Ben ’meşru ve milli kuma’yım

Hülya Avşar, için bugüne kadar en anlamlı, en gerçekçi tahlili Ertuğrul Özkök’ün yaptığına bahse girerim. Özkök, 21 Kasım 2004 günkü "Niye hep o" başlıklı unutulmaz yazısında şöyle diyordu:

"İtiraf edelim ki biz Türk erkeklerinin ezici kadın tipi Hülya Avşar. Kimimiz hayranlıkla, kimimiz ezilmişlikle, kimimiz ezme arzusuyla, kimimiz tapınma ihtiyacıyla, kimimiz bilemediğimiz, açıklayamadığımız bir duyguyla. Bize ’En beğendiğiniz kadın kim’ diye sorulduğunda, içimizdeki otomatik bir düğme, ’Hülya Avşar’ düğmesine basıyor. Hülya Avşar hepinizle ’flört ediyor’... Bir yanıyla, eşlerimizin kabul edebileceği tek ’meşru kuma’ o. Çünkü hayali... Yani en tehlikesiz olanı. Sanal aldatmaların sanal öznesi. Anlayacağınız, Osmanlı’dan beri kafamıza cinselliğin sembolü olarak yerleşmiş ’Rum dilberi’nin yerine, çok daha tahrik edici bir Müslüman kadınını koyuyoruz. Alenen dekolte göğsü ve bize aynı hissi veren örtülü kalçalarıyla. Eminim 30 yıl sonra, bugünün gençleri Hülya Avşar için de aynı şeyi /images/100/0x0/55eb03adf018fbb8f8a56647söyleyecek. Yani bitmeyen kadın... Her Türk erkeğinin, dünyalar kadar sevdiği karısına ’meşru bir kuma’ olarak kabul ettirebileceği, o güzel, şuh, neşeli, aynı zamanda ahlaklı, meydan okuyan kadın... Hülya Avşar..." Hülya Avşar’ın Ayvalık’ta, kalın yüksek duvarlarla çevrili kalesine, bu yazıyı aklımda tutarak girdim. Dev bodyguard’ların açtığı dev demir kapıdan içeri girdiğimde, Hülya karşımdaydı. Makyajsız, sade, güler yüzlü, sanki liseli bir kız. Edremit’te doğan, Ayvalık’ta büyüyen Hülya Avşar, 8 yıl önce Sarımsaklı’da aldığı iki ayrı villayı birleştirip bir saray yapmış. Masmavi Ege, sapsarı Sarımsaklı kumsalı dev camlar arkasından ayaklarımızın altına seriliyor. Dışardan bakarsanız, o camlar birer dev ayna. 6 odalı, 2 salonlu, 4 banyolu villada 13 personel çalışıyor. Hülya’nın King Charles Spaniel cinsi köpeği "Çakıl" sürekli hareket halinde. Bahçenin ortasında kocaman bir yüzme havuzu var. Havuzun kenarındaki beyaz şemsiyenin tentesinde H.A. harfleri yazılı. Herhalde Hülya Avşar demek. Ama iki harfin ortasında kalp işareti var. Laf aramızda, "Hülya-Ali" olmasın! Neyse bırakalım dedikoduyu, biz gelelim asıl konumuza. Buyurun size, bugüne kadar hiç yapılmamış bir Hülya Avşar röportajı! (Not: Hülya Avşar’la konuşmak insanı acayip iddialı yapıyor.)

Ertuğrul Özkök’ün seni "meşru kuma" olarak tanımlamasına itirazın var mı?

- Evet, Ertuğrul Özkök’ün yazdığı gibi gerçekten ben "meşru kuma"yım. Hatta, buna "milli" kelimesini de ekleyebilirsin. Ertuğrul Bey’in yazısı o kadar güzeldi ki, hayatımda ilk kez bir yazıyı çerçeveletip astım. Son zamanlarda yaşadığım olumsuz olaylardan sonra dahi iyi anladım ki, Özkök çok haklı. Türk halkının bana gerçek bakış açısını bana o gösterdi. Benim tek başına yaşamaya hakkım kalmamış ama, asla buna izin vermeyeceğim. Moralim çok yerinde ama, şaşkınlıklar içindeyim. Ne oluyorum diye düşünüyorum, gece yıldızlara bakıp. Neden bunlar oluyor, insanların içinde artık saygı, sevgi kalmadı mı Allah’ım. İnsanlar ayıp denen şeyi bilmiyorlar mı?

HERKESİN SAHİPLENDİĞİ

İnsanın sevildiğini hissetmesi ne kadar güzel, oysa ki.

- Sevildiğimi hissediyorum, çok güzel ama, özgürlüğümün de elimden gittiğini görüyorum. Bana merhaba diyen insanın bile hayatı kayıyor, işte Ali Bey. Bana kimse yaklaşamaz halde, kaçan oh be diyor. Ben herkesin sahiplendiği biri olmuşum, benim milyonlarca annem, babam, kardeşim var. Kimse beni bir başkasıyla birlikte düşünemiyor. Normalde, bir sanatçıyı seversin, seyredersin, resmini alırsın, albümünü dinlersin. Benim durumum başka, herkesin gece gündüz yanındayım. Onlardan onay çıkmadan hareket edemez hale gelmişim.

SADECE FLÖRT EDİYORUZ

Tam hayatına birisi girmişken, bak neler oldu.

- Sen bari böyle söyleme, henüz hayatıma girmiş falan değil. Ali Bey’le sadece flört ediyoruz. Bana merhaba demek durumunda kalan bir insanın yalan yanlış bütün şeceresi ortaya çıkarılıyor. Felaket bir durum, utanıyorum, benim yüzümden başına neler geldi diye yerin dibine girdim. Çocuğun ne üçkağıtçılığı kaldı, ne bedava yemek yemişliği. Ben çok düşünerek hareket ederim, yanlış insana selam bile vermem. Aslında bunları söyleyenlerin kendisi üçkağıtçı. Çevremizde selam verdiğimiz zenginlerin büyük çoğunluğunun üçkağıtları var. Sözüm meclisten dışarı, çoğu bir şekilde Türkiye’yi, birbirlerini dolandırmış. Bir kısım da, baba mirasının üstüne konmuş. Türkiye’de hakkıyla para kazanıp zengin olanlar, sanatçılardır. Ben vergi rekortmeni olmuşum, gelirimin son kuruşuna kadar vergisini ödüyorum. Alnım ak, başım dik.

Yaşadığın bunca olayı hafife alıyormuşsun gibi bir halin var. Senin yerinde başkası olsa...

- İnsan evlenir de, ayrılır da, ne var bunda? Biz de ayrıldık, ölmedi ya Kaya. Başka bir insandan çocuğu da olabilir, evlenebilir de, yine ölmedi ya. Yine aradığım zaman bulabilirim, yine görüşebiliriz. Benim için önemli olan insani ilişkiler. İnsanlar başlarına gelen en ufacık olayları bile çok büyüterek hayatlarını mahvediyor. Ben oraları farkında olmadan aşmışım, "Ferrari’sini Satan Bilge" gibi olmuşum neredeyse. İnsanların bana karşı yapılanları haksızlık olarak görmeleri, benim durgun olmamdan ileri geliyor. Eğer ben olaylar karşısında saldırgan olsaydım, önemsenmeyebilirlerdi. Aslında, benim sakinliğim, karşımdakini haksız duruma düşürüyor.

Kaya’nın "Yeni menajeri hayırlı olsun, Hülya 13 yıl öncesine döndü" sözleri yenir, yutulur cinsten değildi.

- Haklısın, çok ağır sözler ama, biliyor musun ben ne yaptım? Kaya’yı, o sözleri söylediğinin ertesi günü, en güzel yemekleri yapıp evimde ağırladım. Hiçbir şey olmamış gibi davrandım, o sözleri için değil tek kelime konuşmadım, ima bile etmedim. Üç gün kaldı burada, aksine son derece gülüp eğlendik, arkadaşlarımızla beraber olduk. Zaten bundan önceki olaylarında da, Kaya’yla o mevzularda hiçbir zaman konuşmadım. Bir başkasıyla yakalanıp ertesi gün eve geldiğinde, asla "Sen bunu yaptın mı?" demedim. Dediğim an o evliliği bitirmem gerekiyordu. Dediğim an onları kabullenmiş olurdum. Mücadeleci bir kişiliğim var, hakikaten savaşmayı seviyorum./images/100/0x0/55eb03adf018fbb8f8a56649

Kafamda 40 tilki dolaşırken nasıl yoga yapabilirim

Cildinde, yüzünde, bacaklarında, karnında tek kırışıklık yok. Sağ bacağındaki dövmeler neyi anlatıyor?

- Altı ayda bir cilt bakımı, haftada 2-3 kere de peeling yapılıyor. Bir ara yoga öğretmek istediler, yaparken gülme krizleri geldi. 40 tane tilki dolaşıyor kafamda, ben nasıl yoga yapabilirim? Sağ bacağımdaki dövmelere gelince. Ayak bileğimin hemen üstünü arı soktu. Ben de üzerine amonyaklı pamuk koydum. Telefonla konuşmaya dalmışım, amonyak kemiğime kadar yakmış, orada leke kaldı. Ben de oraya dövme yaptırıp kapattım, sonra onun yukarıya doğru devamı geldi. Birde sol koluma yaptırdım, kendi zevkim için. Göbeğimde küçük bir yara izi vardı, oraya da kalıcı bir dövme yaptırdım, mesele bitti.

Helin, sahne kıyafetlerimle alay ediyor

Helin, tasarımlarıyla sosyetenin gözbebeği. Neden onlardan giymiyorsun?

- Helin’in tasarladığı şeyler bana göre biraz uçuk. Benim zorumla bazen bana göre bir şeyler yapıyor. Fakat, herhalde artık benden bıktı. Benden kaçıyor, istemiyor beni. Sahne kıyafetlerimi çok alaturka buluyor, alay ediyor. Helin, küçüklüğünden beri çok güzel giyinir. Karşısındakini de çok güzel giydirir. Helin artık benim kontrolümün çok dışında, kendi kanatlarıyla uçuyor. Tabii bundan önceleri çok sorunlar yaşadık. Yine bunun suçlusu benim. Bilmeden genç ve güzel bir kıza yanlış davranmış olabilirim. Sevgi ve ilgiyle hepsini hallettik. Biriyle küs ve kavgalı kalmaktan nefret ediyorum..

Yüzmede birinci

HÜLYA Avşar, Ayvalık’ın Altınova Beldesi’ndeki Altın Kumsal Turizm ve Kültür Festivali’nde düzenlenen yüzme yarışmasında kategorisinde birinci oldu. "Eski bir yüzücüyüm ve iddialıyım" diyen Avşar, 200 metrelik parkurda 8 rakibini geride bıraktı. Avşar’a Altınova Belediye Başkanı M.Ali Akçal birincilik ödülünü verdi.

Annelik askerlik gibi

Nasıl becerebiliyorsun bunu, hayretler içindeyim.

- Niye bir sene sonra kahkahalarla güleceğim mevzuları, şimdiden başka noktalara getireyim? Dergi sahibi olmak da, beni çok farklı yerlere götürdü, insan açısından beni çok eğitti. Biliyor musun, benim yaşadıklarım inanılmaz derecede çok yuva kurtardı. Dolayısıyla anladım ki, halkın önünde benim çok önemli bir misyonum var. Hareketlerimin, her zaman insanları doğru yönlendirecek şekilde olması şart. Bunun özgürlüğümü kısıtladığını düşünmüyorum, aksine büyük zevk alıyorum. Annelik dersen, kadınların bir çeşit askerliği. Annelik beni de asker etti, adam etti.

YARIN: KAYA GÜVENİLİR DOST
Yazarın Tüm Yazıları