Bir ılık gece bir festival bir uçan adam

Bach’ı dinliyorum, Bach’ı izliyorum. Wagner’a yumuşak geçiş ile, Jaques Brell doluyor içimize aniden ve cezbedici ve Yarkın’ın ritmi ile hopluyor yüreğimiz.

Rüyada mıyız hep birlikte 2000 kişi, aynı anda hayallerde el ele dolaşıyoruz sanki o gece, Bodrum’un Kalesi’nde.

2. Bodrum Uluslararası Bale Festivali’nden söz ediyorum. Ilıklı, yaz rüzgarlı o gece, dünya bale yıldızlarından çeşitli eserler seyrettik. Bodrum’un gece kahkahası, kadehi, beden odaklı sofraları bir yana, o gece sahneyi dansçılarla paylaşan 2000 kişi bir yana.

Nasıl kalabalık, nasıl bir ilgi anlatamam. Yerime erkenden oturup, gelenleri izledim. Meraklı gözlerim radar taraması gibi herkesi inceledi.

Eh! merak ediyorum. Sıcağında bir Bodrum gecesinin, kimler bırakıp da gelmiş dansı, şarkıyı, kim bu canım halkım diye insanların yüzlerine öylesine dikkatli meraklı bakıyordum ki bir ara abarttığımın farkına vardım.

Neyse, olay güzeldi. Doyurucu, akan, insanı sarıp sarmalayan. Bir yaz gecesi rüyası gibi çok iyi geldi. Hazır yeri gelmişken, böyle bir etkinliğe emeği, yüreği geçen Devlet Opera ve Balesi genel müdürü Remzi Buharalı ve tüm ekibine, eline sağlık demek istiyorum.

Hep şarkı, hep türkü konserleri ile bilinçsiz beslenme zorunluluğunda bırakılan insanlarımıza bale bir başka penceredir, bir başka oluş şeklinin ifadesidir diyorum.

* * *

O gece farklı ülkelerden bale yıldızlarını izledik. Giselle, Poeme, Carmina Burana, Febrile, Esmeralda... Bir de farklı bir eser vardı. Eserin adı Darbuka, koreograf Alpaslan Karaduman, dansçı Serhat Güdül.

İkinci perde bittiğinde kutlamak için Serhat kuyruğuna girdiğimde; çeşitli eserlerinde birlikte çalıştığımız, ruhunu, sanatını sevdiğim koreograf Geyvan MC Millan ile karşılaştım.

Serhat’tan çok etkilendiğimi ve ne düşündüğünü sordum. Bana çok samimi ve yalın bir cümle kurdu.

‘Bu adamın tekniği öylesine muhteşem ki, dünya yıldızları ile boy ölçüşür inan’ dedi.

Serhat ile karşılaştığınızda onun sahnede bu kadar büyüyebileceğini hemen kavrayamıyorsunuz. O tam anlamı ile küçük bir dev adam. Serhat kendi inandığı yolda aşk ile bağlandığı sahnede öylesine başarılar elde etmiş ki sizlerle paylaşmadan içim rahat etmez.

1977 Berlin doğumlu. Ankara Devlet Konservatuvarı’nı bitirip, 1998 yılında solist dansçı olarak Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde dans etmeye başlamış. Ve sonrasında gelen ödülleri duyunca şaşkınlık geçiriyorum.

Niye daha önceleri duymadım diye kendi kendime kızıyorum. Sizler de kendinize kızmayın diye hemen yazıyorum. Bakınız ödüller listesine:

1996 Uluslararası Varna Bale Yarışması 4.

1996 Councorde de Paris 3.

2000 Uluslararası İsrail Mia Arbotova 1.

2001 Uluslararası Helsinki Bale yarışması finalist

2002 Uluslararası Nagoya Bale yarışması Japonya jüri özel ödül.

2002 Uluslararası Lüksembourg Bale yarışması 2.

Bu yarışmalar çağdaş Türkiye’yi dünyaya anlatmak açısından çok önemli. Serhat, ‘Kalite olarak bale konusunda iyiyiz ama az biliniyoruz’ diyor. Bu yarışmalardan en önemlilerinden biri olan İsrail’deki Mia Arbotova’da dünya birincisi olması, onun bale dünyasında bir Türk dansçısı olarak birçok yarışmaya ve festivallere davet edilmesine yol açmış.

Uluslararası bale yarışmalarında bir dereceye girmek gerçekten çok prestijli bir oluşum sağlıyor. Hem dansçı hem temsil ettiği ülke için.

Bu arada söz buraya gelmişken, Türkiye’ye bu onuru 1978 yılında Varna’da kazandıran ilk dansçı olan ve şu anda Antalya Devlet Opera ve Balesi’nin müdürlüğünü, aynı anda da Portekiz Devlet Balesi Artistik Direktörlüğünü de yürüten Mehmet Balkan’ı da unutmamak gerek.

* * *

Bodrum’da ılık rüzgarlı bir bale gecesinde, bizden bir dünya sanatçısını izlemek beni çok gururlandırdı.

‘Gelecek planların nedir’ diye sorduğumda, Serhat bana iyi bir eğitimci olmak istediğini söyledi. Bunca dereceden sonra, dünyanın birçok topluluğundan davet alan bu başarılı dansçıya, bir de niye gitmediğini sordum.

Bana yaşadığı deneyimlerini burada paylaşmak istediğini söyledi. Sonra ekledi; ‘Türkiyeli olmak çok özel bir durum, ben kendimce genç dansçılara iyi bir örnek oluşturuyorsam ne mutlu bana’ dedi. Ben bu küçük sarışın dev adamı, bu dünya görüşünden ötürü çok sevdim. Yolu açık, sahnesinde ışığı, alkışı bol olsun.

Yüreği danstan geçen herkese ve bu sahne büyüsünü paylaşan tüm izleyenlere sevgiler...
Yazarın Tüm Yazıları