Bir darbe girişiminin perde arkası

FERMAN Demirkol'un epeydir sesi çıkmıyordu. Adı size bir şey ifade etmeyebilir, o nedenle bir hatırlatma yapayım.

1995 yılında Bakü'de Aliyev'e karşı düzenlenen bir darbe girişiminde rol aldığı için gözaltına alınmıştı.

Demirkol o günlere ait hatıralarını bir kitapta topladı.

Kitabın adı ‘‘Diktatörleri Uyku Tutmaz’’.

ÇİLLER Mİ SÖYLEDİ

Kitapta, benim de iyi bildiğim bir olay anlatılıyor.

Yeni Şafak Gazetesi bu kitabı manşetten verdi.

Ancak manşette, ‘‘Aliyev'e darbeyi Çiller haber verdi’’ ifadesi vardı.

Yazının içinde ise, darbeyi Demirel ve Çiller'in haber verdiği belirtiliyordu.

Ben bu olayı daha önce iki üç defa yazmıştım.

Dün Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i arayarak bu olayı sordum.

Aliyev'e darbe girişimi yapılacağını Demirel haber vermiş.

Demirel olayı şöyle anlattı:

‘‘Biz Aliyev'le birlikte Kopenhag'daydık. Orada fakirlik ve zenginlik üzerine uluslararası bir konferans vardı. Aliyev'le bir kenara çekildik. ‘Sen burada ne duruyorsun. Ülkende hadise var. Hemen Bakü'ye dön' dedim. Aliyev'e bir darbe girişimi yapılacağını orada haber verdim. Kopenhag'dan Pakistan'a gidecekti. Hemen o ziyareti iptal etti ve Bakü'ye döndü.’’

Peki darbe girişimi olacağını Demirel’e kim haber vermişti?

‘‘MİT verdi’’ dedi.

Bilgiyi Demirel mi istemişti, yoksa MİT gelip kendiliğinden mi anlatmıştı?

Onun cevabını da aldım.

MİT kendiliğinden gelip bilgi vermiş.

Demirel bunu anlatırken, ilginç başka bir girişimi de hatırlatıyor.

Aliyev, Kopenhag'dan Bakü'ye döndükten sonra, az daha bir suikasta kurban gidiyordu.

Havaalanı ile Başkanlık Sarayı arasındaki yolda bulunan bir köprünün altına bomba yerleştirilmiş.

ALİYEV'E SUİKAST

Bu bomba tam Aliyev geçerken patlatılacakmış.

Ancak bu suikast girişimi son anda ortaya çıkarılmış ve Aliyev ölümden dönmüş.

Şu soruların cevabını öğrenemedim.

Bu suikast girişimini kim öğrenip önlemişti?

Acaba suikastın önlenmesinde de MİT'in bir rolü olmuş muydu?

Bunu bilmiyorum.

Gelelim bu olayda dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in rolüne.

Demirel, ‘‘Tansu Hanım'ı iki üç gün sonra ben uyardım. Aliyev çevresinde bu olayın Türkiye'den desteklendiği gibi bir izlenim vardı. Aliyev döndükten üç gün sonra Tansu Hanım'a, ‘Haydar Bey'i ara. Arkanızdayız de' dedim. Onun üzerine aradı. Yani Tansu Hanım telefon ettiğinde Haydar Bey bütün olayları biliyordu.’’

KONUŞMAYACAK SÖZÜ

Kısaca Demirel’e göre, dönemin başbakanı Çiller'in bu işteki rolü, darbeyi haber vermek değil, Türkiye'nin üzerindeki şaibeyi kaldırmak için telefon etmekti.

Demirkol, kitabında MİT tarafından Bakü'den getirilişinin hikáyesini de anlatıyor.

Ama önce Demirel'in o güne ait hatırasını aktarayım.

Demirel, ‘‘Ferman Demirkol'u Haydar Bey'in elinden kurtarmak için çok uğraştım’’ diyor.

Aliyev'e haber gönderip, Demirkol'un bırakılmasını istemiş.

Aliyev de, ‘‘Süleyman Bey kolumu istese veririm’’ diyerek iade etmeyi kabul etmiş.

Olayın bundan sonraki bölümünü Demirkol'un kitabından aktarıyorum:

‘‘Demirel araya girmiş ve benim Türkiye'ye getirildikten sonra medyayla hiç konuşturulmayacağım ve Azerbaycan görevlilerinin benimle konuşabilecekleri konusunda Aliyev'e güvence vermiş.’’

Ben böyle bir anlaşma olduğunu bilmiyordum.

İşte bu anlaşmadan sonra Ankara'dan bir uçak Bakü'ye gidiyor.

İçinde iki kişi vardır. Biri MİT Dış İstihbarat Daire Başkanı Yalçın Ertan, öteki ise daha sonra Başbakanlık Müsteşarı olan Ali Naci Tuncer'dir.

Aliyev'le son pazarlığı bu iki görevli yapar.

Daha sonra uçağa binip, Demirkol'la birlikte Ankara'ya dönerler.

Kitaptan son ilginç ayrıntı.

16 Mart günü MHP Kayseri Milletvekili Mustafa Dağcı Bakü'ye gelir.

Orada Demirkol'la yaptığı görüşmede şu anlaşmaya varılır:

Aliyev'e karşı yapılacak darbe başarılı olursa, MHP Demirkol'u tanıyor olacaktır.

Ama darbe girişimi başarılı olmazsa Demirkol'u kesinlikle tanımayacaklardır.

GÖREVİMİZ TEHLİKE

Anlayacağınız bütün ‘‘görevimiz tehlike’’ senaryolarının kanunu orada işlemiş.

Neticede döndüğünde Demirkol artık sürü içindeki ‘‘hastalıklı koyun’’dur.

Uzun süre kimse onu tanımaz.
Yazarın Tüm Yazıları