Ev kadınları partisi

BU yazıyı Safinaz’a borçluyuz.

Biraz da Orhan Pamuk’un İstanbul’una...

Ve Meclis’imizin Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) Komisyonu’nda evveli gün patlak veren kavgaya...
Bir de, Antep’te kurulan bir müzeye bağışlandığı için dönüşü olmayan bir yolculuğa hazırlanan kütüphanemizi karıştırırken bulduğum Ev Kadını’nın El Kitabı’na...
Ne alaka derseniz, geçen gün Facebook fotoğraflarıma mavi gözlü siyam kedimiz Safinaz’ı da ekledim. Safinaz’a “beğen” tıklayanlar arasında ta El Salvador’da yaşayan arkadaşım Miguel de vardı. Zamane çocuklarına benzemezdik biz, zira Miguel Gallardo ile üniversitede beraberken Salvador’un kahve ekim alanlarının yarısının babasının mülkü olması bizi pek ilgilendirmezdi de, Orta Amerika’nın en büyük kütüphanesini evinde bulundurması bizde saygı hissi uyandırırdı.
Miguel fotoğraf yorumunda Safinaz için “Nice Cat” yani güzel kedi deyince ben de yanıt vermiştim, “O hem güzel, hem de akıllı bir dişi...” Bunun üzerine Miguel’den yeni yorum: “Evet dişiler akıllıdır, Tanrı da dişidir!”
* * *
Orhan Pamuk’un Tanrı imgesi de dişi!
Yazar, İstanbul kitabının “Din” bölümünde 11 yaşına kadarki “çok belirgin” Allah hayalini anlatmış:
“Yüzü belirsiz, aşırı yaşlı, beyaz çarşaflar içinde çok muhterem bir hanım görüntüsüydü bu.” Dinle ilişkisini, Allah korkusunun üstesinden gelişini anlattığı bu bölümü Pamuk şu cümle ile bitiriyor:
“Gene de ama, ne zaman kalabalık içerisinde, bir gemide ya da köprüde, beyaz çarşaf giymiş yaşlıca bir kadınla karşılaşırsam ürperirim.”
* * *
Babamla haberlere bakıyoruz, ekranda Meclis KİT Komisyonu görüntüleri... Türkiye Elektrik ve Dağıtım A.Ş. TEDAŞ çalışmalarını denetlemek için toplanan milletvekilleri, seyredeni hayrete düşüren bir şekilde itişiyorlar, oğlan çocukları gibi... Babam sinirlenecek ve tansiyonu çıkacak diye korkuyorum, ama bakıyorum komedi filmi seyreder gibi gülüyor.
Cumhuriyetin hala ayakta olan ilk kuşağı için artık başa çıkamadığınız olayları ciddiye alıp kızmak yerine alaycı tavır takınmak  belki de en iyisi...
Ve kütüphanenin en dip köşesine sıkışmış, Tercüman Yayınları 1982 basımı sayfaları sararmış bir çeviri: Ev Kadınının El Kitabı...
Kitapta yok yok.
Arı yakalamak için ağzı küçük bir şişeyi ballı suyla doldurun...
Kayan ayakkabının tabanını patatesle ovuşturun...
Lastik eldivenler yırtılmasın diye uçlarına yakı sokun...
Körlenmiş jileti şişe mantarının çevresine geçirdiğiniz deri parçasını zımpara tozuna batırarak bileyin...
Gıcırdayan parkelerin çatlaklarına talk pudrası koyun...
Dökülmeye karşı tere kaynatılmış suyla saçları yıkayın...
Ve hatta utanıp yanaklarınız kızardığı zaman kulak memelerini çimdikleyin!..
Meclis’teki erkeklerin çocuksu kavgaları, Safinaz’ın dişiliği, Orhan Pamuk’un Allah imgesi, ve Ev Kadınının El Kitabı... Bunların hepsini yan yana getirdiğimde iki soru geldi aklıma.
Bir, “Tanrı dişi olabilir mi?”
İki, kavgacı oğlan çocukları yerine becerikli ev kadınları parti kurup ülke yönetimine talip olsun mu?..
Yazarın Tüm Yazıları