabalara yumurta atardı.

Derken bir gün Zeynep’le Esen’in attığı yumurtalardan biri geçen otomobilin ön camında patladı. Aracın şoförü hiddetle aşağı indi ve araştırmaya başladı. Apartmanda ne kadar hayta görünüşlü oğlan çocuğu varsa sorgudan geçirildi. İki örgülerinin ucunda fiyonklu kurdele taşıyan cici kızlardan kuşkulanmak kimsenin aklına gelmedi...

* * *

Yıllar sonra İstanbul... Bir akşamüzeri eve gelen bu satırların yazarı, 10 yaşındaki oğlunu elinde sünger bir aracın tepesini sabunlarken buldu. Çocuk mutfak penceresinden kapıda park etmiş aracın üstüne yumurta fırlatmış, mahallede olay çıkmıştı... Herkes şikâyet etmek için anneyi beklemekteydi. Yaramaz Alişko annesinden sıkı bir fırça yiyecek, herkes huzura kavuşacaktı.

Olay yerine varan annenin aklına Neşe Apartmanı’nın beşinci katından caddeye atılan yumurtalar geldi. Onun yanında oğlanın yaptığı masum kalırdı. Üstelik de çocuk, yediği haltı temizlemek için araba yıkıyordu.

Oğlanın annesi yine de hışımla mutfağa girdi. “O yumurtalar organikti!” diye bağırdı.

* * *

Gündeminde yumurta, biber gazı ve orantılı/orantısız şiddet tartışması olan Türkiye’nin bir de organik tarım meselesi var.
Egemen Bağış’ın “O kadar yumurtaları varsa beraber sucuklu yumurta yapalım” demesini sevdim mesela. Gelgelelim Başbakan Erdoğan, “Çok paraları var ki yumurta alıyorlar” demiş...

15 bin dolar adam başı milli geliri olduğu ilan edilen memlekette yumurta lüks mü hâlâ, bilemedik...

Tıpkı her protestocuya “Ergenekoncu” yaftası yapıştırılamayacağı gibi, yumurta atan çocukların içinde de “organik”i var mutlaka!

Sentetik gübre bulaşmamış, zehirli kimyasallardan arınmış, GDO’suz doğal ortamda yetişmiş olanları...

Bu arada Penguen Dergisi Erdoğan’ı Maliye Bakanı’na “Yumurta fiyatlarını yükselt” derken çizmiş. Organik’te bile meyve suyuyla yumurtada fiyat makası kapanıyordu zaten, şimdi iyice eşleşir. Organik tarım üreticileri de buna sevinir.

Türkiye giderek organik tarımı öğreniyor, daha doğrusu özüne dönüyor. Üstelik en kayıtlı sektörümüz de bu!

Avrupa Birliği’nin yardımıyla 11.200 kayıtlı ve sertifikalı organik tarım üreticisi online eğitim görmeye başlıyor. Amaç elbette 7.566 tonluk organik tarım ürünü ihracatını arttırmak... Tüketicinin bilincini yükseltmek... Ama asıl, organik ürün perakendeciliğinde kalite güvencesini sağlamak...

Organik ürünlere talep ile özgürlükçü Yeşil-Çevreci siyaset paralel yükseldiler Avrupa’da... Bunu da bir kenara not etmek lazım!

* * *

Toplumlar dinamiktir, alttan alta kaynar. Söz, fikir, yazı hakkı ve medya özgürlüğü kaynayan buharı dışarı salar. Demokrasi o zaman sağlıklıdır. Yok eğer bunlar düdüklü tencere gibi kapatılırsa, yumurtalar havada uçuşur...

Düdükler başka yerlerden ötmeye başlar...

Diyeceğim o ki, her atılan yumurtaya Ergenekoncu muamelesi yapmayın. Organik olanları da var!

Bize GDO’suz demokrasi lazım.
Yazarın Tüm Yazıları