Fark göremiyorum, ya siz?

Lamı cimi yok.

Haberin Devamı

“Bitaraf olan bertaraf olur” sözü bence Başbakan Tayyip Erdoğan’ın en talihsiz siyasi açıklamalarından biriydi.

Gerçi Erdoğan hafta sonu Kanal 24’te katıldığı programda TÜSİAD’ın referandum karşısında tavır almamasından dolayı kullandığı bu sözü ‘yok etmek’ anlamında kullanmadığını söyleyerek tevil etmeye çalıştı ama sonuç değişmedi.

Çünkü bu, bir zihniyet sorunu ve maalesef Başbakan’la sınırlı değil.

Neden mi?

Gelin 27 Ağustos Cuma günü Genelkurmay Karargâhı’nda düzenlenen devir teslim törenine gidelim...

* * *


26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ geçen hafta görevini Orgeneral Işık Koşaner’e devrederken insani açıdan duyarlı, politik açıdan hayli problemli bir veda konuşması yaptı.

Aslına bakarsanız konuşmasının başında; sivil-asker ilişkilerinden TSK’nın devlet içindeki sorumluluğuna kadar çok duyarlı açıklamalar vardı.

Mesela ordu-demokrasi ilişkisi:

“Türk Silahlı Kuvvetleri, normal bir çağdaş demokrasinin öngördüğü tüm değerleri içselleştirmiş bir kurum olarak görevini yapmaktadır. Demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için üzerine düşeni yapmaya özen göstermek-tedir...”

Gayet güzel.

* * *

Haberin Devamı


Fakat tüm bu teorik tespitlerden sonra Başbuğ konu terörle mücadele ve asker-medya ilişkisine gelince benim ‘zihniyet sorunu’ olarak nitelediğim şu açıklamayı yaptı:

“Bu süreçte zaman zaman ‘Medya Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yanında mı, karşısında mı’ sorusunu aklımızdan geçirmek, bizim için acı bir deneyim, kişisel ve kurumsal hafızalarımızda yer alan bir soru olarak karşımıza çıkıyor...”

* * *


Eminim Başbuğ’a sorsanız o da bu sözleri tevil edecek açıklamalar yapar.

Ama sonuç değişmiyor.

Ülkenin Başbakanı da Genelkurmay Başkanı da “Bizden yana mısın yoksa karşımızda mısın? Tarafını seç” diyor.

Biri TÜSİAD ve TOBB’a hesap soruyor, diğeri medyayı hedef alıyor.

İşin ilginci, her iki konuşma da daha fazla demokrasi ve demokrasinin kurumsal anlamda içselleştirilmesine dair parlak cümlelerle başlıyor!

* * *


Mesele evrensel değerlerden yana olsa anlarım.

Maalesef medyadan beklenen evrensel insani değerler, çoğulcu ulusal değerler ya da mesleki değerlerden yana olmak değil; açıkça, “Benden-kurumumdan yana ol” deniyor.

Akıl alır gibi değil.

Medya, mesleki standartlara bağlı kalmak kaydıyla ne Başbakan’a karşı sorumludur ne de Türk Silahlı Kuvvetleri’ne.

Fakat Türkiye’deki otoriter zihniyet, “Senin sorumluluğun okuyucu ile sınırlı değil illa benden yana olacaksın” diyor.

* * *

Haberin Devamı


Hem demokrasinin içselleştirilmesinden bahsedeceksiniz hem de topyekûn medyayı “Yanımda mısın karşımda mı?” diyerek taraf seçmeye zorlayacaksınız...

En önemlisi, aynı konuşmada birbirine taban tabana zıt bu iki yaklaşımın, oksimoron; yani asla yan yana gelemeyecek argümanlar olduğunu fark etmeyeceksiniz.

Çemberden bahsederken bize, çemberin köşelerini anlatacaksınız.

‘Köşeli çemberin faziletleri’ üzerine nutuk çekeceksiniz...

Zihniyet sorunu tam da böyle bir şey. İster başbakan olsun isterse genelkurmay başkanı...

Fark etmiyor.

Yazarın Tüm Yazıları