“Benim İçin Öldürme” diyecekler ama...

22 Ekim günü Kürt işadamları bir basın açıklaması yaptı ve PKK’ya, “Benim İçin Öldürme” dedi. 1 milyon imzayla Kandil’e gidilecekti ancak bu girişim başka bahara kaldı

Hakkari’den 24 şehit haberine uyandığımız sabah ne zordu değil mi...
İçimiz dışımıza taştı, sokaklara döküldük, sesimizi duyurmaya çalıştık. Sonra bir grup Kürt işadamı ‘Benim İçin Öldürme Platformu’ kurduklarını, 1000 kişilik konvoyla İstanbul’dan Hakkari’ye yola çıkacaklarını söyledi. Doğu ve Güneydoğu’da barış mitingleri düzenleyecek sonra da, hedefledikleri bir milyon imzayı 100 kişilik bir grupla Kandil’e götürecek ‘Benim İçin Öldürme’ diyeceklerdi.
Hemen ardından Van depremi oldu.
Tüm Türkiye Van’daki yaraları sarmak için seferberlik ilan etmişken; çatışma, şehit haberleri de birer ikişer gelmeye devam etti...
Ancak Van’da da depremin arkası kesilmedi. Gözümüz, kalbimiz, bir elimiz Van’daydı...
Benim İçin Öldürme Platformu bu arada imzaları topladı mı, bir milyon imzayı buldu mu, yola çıktı mı habersiz kaldık...

YOLA ÇIKILMADI AMA YOL HARİTASI TAMAM

Platformun basın sözcüsü Tahir Tikici’yi aradım. Daha bir milyon imzayı bulamamışlar, yola da çıkamamışlar. Ancak önceki gün toplanmış, kendilerine bir yol haritası çizmişler. Tahir Bey, 29 Ekim’de Taksim’de yapmayı planladıkları sessiz yürüyüşü Van depremi sebebiyle iptal ettiklerini, imza kampanyasını www.benimicinoldurme.org ve www.benimicinoldurme.com adresleri üzerinden yürüttüklerini anlattı. Bu adreslerde 117 bin civarında imza atıldığının, dileyenlerin başka barış önerilerini de buradan kendilerine ulaştırabildiklerinin altını çizdi.
Diğer Kürt işadamlarından gerçek anlamda destek görüp görmediklerini sordum, gördüklerini söyledi. Hatta 20 kadar Güneydoğulu sivil toplum kuruluşunu da arkalarına almışlar. Planları, Doğu ve Güneydoğu’nun akil isimleriyle bir araya gelmek, çeşitli illerde barış mitingleri düzenlemek. “1 milyon imza olmaz da 500 bin olur, 1000 araç olmaz da 300 araçlık konvoy olur ama iyi niyetimizi, barış isteğimizi göstermeliyiz” deyince Tikici’ye, yola çıkmak için neyi beklediklerini sordum: “Önce Van depremi, şimdi de bölgedeki hava şartları bizi durdurdu. Artık önümüzdeki bahara” dedi.
İşin özü, bu girişim de bir başka bahara kaldı...

Bu da bana ders olsun

Şarkıcı Hamiyet ve eşi Ömer Sami Dursun ile 24 Ağustos’ta bir araya gelmiştik. Kadına karşı şiddetin gündemde olduğu günlerdi... Daha terör, deprem bu kadar sıcak değildi. TV programında gündemimiz, kocalarının dövdüğü, gözünü kırpmadan öldürdüğü kadınlardı.
Şarkıcı Hamiyet, makyöz Arzu Yurter, oyuncu Özlem Ören ve fotoğrafçı Fatoş Güneş bir fotoğraf çalışması gerçekleştirmişti. Dört kadının amacı şiddete karşı kamuoyunu ve devleti harekete geçirmekti. Bu yüzden geniş kapsamlı bir çalışma yapmaya, bunun ilk ayağının da fotoğraf çekimi olmasına karar verilmişti.
Hamiyet’in makyajı çok gerçekçiydi. Yıllarca aile içi şiddete maruz kaldığını ve hatta babasının annesini dövdükten sonra intihar ettiğini anlattı. Eşi Ömer Sami Dursun da bir önceki eşine şiddet gösterdiği için pişmanlık duyduğundan, varını yoğunu bu kampanyaya yatıracağını açıkladı. Billboard’lar kiraladıklarını, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’den destek gördüklerini, reklam filmleri, klipler çekeceklerini, çok önemli kişilerle bağlantıda olduklarını anlattılar.
Pek çok TV programına konuk, gazete haberlerine konu oldu Hamiyet ve eşi bu “yapacağız” açıklamalarıyla.
ODTÜ mezunu, Harvard doktoralı olduğunu iddia eden Ömer Sami Dursun hakkında geçen hafta gazetelerde ‘dolandırıcı’ haberleri çıktı. Bu bahaneyle aradım Hamiyet ve Ömer Sami Dursun’u. Ömer Bey dolandırıcılık iddialarını külliyen reddetti, dış mihrakların tuzağına (!) düştüklerini söyledi.
E peki ne oldu bu büyük kampanya, diye sordum Hamiyet’e... Albüm hazırladığını, bu kampanyayı şarkılarının önüne geçtiği için (!) ertelediğini anlattı.
Çok işe yarayacak mıydı Hamiyet’in başını çektiği çalışma; hayır tabii ki ama bu kadar hassas bir konunun bile ‘reklam malzemesi’ olarak kullanılması canımı sıktı.
Kadına şiddet çalışması albümün önüne geçmiş...
Keşke geçse, keşke her şeyin önüne geçse...
Bu da bana ders oldu.
Bir daha ‘yapacağız’ haberi ‘yaparsam’ iki olsun...
Yazarın Tüm Yazıları