Ankara’nın silueti değişecek

Yıllar önceydi. 90’lı yılların ortaları. İşadamı Ahmet Hattat, Gaziosmanpaşa’da bir çirkinlik anıtı şeklinde yükselen otel inşaatı, bu sayfalarda eleştirilince büromuzu ziyarete gelmişti.

Haberin Devamı

Hattat, inşaatın kentin siluetini bozduğu yönündeki eleştirilere, "Tersine, bu otel, Ankara’ya yepyeni ve güzel bir siluet kazandıracak" demişti.

Hala bitmeyen bu otelin, (ki tamamlanmadan bekleyen, kullanılmayan yapıların malzeme kalitesinin düştüğü söylenir) kentin siluetine katkısını takdirlerinize bırakıyor yeni bir siluet haberi bildiriyorum:
/images/100/0x0/55eb4951f018fbb8f8b76a8a
Artık biliniyor: TOKİ’nin açtığı ihaleyle eski "Meclis lojmanları" alanına Park Orman adıyla 2 bin lüks konuttan oluşan bir "Akıllı Site" yapılacak.

Mesa-Aktürk-Emlak Pazarlama grubu geçen hafta konutları basına tanıttı.

Park Orman Konutları, göl ve orman manzaralı olacak. 250 bin metrekarelik alanda, Park Orman 31 katlı 12 adet, 7 katlı 5 adet blok var.

TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, "Hazine’ye 500 milyon YTL kazandırıyoruz" dediği projenin "dünya çapında çok iddialı" olduğunu belirtip ekledi:

"Park Orman Ankara’nın siluetini değiştirecek."

DEPREME EN DAYANIKLI BLOKLAR BURADA

Haberin Devamı

31 katlı 12 blokun herbirinin, 100 metre yüksekliğinde olacağını öğrenince siluetin neden değişeceğini daha iyi anladık.

Başkentin siluetini değiştirecek bu yükseklikteki yapıların depreme dayanıklılığını merak ettik.

Ancak firma yetkilileri bu sorudan pek hoşlanmadı. "Elbette dayanıklı olacak. Bunu aklımıza bile getirmememiz gerekir" dediler.

İnsanın doğasında var. İşler yolundayken kimse olumsuz şey duymak istemiyor. Ama depremi unutma gibi bir lüksümüz yok.

Nitekim proje yetkilisi mimardan şu bilgiyi duymak kötü mü:

"Park Orman, Türkiye’nin depreme en dayanıklı projesi olacak."

Lap-top’a ödenen para nereye gider

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, geçen hafta Bilkent Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Topluluğu’nun konuğuydu.

Şimşek "gelişmekte olan ülkeler"in nasıl kalkınacağını anlattı.

Sunumun dayandığı tez şuydu: Zengin bir ülke değilseniz bu çağda "Paramız yok, kaynağımız yok, teknolojimiz geri" diye sızlanmak demode kalmıştır. Zira artık aslolan, uluslararası sermaye nezdinde ülkenizi çekici kılacak hukuki altyapıyı kurmaktır. Bu yapı kurulursa, para da gelir, teknoloji de. Böylece ekonomi büyür, kalkınma sağlanır.

Toplumsal refah da yükselir. Son tahlilde siyaset de amacına ulaşır.

Mehmet Şimşek, toplumsal refah artışında, hizmetler sektörünün artan önemini çarpıcı bir örnekle vurguladı.

Önünde duran power-point sunumu yaptığı dizüstü bilgisayarı göstererek "Şu bilgisayarı çalıştıran bir çiptir. Ama buna ödediğiniz paranın yüzde 60’ı, çipe değil, çipi geliştiren araştırma-geliştirme, muhasebe vs. gibi hizmetler sektörüne gider" dedi.

TERSLEDİ VE ÜZDÜ

Şimşek
sahneye çıktığında, üzerine odaklanmış ve eşi Anna Şimşek’in de yer aldığı belki de 200 çift göze "Böyle bir topluluk önünde konuşmak heyecan verici" dedi.

Ama bu tevazuun gerisi gelmedi.

Kendisine soru yönelten öğrencilere (ki, hiçbiri kötü değildi) onları "Anlamamışsın, baktın mı bakayım, hypothetical draft’ın yanlış" diye tersleyerek yanıt verdi.

Konuşmasına Türkçe’den çok İngilizce hakimdi.

Bakan olmasından bu yana gazetecilerin kendisine dönük her hamlesine, "Ayaküstü konuşmuyorum" diyerek, selefi, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ı hatırlatan Şimşek’in Bilkent’teki gerginliği, onu davet eden öğrencileri üzdü.

Nergis zamanı Ankara

Kasım gelir. Tam içine girmişken, hızla dönmeye başlayıverir gün.

Ansızın kararan hava, en olağan saatleri, nedensiz bir geç kalışın suçluluk duygusuna dönüştürür.

Yağmur, sivri uçlu oklar gibi işler insanın içine. Ev kokusu, büro kokusu, kent kokusu, keskin kavisler çizerek başkalaşır.

Kayda girmeyen iç çekişler, biriktirilemeyen anlık mutluluklar, ertelenmiş ümitler, en çok bu ay hissedilir.

Dalını terk etmekte gecikmiş turuncu yapraklar, kendilerini siyah ıslak kaldırımlara, en çok bu günlerde resmeder.

Kasımı farklı kılan, güzden ziyade, vakitsiz bir ilkbaharı hatırlatan nergisleridir biraz da.

Nergisin, en inatçı hüznün direncini kıracak kudretteki rayihasıyla, kaldırımları, beyaz-sarı donattığı akşam üzerleri, kimileri için kasım ayının öteki adı olabilir.

Belki bana öyle geliyordur ama nergisin Ankara’da taşıdığı anlam kendisi gibi, sanki daha katmanlıdır.

Kokusunda vefayı çağıran birşeyler vardır; belki ondan. Saklı duyguları günyüzüne çıkarır; belki de bundan.

Çiçekçilere sordum: "Küresel ısınma"dan onlar da payını almış. Her yıl Kasım’ın ilk haftasında çıkan nergis, bu sene biraz gecikebilirmiş.

Sevenlerine duyurulur.

Yazarın Tüm Yazıları